ANALİZ- Barış Pınarı Harekatı İran'da Karşıt Grupları Birleştirdi

İran'daki siyasi gruplar, Barış Pınarı Harekatı karşısında; PKK gerçeğine gözlerini, kulaklarını ve ağızlarını kapayarak üç maymunu oynamayı tercih ettiler. Böylece rejim destekçisi 'muhafazakarlar', rejimi eleştiren 'reformistler' ve rejim karşıtı 'muhalifler' farklı gerekçelerle tek bir fotoğraf karesinde birleşti Rejim yanlısı muhafazakarlar gibi rejimi eleştiren reformistler de aynı şekilde PKK/PYD'yi görmez oldular. PKK terör örgütü ve özellikle batılı ülkelerdeki uluslararası destekçilerinin kamuoyu oluşturmada kullandıkları 'Kürtlerin mazlumiyeti' duygusallığına kapılan reformistler, konuyla ilgili açıklamalarında terör örgütünü yargılama yerine Türk askerlerini hedef aldılar Öte yandan İran medyası tarafından Barış Pınarı Harekatı'yla ilgili yayınlanan bir çok haberde PKK/YPG karartması yapıldı

MUSTAFA MELİH AHISHALI - İran'daki siyasi gruplar, Barış Pınarı Harekatı karşısında PKK gerçeğine gözlerini, Türkiye'nin argümanlarına kulaklarını ve hakikati söylemekten kaçınmak suretiyle ağızlarını kapayarak üç maymunu oynamayı tercih ettiler. Böylece rejim destekçisi "muhafazakarlar", rejimi eleştiren "reformistler" ve rejim karşıtı "muhalifler" farklı gerekçelerle tek bir fotoğraf karesinde birleştiler.

Suriye iç savaşı sonrası gerilen Türkiye-İran ilişkileri, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonrasında yumuşamaya başlamış, Suriye krizine çözüm arayışları kapsamında Astana süreciyle güçlenme yoluna girmişti. Bölge sorunlarını birlikte çözme kararlılığı gösteren taraflar, her ne kadar sonuca varamamış olsalar da gelecek için ümit verici adımlar atmışlardı.

Ankara, uzun bir süredir uluslararası düzeyde Suriye'nin kuzeyindeki PKK/YPG terör yapılanmasına dikkati çekiyor, diplomatik faaliyetlerle, İsrail ve ABD'nin arkasında bulunduğu Fırat'ın doğusundaki meşum yapılanmanın Türkiye ve bölgeye yönelik ne gibi tehditler içerdiğini anlatıyor.

Nitekim Türkiye, bölgedeki terör tehdidinin NATO çerçevesindeki ittifak ilişkileri doğrultusunda ve ortak bir iradeyle bertaraf edilmesi çağrılarının ısrarla karşılıksız bırakılması üzerine, inisiyatif kullanarak 9 Ekim Çarşamba günü Barış Pınarı Harekatı'nı başlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan harekatın amacını, "Hedefimiz, terör koridorunu barış koridoru haline getirmektir." ifadesiyle açıklarken, gayelerinin "güvenli bölge" ve "sınırdan teröristleri temizlemek" olduğunu vurguluyordu. Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasını her daim dile getiren Ankara, operasyonla ilgili niyetini açık ve net bir şekilde tüm dünyaya ilan iletti.

- İran terör örgütü PKK'yı görmezden geliyor

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani konuyla ilgili açıklamasında, Türkiye'nin güvenlik endişelerini anladıklarını söylese de sorunun çözümünün doğru seçilmediği konusunda eleştirmekten geri durmadı. Bölgedeki terör örgütü PKK/PYD'nin varlığından hiç söz etmeyen Ruhani, "Kürt halkı" vurgusunda bulunarak, çözüm için Esed rejimiyle anlaşmayı önerdi. Dışişleri Bakanı Dışişleri Bakanı Cevad Zarif de konuşmasında, istenmesi durumunda Tahran yönetiminin Türk makamlarıyla Esed arasında arabuluculuk yapabileceğini söyledi. Bölgedeki terör örgütleriyle mücadelede işbirliğini içeren Adana Mutabakatı'na atıfta bulunan Zarif, buna rağmen PKK/PYD varlığına gözlerini kapatarak bölgedeki yapıyı "Kürt halkı" olarak nitelendirdi.

İran lideri Ali Hamaney'in temsilcileri durumundaki cuma namazı imamları, hutbelerinde ülkelerinde kanlı eylemler yapan PJAK'ın ana yapısı durumunda olan PKK'yı görmezden gelerek, söz konusu terör örgütüne yönelik Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirilen operasyon hakkında, "Türkiye Osmanlı hayali görüyor, bir an önce Suriye topraklarından çıkmalıdır." şeklinde açıklamalar yaptılar.

Tahran'ın bu yaklaşımı sokaklarda Türkiye aleyhine gösterilerin önünü açtı. Çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu bazı kentlerde "polis gözetiminde" yapılan eylemlerde Türkiye karşıtı sloganlar atıldı, Türk bayrağı ateşe verildi. Tahran'da Türkiye büyükelçiliği binası önünde toplanan kalabalık elçilik binasının duvarlarına Türkiye karşıtı sloganlar yazdı.

- Reformistlerin PKK romantizmi

Rejim yanlısı muhafazakarlar gibi rejimi eleştiren reformistler de aynı şekilde PKK/PYD'yi görmez oldular. PKK terör örgütü ve özellikle batılı ülkelerdeki uluslararası destekçilerinin kamuoyu oluşturmada kullandıkları "Kürtlerin mazlumiyeti" duygusallığına kapılan reformistler, konuyla ilgili açıklamalarında terör örgütünü yargılama yerine Türk askerlerini hedef aldılar.

Reformist siyasetçi Muhammed Ali Abtehi Twitter hesabından, "Mazlum Kürtler" ajitasyonuyla yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:

"Bu bölgede uzaktan uzağa savaşlar yine Kürtler üzerinden yapılıyor. Türkiye asker gönderdi ve Kürtler kurban edildi. Her zaman bölge pazarlığında mazlum Kürtler kurban seçilmişlerdir. Güzel, renkli, müzikal topluluk Kürtler yalnız bırakılmamalıdır."

Bir diğer reformist siyasetçi Abdullah Ramazanzade sosyal medya paylaşımında, "Türkiye'nin saldırısına muhalefet edelim, Suriye Kürtlerini yalnız bırakmayalım, çünkü onlar İran'ın stratejik ortakları olacaklardır." ifadelerini kullandı.

Bir başka reformist siyaset bilimci Prof. Dr. Sadık Zibakelam da Bremen mızıkacılarındaki yerini alarak Türk ordusunu Kürtlere saldırmakla suçladığı Instagram paylaşımında "Kürtlerin tek hamisi dağlardır. Tekrar yeşereceklerdir." şeklinde konuyu romantize etti.

Rejim muhalifleri de boş durmadı Türkiye karşıtlığıyla resimdeki yerlerini aldılar. ABD'de yaşayan ve rejime aşırı muhalefetiyle tanınan Mesih Alinejad ve sürgündeki Rıza Pehlevi de aynı tutumu sergiledi.

- İran medyası kelimeleri tahrif etti

Öte yandan İran medyası tarafından Barış Pınarı Harekatı'yla ilgili yayınlanan birçok haberde PKK/YPG karartması yapıldı. İlgili haberlerde terör örgütünden bahsedilmezken, Türk makamları tarafından yapılan açıklamalardaki PKK/YPG ifadeleri "Kürtler" olarak tahrif edildi. Bölgede etkisiz hale getirilen PKK unsurlarından da "Kürt gerillalar" şeklinde bahsedildi.

Farsça sosyal medya hesaplarında örgütlenen troller, Türk ordusunun Suriye'nin kuzeyindeki terör yuvalarına düzenlediği harekat aleyhine karalama kampanyası başlattı. Esed rejimi ve destekçileri tarafından öldürülen sivillerin fotoğrafları sanki Türk ordusu yapmış gibi internet hesaplarından paylaşıldı. Kara propaganda faaliyeti öyle bir hal aldı ki bazıları sahte görüntüler çekerek yayınladı.

- İran'da harekat aleyhindeki tepkiler fay hatlarını harekete geçirdi

İran Meclisi'nde Kürt kökenli bazı milletvekilleri Barış Pınarı Harekatı'na karşı tepki gösterdi. Bukan Milletvekili Kasım Osmani, Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhinde hakarete varan sözler sarf etti. Bu duruma sessiz kalmayan Türk kökenli milletvekilleri de harekatı destekleyen açıklamalarda bulundular.

Bu arada bazı siyasetçi ve sanatçılar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye'nin kuzeyine düzenlediği harekatı protesto etmek için Türkiye'deki programlarını iptal ettiklerini duyurdular. İran Meclis Başkanı Ali Laricani ve siyasi hasmı eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad Türkiye'deki programlara katılmama kararı aldılar. İranlı Kürt asıllı sanatçı Kayhan Kalhor da İstanbul konserini iptal ettiğini açıkladı.

Ülkede Türkiye ve Türk aleyhine açıklamalar ve hakarete varan sözler, 80 milyonluk ülkenin yüzde 40'ını oluşturan Türk kökenli İranlıları rahatsız etti.

İran Meclisi Doğu Azerbaycan Eyaleti Milletvekili Muhammed Hasan Nejad, bazı milletvekillerinin PYD/PKK terör örgütü lehine açıklamalarına tepki göstererek, "Biz düne kadar onlara 'ABD'nin desteklediği teröristlerdir ve askerlerimizi şehit ediyorlar' diyorduk. Şimdi ne oldu da bu teröristler için üzülüyoruz?" dedi.

Bazı milletvekillerinin operasyonun "Kürt milletini hedef aldığı" şeklindeki ifadelerine tepki gösteren Nejad, "Bizim bir milletimiz var o da İran milletidir. Kürt milleti sözü ayrılıkçı Kürtlere yarar. Bu ne biçim bir iştir?" ifadelerini kullandı.

Doğu Azerbaycan Eyaleti Milletvekili Muhammed Hasan Nejad, sözlerini şöyle tamamladı: "Burası İran Meclisi mi yoksa Suriye Kürtlerinin meclisi mi? Biz düne kadar onlara 'ABD'nin desteklediği teröristlerdir ve askerlerimizi şehit ediyorlar' diyorduk. Şimdi ne oldu da bu teröristler için üzülüyoruz?"

Diğer taraftan Mustafa Denizli'nin başında olduğu İran'daki Türklerin desteklediği Traktor Futbol Takımı oyuncusu Mehdi Bebri, Barış Pınarı Harekatı'nı desteklemek amacıyla sosyal medya hesabından Türk bayrağı ve Türk askerinin fotoğrafını paylaştı. Gelen tepkiler üzerine kısa sürede paylaşımlarını kaldırsa da İran Futbol Federasyonu tarafından sahalardan men cezası almaktan kurtulamadı. Reformist Millet Birlik Partisi üyesi Muhammed Rıza Tacirniya, Bebri'yi paylaşımı nedeniyle tehdit etti.

- Aslında Türkiye'nin amacı belli

İranlı Öğrenciler Haber Ajansı'nda (ISNA) harekattan 4 gün önce Meysem Hıdmeti tarafından "Erdoğan güvenli bölgede neyin peşinde" başlıklı makalesinin sonuç bölümünde Türkiye'nin hedefinin ülkeyi tehdit eden terör unsurlarını durdurmak olduğunu yazıyor.

Hıdmeti makalesinde şu ifadelere yer veriyor: "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tüm karşıtlıklara, uluslararası toplulukların siyasi ve maddi işbirliğine yaklaşılmamasına rağmen bu planı uygulamada ısrar ediyor. Erdoğan, yüzbinlerce sığınmacının ülkesine yük olmasının da önüne geçmek istiyor. Gözlemcilere göre, Türkiye'nin güvenli bölgeyle ilgili en önemli hedefi Kürtlerin her türlü silahlı faaliyetlerini engellemek, böylece askeri güçle elde edebilecekleri bir özerk yapının önüne geçmek."

İran yönetimi, Türk ordusunun Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütüne yönelik harekatı neden gerçekleştirdiğinin farkındadır. Bu harekat sadece Türkiye'nin değil bölgenin güvenliğine de katkı sunacak niteliktedir. PKK'nın uzantısı PJAK'ın İran'daki saldırıları nedeniyle her yıl onlarca kişi hayatını kaybediyor. PJAK batı sınırlarında güvenliği tehdit etmeye devam ederken İran'ın, Türkiye'nin PKK'ya yönelik harekatına karşı çıkması anlaşılır görünmüyor.

Suriye iç savaşından sonra bozulan Türkiye-İran ilişkileri bir süredir iyileşme yoluna girmiş, bölge sorunlarının çözümü konusunda iki ülke arasındaki işbirliği artmıştı. Böyle bir aşamada, Barış Pınarı harekatı bağlamında, Tahran yönetiminin PKK'yı görmezden gelmesi, Türkiye'nin argümanlarına kulak tıkaması ve ülkesinde Türkiye aleyhine yürütülen kampanyalara fırsat vermesi, ikili ilişkilere zarar verecek niteliktedir. Böyle bir sonuçtan da ancak bulanık suda avlanmayı seven güçler karlı çıkacaktır.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile