Altın Portakal'ın 'Venüs Heykelciği' Hemşehrileriyle Buluştu

Altın Portakal'ın 'Venüs Heykelciği' Hemşehrileriyle Buluştu

51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Jüri Başkanı Yılmaz Erdoğan, bu yıl verilecek ödülün tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, “Bu yıl 130 sinema filmi çekiliyor.

Her sokakta dizi çekiliyor. Öte yandan da bir tane film platomuz yok. Bir tane üstüne o armayı koyduğunuzda seyirciyi salonlara koşturacak ödülümüz yok. Ben jüri üyesi olarak değil, bir sinemacı düşünen biri ve sinema işçisi olarak bu boşlukları doldurursak gerçekten Türkiye’nin bu konuda acayip yol alacağını düşünüyorum” dedi.


51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde verilecek ödül, 1964'te "Gurbet Kuşları" filmiyle Altın Portakal’ı alan ilk yönetmen Halit Refiğ'e verilen ödülden yola çıkılıp yeniden tasarlandı. Elinde altın portakal olan heykelin sarıdan siyaha döndüğü görüldü.

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde 10-18 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde verilecek olan "Venüs Heykelciği" ödülü, Su Otel’de düzenlenen toplantıyla da tanıtıldı. Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve Festival Başkanı Menderes Türel ile Festival Direktörü Elif Dağdeviren'in ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya festivalin Jüri Başkanı Yılmaz Erdoğan, jüri üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Toplantıda, 1964 yılında yapılan ilk festivalde "En İyi Film" seçilen "Gurbet Kuşları" ile yönetmen Halit Refiğ'e verilen ödülden yola çıkılarak URART tarafından aslına uygun bir şekilde yeniden tasarlanan "Venüs heykelciği" tanıtıldı. Elif Dağdeviren, heykelin aslına zarar vermeden yeniden modellediğini belirterek, heykelin eski haline dönmüş olduğunu kaydetti.

Dağdeviren, URART tarafından klasik heykelin modern yorumlaması olarak düşünülerek yapılan bronz heykelciğin elinde de yine festivalin simgesi altın kaplamadan oluşan "altın portakal" bulunduğunu söyledi.

“FESTİVAL YERELDE KALMAMALI”
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ise, yeni bir heyecanın başlangıcında olduklarını belirterek, 2 ay önce festivalin ilk açışını yaptıklarını hatırlattı. 2 aylık süreçte önemli gelişmeler yaşandığını dile getiren Başkan Türel, “Kısa süre içinde Altın Portakal’ı uluslararası alanda adına yakışır altın günlerine döndürmek amacıyla ciddi mesafeler aldık Yolumuza emin adımlarla ilerliyoruz. Doğru bir yine doğru gittiğimizi görmekten memnunuz. Türk sinemasının 100. yılını onurlandırıyoruz. Gelenekten geleceğe, yerelden evrensele uzanan çizgide 51. Altın Portakal Film Festivali için yola çıktık. Altın Portakal, yarım asrı aşan tarihi ile gelecek vizyonu ile gelenekten geleceğe sloganını hak ediyor. Festivalin yerel ölçekte bırakılmasını kabul edemeyiz. Turizmde marka olana Antalya’nın film festivalinde de Cannes gibi, Venedik gibi rakipleri ile boy ölçüşecek iddiayı taşıması gerekir” diye konuştu.

“ALTIN PORTAKAL GELECEĞİ KUCAKLAYACAK”
Antalya’da tüm sanat dallarının ileri gitmesi gerektiğinin altını çizen Türel, “2004 yılında Altın Portakal’ı Avrasya vurgusu ile uluslararası arenada tanıtımına vesile olduk. Bu toprakların mirası sadece sinema değil, sanatın her alanında kendisini göstermiştir. Antalya Altın Portakal, Türk sinemasının geleneğini ve geleceğini kucaklayacaktır” dedi.

