Ali İsmail Korkmaz Davası

Üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ın, Eskişehir'deki Gezi Parkı odaklı eylemde darbedilerek hayatını kaybettiği iddiasıyla açılan davanın gerekçeli kararında, "sanıklar ile maktul arasında öldürmeyi gerektirir bir husumet bulunmadığı ve sanıkların öldürme kastlarının olmadığı" belirtildi.

Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 21 Ocak'ta sona eren davanın, 100 sayfalık gerekçeli kararı açıklandı.
Kararda, sanıklarla maktul arasında öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunmadığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Sanıkların engel bir neden bulunmadığı halde eylemlerini sürdürmemiş olmaları, fiillerine kendiliklerinden son vermiş olmaları tüm dosya kapsamı ile birlikte göz önüne alındığında, sanıkların maktule yönelik eylemlerinde olası kast veya doğrudan kast ile öldürme kastıyla hareket ettiklerinin sabit olmayıp, kasıtlarının maktulü yaralamaya yönelik olduğu ancak maktulün kasten yaralama sonucu gelişen beyin kanaması sonucu vefat ettiği, sanıkların eylemleri ile ölüm sonucu arasında illiyet bulunduğu, maktulde mevcut kalp, damar ve kapak hastalığı nedeniyle kullandığı ilaçların darp eylemi sonucunda meydana gelen beyin kanaması oluşumunu kolaylaştırıcı ve kanamayı artırıcı etkisiyle ölüm meydana gelmesinde katkısının olduğu tıbben belirlenmiş ise de sanıklar tarafından bilinmediği açık olan bu hastalığının sanıkların eylemleri ile maktulün ölümü arasındaki mevcut illiyet bağı karşısında sanıkların cezai sorumluluklarını kaldırmadığı, sanıkların eylemlerinin TCK'nin 87/4 maddesi kapsamında kasten yaralama sonucu ölüm meydana gelmesi suçunu oluşturduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır."
- "Kasıtları maktule yönelik yaralama"

Sanıklar Mevlüt Saldoğan, Yalçın Akbulut, İsmail Koyuncu, Muhammet Vatansever ve Ramazan Koyuncu arasında maktule yönelik eylemleri gerçekleştirme hususunda eylem öncesinde fikir ve eylem birliği bulunduğunun belirlenemediğinin vurgulandığı kararda, "İştirakin varlığı için bu şart değil ise de her sanığın maktule yönelik gerçekleştirdikleri eylemlerinden sorumlu olup, müstakil fail olarak meydana gelen sonuçtan dolayı cezalandırılmaları gerektiği kabul edilmiştir. Olayda sanıklar lehine 'kanun hükmü ve amirin emrine' ilişkin TCK'nin 24, 'meşru savunmaya' ilişkin TCK'nin 25. maddesi ile 'sınırın aşılmasına' ilişkin TCK'nin 27. maddesinin uygulanma şartlarının oluşmadığı anlaşılmıştır" ifadelerine yer verildi.

Kararda, sanık polis memurlarının yakalama veya gözaltına alma amacıyla hareket etmediklerinin anlaşıldığı ifade edilerek, "Sanık polisler ile diğer sanıklar yönünden CMK'da düzenlenen yakalama hükümlerinin uygulanma şartlarının oluşmadığı, kasıtlarının maktule yönelik yaralama olduğu sonucuna varılmıştır" denildi.

Sanıklar lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanma şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılması gerektiği vurgulanan kararda, şu görüşlere yer verildi:

"Buna göre somut olaya bakıldığında, en başta maktulden kaynaklanan ve sanıklara yöneldiği söylenebilecek herhangi bir haksız hareket tespit edilememiştir. Her ne kadar sanıklar, tarafından maktulün kendilerine hakarette bulunduklarını ileri sürmüş iseler de bir an için bu hususun doğru olduğu kabul edilse dahi maktulün hakaret içerikli bu sözleri kendisine yönelik haksız eylemlerin neticesi olarak söylediğinin kabulü gerektiği, bu durumda da ilk haksız hareketi gerçekleştirdikleri tartışmasız olan sanıklar yararına haksız tahrik hükümlerinin uygulanma şartlarının oluşmadığı sonucuna varılmıştır."

Eskişehir'de 2 Haziran 2013'te Gezi Parkı odaklı eylemde darbedildiği iddia edilen üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ın, 10 Temmuz'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmesiyle ilgili davada, tutuklu polis memuru Mevlüt Saldoğan'a 10 yıl 10 ay, tutuksuz polis memuru Yalçın Akbulut'a 10 yıl, tutuklu sanıklar Muhammed Vatansever, Ramazan ve İsmail Koyuncu'ya 6'şar yıl 8'er ay, Ebubekir Harlar'a 3 yıl 4 ay hapis cezası verilmiş, tutuksuz yargılanan polis memurları Hüseyin Engin ve Şaban Gökpınar beraat etmişti.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile