ANALİZ - Irak'ta Yeni Başbakan Adayı Zurfi'nin Zorlu Görevi
Cumhurbaşkanı Salih'in, Zurfi'yi hükümeti kurmakla görevlendirmesi Irak siyasetini hareketlendirdi. Kürt, Sünni ve bazı Şii politikacılar karara itiraz etmezken, mecliste İran destekli Şii bloklar karara şiddetli tepki gösteriyor Şii blokların tepkisinin başlıca nedeni, Zurfi’nin Necef valiliği sırasında ve sonrasında İran yanlısı milis unsurlara karşı muhalif tavrı. Zurfi ayrıca, İran’ın Irak üzerindeki nüfuzuna yönelik sert eleştirilerleriyle biliniyor Son dönemde siyasi süreci belirleyen başlıca güçlerden biri haline gelen göstericilerin, daha önce hükümeti kurmakla görevlendirilen Allavi’ye nazaran Zurfi’ye kesin olarak karşı çıkmadıkları görülüyor Zurfi'nin hükümeti kurmak için tanınan üç haftalık süre zarfında öncelikle muhalif Şii blokları ikna etmesi, bundan da önemlisi sokaktaki göstericilere güven verecek bir program sunması gerekiyor
- Bu noktaya nasıl varıldı?
Bilindiği gibi meclisteki yedi büyük Şii parti, Muhammed Allavi’nin yerine yeni başbakan adayını belirlemek için bir komisyon çatısı altında çalışma yürütüyordu. Ancak bu Şii partiler yeni başbakan adayını seçmede uzlaşamadı. Sonuç olarak Cumhurbaşkanı Berhem Salih kendisine daha önce önerilen isimlerden Adnan Zurfi’yi başbakan olarak atadı.
- Adnan Zurfi kimdir?
Adnan Zurfi Necefli bir siyasetçi. Saddam Hüseyin sonrasında, Şii kesimde oldukça tanınan bir isim. Siyasi faaliyetleri ise daha öncesine dayanıyor. 1991 yılında Baas Partisi’ne karşı başlatılan isyanın bastırılmasından sonra tutuklandı ve hapsedildi. Aynı yıl hapisten firar eden Zurfi, Suudi Arabistan’a kaçtı ve iki yıl mülteci kamplarında kaldı. 1993 yılında ise ABD’ye göç etti ve 2004 yılına kadar orada yaşadı. Zurfi bu süre içinde ABD vatandaşı oldu. ABD işgali sonrasında, 2004 yılında Irak’a döndü. Aynı yıl Geçici Koalisyon Yönetimi Başkanı Paul Bremer tarafından Necef valisi olarak atandı. Bu görevin ardından, 2006-2009 yılları arasında, İçişleri Bakanlığı’nda üst düzey görevler üstlendi. 2009-2015 yılları arasında iki dönem daha Necef valiliği görevini yürüttü.
- Atamaya kim nasıl bakıyor?
Kürt ve Sünni gruplar bu atamayı olumlu karşılasalar da Zurfi’nin görüşme turlarına kadar temkinli olmayı tercih ediyorlar. Düğümün çözüleceği Şii bloka gelince, Mukteda Sadr karar sonrası yorum yapmak istemediğini ve bu meselenin sadece Iraklıları ilgilendirdiğini açıkladı. Başka bir deyişle, Sadr İran’a ve ABD’ye sürece müdahale etmeme çağrısı yaptı. Adnan Zurfi’nin adaylığına prensip olarak karşı çıkmadı. Ancak siyasi manevraları tahmin edilemeyen ve sık sık taraf değiştirdiği gözlenen Sadr’ın sürpriz bir manevraya imza atabileceğini hesaba katmak gerekiyor.
Ammar Hekim ise risk almayan, temkinli tavrını sürdürüyor. Zira Hekim isim olarak Adnan Zurfi’ye karşı çıkmasa da atama sürecini usul yönünden eleştiriyor ve konsensüs talep ediyor. Haydar İbadi’ye gelirsek, sabık başbakan, Zurfi ile aynı siyasi koalisyonda yer alıyor. İbadi, Zurfi’yi destekleyen en bariz isim olarak ön plana çıkıyor. İran destekli Fetih Koalisyonu, eski Başbakan Nuri Maliki ve Tahran müttefiki diğer partilerin itirazı ise kararın anayasal olmadığı merkezinde şekilleniyor. İran destekli milis partiler Zurfi’nin şahsına ayrıca şerh koyuyorlar ve onun “ABD’nin adamı” olduğunu iddia ediyorlar.
- Eleştirilerin hedefindeki ilk isim Berhem Salih
Atama süreciyle alakalı olarak, İran destekli siyasi gruplar tarafından suçlanan ilk isim Cumhurbaşkanı Berhem Salih. Bu bakımdan, Fetih Koalisyonu Salih’in meclisteki en büyük blokun önerdiği adayı atayabileceğini savundu ve atamayı reddetti. Bu koalisyonun lideri Hadi Amiri, Salih’in atama kararını illegal ve kışkırtıcı olarak nitelendirdi. Ayrıca kendisinin bu kararın sonuçlarına katlanacağını ifade etti.
Asaib Ehlil-Hak Lideri Kays Hazeli ise Salih’e “bu kararla sivil barışı tehlikeye atıyorsun” uyarısında bulundu. Ayrıca, Fetih Koalisyonu üyesi Bedir Bloku, Anayasayı çiğnediği iddiasıyla Berhem Salih’i azletmek için meclis üyelerini imzaya çağırdı. Salih ise bu eleştirileri kabul etmedi. Atamayı Federal Mahkeme’den aldığı onayla gerçekleştirdiğini ifade ederek, kararın illegal olduğu yönündeki iddiaların yersiz olduğunun altını çizdi.
- Zurfi’ye bu denli sert tepki neden?
Bu sert tepki birinci olarak, Adnan Zurfi’nin Necef valiliği sırasında ve sonrasında İran yanlısı milis unsurlara karşı muhalif tavır göstermesinden kaynaklanıyor. Zurfi’nin valilik görevini yürütürken Şii milislerle birçok kez karşı karşıya geldiği ve onların resmi otoritenin dışındaki faaliyetlerinden rahatsız olduğu biliniyor. Ayrıca Haşdi Şabi’nin orduya tamamen entegre olmasını istediği de sır değil. Nitekim atanır atanmaz yaptığı açıklamada Haşdi Şabi’nin sadece devlet emri altında faaliyet göstermesi gerektiğini ima etti. Dolayısıyla, caydırıcılığını askeri faaliyetlerinden alan ve ulus ötesi hedefleri bulunan milislerin, Zurfi’den hazzetmediği açıkça görünüyor.
İkinci olarak, Adnan Zurfi’nin İran’ın Irak üzerindeki nüfuzuna sert eleştiriler yönelttiği ve dengeli bir dış politika yürütme amacında olduğu biliniyor. ABD ile ilişkilerin daha da geliştirilmesini teşvik ettiği, tüm siyasi partilerin malumu. Bu bakımdan Zurfi, Süleymani ve Mühendis suikastının akabinde dahi ABD güçlerinin ülkeden çekilmemesi gerektiğini beyan etmişti. Dolayısıyla, bu çizgide siyaset yürüten Zurfi, İran destekli milislerin hedeflerinin önünde ciddi bir engel olarak duruyor. Son olarak, bu milislerin siyaseten, İslami Davet Partisi’nin zayıflaması ve DEAŞ işgalinin sonlandırılmasının ardından yükseldiğini hatırlamak gerek. İran destekli milis yapıların siyasi kolları, 2018 seçimleri sonrasında Şii siyasi blokta karar belirleyici bir konum elde etmişlerdi. Dolayısıyla, olası bir Zurfi hükümetinde bu siyasi oluşumların dışarıda kalması, siyasi manevra alanlarının da kaybolması anlamına gelecek. Tabii böyle bir durumda, Şii kanattaki rakipleri Sadrcılar ve Hekimcilerin siyasi açıdan daha da belirleyici olacağı unutulmamalı.
- Sürecin diğer tarafları ne diyor?
Yaklaşık 6 aydır devam eden hükümet karşı gösteriler, Irak politik elitlerini son beş yıldaki en büyük siyasi krize sürükledi. Hükümet karşıtı gösterilerin ardından Adil Abdülmehdi istifa kararı aldı ve yerine atanan aday göstericilerce reddedildi. Dolayısıyla, genç kitlelerin siyasi kararlılığı ve kanaatleri, siyasi güçlerin göz önünde tutması gereken yeni bir sosyolojik gerçeklik olarak ortaya çıktı. Bu bakımdan, Adnan Zurfi’nin adaylığı konusunda göstericilerin tavrı siyasi açıdan kritik önem taşıyor. Bazı gösterici gruplar Zurfi’yi reddediyorlar. Buna neden olarak ise statüko temsilcisi bir isim olduğunu öne sürüyorlar. Diğer yandan Muhammed Allavi’ye nazaran Zurfi’nin çok fazla tepki almadığı da ortada. Zurfi’ye şans verilmesini savunan göstericilerin sayısının az olmadığı biliniyor. Bazı göstericiler onun İran nüfuzu karşıtı duruşunu ön plana çıkarıyorlar ve onun bir defaya mahsus denenmesini istiyorlar. Barışçıl göstericilere destek veren, Ayetullah Sistani’nin ise en azından Zurfi’ye ve atama sürecine karşı bir görüş ifade etmediği biliniyor.
Süreç bir Irak meselesi olsa da, Irak’ı mücadele alanı olarak tanımlayan ABD ve İran’ı çok yakından ilgilendiriyor. ABD’den başlarsak, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Yakın Doğu Ofisi Başkanı David Schenker’in Zurfi’nin adaylığını şartlı olarak desteklediğini görüyoruz. Zurfi’den her ikisinin beklentisi ise kısa vadede Irak’taki ABD üslerine yapılan saldırıları engellemesi ve uzun vadede İran ve İran'ın Iraklı müttefiklerinin ülke içindeki siyasi ve askeri amaçlarının önüne set çekmesi. Bu bakımdan, İran ve müttefiklerine karşı sert bir saldırı seçeneğinin Zurfi’nin hükümet kurma sürecine bağlı olduğu tahmin ediliyor. İran’a gelirsek, Tahran’ın Kasım Süleymani ve Mehdi Mühendis saldırısı sonrası Şiileri ortak bir aday etrafında birleştirme kapasitesinin azaldığını görüyoruz. Nitekim, İran Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sektereri Ali Şemhani’nin Bağdat ziyaretinin de sonuç vermemesi bu iddiayı kanıtlar nitelikte. Öyle ki yeni iddialar İran’ın eski Bağdat Büyükelçisi Hassan Daneyfar’ın Şii grupları uzlaştırmak için Irak’a geldiği yönünde. Bu temasların sonuç verip vermeyeceğini önümüzdeki günler gösterecek ancak, şu anki süreç İran’ın medya üzerinden ve siyasi kulis çalışmaları ile şansını denediğini gösteriyor.
- Irak'ı bekleyen üç senaryo
Adnan Zurfi’nin adaylığının geri çekilmesi ve yerine başka bir isim atanması için çaba harcayan İran destekli Şii partiler, bunun için son olarak, eski üniversite rektörlerinden oluşan üç yeni aday önerdi. Bu adaylardan Muhsin Zalimi bu isteği şimdiden geri çevirdi. Dolayısıyla, şimdiye kadar sadece tercih ettikleri siyasilerin atanmasında ısrarlı olan bu grupların, pazarlık güçlerinin azaldığı ortaya çıktı.
Mevcut durumda bu grupların manevra alanı da sınırlı. Zira kendisi bırakmadıkça Adnan Zurfi’nin görevden alınması yasal olarak mümkün değil. Zurfi'nin psikolojik baskı sonucu görevi bırakması beklenebilir. Ancak hükümet kurmak için istişarelerini sürdüren Zurfi’nin geri çekilmeyeceği tahmin ediliyor. Diğer bir seçenek de güven oylaması sırasında onu siyaseten yenmek olabilir. Fakat İran destekli grupların Zurfi’ye karşı siyasi ve psikolojik savaş başlatmaları güvenoyu riskini almayacaklarını gösteriyor. Hatta bu psikolojik savaşın diğer bir veçhesinin de koronavirüs krizini gündemde tutmak olduğu iddia ediliyor. Bu yolla siyasi karar alma süreçlerinin ertelenmesi ve Adil Abdülmehdi’nin başbakanlığını sürdürmesi hedefleniyor.
Adnan Zurfi’nin hükümeti kurması için önünde yaklaşık üç haftalık bir süre bulunuyor. Zurfi’nin siyaseten inatçı bir karakterinin olduğuna vurgu yapılıyor ancak şu anki esas misyonu kendisine muhalif Şii blokları ikna etmek. Nitekim, Zurfi bu hafta kendisine muhalif Şii bloklar ile görüşmelere başlayacağını ve onları ikna etmek için bütün yolları deneyeceğini ifade etti. Ne var ki ona karşı yürütülen siyasi ve psikolojik savaş dikkate alınırsa, görüşmelerin zorlu geçeceğini kestirmek zor değil. Bu durumda üç senaryo akıllara geliyor. Birincisi ve çetin olanı, tarafların uzun görüşmeler sonrasında karşılıklı tavizler verip anlaşma ihtimali. İkincisi, Zurfi’nin istişarelerinden sonuç çıkmayacağına kanaat getirerek adaylıktan çekilmesi. Üçüncü ihtimalde ise Zurfi’nin Kürtler, Sünniler ve Şii blokun yarısının desteğini alarak güvenoyuna gitmesi.
Sonuç olarak siyaset zemininin çok kaygan olduğu Irak'ta Zurfi’nin hükümeti kurup kuramayacağını söylemek için henüz erken. Öncelikle, birbirinden çok farklı öncelikleri olan siyasi cenahları ikna etmesi gerekiyor. Bundan daha da önemlisi, Zurfi, göstericilerin taleplerine de karşılık vermek zorunda. Zira, hükümetler kurulsa dahi, yeni jenerasyonun siyasi, ekonomik ve sosyal taleplerini dikkate almadan yürütülecek siyasi çalışmaların, Irak’taki krizleri daha da derinleştirme ihtimali büyük.
[Orta Doğu’nun toplumsal ve siyasal dönüşümü ve modern Şii toplumlarda din-siyaset ilişkileri üzerine çalışan Taylan Çökenoğlu İran Araştırmaları Merkezi’nde (İRAM) Araştırmacı olarak görev yapmaktadır]