Başkan Türel, festivalin bütçesinin sponsorluk geliri dışında 11 milyon lira olduğunu belirterek, “Ödülleri belediye olarak biz karşılayacağız. 850 bin lira bütçemiz var. Yaklaşık 12 milyon lira öngördüğümüz bütçe” diye konuştu

Türel, tüm siyasi liderleri festivale davet edeceklerini ifade ederek, programlarının uyması halinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılabileceğini belirtti.

GELENEKTEN GELECEĞE SLOGANI
Festival Direktörü Elif Dağdeviren ise, “Gelenekten geleceğe” sloganı ile yola çıktıklarını belirterek, “Bir araya geldiğimizde iletişim programı yaptık. İyi bir anayasa ve iletişim planınız varsa yolda hatadan kurtulursuz. Bu çalışmada festivalin güçlü ve zayıf yanlarını ortaya koyduk. Festivalin önemli bir özelliği var; geleneklere sahip çıkan film festivali, bunun yanında kendi geleneklerini de yaratıyor. Gelenekten geleceğe bir köprü film festivali. Birçok olumsuzluk olmasına rağmen 50 yıldır markasından hiçbir şey kaybetmiyor. Bir festivalin kenti ile bütünleşmesi gerekir. Antalya halkı sahiplenmiş festivali. Bunun gücünü ve fırsatını her zamana değerlendirmeli ve bunu yerelden evrensele taşımalıyız” dedi

Belirli nedenlerden dolayı 2.5 ay önce bir araya gelebildiklerini kaydeden Dağdeviren, “2.5 aylık süre içinde tatlı, güçlü ve saygıdeğer çalışma ortaya çıkardık. Güçlü bir ekibimizin olması gerekiyordu. Festival komitemiz oluştu. 50 yıllık festivalin dijital arşivinin herkes tarafından kolayca ulaşılabilmesi gerekir. Dijital olarak görebilmemiz lazım. Bunun çalışmasına başladık. Gelecek yıl bu çalışma bitmiş olacak. Ayrıca herkesin anılarını paylaşacağı bir blog oluşturduk. Altın Portakal’ın uluslararası akreditesinin olması çok önemli. Gelecek sene festival A klasmanına, dünya standartlarına kavuşacak” diye konuştu

ORTAK YAPIM MARKETİ
Film Direktörü ve Komite üyesi Zeynep Özbatur Atakan da, Altın Portakal kapsamında ortak yapım marketi oluşturacaklarını söyledi.

10 yıldır dünya festivallerinde bu kavramın oluştuğunu dile getiren Zeynep Özbatur Atakan, “Ortak yapım marketi. Kısaca filmin bir plan, bir fikir aşamasındayken projeye katkının sağlanmasıdır. Önemli festivallerde ortak yapım marketleri kuruldu. Hem yurt içinden hem yurt dışından sinema profesyonellerini buluşturarak önemli filmlere destek olmak amacıyla başladı.

Bunun dışında ismini Antalya Film Forum koyduk. Burada atölyeler olacak. İki yarışma da olacak. Bunlardan biri filmin sunum aşamasındayken 30 bin lira destek verecek. Diğeri yapım aşaması filmin en az yüzde 50’si tamamlandığında destek burada 100 bin lira olacak. Antalya böylelikle uluslar arası arenada profesyonellerin birleştiği bir kale olacak” ifadelerini kullandı.

Atakan, 14-17 Ekim arasında gerçekleşecek foruma proje sahipleri için son başvuru tarihlerinin sunum projesi için 15 Eylül, yapım aşamasındaki filmler için ise 22 Eylül olduğunu hatırlattı. Kısa ve belgesel filmlere önem vereceklerini kaydeden Atakan, “Kısa film uzun metraja giden yoldur, gençlerin desteklendiği filmlerdir. Üniversitenin içinde gençlik merkezi oluşturacağız. İstanbul ve Akdeniz Üniversitesi ile işbirliğimiz olacak. Kısa filme 246, belgesele 71, ulusal uzun metraj filme 57 başvuru yapıldı” dedi.

