ANALIZ - Iklim Krizi Ve 'Dogal' Felaketler
Son yirmi yilda belirginlestigi üzere, insanligin dogaya yönelik yikim ve tahribatinin karsiligi olarak siklasan ve gittikçe siddetlenen doga olaylarina ve afetlere taniklik ediyoruz. Insan faaliyetleri nedeniyle isinan dünyada küresel iklimde meydana gelen degisiklikler, hiç olmadigi siddette günlük yasamimizi etkiliyor Iklim degisiklikleri, asiri sicakliklar, asiri yagislar ve siddetli kasirga ve firtinalar gibi asiri hava olaylari kuraklik, yangin, sel ve benzeri afetlerin siklik ve siddetinin artmasina neden oluyor Iklim degisikligi hem sebepleri hem sonuçlari bakimindan ekonomik, siyasi, sosyal ve toplumsal yapilarla dogrudan iliskili. Bireylerin, sivil toplum örgütlerinin, uluslararasi sirketlerin, uluslararasi örgütlerin ve nihai olarak devletlerin birlikte sorumluluk üstlenmeleri elzem Gereken önlemler isbirligi içinde alinmazsa ve dogaya yönelik tahribat devam ederse “dogal felaket” diye bahsedilen fakat esasinda insan faaliyetleri neticesinde meydana gelen sel, yangin ve benzeri afet haberlerine önümüzdeki günler, aylar ve yillarda daha sik tanik olmamiz kaçinilmaz
Son yillarda gerçeklesen dogal afetlerin çogu dogrudan ya da dolayli olarak iklim kriziyle iliskili. 2019 yilinda Amazon ormanlarinda yogunlasan yanginlar krizin göstergelerinden biriydi. Haziran 2021’de de bölgenin çesitli noktalarinda binlerce yangin görüldü. Küresel isinma ile artan sicakliklar ve buna bagli olarak degisen bölgesel ve küresel iklim; toprak nemi, agaç yapisi ve çaliliklar gibi pek çok türün yasam alanina etki ediyor ve kurakliklarla beraber orman yanginlarinin sikligini artirabiliyor. Bununla birlikte insan kaynakli iklim degisikligi yanginlarin tek ve ana sebebi degil. Amazon ormanlarinda agaç kesimleri ve tarim alanlari açma gibi dogrudan insan etkinliklerinin neden oldugu ormansizlasma da yanginlari artiran temel sebeplerden. Bu noktada yüzümüze çarpan gerçek, küresel isinma ve iklim degisikliginin bas kaynagi olan karbon salimlarinin dünya üzerindeki en büyük karbon yutak alani ve oksijen saglayicisi olan Amazon ormanlarinin yine insan faaliyetleriyle tahribata ugradigi. Tabiatiyla iklim krizi ile mücadelede en önemli silahlarimizdan birinin kaybini kendi ellerimizle hizlandiriyoruz. Böylece iklim degisikligi ile ilgili önümüzdeki yüz yilda gerçeklesmesi beklenen olumsuz etkilerin çok daha erken meydana gelmesinin yolunu açiyoruz.
Küresel seviyede bir diger ormanlik alan kaybimiz 2019, 2020 yillari ve Subat 2021’de gerçeklesen ve aylarca söndürülemeyen Avustralya orman yanginlariydi. Milyarlarca canlinin hayatini kaybettigi ve pek çok insanin evsiz kaldigi yanginlar, hektarlarca ormanlik alanin da yok olmasina sebep oldu.
Hektarlarca orman kayiplarinin yasandigi bir diger ise bölge soguk iklimi ile bildigimiz Sibirya. Iklim degisikligi kaynakli asiri sicakliklarla beraber yagislarin azaldigi bölgede özellikle insanlarin ayak basamadigi alanlarda yogunlasan yanginlar, ancak uydu görüntüleriyle tespit edilebiliyor. Bahsi geçen yanginlarin ayni zamanda yüksek miktarlarda karbon salimina sebep oldugu ve bunun da iklim degisikligi sürecini hizlandirdigi ayrica dikkat çekici nokta olarak karsimiza çikiyor.
- Asiri hava olaylari daha sik meydana geliyor
Kuraklik ve yanginlari tetikleyen iklim degisikligi ile ilgili zaman zaman düsülen yanilgi, sorunun yalnizca kuraklik ve sicaklik artislarini etkilediginin düsünülmesi. Küresel isinmaya bagli iklimde meydana gelen degisiklikler yalnizca belirtilen sonuçlari meydana getirmiyor. Gerçeklesen degisim, esas olarak dogal olaylarin siddetinin ve sikliginin artmasina sebep oluyor. Daha açik bir ifade ile, asiri sicakliklar, asiri yagislar ve siddetli kasirga ve firtinalar gibi asiri hava olaylari; kuraklik, yangin, sel ve benzeri afetlerin siklik ve siddetinin artmasina neden oluyor. Örnegin 2017 yilinda Teksas, ABD’de meydana gelen Harvey kasirgasi, can kayiplari, binlerce evde meydana gelen hasarlar, yikimlar ve milyarlarca dolar zarar ile ülke tarihindeki en büyük felaketlerden biri olarak kayda geçti. Ayni yil Porto Riko’da meydana gelen Maria kasirgasi da kasirga anindaki ölümler ve daha sonra kasirga nedenli yaralanma ve hastaliklar dolayisiyla ihtiyaç duyulan ilaçlara ulasilamamasinin yol açtigi can kayiplari ile siddetli felaketler arasinda yerini aldi. Buradaki en dikkat çekici nokta, siddetli kasirga ve yagislarla meydana gelen afetlerden, altyapi sorunlari olan, yerlesim alani olarak sele egilimli bölgelerde ikamet eden yoksul kesimlerin daha çok etkilenmesi oldu.
Son aylarda ve günlerde iklim degisikligi kaynakli asiri yagis ve siddetli rüzgarlarin yol açtigi sel felaketlerinde de artis gözleniyor. Geçtigimiz haftalarda Japonya’da meydana gelen sel pek çok insanin ölümüne ve kaybolmasina yol açti. Son günlerde Hindistan’da meydana gelen sel felaketinde yüzün üstünde insan hayatini kaybetti. Can kayiplarinin daha da artacagi konusuluyor. Ayni sekilde Bati Avrupa’da Almanya, Belçika ve Hollanda’da meydana gelen sel felaketlerinde su baskinlari nedeniyle ölenlerin sayisinin toplamda bini geçtigi ifade ediliyor. Tüm bu felaketler mali kayiplara da neden olmakta. Asiri yagislarin neden oldugu sel felaketleri ülkemizi de vurdu. Rize ve Artvin’de meydana gelen sel felaketi heyelan ile birlikte can kayiplarina yol açarken, birçok kisinin bölgeden tahliye edilmesi gerekti.
Sel felaketinin farkli nedenleri olabilecegi gibi isaret edilen örneklerdeki durumun, genellikle bölgelere hizla ve siddetle düsen asiri yagislarla ve ayni sebeple nehir yataklarinin tasmasi, kiyi taskinlari ve benzeri olaylarla iliskili oldugu belirtiliyor. Yasanan sel felaketleri can kayiplarina ve evlerin hasar ve yikimina yol açmasinin yani sira boru hatlarini, enerji nakil ve dagitim hatlarini ve ayrica ulasim altyapilarini da içeren pek çok alanda çok büyük ekonomik maliyetler yaratiyor. Ne yazik ki durumun bu örneklerle sinirli kalmayacagi ve benzeri afetlerin artarak devam edecegi bilim insanlari tarafindan siklikla dile getiriliyor.
- Bütün kesimler sorumluluk üstlenmeli
Elbette sel felaketleri için alinabilecek çesitli önlemler bulunuyor. Bu baglamda asiri yagislarla ilgili vakitli meteorolojik uyarilar, dere yataklarinda iskânin engellenmesi, yagmur suyu kanallarinin yapimi ve su basmani kotunun yüksek tutulmasi gibi pek çok önlem siralanabilir. Bununla birlikte felaketlerin önlenmesi için en etkili yöntem agaçlandirma ve yesillik alanlarin artirilmasi. Çünkü gerçeklesen sel felaketlerinin en büyük sebebi betonlasma. Sehirlerde yogun sekilde tanik oldugumuz ve ne yazik ki artik kasabalarda da artan betonlasma nedeniyle azalan toprak alanlarin yagmur suyunu emme kapasitesi siddetli yagislarda kisa sürede doluyor. Böylece normalden farkli olarak, asiri ve siddetli yagislarda, topragin bir sünger gibi içine çekme kapasitesi doldugu için fazla gelen su yüzeyde akintilar olusmasina neden oluyor. Buna nehir yataklari ve drenaj kanallarina iliskin altyapi sorunlari da eklenince kaçinilmaz olarak büyük sel felaketleri meydana geliyor.
Bahsedilen tüm sorunlarin temelde insan faaliyetleri nedeniyle artis göstermesi sürecin çarpici tarafi. Çünkü insanlar tarafindan dogaya yönelik tahribatlar, dogal dengeyi bozucu müdahaleler, arazilerin yanlis kullanimi, ormansizlasma nedeniyle artan erozyon ve heyelan gibi olaylar sel felaketlerini ve bu felaketlerin siddetini artiriyor. Karsimiza çikan tabloda ise insan kaynakli iklim degisikliginin neden oldugu asiri hava olaylari ile yine insan faaliyetleri ile bozulan ekolojik sistemlerin içerdigi karmasik süreç içinde gerçeklesen felaketler ve nihai olarak insanin da dahil oldugu pek çok canli türünün yasam ve çevre kaybi, ayrica insan yasaminda önemli olan mali kayiplar var.
Küresel isinma ve iklimsel degisiklikler deniz seviyesinin yükselmesi, asiri hava olaylari, kuraklik, seller ve yeni salgin hastaliklarin ortaya çikisi ve yayilim hizlarinin artmasi gibi pek çok soruna neden oluyor. Belirtilen çesitli sorunlar bireyler için geçim sorunlari, kullanabilir suya az erisim, saglik sorunlari, yoksulluk, gida güvensizligi ve göç artisi gibi sosyal gerginliklere neden olacak diger sorunlari tetikliyor. Nihai olarak ise siddet ve çatismalara dahi zemin hazirlayacak güvenlik sorunlari meydana geliyor. Üstelik bu olumsuz etkilerin gerçeklesme dereceleri bireylerin, bölgelerin ve ülkelerin geçim ve kalkinmislik düzeylerine göre degisiyor. Iklim degisikligine neden olan sera gazi salimlarinda hem tarihi olarak hem de günümüzde sorumlulugu hiç bulunmayan ya da çok az olan yoksul kesimler, ülke bazinda düsünüldügünde de az gelismis ülkeler, çesitli altyapi eksiklikleri ve genel olarak yeni sartlara adaptasyon konusundaki yetersizlikleri ile sürece karsi savunmasizlar. Daha da ötesinde insan haricindeki diger türler de neden olmadiklari bir sorun karsisinda kayiplar yasiyorlar. Burada karsimiza çikan adalet ve hakkaniyet sorunu ayrica üzerinde durulmasi gereken önemli bir konu.
Sonuç olarak, iklim degisikligi hem sebepleri hem sonuçlari baglaminda ekonomik, siyasi, sosyal ve toplumsal yapilarla dogrudan iliskili. Tabiatiyla bireylerin, sivil toplum örgütlerinin, uluslararasi sirketlerin, uluslararasi örgütlerin ve nihai olarak devletlerin hem gerçeklesen iklim degisikligi ile mücadelede hem de olusan yeni sartlara adaptasyon sürecinde degisik seviyelerde sorumluluk almalari elzem görünüyor. Isbirligi içinde gereken önlemler alinmazsa ve dogaya yönelik tahribat devam ederse “dogal felaket” diye bahsedilen fakat esasinda insan faaliyetleri neticesinde meydana gelen sel, yangin ve benzeri afet haberlerini önümüzdeki günler, aylar ve yillarda artarak duymaya devam edecegiz.
[Çevre, iklim degisikligi, çevresel güvenlik alanlarinda uzmanlasan Çagla Vural, Istanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararasi Iliskiler Bölümünde doktora çalismalarina devam etmektedir]