Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde(SDE) düzenlenen “Ekonomi Güvenliği” panelinin açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyanın çok enteresan bir coğrafya olduğunu ve Türkiye'nin gelmiş olduğu konumun dünya tarafından yakından izlendiğini söyleyen Ali Babacan, kendilerinin ise hükümet olarak siyasi reformlarla ekonomik reformları birlikte yürüttüklerini ifade etti.
Babacan, demokraside elde edilen başarıların, ekonomideki başarıları güçlendireceğini, demokrasideki güçlenmenin ise ekonomiye güç vereceğini düşündüklerini belirtti.
"Türkiye artık bir yükselen donör ülke" diyen Ali Babacan, "Geçen yıl yurt dışına yaptığımız sadece hibeler, yani karşılıksız yardımlar 2,5 milyar doları geçti. Ve OECD ülkeleri içinde Türkiye dış yardımlarını en hızlı artıran ülke. Hem 2011 yılında, hem de 2012 yılında" diye konuştu.
"Bizim bundan sonraki dönemde sorumluluklarımız artıyor" diyen Babacan, dünyanın herhangi bir bölgesinde zulüm varsa, acılar çekiliyorsa Türkiye'nin 'bana ne' diyemediğini ve farkına vardığında harekete geçtiğini söyledi.
Ali Babacan, "Bizim içinde bulunduğumuz coğrafyada insanlar serbeste dolaşabilmeli, ürünler serbestçe dolaşabilmeli, ürünler serbestçe dolaşabilmeli" diyerek, "Bunu yapmak için de özel bir çaba içerisindeyiz" dedi.
Babacan, sermaye birikimi olan ülkelerin sermaye birikimi olmayan ülkelerle daha fazla iş yapması gerektiğinin altını çizerek, son 3-4 yıldır ise fikirlerin ülkeler arasında çok hızlı ve serbest bir şekilde dolaştığını ifade etti.
Babacan, "Bugün artık her birey küçük bir yayın istasyonu, küçük bir medya birimi haline gelmiş durumda" diye konuştu.
“ARTIK GÜVENLİĞİN KAYNAĞI ORDU DEĞİL, HALKIN KENDİSİ” Ali Babacan, konuşmasının bir bölümünde ise Türkiye’nin bir dönem güven ve istikrarını orduda aradığını söyledi.
Her ülkenin kendi istikrarı için belirli alanlara yöneldiğini belirten Babacan, Türkiye’de ise artık güvenlik ve istikrarın kaynağının halk olduğunu ifade etti.
Ali Babacan şöyle konuştu: “Her ülke kendi güvenliğini, kendi istikrarını belli alanlarda arar. Biz de bir dönem bunu belki ordumuzda aradık. Pek çok şey değişiyor, hızlı değişimler oluyor. Bakıyorsunuz hükümetler geliyor, gidiyor ama ‘güvenliğin, istikrarın kaynağı Türkiye’de ordudur’ denildi bir süre. Darbeler oldu Türkiye’de. Ne zaman bir problem yaşansa, ne zaman bir sıkıntılı tablo oluşsa veya oluşturulsa; bazen kasten oluşturulduğu dönemlerde oldu… Bunları yaşadık. Artık Türkiye’nin istikrarının, Türkiye’nin güvenliğinin kaynağı halkın ta kendisi. Bunu başka bir birimde, başka bir kurumda aramamak lazım.
Halkın iradesine, halkın beklentilerine, halkın arzu ve isteklerine dayanan bir sistem, ülkenin güvenliği açısından, istikrarı açısından en sürdürülebilir sistemdir arkadaşlar. İşte bu ekonomi güvenliğimiz için de aynı. Türkiye’nin ekonomik istikrarı için siyasi istikrar olmazsa olmaz. Ne zaman ki Türkiye’de siyaset kurumu aksamıştır, ne zaman ki siyaset kurumu fonksiyonlarını kaybetmiştir işte o dönemlerde Türkiye’nin ekonomisi de büyük zarar görmüştür. Dolayısıyla ekonomi güvenliğimiz açısından da demokrasiye dayalı siyasi istikrarın mutlaka oluşturulması ve güçlendirilmesi gerekir.” “TÜRKİYE ENERJİ HATTINDA KRİTİK BİR ÜLKE HALİNE GELİYOR” Enerji konusunun da çok önemli olduğunu kaydeden Ali Babacan, dünyadaki en önemli enerjinin olmayan enerji olduğunu söyledi.
