Grup Sekreteri Levent Korkut ile üyeler Yücel Sayman ve Mustafa Armağan, "Türkiye Küçük Millet Meclisleri" girişiminin Beyoğlu Cezayir Lokantası'nda düzenlediği toplantıya katıldı.
Burada konuşan Korkut, 20 gündür Marmara bölgesinde düzenledikleri toplantılarda halkın çözüm süreciyle ilgili algısına ilişkin bazı tespitler yaptıklarını söyledi.
Korkut, toplumun önemli bir kesiminin çözüm fikrine destek verdiğini ancak bunun nasıl olacağı konusunda kaygısı olduğunu ifade ederek, "Bu kaygıların çok farklılaştığını görüyoruz. Yaptığımız toplantılarda bir katılımcı 'bu süreç sonunda Sayın Öcalan serbest bırakılacak mı' diye sorarken, bir başka katılımcı 'Öcalan'ın serbest bırakıldığı bir barışta biz yokuz' diye cevap veriyor. Bu şekilde çok zıt, karşıt fakat barışı destekleyen görüşlerin olduğunu söyleyebiliriz" diye konuştu.
-Çözüm sürecinde "evet ve ama"cılar var-
"Toplumun önemli bir kısmı 'evet ve ama' şeklinde bir yaklaşıma sahip" ifadesini kullanan Korkut, şöyle devam etti:
"Bu 'ama'lar çok ütopik noktalara kadar gidebiliyor. Mesela 'sınıfsal farklılıklar yok edilirse bütün sorunlarımız çözülürse bu barış olabilir' gibi bir yaklaşım gösterenler de mevcut. Makul olan kısma bakarsak daha çok bu çatışmanın yarattığı sorunlar üzerinden 'ama'lar oluşturulmuş durumda. 'Ama'lar çok önemli. Şehit anneleri başka şey söylüyor, cumartesi anneleri başka şey söylüyor. Bunların harmanlanıp bir araya getirilmesi, bir çözüm fikrinin ileride oluşacak hukuki altyapısının oluşması gerekir. Yoksa bu insanlar 'çözüme evet' fikirlerinden uzaklaşabilir."
Korkut, toplumda çözüm sürecine ilişkin bir kafa karışıklığı olduğunu da anlatarak, bunun da sosyal medya ve medyadan kaynaklandığını bildirdi.
-"Vatandaş pasif"-
Konuştukları vatandaşların kendilerini süreçte aktör değil pasif gördüklerini tespit ettiklerini belirten Korkut, "Birileri bir çözüm üretecek onlar da 'evet' ya da 'hayır' diyecekmiş şeklinde bir yaklaşımın hakim olduğunu söyleyebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
Korkut, çoğu toplantıda "bu kadar karşıt görüşlerle ilk defa karşılaşıyorum" diyen insanlar gördüklerini ifade ederek, "Bu da toplumun farklı kesimlerinin toplanıp birbiriyle konuşma eksiklerini gösteriyor" görüşünü dile getirdi.
Zaman zaman katılımcıların öfkelendiği toplantılar olduğunu ama bir müddet sonra öfkelerin yatıştığını gözlemlediklerini aktaran Korkut, şöyle devam etti:
"Toplantılarda ilk söz alanlar en sert konuşanlar oluyor. Bir müddet sonra daha ılımlı görüşlere sahip insanlar söz almaya başlıyor. Daha da sonra birtakım insanlar yaratıcı önerilerde bulunmaya çalışıyor. Aslında toplantının verimli kısmı da orada ortaya çıkıyor. Toplumda bir şey katmak isteyen, ara yolu bulmak isteyen kesimler çekingen. Belli bir ortam ortaya çıktığında bunlar kendilerini ifade etmeye başlıyorlar. Biz de grup olarak aslında bunu teşvik etmeye çalıştık bugüne kadar."
-"Basın haksızlık yapıyor"-
Grup üyesi Mustafa Armağan da basının Akil İnsanlar Heyeti toplantılarına yaklaşımını eleştirerek, "Aslında basının burada çok haksızlık yaptığını, açıklamaları, soruları, bazı önerileri yansıtmadığını görüyorum ve buna şahsen üzülüyorum. Sokakta yumurta atanın kol kuvveti kadar burada dile getirilen düşüncelerin yansıtılmadığını görmek doğrusu biraz hayal kırıcı olabiliyor" dedi.
Armağan, "Anadolu Ajansı gibi TRT gibi biraz daha bu sürecin arkasında başka kaygılar gütmeden durabilecek basın organlarının devreye girmesiyle sorunun bir miktar aşılabileceğini düşünüyorum" diye konuştu.
Toplantılarda zaman zaman ilginç önerilerle karşılaştıklarını dile getiren Armağan, "yerel akil heyetler kurun. İllerde, ilçelerde, bunlar sizin adınıza bu çalışmaları mikroya indirsin ve sizin ulaşamayacağınız yerlere biz ulaşalım" yönündeki önerinin bunlara bir örnek olduğunu söyledi.
Armağan, basına, toplantıların olumsuz yönlerinin yansıdığını belirterek, "Hepsi de büsbütün olumsuz geçmiyor, bizim yararlandığımız ya da bizim açıklamalarımızın yaralı olduğu toplantılar da oldu" ifadesini kullandı.
-"Demokrasi kültürünün başlangıç adımı"-
"İlk kez sokaktaki insanı çok farklı, tam tersi düşüncelere sahip insanlarla bir araya getiriyoruz" değerlendirmesinde bulunan Armağan, şunları kaydetti:
"Bu aslında riskli bir şey olmakla birlikte insanların kendi dünyalarında en koyu bir şekilde iman ettikleri bir konunun tam tersinin aynı iman derecesinde savunulabileceğini ve onunla müzakere etmesi gerektiğini, ona cevap vermesi gerektiğini görünce, kendisinde bir eksiklik duymaması mümkün değil. Televizyonda dinlemek istediğini dinliyor, gazetede okumak istediğini okuyor ama orada artık karşı karşıya geldiği kendisi gibi insanlar görüyor. Bu işte bizim belki de demokrasi kültürünün bir başlangıç adımı sayılabilir. Akil İnsanlar Heyeti sadece bunu başarmış olsa, bu bile sürece bir katkı anlamına gelecektir."
Armağan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde devlet kurumlarının yer isimlerini değiştirme uygulamalarına da değinerek, "Bu sürece devletin de bazı yumuşatma önlemleriyle destek olması gerek. Sadece bizi meydana sürerek değil. Bu adımların da atılması lazım. Bunları da raporumuzda belirteceğiz, sizlerden gelen bilgiler dahilinde. İnşallah buradan bir çıkış yolu bulacağız. Bulamazsak hepimiz kaybedeceğiz. Ama bulursak inşallah bu hepimizin kazanacağı bir yolculuk olacak" diye konuştu.
Yücel Sayman da çözüm sürecinde, farklı kesimlerden insanların bir araya gelip tartışmasının önemini vurgulayarak, "Yapılması gereken farklı görüşlerden insanların bir araya gelip konuşmaları" dedi.
Muhabir: Tayfun Salcı
Yayıncı: Tarkan Demir
Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu Sekreteri Korkut Açıklaması
Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu, İstanbul'da bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.