Nöroloji Kliniğinden Uzm. Dr. Armağan Uysal, Alzheimer hastalığında hastalar kadar, onlarla ilgilenen yakınlarının da sağlığına önem verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu hastalara bakım veren kişilerin aldıkları yükün oldukça büyük olduğunu belirten Uysal, "Bu süreçten çok fazla etkilenmemek için öncelikli olarak hastalığın kabullenilmesi, hastalık hakkında bilgi edinilmesi ve yardım alınması gerekmektedir" dedi.
Uysal, "Bu hastalığın, hastalığı ortadan kaldırıcı bir tedavisi olmadığından, verdiğimiz tedavinin hastaları olduğu kadar hasta yakınlarını da tedavi ettiğini unutmamalıyız. Öncelikle bakım verenlere hastanın tanısının öğrenildiği ilk andan başlayarak bu durumla nasıl başa çıkacakları konusunda eğitim verilmesi, bu konuda eğitici faaliyetlerle farkındalık oluşturulması gerekir. Bakım verenlerin hastalarını gereksinim duydukça veya sürekli bırakabilecekleri kurumlar açılması, bakım verenlere her konuda destek olabilecek danışmanlık ve eğitim hizmetlerinin yaygınlaştırılması yükü hafifletecek temel unsurlardır. Bakım yükü zaman içinde değişebileceğinden belirli aralıklarla ve düzenli olarak verilerin toplanması ve bakım yükünü arttıran etmenlere göre güncel yaşamı kolaylaştırıcı çözümler aranması gerekmektedir" şeklinde konuştu.
Psikolojik yardım şart
Hastaya bakan kişinin akıl sağlığında bozukluklar meydana gelebileceğini dile getiren Medical Park İzmir Hastanesi Nöroloji Kliniğinden Uzm. Dr. Armağan Uysal, “Bireylere bakım veren kişilerin bakım sürecinde birçok sorunla karşılaştığı bilinmektedir. Bu sorunlar hem hastaya bakan kişi tarafından hem de hastalıktan kaynaklı akıl sağlığı bozukluğuna bağlı olarak, hasta tarafından ortaya çıkarılabilir. Çoğu sorun aile içinde çözüme kavuşurken, bazen içinden çıkılamayacak olaylar ile karşılaşılabilir. Bu durumda hasta yakınlarının da psikolojik anlamda tedavi edilmesi gerekiyor" diye konuştu.
"Depresyona girebilir"
Alzheimer hastasına bakan bir bireyin tüm yaşamını etkileyecek bir süreçte olduğunu kaydeden Uysal, şöyle devam etti:
"Bakım verme geçici olmayan, bakım veren bireyi tüm hayatı boyunca etkileyecek ve yaşamının gidişini değiştirecek bir süreçtir. Yaşam kalitesi olumsuz etkilenebilir, zaman ve enerji tüketen, maddi ve fiziksel olarak yorucu bir görev olarak görülüp sonucunda ruhsal sorunlar, baş etme güçlükleri ortaya çıkabilir. Bu durum bakım verme işinin uygun şekilde yürütülmesini önleyebilir. Bakım hizmeti tek bir yardım çeşidi ile sınırlı olmayıp, ilaç alımı, tedavisi, izleme vb. gibi sağlık bakımı, yıkanma, beslenme, tuvalete gitme, giyinme gibi kişisel bakım, hastanın aldığı sosyal hizmetleri koordine etme, alışveriş ve küçük ev yönetimi, maddi yardım ve aynı evi paylaşmayı da kapsamaktadır. Bu özellikli hizmet, özel kurumlar, özel bakıcılar ve kamu kurumları tarafından verilen profesyonel bakım ve eş, çocuklar, dost ve akraba tarafından karşılığında ücret alınmadan verilen ve profesyonel olmayan bakım olarak ikiye ayrılabilir. Sevilen bir kişinin artık hiçbir zaman eskisi gibi olamayacağı gerçeğini kabul etmek ve aynı zamanda aile içindeki sorumlulukların ve ilişkinin değişeceği, aile içinde fikir ayrılıkları çıkabileceği, bakım verenin kendisini yorgun, bitkin, cesaretsiz, terk edilmiş, kızgın hissedebileceği veya depresyona girebileceği anlamına gelebilir."
Alzheimer Hastaları Kadar Aileler De Mağdur
Dünyada yaşlı nüfusun artmasıyla beraber görülme sıklığı artan hastalıkların başında Alzheimer hastalığı gelirken, Türkiye’de 600 bin aile Alzheimer hastalığı ile mücadele ediyor.