“KİMSEYE MESAJ VERMİYORUM”
Oyuncu-yönetmen Yılmaz Erdoğan esprilerle başladığı konuşmasında, “İçim geçti kuru pastaları gördükçe. İçim geçiyor. Söylenecek her şey söylendi. Elif’e bu görevi onun için verdik. Onun dediklerine katılıyorum. Biz artık şu yeniden yapılanma lafını duymak istemiyorum. 51’incisini yapıyoruz, hala yeniden yapılanıyoruz. Birisinin yaptığını diğeri yıkıyor, gerisi tekrar toplamaya çalışıyor falan. Bildiğimiz gerçekler bunlar. Cidden hiçbir tarafa mesaj vermeye çalışmıyorum. Sadece bundan çok sıkıldım. 51 yaşındaki bir festivalin çoktan uluslararası fonksiyonunu yapması gerekirdi” diye konuştu

“130 SİNEMA FİLMİNİN ÇEKİLMESİ ONUR VERİCİ”
Sektörün hızla büyüdüğünü kaydeden Erdoğan, “Biz buna filmcilik sektörü diye bakmış olsak daha iyi olacak. Çünkü sinema deyince dizileri devre dışı bırakan bir şey var. Büyük, dev bir dizi sektörü, hatta çoktan uluslararası olmuş bir dizi sektörü var. Uluslararası deyince sadece Batı’yı anlamıyorum. Dizilerimize ilgi gösteren yoğun nüfus Doğu’da. Antalya oranın merkezi olabilir. Bütün bu alanın kendi eski bahçemizin biz festivali olmaya adaydır. Bu coğrafyanın Cannes Film Festivali olabilir. Emsaldir. Mesela bu yıl 130 tane sinema filmi çekiliyor bu ülkede. Bu onur verici. Bunun 57’si başvurmuştur. Sinemalardan ve dağıtımcılardan gün almış ya da almaya çalışan 130 film var. Bu ciddi bir şey” şeklinde konuştu.

“FİLM PLATOMUZ YOK”
Türkiye’nin her şehrinde, her sokağında dizilerin çekildiğini aktaran Erdoğan, “Zaman zaman kimi dikkatsizlikler yüzünden mahalle sakinleri artık burada dizi çekmeyin diye eylem yapmaya başladı.

Böyle eylem hoş değil ama bu sayıya ulaşmamız önemli. Öte yandan da bir tane film platomuz yok. Bir tane üstüne o armayı koyduğunuzda seyirciyi salonlara koşturacak ödülümüz yok. Antalya böyle bir şehir değil. Ben jüri üyesi ya da daha havalısı başkanı olarak değil, bir sinemacı düşünen biri ve işçisi olarak bu boşlukları doldurursak gerçekten Türkiye’nin bu konuda acayip yol alacağını düşünüyorum. Bütün umudum da bu. Burada bulunma sebebim de bu” ifadelerini kullandı

“FİLMLERİ YARIŞTIRMAK ÖNEMLİ”
Erdoğan, “Jüri üyeliği yapmak nasıl bir duygu?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Daha önce de hatırlanırsa jüri üyeliği yaptım. Festivalleri tam anlamak açısından önemli. Ben de gençliğimde enerjikken bir kendimce adalet peşinde koşuyordum. İlgi göremediğiniz zamana isyan ediyorsunuz. Ben de jüri üyeliği yapınca bana yapılanın böyle olmadığını gördüm. Bana sorarsanız filmleri yarıştırmak sinemaya heyecan kattığı için, festivali sürüklediği için önemli. İyi düşünürseniz güzellik yarışması gibi bir şey. Bunun için bir araya gelmemiz güzel. Sektöre yön vermesi açısından önemlidir.”
Erdoğan, festivalin kortejine de katılacağını belirtti.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile