Ömer Küçükbay, Almanya’yı ilk özlediğinde, Antalya’nın kuzeyindeki bir askeri birlikte kışlada yatıyordu. 20 yaşındaydı, saat sabahın 2’siydi ve bir çavuş kendisine kalkıp nöbete gitmesini söylüyordu. Gerçi Küçükbay Türkçe bilmediği için ilk önce birilerinin ona çavuşun ne dediğini tercüme etmesi gerekti. Küçükbay’ın konuşabildiği tek dil Bavyera Almancasıydı.
Aşağı Bavyera’nın Eggenfelden şehrinde yaşayan bir Türk işçi ailenin oğlu olan Küçükbay, sadece ailesiyle çıktığı tatillerden bildiği Türkiye’ye sevgisini göstermek için askere gitmeye karar verdi. “Ama bir şekilde Almanya’da da her zaman yabancıydım” diyen Küçükbay, sınıf arkadaşlarının kendisini hep bir Türk olarak gördüğünü bu yüzden de Türk olmanın nasıl bir şey olduğunu görmek istediğini anlattı.
Bu deney üç ay sürdü. Bu sürenin sonunda insanların kendisine bağırmasından ve tozun toprağın içinde sürünmekten bıkan Küçükbay, Eggenfelden’a dönüp bir daha da Türkiye’ye gitmemeye yemin etti.
Bu olay olduğunda takvimler 1991’i gösteriyordu. O günden bu yana işler değişti. Bunun en önemli iki sebebi Küçükbay’ın babasının Türkiye’de geçirdiği kalp krizi ve kendisinin aşık olduğu İstanbullu kız oldu. Bir çay evi açan Küçükbay, evlendi ve Türkçe öğrendi.
"ŞANSIMIZI TÜRKİYE'DE DENEYELİM"
Bugün 38 yaşında olan Küçükbay İstanbul’da bir çağrı merkezinde çalışıyor. Burada kendisine bir hayat kuran Küçükbay, 250 çalışanının neredeyse tamamı Türk-Almanlar olan bir Alman şirketinde çalışıyor. Küçükbay’ın iş arkadaşlarının hikâyeleri de neredeyse onunkiyle aynı. Almanya’da Türk işçilerin çocukları olarak büyümüş, şanslarını denemek için Türkiye’ye dönmüşler.
Geri gelme sebepleri ise değişiyor: Almanya’da dışlanmış hissedenler, resmi olarak sınır dışı edilenler, aileleri tarafından geri çağrılanlar ya da bir kariyer için gelenler. Aralarında iyi eğitilmiş, Alman toplumuna iyi adapte olmuş isimler de var. Türkiye’ye geri dönenlerin çoğunluğu ekonomik sebeplerden dolayı Almanya’yı terk eden genç akademisyenler.
Geçen yıl 40 bin Türk ve Türk kökenli Alman anavatana dönmek için yola çıkarken Türkiye’den Almanya’ya gidenlerin sayısı 30 binde kaldı. Bu da demek oluyor ki on yıllar süren bir göç trendi tersine döndü.
ÇOĞUNLUK İSTANBUL'DA Geri dönenlerin büyük bir kısmı iş olanaklarının en fazla olduğu ve kültür şokunun katlanılabilir olduğu İstanbul’a yerleşiyor. Bunlardan bir tanesi kendisini “uyum modeli” olarak tanımlayan mimar Emine Şahin. Almanya’da yaşadığı kasabasında, Alman komşuları, Alman dostları, okulda iyi notları olmasına rağmen Türkiye’ye dönmeye karar vermiş.
Şahin Almanya’da adından ya da geçmişinden dolayı hiçbir zaman ayrımcılık kurbanı olmadığını ancak Türkiye’de birçok şeyin çok daha dinamik olduğunu ifade etti. “İki dünya arasında gidip gelen bir insan küreselleşmeyle daha iyi baş edebilir” diyen Şahin, iyi eğitimli Türk Almanların potansiyelinin henüz anlaşılmadığını söyledi.
Birçoğu Almanya doğumlu olan bu Türk-Almanlar, Türkiye’ye geldikleri zaman karşı kendilerini pek aşina olmadıkları bir kültürle ve günlük hayatta alışkın olmadıkları bir bürokratik yapının içinde buluyorlar.
"VATANIN ÇOĞULU NEDİR?"
“Birçoğumuz Türkiye’ye ilk kez gelen Almanlarız” diyen Şahin, Alman fikirleri, Alman değerleri ve Alman gelenekleri olduğunu söyledi. Şahin yine de kendisini iki ülke arasında seçim yapma hakkı olduğu için şanslı saydığını belirtti ve ekledi: “Vatanın çoğulu nedir?” Almanya’dan Türkiye’ye dönenler zaman zaman önyargılarla da karşılaşıyor. Yönetmen Fatih Akın, futbolcu Mesut Özil ya da Yeşiller Partisi’nin “Türklerin Obama’sı” olarak tanınan eş başkanı Cem Özdemir gibi saygın Türk Almanların başarıları da “Almancı” fikrinin akıllarda edindiği yeri değiştirebilmiş gibi görünmüyor.
DİL SORUNU
Türkiye’ye dönenlerin Türkçeyi nasıl kullandıkları da birçok insan için ciddi bir mesele. Türk-Belçikalı şarkıcı Hadise’nin İstiklal Marşı’nı söylerken sözleri çok fazla yuvarlayıp pot kırması, vatansever duyguların çok güçlü olduğu Türkiye’de öfkeye neden oldu. Konuyla ilgili haberlerde bir okuyucu, “Türk bile değil, Türkçesi de kötü, Türk kültürüyle ilgili de hiçbir şey bilmiyor” diyerek Hadise’yi sert dille eleştirdi.
Ancak Türkiye’ye dönen yabancı ülkelerde doğmuş Türklerin dil konusunda kendilerini geliştirebilmeleri ve topluma yeniden katılabilmeleri için çok fazla imkân yok. Hamburg’da yaşayan Latif Durlanık, “Neden burada da Goethe Enstitüsü’nün Türk versiyonu yok” derken, Almanya’daki Türk kültür merkezlerinin işlevsizliğinden şikâyetçi oldu.
Ankara bu günlerde yurtdışında yaşayan Türkler konusunda yetkili bir organ oluşturmayı planlıyor. Ancak bu yeni kurumun görevinin ne olacağı tam olarak belli değil.
Almanya'dan Türkiye'ye tersine göç
Almanya'dan Türkiye'ye dönen Türklerin sayısı, Türkiye'den Almanya'ya gidenlerin sayısını günden güne aşıyor. Alman ekonomisi zayıflarken Batı'da eğitilen bu profesyonel Türk-Almanların Türkiye'de iş bulma şansları da artıyor. Ama 'evde' kendilerini hoş gelmiş gibi hissetmedikleri zamanlar da var.