Babacan, bir ülkenin talep ettiği enerjinin çok kısa süre de olsa kesintiye uğramasıyla o ülkenin çok büyük bir zarar yaptığını anlattı. Bunun çözümünün ise enerjinin çeşitlendirilmesi olduğunu belirten Babacan, "Mümkün olduğunca farklı ülkelerden enerji temin etmeye çalışmak gerekiyor" dedi.
"Kısaca enerji ile ilgili olarak yumurtanın tamamını bir sepete koymamak gerek" diyen Babacan, enerjide bir sıkıntı yaşanması durumunda diğer alternatiflerden bu sıkıntının giderilebilmesi gerektiğinin altını çizdi. Babacan, "Türkiye’de, hızla enerji hatlarının üzerinden geçtiği kritik bir ülke haline gelmekte" diye konuştu.
“DEMOKRASİDE OLDUĞU GİBİ EKONOMİDE DE AÇIKLIKTAN YANAYIZ” Ekonomik kriz konusuna da değinen Ali Babacan, 2009 krizinin etkilerinin dünyada hala devam ettiğini belirterek, "Nereden bakarsak bakalım Avrupa Birliği’nde borç stoku hala artmaya devam ediyor. Bütçe açıkları hala yüksek. ABD’de borç stoku hala artmaya çalışıyor, bütçe açıkları hala yüksek. Ve Euro bölgesi geçen sene 17 ülkenin tamamı ekonomik olarak daralmıştı, bu yıl belki küçük bir büyüme bekleniyordu artık o büyüme de beklenmiyor. Bu yılda 17 ülkenin tamamı da daralacak ve negatif bir büyüme rakamı Euro bölgesinde görülecek" şeklinde konuştu.
“Devletleri kurtarabilmek amacıyla merkez bankalarının piyasaya büyük miktarda likitide sürdüklerini anlatan Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bir bakıma kontrolsüz miktarda basılmış karşılıksız paranın dünya piyasalarında dolaştığı bir dönemde çok çok dikkat etmek gerekiyor. Yine ekonomik güvenliğimiz açısından son derece önemli konu.
Sermaye hareketleri, yani sermayenin hızlı giriş ve çıkışı maalesef gelişmekte olan birçok ülke için risk alanı. Ve eğer dikkat edilmezse çok ciddi tahribata yol açabilir. Tabi aynı siyasi konularda olduğu gibi bazı ülkeler bunun çıkışını ülkeyi kapatmakta buluyor, yani sermaye kontrolleri… Para giriş-çıkışını kontrol altına alma ve adeta ekonomik baskı rejimiyle bu likidite hareketlerinden ülkelerini koruma.
Biz aynı güvenlikte, demokraside nasıl açıklıktan yanaysak ve açık bir sistemle istikrarı sağlamaktan yanaysak, aynı ekonomik konularda da açık bir ekonomi ile istikrarı sağlamadan yanayız. Yeter ki doğruları yapalım.” “ÖNCE ÜRETECEĞİZ, SONRA TÜKETECEĞİZ” Ali Babacan, cari açık konusuna da değinerek önemli açıklamalarda bulundu. İthalat, ihracat ve turizm açısından bakıldığında Türkiye'ye giren dövizin, çıkan dövize göre daha az olduğunu ve bunun da cari açık olduğunu kaydeden Babacan, bunun önüne geçmek içinse konjonktürel tedbirler alınması ve yapısal reformlar yapılması gerektiğini söyledi.
Vatandaşın bankadan kredi kullanıp ve krediyi de tüketimde kullandığında ülkenin cari açığının arttığını kaydeden Babacan, kendilerinin de bu cari açık artışını önlemek için bazı uygulamaları hayata geçirdiklerini ve bunlarda başarılı olduklarını anlattı.
