Dr. Sevgi Ekiyor, “Genetik faktörler; akne genetik özellikler de içeren bir olgudur. Aslında herkes belli bir dereceye kadar akne sorunu yaşayabilir, ama bazı kişilerin kimi akne türlerine genetik bir yatkınlıkları vardır. Eğer anne veya baba ergenlikte ya da hayatının herhangi bir döneminde akne problemi yaşamışsa çocuklarında akne görülme ihtimali daha yüksektir. Hormonlar (Androjen); akneler genelde, vücut androjen hormonunu daha fazla üretmeye başladığı zaman oluşur. Androjen üretimi 11-14 yaşları arasında en üst seviyeye ulaştığında akneler de artmaktadır. Genç kadınlarda menstrüel döngü nedeniyle değişen hormon seviyeleri de aknelerde alevlenmelere neden olmaktadır. Bu değişiklikler yağ bezlerinin androjenlere olan hassasiyetini de etkilemektedir” dedi.
Kapalı folikülün, bakterilerin üremesi için uygun bir ortam olduğunu ifade eden Dr. Ekiyor, “Özellikle bu ortamda yaşayan bakteri P. Acnes bakterisidir. Bu bakteri, sebumla beslenir ve aknesi olsun olmasın herkesin cildinde bulunur. Yağ bezi tıkandığında ve içi sebumla dolduğunda P.acnes bakterisi çok daha çabuk çoğalır. Bakterinin ürettiği kimyasallar folikül içinde ve cilt yüzeyinde inflamasyona neden olur. Yağ bezleri androjenler tarafından uyarıldıktan sonra daha fazla sebum üretmeye başlarlar. Yağlı sebum, folikülün içinde birikir ve yukarıya doğru hareket eder. Yukarı doğru hareket ederken, normal cilt bakterileri ve ölü cilt hücreleriyle birleşir. Sebum üretimi arttıkça, kıl folikülünün tıkanma ve komedonlara neden olma ihtimali de artmaktadır. Androjen üretimi arttıkça ve yağ bezleri genişledikçe, kıl folikülünün cildin altına doğru uzanan yapısı da değişime uğramaktadır. Normalde ölü hücreler kademeli olarak dökülürler ve cilt yüzeyinden uzaklaşırlar. Ergenlik döneminde hücreler daha sık dökülürler ve birleşip yapışmaya daha müsaittirler, sebumla temas ettiklerinde folikülü tıkayabilirler. Bu durumda sebum ve ölü hücreler folikülde bir tıkaç oluştururlar” diye konuştu.
Dr. Ekiyor, akne oluşumunu önlemek için şu uyarılarda bulundu:
“Yorgunluk ve stresin; stres hormonlarını ve dolaylı olarak yağ yapımını artırdığı bilinmektedir. Yorgunluk ve stresten olabildiğince uzak kalmaya çalışın. Uyku esnasında cilt beslenmekte ve kendini yenilemektedir. Bu yüzden uykunuzu iyi almaya özen gösterin. Egzersiz her şeyden önce genel sağlık için çok yararlıdır. Kan dolaşımını hızlandırır ve cildin de aralarında bulunduğu hayati organlara daha fazla oksijen gitmesini sağlar. Egzersizden sonra yüzünüzde biriken ve bakteriler için ortam yaratan yağ ve teri mutlaka dikkatlice yıkayın. Aksi takdirde aknelerin artması mümkündür. Su, vücut ve ciltteki hücrelerin içeriğinin önemli bir bölümünü oluşturur, toksinlerin vücuttan atılmasını kolaylaştırır ve besinlerin vücutta taşınmasını sağlar. Su içmek akneleri yok etmez ama cildin sağlığını korumaya yardımcı olur. Saunalardan ve havalandırması olmayan mutfaklardan uzak durun. Akneleri sıkmayın, üzerindeki deriyi ve iltihaplı kısımları koparmayın. Ellerinizi sık sık yıkayın. Zaman zaman çok güçlü bir istek duysanız bile akneleri sıkmayın. Okurken, televizyon izlerken ya da ders çalışırken ellerinizin yüzünüzden uzak tutmasına özen gösterin. Yüzünüzü günde iki defa dermatoloğunuzun önerdiği bir sabunla yıkayın. Havlunuzu her gün değiştirin. (Nemli havlu bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortamdır). Haftada en az iki kez saçınızı yıkayın. Uyurken saçlarınızı yüzünüzden uzak tutmaya çalışın. Gün içinde saçlarını yüzüne değmeyecek şekilde toplayın. Aşırı güneşlenmeyin. Dermatologla olan randevularınızı düzenli olarak takip edin. Nelerin denendiğini ve nasıl sonuç verdiğini kaydedin. Tedaviyi yarım bırakmayın.”
Akne Ve Sivilce Oluşumuna Dikkat
Dr. Sevgi Ekiyor, düzenli uyku, egzersiz, düzenli beslenmenin akne ve sivilce oluşumunu önlediğini söyledi.