Almanya Türk Federasyon 28. Büyük Kurultayı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, göçmenlerin insani taleplerinin, Berlin'de ikamet eden bir Alman'dan daha değersiz görülmemesi gerektiğini belirterek, "Hans Mehmet'ten, Emma Ayşe'den üstün tutulmamalıdır. İnsanlar arasına kategorik ayrımlar getirilmemelidir" dedi.


Oberhausen kentindeki Almanya Türk Federasyon 28. Büyük Kurultayı'na konuşan Bahçeli, söz konusu federasyonun kuruluş, büyüme ve gelişme aşamalarının davasına düşkün, ülkülerine sadık, inançlarına sımsıkı bağlı nesillerce temin edildiğini söyledi.

Menfaat ve mevki arayışına girmeden, çıkar ve ikbal kaygısına düşmeden federasyonun Avrupa Türklüğü için samimiyetle, yüreklice, cansiparane bir vaziyette özveride bulunduğunu, hakkını, hukukunu cesurca savunduğunu dile getiren Bahçeli, federasyonun sevgi ve saygıyı rehber edinen, kardeşlik ve dayanışmayı ön plana alan insani, vicdani, milli ve İslami bir misyona sahip olduğunu vurguladı.

Türk Federasyonunun Avrupa Türklüğünün yanında ve hizmetinde olduğunu dile getiren Bahçeli, "Ayrımcılığa müsaade etmeden, kimseyi dışlamadan, vatan ve millet ortak paydasında buluşan milletimin her ferdiyle eksiksiz beraberdir. Milli ve manevi değerlerin korunması ve yaşatılması için üstlendiği faziletli ve ahlakla harmanlanmış görevini en iyi şekilde yerine getirmektedir" diye konuştu.

Devlet Bahçeli, 31 Ekim 1961 tarihli bir anlaşmayla anadan, babadan ve yardan ayrılarak Almanya'ya gelenlerin diktiği fidanın bugün kök saldığını ve meyve vermeye başladığını ifade etti.

"Birinci nesil sonrakilere yol açmış, yön göstermiş, yordam öğretmiştir" diyen Bahçeli, halen Avrupa'da yaklaşık 6 milyon Türk'ün hayat ve varlık mücadelesi verdiğini anlattı.

"Almanya'da ise 2 milyon 900 bin Türk nüfusu yaşamaktadır. Bunların 1 milyon 800 bini Türk vatandaşıyken, 1 milyon 100 bini de Alman vatandaşı olmuştur" ifadelerini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Çok şükür dünden bugüne çekilen zorluklar, katlanılan zahmetler boşa çıkmamıştır. Şu an 72 bin kardeşimiz işveren olarak 350 bine yakın kişiye iş imkanı sunmakta ve Almanya ekonomisine hatırı sayılır bir destek vermektedir. Bu çok önemli bir gelişme, bundan sonrası için ümit verici bir tablodur. İşçilikten işverenliğe ulaşmak alınan mesafenin boyutunu göstermesi bakımından anlamlıdır. Ayrıca memnuniyetle görüyorum k, bu uzun zaman sizleri milli ve manevi değerlerinizden uzaklaştırmamıştır. Aksine, iftiharla söyleyebilirim ki kültürümüzün, örf, adet ve geleneklerimizin Türkiye'deki kardeşlerinizden çok daha fazla bilincindesiniz. Gurbete gelişinizin üzerinden yaklaşık yarım asır geçmiş olmasına rağmen çok şükür ki Türk ve İslam değerlerinizi korumayı ve yükseltmeyi başardınız. Gayretleriniz ve mücadeleniz, içinde yaşadığınız yabancı toplumlar ile çatışmadan, hak ve özgürlükler seviyesinde her imkanı kullanarak, milli varlığınızı yaşatma yolunda çok önemli kazanımları getirmiştir."

- "Dünya çok vahşi, çok dengesiz"

2003 yılından bu yana küresel servetin yüzde 68 artarak 241 trilyon dolara çıktığına dikkati çeken Bahçeli, maalesef bu servetin yüzde 86'sının dünya nüfusunun yalnızca yüzde 10'nun elinde bulunduğunu söyledi.

"Ne hikmetse demokrasi, özgürlük ve insan hakları konusunda bilirkişilik yapan batılı ülkeler bu kabul edilemez anormallikten rahatsız değillerdir" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birleşmiş Milletler'in verilerine göre, yeterli sağlık hizmeti alamadıkları, yeterli beslenemedikleri için geçen yıl sayıları 6,6 milyonu bulan çocuk beş yaşına bile ulaşamadan hayatını kaybetmiştir. Her gün değişik hastalıklardan dolayı ölen yavruların sayısı 6 bine yaklaşmaktadır. Bunlardan anlaşılacağı üzere, dünya çok vahşi, çok dengesiz, ahlaken de iflas etmiş bir süreçten geçmektedir. Yeri gelince insan haklarını, temel hak ve özgürlükleri ağızlarına sakız yapanlar, beşeriyetin sosyal ve ekonomik felaketlerini ısrarla görmezden gelmektedir. Küresel işbirliği, küresel yardımlaşma ve küresel hassasiyet her zaman sözde kalmaktadır. Şunu açık seçik ifade etmeliyim ki Kongolu bir çocuk rahat ve zenginlik içinden büyüyen Münihli bir çocuktan daha önemsiz değildir. Bu ülkedeki herhangi bir göçmenin insani talepleri, Berlin'de ikamet eden bir Alman'dan daha değersiz görülmemelidir. Hans Mehmet'den, Emma Ayşe'den üstün tutulmamalıdır. İnsanlar arasına kategorik ayrımlar getirilmemelidir."