Bankadan çekilen kredilerin yatırım ve üretim için olduğunda bunun cari açığa bir etkisinin olmadığını söyleyen Babacan, "Önce üreteceğiz sonra tüketeceğiz. Önce kazanacağız, sonra harcayacağız" dedi.
İstihdam için büyümenin önemli olduğunu fakat yeterli olmadığını belirten Babacan, "Büyümemiz oldukça aşağı rakamlara inmesine rağmen istihdamda 2012 yılı bir başka başarı yılı olarak kayda geçmiş oldu" diye konuştu.
Türkiye'nin enerjide dışa bağımlı olmasının cari açığı artıran en önemli etkenlerden birisi olduğunu kaydeden Babacan, "Türkiye sadece kendine yetecek bir enerjiye sahip olsaydı, bugün cari açıktan Türkiye de bahsetmiyor olacaktı" şeklinde konuştu.
“İNŞALLAH BU YIL DA REKOR KIRACAĞIZ” Türkiye'nin onlarca yıl çok yüksek enflasyonla mücadele etmek zorunda kaldığını belirten Babacan, bunun sebebinin de Merkez Bankası'nın karşılıksız para basması olduğunu söyledi.
Türkiye’nin bu yıl da enflasyon düşüşünde bir rekor kıracağını belirten Babacan şöyle konuştu: “İnşallah bu yıl bir rekor daha kıracağız gibi görünüyor; eğer yıl içinde enerji fiyatlarımızda, şunda bunda olağanüstü bir gelişme olmazsa… Çünkü yıl sonu için şuandaki tahminler yüzde 5.3’ü gösteriyor. Eğer olursa bu yıl son 44 yılın değil, son 45 yılın en düşük enflasyonunu görme ihtimalimiz oldukça yüksek." Ali Babacan, "Türkiye'nin enflasyonda yakaladığı başarı tarihi bir başarı ve bunun elimizden kayıp gitmesine izin veremeyiz" diyerek, Türkiye’de karşılıksız para basma döneminin kapandığını belirtti.
“Karşılıksız para basmayı modern bir hırsızlık yöntemi olarak görüyoruz” diyen Babacan, “Devlet eliyle vatandaşın parasını çalmak olarak görüyoruz” dedi.
“BU SÜREÇTE HALKIMIZIN SAĞDUYUSUNA GÜVENİYORUZ” Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, konuşmasının sonunda ise çözüm sürecine değindi. Kendilerinin bu süreçte pek fazla konuşmadıklarını belirten Ali Babacan, “Türkiye’nin artık yakaladığı bu özgüven bu çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının en önemli kaynağı olacak. Biz kendimize güvendikten sonra başka hiçbir şeyden korkmamak lazım. Ve o cesaretle bu süreci götürmemiz lazım. Bu bizim ekonomik güvenliğimiz açısından da çok önemli. Çünkü bu terör sorunun Türkiye’ye maliyeti çok yüksek oldu” diye konuştu.
Terörün ülkeye verdiği ekonomik zararlardan çok Türkiye7nin 30 yılda kaçırdığı fırsatların maliyetinin daha yüksek olduğunu belirten Babacan, çözüm süreciyle ilgili olarak şunları kaydetti : “Biz halkımızın sağduyusuna güveniyoruz. Halkımız, milletimiz artık gerçekleri çok açık bir şekilde ortaya koyacaktır. Hangisi provokasyon, hangisi dezenformasyon, hangisi gerçek, hangisi yalan bunu artık halkımız çok iyi ölçüp biçiyor. Ve biz halkımızın o vicdan terazisine çok çok güveniyoruz. Ve o sağ duyu ile yaklaştıktan sonra, gerçekçi biçimde yaklaştıktan sonra bu sürecin başarıyla sonuçlanacağına da inanıyoruz.”
Ali Babacan, ‘Ekonomi Güvenliği’ Panelinde Konuştu
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, geçmişte Türkiye’de güvenliğin ve istikrarın kaynağı olarak ordunun görüldüğünü söyleyerek, “Artık Türkiye’nin istikrarının, Türkiye’nin güvenliğinin kaynağı halkın ta kendisi.Bunu başka bir birimde, başka bir kurumda aramamak lazım” dedi.