Aksu'dan muhalefete sert tepki

Aksu'dan muhalefete sert tepki

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, muhalefeti sert bir dille eleştirdi. Hükümetin hem yurt içinde hem yurt dışında önemli atılımlar gerçekleştirdiğini söyleyen Aksu, muhalefet liderlerinin ise bu konuları anlamaktan uzak olduğu söyledi.

Aksu, AK Parti Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki bazı konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Hükümetin bir taraftan uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin itibar çıtasını yukarıya çekerken bir taraftan da kaynağı yüzyıllar öncesine dayanan meselelerinin köklü bir şekilde çözümü için olağanüstü bir gayret sarf ettiğine işaret eden Aksu, demokratik açılım sürecinin de bu konulardan biri olduğunu vurguladı.

Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hükümetimiz hem içerde, hem de dışarda 'sıfır sorun' politikası gereği, nasıl sınırlarının ötesinde bir barış iklimi tesis ettiyse, içerde de aynı barış ve kardeşlik iklimini tesis etmek için çaba göstermektedir. Ama buna karşılık bizim muhalefet maalesef ve maatteessüf ki iç barışın ve milli birliğin tesisi için parmağını kıpırdatmıyor. Çünkü milli birlik ve kardeşliğin arasına giren nifak tohumlarının yok olmasını bazıları parti çıkarlarına aykırı buluyorlar. Ne yazık ki felsefesiz, programsız ve vizyonsuz siyaset, uzunca bir dönemdir gerilim ve kutuplaşma siyasetlerinden beslenir hale gelmiştir."

AK Parti'nin, "ülkenin önemli meselelerinin muhakkak surette parlamentoda tartışılması ve orada bir karar haline getirilmesi yolunu benimsediğini" vurgulayan Aksu, bunun kendilerinin demokrasi anlayışı ve millet iradesine saygılarının bir gereği olduğunu söyledi.

ÖYMEN'E DERSİM GÖDERMESİ

Aksu, bu doğrultuda, kendi talepleri üzerine "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi"nin parlamentoda görüşüldüğünü hatırlatarak, şunları kaydetti: "Ancak, memleketin bu kadar önemli bir meselesiyle ilgili bu kadar kaygısız olmayı, bu ölçüde kaçak güreşmeyi de kınıyoruz. Bu davranışları, her şeyden önce, milletin kendilerine verdiği görevden kaytarma anlamına geliyor. Oysa bu millet iktidarı da, muhalefeti de, ülkenin konusu ne olursa olsun, sorunlarını tartışmak üzere bu meclise göndermiştir.

Bu genel görüşme sırasında CHP sözcüsü Sayın Onur Öymen, hiç diplomatik bir dil kullanma gereği de duymadan, Dersim olaylarında yaşananların ne kadar örnek alınması gereken uygulamalar olduğunu söyleyiverdi. Ben burada herkesten farklı olarak Sayın Öymen'i dürüst davrandığı için şahsım adına tebrik ediyorum.

Çünkü söylediklerini elbette inanarak ve bilinçli olarak söylemiştir. Kendi zihniyet dünyasını da, partisinin genetik yapısını da herhangi bir gerekçenin ardına sığınmadan deşifre etmiştir. Bu bir anlayıştır ve bu anlayışın adı kan ve göz yaşı ile çözümdür. CHP nedir? diye merak edenlere Sayın Öymen, geçmişi de, geleceği de anlamak için kolay anlaşılır bir tarif vermiştir. Sayın Öymen, o günkü konuşmaları ile aynı zamanda AK Parti ile CHP arasındaki zihniyet ve moral farkını da ortaya koymuştur ve bu farkı kalın çizgilerle çizmiştir. Bu fark kan ve göz yaşıdır.

Biz bir tek Mehmetçiğimizin, bir tek şehidimizin kanının acısını yüreklerimizde duyuyoruz ve o bir damla kanın akmaması için ikbal koltuklarından kalkmaya hazırız. Biz vatan topraklarında bir tek ananın bir damla gözyaşının akmaması için her şeyi yapmaya hazırız. Bunun için her türlü siyasi riski sırtlanmaya hazırız, ama CHP Sayın Öymen'in ağzından kan ve gözyaşını bir çözüm modeli olarak önerebilmiştir ki, burası sözün de, siyasetin de bittiği yerdir aslında.