Almanya daha düne kadar bir duvarla ikiye ayrılmanın acısını yaşadığını vurgulayan Bahçeli, "Böylesi bir deneyimden gelen bir ülkenin, bölünmeyi demokratikleşme olarak kabullendirmeye uğraşan terörist niyetlere hoşgörü göstermesi her şeyden evvel kendi geçmişini inkardır" dedi.

İnsanlık ortak bir idealde buluşabilmeli, ülkelerin egemenlik hakkını zayıflatmayan, milli prensiplerine zarar vermeyen ittifakların, irtibatların hayata geçirilmesi gerektiğini dile getiren Bahçeli, "Teoriden pratiğe geçmesi lazım gelen olan küresel ahlak her alana yaygınlaştırabilmelidir. Özellikle demokrasi, özgürlük ve insan olmaktan kaynaklanan hakların savunulması kimsenin tekelinde görülmemelidir" şeklinde konuştu.

- Irkçılıkla mücadele

Yabancı düşmanlığı, ırkçılık, İslam karşıtlığı gibi insanlık dışı eğilim ve yönelimlerle mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:

"Bir insanı tercihinden, düşüncesinden, inancından, derisinin renginden ve kimliğinden dolayı ikinci sınıf görmek, dünyanın neresinde olursa olsun çağ dışıdır ve barbarlıktır. Her millet, her din, her fikir, bozguncu olmadıktan sonra her ideoloji saygıyı hak etmektedir. Irkçılığın hangi vahim sonuçlara neden olduğunu bilhassa Almanya çok iyi yaşamıştır. Irkçı suç örgütlerinin, yabancı hasımlığından beslenen katillerin Türkleri ve diğer milletlere mensup masumları hedef alması alçaklıktır, gözü dönmüşlüktür.

Önümüzdeki günlerde kurulması beklenen yeni Alman hükümetinin bunlarla mücadele etmesi insanlık namına zorunludur ve Münih'te devam eden hukuksal sürecin en ahlaklı ve en objektif şekilde neticelenmesi de milletimizin temennisidir. Nasıl ki turistlik veya bir başka nedenle ülkemizi ziyaret eden, hatta ikamet eden Alman vatandaşları bizlere ve Türk devletine emanetse, buradaki kardeşlerimiz de Almanya'ya emanettir."

- Diyarbakır'daki program

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan katılımıyla bugün Diyarbakır'da gerçekleştirilen programa da değinen Bahçeli, "Başbakan şimdi de kardeşi Barzani'yle Diyarbakır'da buluşmuştur. Türkiye, tarihi olarak yutturulmaya çalışılan kara bir günü yaşamaktadır. Peşmerge başı, yanına aldığı, bölücülükten sabıkalı sözde bir sanatçıyla Habur'dan Türkiye'ye giriş yapmış ve tezahüratlarla karşılanmıştır. Bu bize göre ikinci Habur rezaletidir. Ha PKK'lıların girişi, ha Barzani'nin gelişi arasında hiçbir fark yoktur" diye konuştu.

"Başbakan bir yanda Oslo'dan İmralı'ya kadar canibaşı ve çetesiyle müzakere yaparken, diğer yandan küresel çevrelerin piyonu Barzani'yle yan yana gelmiştir" ifadelerini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:

"Geçtiğimiz hafta PKK'nın yan kolu PYD'nin Suriye Kamışlı'da düzenlediği Batı Kürdistan Halk Meclisi Toplantısı'nın sonucunda kurucu meclis ilan edilmiştir. Bu sözde kurucu meclisin, Suriye'nin kuzeyinde geçici yönetimin, yani özerkliğin kurumsal altyapısını hazırlayacağı anlaşılmaktadır. AK Parti, PYD liderlerini Türkiye'de ağırlaya ağırlaya yeni bir canavar yaratmıştır. Irak'ın kuzeyinden sonra Suriye'nin kuzeyinde de yeni bir fitne yönetiminin oluşması Türkiye'nin milli bekasına tamiri imkansız hasarlar verecektir. Büyük Kürdistan'ın iki ayağı bu şekilde belirginlik kazanmaktadır. Başbakan'la Barzani'nin Diyarbakır'daki teması üçüncü ayağın, yani sözde kuzey Kürdistan'ın provası ve nişan merasiminden başka bir şey değildir. Başbakan Erdoğan, peşmergeyle Diyarbakır'da sahneye çıkmış ve Kürdistan düetini ortaklaşa icra etmiştir".

Kurultaya, Oberhausen Başkonsolosu Alaaddin Timur, Milliyetçi Harekt Partisi Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, Avrupa'daki Türk Federasyon başkanları, Avrupa'nın çeşitli yerlerinden otobüslerle ve kendi imkanlarıyla gelen Avrupalı Türker de katıldı.

Kurultayda Mustafa Yıldızdoğan ve Ahmet Şafak da konser verdi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile