ANALİZ - G20 Zirvesi Ve Beklentiler

G20 Arjantin zirvesinin üç öncelikli gündem konusu var: İşin geleceği, kalkınma için altyapı ve sürdürülebilir bir gıda geleceği. Ancak gündem dışında toplantılara katılanlar, dijital ticaret ve kripto para birimlerine odaklandılar Zirvenin odak noktalarından biri Çin ile ABD arasında devam eden ticaret savaşına çözüm bulunup bulunamayacağı. Bu bağlamda, zirve öncesindeki toplantılarda en çok konuşulan konu ÇinABD ticaret savaşı oldu İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne mensup bir grubun şikayeti üzerine MbS hakkında Arjantin’de bir soruşturma açılması, zirve öncesi gündeme bomba gibi düştü. Muhtemel tartışmaların dahi MbS ve Suudi Arabistan üzerinde ciddi bir rahatsızlık meydana getireceği kesin gözüküyor Zirvede, 1982’de Falkland adaları yüzünden savaşa giren Arjantin ve İngiltere arasındaki ilk sembolik görüşme de olacak. Theresa May savaştan bu yana Buenos Aires’i ziyaret eden ilk İngiliz başbakan olacak

İSTANBUL -HÜSAMETTİN ASLAN- Dünyanın en önemli ekonomilerinin liderleri 30 Kasım-1 Aralık’ta iki günlük G20 Liderler Zirvesi için Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te buluşuyor. Cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bakanlar küresel, bölgesel ve devletlerarası ikili meseleleri bu platform sayesinde görüşüyor.

2018 Buenos Aires zirvesi, Güney Amerika’da yapılan ilk, G20’nin ise 13. toplantısı. G20 topluluğu, dünyanın en büyük ekonomisine sahip 19 ülkesi ve Avrupa Birliği’nden (AB) oluşuyor. Arjantin Cumhurbaşkanı Mauricio Macri 30 Kasım 2017’de bir yıllık G20 başkanlığını Almanya Başbakanı Angela Merkel’den devralmıştı. 2018 G20 Buenos Aires Zirvesi’nden sonra ise Japonya Başbakanı Shinzo Abe’ye devredecek. Zirve “Adil ve sürdürülebilir kalkınma için konsensüs oluşturma” temasıyla gerçekleştiriliyor. Buenos Aires’te Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan temsil ediyor.

- Zirvede öne çıkan noktalar

G20 Arjantin zirvesinin üç öncelikli gündem konusu var: İşin geleceği, kalkınma için altyapı ve sürdürülebilir bir gıda geleceği. Ancak gündem dışında toplantılara katılanlar, dijital ticaret ve kripto para birimlerine odaklandılar. Dolayısıyla Arjantin’in bir tarım ülkesi olması ve altyapı konusundaki yetersizlikleri G20’ye taşınmış olsa da, toplantıya katılanların gündemi oldukça farklı. Arjantin zirvesinin bu üç gündem konusundan birincisi insanların potansiyelini keşfetmeyi hedeflerken, sivil toplum ve eğitime güçlü vurgular yapıldı. İkinci alanda ise altyapı yatırımlarının kalkınmanın vazgeçilmez unsuru olduğu ve istihdamın önemi belirtildi. Son olarak gıda ve tarım konusu, Arjantin’in lokomotif sektörü olması hasebiyle, toprağın geliştirilmesi ve uluslararası ticaretle verimliliğin artırılması gündem içeriğindeki diğer konular oldu. Elbette finansman, para dolaşımı ve güvenliği, istihdam, kripto para birimleri de toplantıların vazgeçilmez gündemini oluşturmaya devam etti.

Buenos Aires’teki G20 liderler zirvesi öncesi toplantıların büyük bir kısmını ekonomi dışı konulara odaklananlar oluşturuyor. Toplantılarda küresel sorun ve çözümlerin geniş ve güçlü bir katılım mekanizması gerektirdiği, toplumun her kesiminin sürece katılması gerektiği vurgulandı.

Arjantin’de “İş Dünyası 20” (Business 20), “Düşünce Kuruluşları 20” (Think 20), “Sivil Toplum 20” (Civil 20), “Kadın 20” (Women 20), “Emek Dünyası 20” (Labour 20), “Genç 20” (Youth 20) ve “Bilim 20” (Science 20) adlı yedi açılım grubunda özelleşmiş meseleler konuşuldu. Arjantin’in G20 dönem başkanlığı boyunca, kadınların toplumda güçlendirilmesi, yolsuzlukla mücadele, ticaret ve yatırımda işbirliği, iklim değişikliğiyle mücadele finansal yönetişimin iyileştirilmesi, sürdürülebilir bir finansal sistemin sağlanması, küresel vergi sisteminin adilliğinin artırılması ve temiz enerji sistemlerine geçiş gibi konular tartışıldı.

- Karşı Zirve

Arjantin eski Cumhurbaşkanı Cristina Fernandez Kirchner, Buenos Aires’te G20’ye karşı “Birinci Dünya Eleştirel Düşünce Forumu” adında karşı bir zirve düzenledi. Hedefinde ABD ve Arjantin Cumhurbaşkanı Macri vardı. Kirchner, Macri hükümetinin IMF’yle ilişkisini eleştirdi. Kirchner “Kapitalizm, neoliberalizm ve demokrasi krizi” adlı bir paneli yönetirken ABD’nin Brezilya ve Arjantin’e yönelik eko-politik uygulamalarını da eleştirdi. Karşı zirveye katılan ve benzer şekilde tavır alan Brezilya eski Cumhurbaşkanı Dilma Rouseff de “Demokrasi, vatandaşlık ve istisna durumu” hakkında bir tartışmaya katıldı. Karşı zirve Bolivya Başkan Yardımcısı Alvaro Garcia Linera, Kolombiya Başkanı Ernesto Samper, insan hakları aktivisti Estela de Carlotto, 2018 Brezilya seçimlerinin mağlup solcu başkan adayı Fernando Haddad gibi diğer popüler figürlerin katılımıyla gerçekleşti.

- Cemal Kaşıkçı’nın hayaleti

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman (MbS), Suudi basınına göre, Buenos Aires’teki liderler zirvesine katılacak. Gazeteci-yazar Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda katledilmesinden sonra, veliaht prens yurtdışındaki ilk uluslararası toplantısına katılmış olacak. Her ne kadar G20 zirvesi öncesi BAE, Tunus ve Mısır’a ziyarette bulunsa da, dünyanın en önemeli ülkelerinin liderleriyle ilk kez yüz yüze gelecek. Bu bağlamda ABD, Rusya, Çin ve AB liderlerinin MbS ile görüşmeleri ve açıklamaları, 2018 G20 Buenos Aires zirvesinin şu an en çok konuşulan ve analiz edilen konusu. Özellikle Kaşıkçı’nın öldürülmesinden sonra ilkeli bir tutum sergileyen ve cinayetin peşini bırakmayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın MbS ile görüşüp görüşmeyeceği merak konusu. Dünya medyasının, açıklamalarına en çok dikkat edeceği lider Erdoğan olacak. Öyle ki zirve öncesi ABD medyasında “MbS’nin kaderi Erdoğan’ın ellerinde” şeklinde yorumlar çıktı. Son olarak CIA’nın cinayetin azmettiricisi olarak MbS’yi işaret etmesi, gerek Suudi Arabistan’ı gerekse MbS’yi tekrar eleştirilerin odağına koydu. MbS G20 vesilesiyle uluslararası kamuoyunda kendisine meşruiyet sağlamayı amaçlıyor. Ayrıca 2020 G20 zirvesinin Riyad’da yapılacağını da düşünürsek, Suudilerin şimdiden G20 üzerinden bir prestij oluşturma gayretinde olduğu görülebilir.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne mensup bir grubun şikayeti üzerine MbS hakkında Arjantin’de bir soruşturma açılması, zirve öncesi gündeme bomba gibi düştü. MbS’nin Buenos Aires’teki varlığı, Trump’ın konumunun daha da sorgulanmasına neden olacak. Elbette MbS’yle aynı kare içine girecek diğer liderlerin de. Bu durum, Trump yönetiminin ve İsrail’in Suudi Arabistan’a aynı zamanda ne kadar bağlı olduğunu gösterdiği gibi, dünya liderlerinin Suudi Arabistan ile çalışmaya istekli olup olmadığına dair cesur bir kanıt olacaktır. Arjantinli savcının soruşturma açmasının MbS açısından tedirgin edici bir durum olacağı açık. Buenos Aires’teki diğer liderlerden gelebilecek olası bir öfke, aşağılayıcı bir söz veya protesto MbS’yi küçük düşürebilir. Diplomatik dokunulmazlığı ve misafir devlet başkanı olması hasebiyle MbS’nin tutuklanması çok zayıf bir ihtimal. Ancak bu tartışmanın dahi MbS ve Suudi Arabistan üzerinde ciddi bir rahatsızlık meydana getireceği kesin gözüküyor.

- Çin-ABD ticaret savaşı

Zirvenin odak noktalarından birisi de Çin ile ABD arasında devam eden ticaret savaşına çözüm bulunup bulunamayacağı. Bu bağlamda, Arjantin zirvesi öncesinde yıl boyu süren toplantılarda en çok konuşulan konu Çin-ABD ticaret savaşı oldu.

Trump Çin mallarına yönelik ağır gümrük vergileri uygularken Pekin yönetimi de Washington’a aynı tonda karşılık vermişti. Ulusal piyasaları altüst eden iki dev ekonomi arasındaki çekişmenin devamında liderlerin Arjantin’de bir araya gelecek olması bu zirveyi çok daha önemli hale getiriyor. Geçtiğimiz haftalarda Papua Yeni Gine’de düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinde Xi ve ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence arasında gerginlik yaşanmıştı. Çin Devlet Başkanı Trump’ın politikasını eleştirmiş, Pence ise Çin’in “Kuşak ve Yol” girişimini eleştirerek “Bölge ülkeleri egemenliklerini tehlikeye atan borçları kabul etmemeli” demişti.

- Arjantin-İngiltere uzlaşısı

G20 Arjantin zirvesi, 1982’de Falkland adaları yüzünden savaşa giren Arjantin ve İngiltere arasındaki ilk sembolik görüşme olacak. Theresa May savaştan bu yana Buenos Aires’i ziyaret eden ilk İngiliz başbakan olacak. Tony Blair 2001 yılında Arjantin’in kuzeyindeki Puerto Iguazú’da Brezilya sınırını geçerek Arjantin’i kısa bir süre ziyaret etmişti. Fakat Arjantin başkentinde ilk kez bir İngiliz başbakan resmen ağırlanmış olacak. Bu bağlamda, Macri-May görüşmesi Arjantin ve İngiltere açısından tarihi bir anlam taşıyor.

- Güvenlik

Zirvenin güvenliği için Arjantin 30 Kasım ve 1 Aralık tarihlerini resmi tatil ilan etti. Güvenlik güçleri Buenos Aireslilere iki seçenek sunuyor: Ya kentten ayrılmalarını ya da protestolar bitene kadar kendi evlerinde kalmalarını tavsiye ediyor. Arjantin ve Buenos Aires’in en prestijli ve simgesel caddeleri ve bölgeleri olan Puerto Madero, Avenue 9 de Julio ve Retiro ve Palermo bölgeleri ile Avenues Independencia, Callao, Las Heras, Sarmiento, Figueroa Alcorta ve La Pampa arasında güvenlik nedeniyle ulaşım kısıtlandı. Zirve süresince metro, otobüs ve 9 de Julio’daki metrobüs seferleri ertelendi. Hükümet 22 bin asker ve polis kuvvetini görevlendirdi. Zirve öncesi sol kolektiflerin ve yabancı aktivistlerin protesto gösterileri bekleniyor. Nitekim bir önceki Almanya zirvesinde ciddi protesto gösterilerine şahit olunmuştu. Costa Salguero kongre merkezi ve çevresindeki 12 kilometrekarelik alan hassas bölge ilan edildi. Arjantin polisi sırt çantalı ve yüzü maskeli kişileri bölgeye yaklaştırmama kararı aldı.

- Beklentiler

Cuma günü başlayacak olan iki günlük toplantı da kalkınma, altyapı ve gıda güvenliğine odaklanılıyordu. Ancak ABD ve Çin arasındaki ticaret anlaşmazlıkları ve yeni Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nın (NAFTA) imzalanması bekleniyor.

Arjantin açısından G20 vitrini uluslararası destek için bir fırsat oldu. Macri hükümeti IMF’den 57 milyar dolar kredi aldı. Peso yarıdan fazla değer kaybetti. Kitlesel işten çıkarmalar ve yoksulluk üzerinden artan hayal kırıklığı, zirvede yeniden ateşlenmeyi bekleyen protestoları da körükledi. Nitekim Arjantinli pilotlar liderler zirvesinden dört gün önce grev kararı aldı bile. Dolayısıyla Macri hükümeti için G20 bir imaj düzeltme ve uluslararası desteği yinelemek için bir fırsat sunuyor.

G20 platformu, 2008 finansal tsunamisiyle başa çıkmak için bir politika aracı olarak tasarlanmamıştı. Bir anlamda G20, ABD’nin mortgage krizinin tetiklediği küresel mali krizin “çocuğu”ydu. Başlangıçta sadece gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyük şokla başa çıkmanın yollarını tartışabilecekleri bir platform olan G20, bugün sivil toplumdan kadına, iş dünyasında düşünce kuruluşlarına, yenilenebilir enerjilerin teşvik edilmesi çalışmaları da dahil olmak üzere, geniş bir dizi konuyla ilgili politikaları ve eylemleri tartışan ve koordine eden çalışma gruplarıyla BM’ye alternatif olabiliyor. Belki alınan kararların bağlayıcılığı ve bir yaptırımı bulunmuyor ama BM’de alınan bazı kararlara da ABD ve İsrail’in riayet etmediği ortada. BM Güvenlik Konseyi’nde beş devletin oy birliği dışında karar alamadığı ve sistemi tıkadığı göz önüne alındığında, üye ülkeler merkezî bir sekretaryası ve kendine ait bir personeli olmayan G20’nin “gayri-resmî” bir yapıda devam etmesinden yanalar. Elbette G20 mevcut BM teşkilatı gibi etkili ve saygın bir örgüt değil ama gelecekte BM’ye alternatif olacağı aşikar.

[Brezilya São Paulo Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde misafir araştırmacı olarak bulunmuş ve Yunus Emre Enstitüsü Brezilya Müdürü olarak çalışmış olan Hüsamettin Aslan Afrika Araştırmacıları Derneği’nde (AFAM) araştırmacı olarak görev yapmaktadır]

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile