ANALİZ - Nijerya'da Türkler Hedefte Mi?
Nijerya’da son bir haftada kimliği belirsiz silahlı kişilerce düzenlenen iki ayrı saldırıda 14 Türk vatandaşının kaçırılmasını, bilhassa Türkleri hedef alan bir eylem olarak değil, ülkedeki genel güvenlik sorunları çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor 200 milyona yaklaşan nüfusuyla Nijerya’da fidye için kaçırma hadiseleri normal bir durum haline gelmiş durumda. Nitekim ülkede sadece Türkler değil, birçok yabancı ülke vatandaşları hedef alınıyor ve hatta Nijerya vatandaşları da fidye için kaçırılıyor Sınır güvenliğinin sağlanması, yolsuzlukların önlenmesi, eğitimin yaygınlaştırılması ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin azaltılması da alınacak önlemler arasında. Bunlar için adımlar atılıyor ancak gelinen süreçte bu adımların yetersiz olduğu yorumları yapılıyor
İlk saldırı geçen hafta sonu Nijerya’nın Gine Körfezi açıklarında 18 Türk mürettebatın bulunduğu bir gemiye düzenlendi. Bu saldırıda 10 Türk mürettebat rehin alınırken 8 mürettebat ise serbest bırakılarak bulundukları gemiyle birlikte Gana’nın Tema Limanı’na sığındı. İkinci saldırı ise cuma akşamı ülkenin Kwara eyaletinde meydana geldi ve 4 işçi gece 22:00 civarlarında silahlı kişilerce kaçırıldı.
Her iki kaçırma hadisesinde toplam 14 Türk vatandaşı silahlı kişilerce kaçırılırken eylemi gerçekleştiren suç örgütleri herhangi bir etnik grubu, dini ya da ülkeyi hedef almadan sadece fidye için bu eylemleri düzenledi.
- Nijerya kaçırma olaylarında dünya genelinde 2. sırada
Petrol ve doğalgaz zengini Nijerya işsizlik, yolsuzluk, eğitim ve sağlık sektöründeki sıkıntılar başta olmak üzere birçok sorunla mücadele ediyor. Ülkenin son yıllarda gündeme gelen en önemli sorunu ise fidye için insan kaçırma eylemleri. 200 milyona yaklaşan nüfusuyla Nijerya’da fidye için kaçırma hadiseleri normal bir durum haline gelmiş durumda. Nitekim ülkede sadece Türkler değil, birçok yabancı ülke vatandaşları hedef alınıyor ve hatta Nijerya vatandaşları da fidye için kaçırılıyor.
İki ayrı olayda 14 Türk kaçırıldığı için Nijerya’da kaçırma olayları Türkiye gündemine girdi ancak bu hadiseler Nijerya’nın rutin hadiseleri durumunda. Nitekim Nijerya, dünyada en fazla kaçırma olaylarının yaşandığı ülkeler arasında yer alıyor. Ülkedeki kaçırma olaylarına yönelik bazı istatistikler verecek olursak, 40 ülkede faaliyet gösteren ABD merkezli güvenlik şirketi Constellis’in 2017 raporuna göre, Nijerya kaçırma olaylarında dünya genelinde Libya’dan sonra 2. sırada geliyor.
Nijerya polisine göre, 2008-2010 yılları arasında fidye için düzenlenen 887 kaçırma hadisesi kayda geçirildi. 2014-2017 yılları arasında ise bu rakam arttı ve bürokratlar, siyasiler, iş adamları, din adamları ve öğrencilerin de aralarında olduğu 2 binden fazla insan ülke genelinde kaçırıldı. Sadece Nijer Delta bölgesinde 2007-2017 yılları arasında 200 yabancı uyruklu işçi, suç örgütleri ya da militanlar tarafından hedef alındı ve kaçırıldı.
Ülkedeki kaçırma olaylarında fidye miktarı ise genel olarak kaçırılan bölgeye, kaçırılan kişinin ülkesine, pozisyonuna göre değişiyor ve 10 bin dolardan 1 milyon dolara kadar değişebiliyor.
- Ülkeyi çevreleyen silahlı örgütler
Nijerya’nın farklı bölgelerinde birçok silahlı örgüt faaliyet gösteriyor. Bu örgütler genel olarak ideolojik olan ve olmayan olarak iki sınıfa ayrılabilir. Ülkenin kuzeydoğusunda etkin olan Boko Haram ile güneydoğuda etkili olan Nijer Delta militanları ve Biafra Ayrılıkçı Hareketi (IPOB) ideolojik temelli örgütleri oluşturuyor.
2000’li yılların başından itibaren güç kazanan Boko Haram daha çok kadın ve gençleri kaçırıyor ve bu kişileri fidye istemek yerine örgüt içinde kullanmayı amaçlıyor. Ancak örgüt zaman zaman fidye için kaçırma faaliyetlerinde de bulunuyor. Nitekim örgüt tarafından 2017’de Borno eyaletinde Nijerya Ulusal Petrol Şirketi (NNPC) uzmanlarının bulunduğu konvoya düzenlenen saldırıda en az 50 kişi hayatını kaybetmiş, hayatta kalanlar ise örgüt üyelerince kaçırılmıştı.
Örgüt, 2014’te kalesi olarak bilinen Borno eyaletinin Chibok kentinde bir okula düzenlediği saldırıda 270 kız öğrenciyi ve son olarak da geçen sene ülkenin kuzeydoğusundaki Yobe eyaletinde Dapchi’de bir okula düzenlediği saldırıda 110 öğrenciyi kaçırmıştı. Bu çocukların bir kısmı serbest bırakılırken bir kısmı halen örgütün elinde bulunuyor. Liderleri Muhammed Yusuf'un gözaltındayken ölmesinin ardından 2009'da kitlesel şiddet eylemleri yapmaya başlayan ve Kamerun, Benin, Çad ve Nijer'de de saldırılar düzenleyen Boko Haram örgütü üyeleri, 17 bin kişinin ölümünden sorumlu tutuluyor.
Ülkenin güneydoğusundaki petrol ve doğalgaz rezervlerinin bulunduğu eyaletlerde etkili olan Nijer Delta militanları ise boru hatlarına düzenledikleri saldırılar ve petrol tesislerinde çalışan özellikle yabancı mühendis ve işçileri kaçırarak gündeme geliyor. Bu bölgede petrol gelirlerinden daha fazla pay almak isteyen Nijer Delta militanları, yabancı işçileri kaçırarak bölgeye uluslararası ilginin artmasını ve bölgedeki kaynakların kontrolünü elde etmeyi hedefliyor. Nitekim bu grupların Nijer Deltası'ndaki saldırıları sonucu petrol üretimi 2016'da önemli oranda düşmüştü. Nijerya'da hükümeti, militanlara yönelik af düzenlemeleri ve petrol üretiminden paylar vererek bölgede barışı tesis etmeye çalışıyor.
Yine ülkenin güneydoğusunda Nnamdi Kanu liderliğindeki IPOB örgütü, Biafra halkının haklarını savunduğunu iddia ediyor. IPOB, örgüt üyeleriyle ordu birlikleri arasında yaşanan olaylar sonrası Nijerya hükümeti tarafından alınan kararla "terör örgütü" ilan edilmişti. Aslında Nijerya'nın güneyinde bağımsız Biafra devletini kurma talebiyle ayaklanma yeni değildi ve bağımsızlık için 1967'de çıkan iç savaşta milyonlarca kişi hayatını kaybetmişti.
Nijerya’daki silahlı örgütlerin ikinci grubunda ise ülkenin güneyindeki Gine Körfezi kıyılarında faaliyet gösteren korsanlar ve Nijerya’nın orta ve kuzey kesiminde son yıllarda etkin olan silahlı çeteler yer alıyor. Bu çeteler, ülkenin farklı bölgelerinde etkin olan “ideolojik” temelli örgütlerin oluşturduğu güvenlik zafiyetinden güç kazanıyor. Mesela ülkenin kuzeyindeki kaçırma olayları çoğunlukla Boko Haram örgütünün hakim ya da etkin olduğu bölgelerde meydana geliyor. Aynı şekilde Nijer Delta militanlarının yabancı mühendis ve işçilere yönelik kaçırma olayları ideolojik bir amaç güderken güvenlik boşluğunun olduğu bu ortamdan beslenen küçük silahlı çeteler de tamamen ekonomik çıkar gözeterek fidye için kaçırma eylemlerini gerçekleştiriyor.
- Nijerya’daki silahlı örgütler neden güç kazanıyor?
Bu örgütlerin güç kazanmasında birçok faktör etkili olmakla birlikte bunlar başlıca iki kategoride, ulusal ve uluslararası faktörler olarak ele alınabilir. Nijerya’daki güvenlik boşluğunun en önemli nedenleri arasında ülkedeki sınır güvenliğinin tam sağlanamaması ve Libya’da Kaddafi rejiminin devrilmesiyle oluşan güvenlik boşluğunun önemli bir payı bulunuyor. Nijerya Devlet Başkanı Muhammed Buhari’nin de ifade ettiği gibi Kaddafi’nin devrilmesinin ardından ülkede oluşan otorite boşluğu Nijerya'yı olumsuz etkiledi. Nitekim İçişleri Bakanlığı verilerine göre, 350 bini Nijerya’da olmak üzere 500 binin üzerinde kayıt dışı silah Batı Afrika ülkelerinde bulunuyor ve bu silahların büyük bir kısmı Kaddafi rejiminin devrilmesi sonrası bu ülkelere yayıldı. Kolay elde edilen bu silahlar aslında ülke genelinde yaşanan saldırılardaki ölüm oranlarının artmasında da en önemli faktörü oluşturuyor.
Nijerya’da otlak sıkıntısına bağlı olarak yaşanan ve son 3 yılda 4 bine yakın insanın hayatını kaybetmesine neden olan çoban-çiftçi çatışmaları da ülkedeki güvenlik açığının en önemli faktörleri arasında bulunuyor. Özellikle Nijerya’nın kuzey kesimlerindeki kaçırma olaylarında Boko Haram örgütünün oluşturduğu zafiyet kadar çoban-çiftçi çatışmalarının neden olduğu sosyolojik dalgalanma da önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.
Afrika’nın en fazla nüfusa sahip ülkesi Nijerya’da gelir dağılımındaki eşitsizlik de toplumsal sorunların başlıca nedenleri arasında. Milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşıyor. Nijerya 10 milyondan fazla çocuk okula gidemiyor ve bu oranla dünyada en fazla okula gidemeyen çocuk bu ülkede bulunuyor. Bu çocuklar silahlı suç örgütleri tarafından manipülasyona ve yönlendirilmeye açık hale geliyor.
Fidye için saldırı düzenleyen deniz korsanları ve silahlı çeteler de aslında Boko Haram, Nijer Delta militanları ve IPOB gibi örgütlerin oluşturduğu güvenlik boşluğundan faydalanıyor. Nitekim 20 sene evvel ülkenin birçok bölgesine seyahat güvenliyken günümüzde ise bu durum tamamen değişmiş durumda.
- Alınan önlemler yetersiz
Nijerya hükümeti ve güvenlik güçleri fidye için kaçırma olaylarını önlemek amacıyla farklı adımlar atıyor. Bu adımlar arasında kontrol noktalarının artırılması ve kaçırma olaylarına karışan kişilerin ölüm cezasına çarptırılmasını öngören yasa da bulunuyor. Son olarak Nijerya'nın doğusundaki Taraba eyaleti meclisi, kaçırma olaylarının faillerinin ölüm cezasına çarptırılmasını öngören yasayı kabul etti ve ülke genelinde 15’ten fazla eyalet bu yasayı kendi bölgelerinde yürürlüğe koymuş durumda.
Sınır güvenliğinin sağlanması, yolsuzlukların önlenmesi, eğitimin yaygınlaştırılması ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin azaltılması da alınacak önlemler arasında. Bunlar için adımlar atılıyor ancak gelinen süreçte bu adımların yetersiz olduğu yorumları yapılıyor.
Nijerya'da iki ayrı Türk grubuna yönelik saldırı ile 14 Türk işçinin kaçırılmasını bu bağlam içinde değerlendirmek gerekiyor ve Türklerin kaçırılmış olması tamamen bir tevafuk. Ne Nijerya hükümeti ne de Nijerya halkı Türkiye’ye yönelik olumsuz bir algı besliyor. Bilakis yaklaşık 500 yıllık ilişkilerde Türk halkı Nijeryalılar için her zaman dost millet oldu.