Bu bir bakıma hayırlı olmuştur. Millet CHP'yi gerçek yüzüyle ve gerçek yönleriyle daha iyi tanıma imkanı bulmuştur. Bu CHP, 1939 model bir CHP'dir ve anlaşılmıştır ki ne tamir ne de rektefiye tutmamaktadır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun durumuyla ilgili ise herhangi bir değerlendirmem olmayacaktır. Onu en evvel CHP tabanı ve oy veren kitlesi değerlendirecektir."

BAHÇELİ'NİN SÖZLERİ

Abdülkadir Aksu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "iki kelimesinden birisinin ihanet ve vatan hainliği" olduğuna işaret ederek, "Bir politikacının en az kullanması gereken kelimeler bunlardır. Çünkü bu kelimeler döner bir gün sahibini vurur. O nedenle sayın Bahçeli'nin hem Meclis'in kutsal çatısı altında sarf ettiği, hem de Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili olarak muhtelif zamanlarda sarf ettiği ölçüsüz sözlerinin hepsini kendisine iade ediyoruz ve daha sonra pişman olacakları sözlerden kaçınmalarını öneriyoruz" dedi.

Muhalefet partilerinin son grup toplantılarında da "aynı çirkin" üslubu kullandıklarını anımsatan Aksu, iki liderin de arkalarında sorumlu oldukları bir halk yokmuş gibi davrandıklarını savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Bahçeli bir yığın ölçüsüz söz ile siyaset dilini alabildiğine çirkinleştirmektedir. Sayın Baykal ise en iyi bildiği kışkırtıcılığı, bu ülkenin en hassas meselesi üzerinden yapmaktadır ki, çok vahimdir. Yine Sayın Baykal'ın grup konuşmasında Alevi vatandaşlarımız için sarf ettiği sözler çok ibret vericidir. Baykal ve CHP öyle anlaşılıyor ki Alevi vatandaşlarımızı kendilerine göbekten bağlı kul köle zannetmektedirler.

Sayın Baykal her Aleviyi kendi yakınındakiler gibi sanıyorsa çok yanılıyor. Sayın Baykal da, halka çözüm olarak kan ve gözyaşı önermenin vahametini giderici çaba göstermesi gerekirken, hükümetimizi bölücülük yapmakla itham etmiştir. Bizim Sayın Baykal'a söyleyecek çok sözümüz vardır. Ancak şu kadar söyeleyelim ki biz bu vatanın sevdalısı bir partiyiz. Bu sözü Sayın Baykal'a aynen iade ediyorum."

İZMİR'DEKİ OLAYLAR

İzmir'de yaşanan olaylara da değinen Aksu, "DTP maalesef bu ülkenin barış ve kardeşlik tesis etme çabalarına olumlu katkı sağlama konusunda henüz bir karar verebilmiş değildir" dedi.

"Belli ki DTP'de birden fazla otorite var ve bunlar kendi aralarında çatışmaktadır" diyen Aksu, hükümet olarak DTP'nin milli birlik ve kardeşlik süreci içerisinde rol almasını mümkün kılacak her şeyi yaptıklarını söyledi.

Aksu, "Ancak anlaşılıyor ki, DTP içinde böyle bir sürecin olumlu yönde işlemesinin siyasi çıkarlarına aykırı düşeceğine inanan insanlar var. Böyle düşünenlerin bu partide ipleri ellerinde tuttukları anlaşılıyor. Nitekim bunlar Habur'daki çok hayırlı gelişmeyi bu ülkenin barış ve kardeşlik adımlarını felce uğratmak için doğrudan doğruya sabote ettiler. Ardından bütün iyi niyeti çaba ve çağrılarımıza rağmen tam bir iki yüzlülükle hem sureti haktan görünüp, hem de tahrik siyasetlerini yurdun başka alanlarına da taşımaya çalışmaktadırlar. Yapılan şey kışkırtıcılıktır" diye konuştu.

İzmir'deki olayların "tek kişilik bir oyun olmadığını" ifade eden Aksu, "Bizim açımızdan vatandaşın huzurunu bozan her kimse, ülkenin sokaklarını savaş alanına çeviren her kimse aynı pazarın ürünüdür" dedi.

DTP'nin, Türkiye'nin geleceği için başlatılan "demokratik açılım sürecini" sabote edecek davranışlardan kaçınması gerektiğine işaret eden Aksu, DTP'yi teyit edilecek olumlu örnekler ortaya koymaya çağırdı.

MEMURLARIN UYARI GREVİ

AK Parti Genel Başkanı Yardımcısı Abdülkadir Aksu, memurların dünkü "uyarı grevi"ne değinerek, demokratik hakların kullanılmasının hukuk devletinde kurallara bağlandığını hatırlattı.

Demokrasilerin herkesin, her sınıfın başıboş istediğini yapabileceği rejimler olmadığını dile getiren Aksu, "Milyonlarca vatandaşın gündelik hayatını krize sokuyorsanız, kamu düzenini bozuyorsanız, niyetiniz demokratik bir eylem yapmak olsa bile sonuçta topluma zarar verirsiniz. Dün iş bırakan sendikalara söyleyeceğimiz şudur, bir hukuk devletinde yaşadığımızı unutmayınız. Yine kimse unutmasın ki, demokratik haklar ile hukuk devleti arasındaki çizginin özenle korunması başta hükümetimiz olmak üzere herkesin zorunlu görevidir" diye konuştu.

MAHMUR KAMPI SORUSU

Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Aksu, "Mahmur Kampı'yla ilgili bir çalışma başlatıldığı ve Mahmur'a İçişleri Bakanlığınca oluşturulan 6 kişilik bir ekibin gönderileceği, nüfus sayımı yapılacağı duyumunu aldık. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine, "Mahmur kampıyla ilgili çalışmayı ilk sizden duyuyorum. Bu konuda hiçbir malumatım yok" yanıtını verdi.

Katsayı kararı

Danıştay'ın "YÖK'ün katsayı farkını kaldıran kararını durdurması" ile ilgili soru üzerine Aksu, YÖK'ün uzun yıllardır ülkemizde devam eden önemli bir sorunu, üniversiteye giren öğrenciler arasındaki haksızlığı bertaraf etmeye yönelik aldığı kararın idari yargıya götürüldüğünü, idari yargının da yürütmeyi durdurduğunu anımsattı.

Aksu, "Kararın hukuki mi, siyasi mi?" olduğu yönündeki soruya karşılık, yargı kararlarını tartışmayacağını söyledi.

"CHP'yi neden 1939 model olarak nitelendirdiğinin" sorulması üzerine, "Söz, halen eskilerde yaşıyor anlamında" dedi.

"AK Parti'nin demokratik haklar için mücadele verdiğini ve bedel ödediğini söylediğiniz. Ne tür bedeller ödedi AK Parti?" sorusuna karşılık Aksu, "Biz demokratik açılımı başlatırken bunun bedeli ne olursa olsun ödemeye hazırız, dedik. Yola çıktık ve yolumuza devam ediyoruz. Bunu her türlü riskini göze alarak başlattık. Demokrasimizin standardını yükseltme, adaleti yaygınlaştırma, yılların biriktirdiği sorunları çözme projesidir bu" diye konuştu.

Aksu, "Son anketlerde AK Parti'nin oy oranı düşmüş görülüyor. Siz anket yaptırdınız mı? Sonuçları nedir? Siz nasıl görüyorsunuz bu düşüşü?" sorusu üzerine, "Demokratik açılım sürecinde her türlü riski göze aldık, dedik yola çıktık, yolumuza devam ediyoruz. Tabii ki anketler yaptırılıyor, ama önemli olan sürecin başarıyla devam etmesi" dedi.

Bir gazetecinin, "Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, DTP için 'adeta kapatılmak isteniyorlar' dedi. DTP de buna 'AK Parti açılım diyor, ama diğer taraftan özgürlükleri kısıtlayarak, tehditkar bir tutum izliyor bu bir çelişkidir' diyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna karşılık, "Buna inanmıyorum Cemil bey o maksatla söylememiştir. Biz tam tersine özgürlüklerin genişletilmesi, demokrasimizin standartlarının yükseltilmesine uğraşıyoruz. demokratik açılım süreci de bunun içindir" diye konuştu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile