ANALIZ - Orta Dogu'da Ittifaklar Siyasetinin Yeni Aktörleri Açiklamasi Misir, Ürdün Ve Irak

Orta Dogu'da son dönemde gerek bölgesel gerekse uluslararasi sistemde yasanan degisim ve dönüsümler dolayisiyla ittifaklar ve ortakliklar düzeyinde de yeni gelismeler meydana geliyor. Bu gelismelerin en önemlilerinden biri Irak, Misir ve Ürdün arasindaki yakinlasma Haziran ayinin son günlerinde Irak, Misir ve Ürdün arasinda Bagdat’ta yapilan liderler düzeyindeki üçlü zirvede taraflar, iliskileri daha da gelistirmek için kararlilik mesajlari verirken, bu hedef dogrultusunda somut adimlar da atildi Iç siyasette ve ekonomide yasanan kirilganliklari asma hedefiyle dis politikada yeni açilimlari hayata geçirmek isteyen Kahire, Türkiye ile normallesme dahil olmak üzere birçok ülkeyle farkli alanlarda ortaklik ve isbirligi girisimlerini gündemine almis durumda Konjonktürel olarak yakin zamanda belirmeye baslayan bu yakinlasmanin tarihsel dayanaklari oldugunu unutmamak ve bölgede son dönemde yasanan gelismeleri bu baglamda degerlendirmek gerekiyor

ISTANBUL -ISMAIL NUMAN TELCI- Orta Dogu'da son dönemde gerek bölgesel gerekse uluslararasi sistemde yasanan degisim ve dönüsümler dolayisiyla ittifaklar ve ortakliklar düzeyinde de yeni gelismeler meydana geliyor. Bu gelismelerin en önemlilerinden biri Irak, Misir ve Ürdün arasinda son dönemde yürütülen üst düzey temaslarin siyasi ve ekonomik bir ortakliga dönüsme ihtimali konusu. Abdulfettah es-Sisi yönetimi altinda ekonomik zorluklar yasayan Misir, son dönemde siyasi liderliginin tehditkâr dönemlerden geçtigi Ürdün ve ABD ile Iran gerilimin yansimalarinin yani sira mezhebi, ekonomik ve sosyal bir dizi sorundan çikis arayan Irak, söz konusu üçlü ortakligi gelistirmek için birtakim adimlar atiyorlar.

- Ekonomik öncelikler ön planda

Bu çerçevede Haziran ayinin son günlerinde Irak, Misir ve Ürdün arasinda yeni bir zirve toplantisi gerçeklestirildi. Mart 2019 tarihinden bu yana düzenlenen dördüncü zirve, birçok bakimdan da ilklerin gerçeklestirildigi bulusma olarak kayitlara geçti. Misir Cumhurbaskani Sisi’nin üçlü zirveye katilim için Irak’in baskenti Bagdat’a gerçeklestirdigi ziyaret, neredeyse 30 yillik aranin ardindan bir Misirli liderin ilk ziyareti olmasi hasebiyle siyasi ve diplomatik iliskilerin kaydettigi asamanin ve son dönemde ortaya çikan bu ittifaka verilen önemin de açik bir göstergesi. Misir Cumhurbaskani Sisi’yi ve Ürdün Krali II. Abdullah’i, Irak Basbakani Mustafa el-Kazimi ve Cumhurbaskani Berham Salih’in birlikte karsilamalari Irak’in Misir ve Ürdün’le iliskilere verdigi ehemmiyet açisindan da önemli.

Orta Dogu’da diger ortakliklarin ve ittifak olusumlarinin geçirdigi degisim-dönüsüm süreçlerinde oldugu gibi Irak, Misir ve Ürdün arasindaki yeniden konumlanma ve çikarlarin yeniden tanimlanmasi da uluslararasi gelismelerle yakindan ilgili. Bu gelismelerden en önemlisini Joe Biden baskanligindaki ABD’nin Orta Dogu’ya yönelik politikalarinin yansimalari olusturuyor. Biden yönetimindeki ABD’nin Iran’a karsi ekonomik ve askeri araçlar yerine diplomasiyi tercih etmesi, Arap ülkeleri arasindaki iliskilerin iyilestirilmesinin Washington tarafindan desteklenmesi politikasini da beraberinde getirdi.

Irak, Misir ve Ürdün arasindaki üçlü zirve, Kahire açisindan birçok yönden önem arz ediyor. 1990’li yillarin ilk dönemlerinde Misir’in Irak’i Kuveyt’ten çikaran Birlesmis Milletler (BM) koalisyonuna katilmasiyla iki ülke arasindaki iliskiler ciddi anlamda gerileme sürecine girmisti. Misir, geleneksel müttefiki olan ABD ile hareket ederken, Arap cografyasinin en önemli aktörlerinden biri olan Irak’la iliskilerini riske atti. Ikili iliskiler 2003’te Irak’in isgal edilmesine kadar büyük oranda bu yönde devam etti. ABD’nin Irak’i isgali sonucu devrilen Saddam Hüseyin yönetiminin ardindan siyasi iliskiler kademeli olarak iyilesirken, bu süreç ekonomik iliskilerin gelistirilmesi maksadiyla daha da hizlandi. Öte yandan Ürdün de Misir-Irak arasindaki iliskilerinin ivme kazanma sürecine dahil oldu. Üç ülke, 1990'dan itibaren ve özellikle 2003 sonrasi dönemde sik sik bölgesel konularda fikir alisverisinde bulunurken, ekonomi ve ticaret bu ülkeleri yakinlastiran baslica motivasyonlar olarak öne çikti. Kahire-Bagdat-Amman üçlüsü arasinda 2003 yilindan bu yana asama asama gerçeklesen bu yakinlasma, 2020 yilinin Agustos ayinda Ürdün’ün baskenti Amman’da yapilan zirve ile pekisti.

Amman’da gerçeklestirilen zirveye Ürdün Krali II. Abdullah, Misir Cumhurbaskani Sisi ve Irak Basbakani Kazimi katildi. Zirvede Misir ve Ürdün’ün cumhurbaskani düzeyinde, Irak’in ise basbakan düzeyinde temsil edilmesi üç ülkenin isbirligi potansiyelini, görüs alisverisi yapma iradelerini ve yeni bir ortakligin dogmakta oldugunu gösterdi. Gerek üç ülke arasindaki iliskilerin gelisme potansiyeli gerekse toplantinin Israil’in Filistin’e yönelik saldirilariyla ilgili olmasi Orta Dogu’da temel meseleler üzerine Kahire-Bagdat hattinin ortak bir nüfuz alani olusturup olusturamayacaginin dillendirilmesine neden oldu. Agustos 2020’deki zirve sonrasinda üç ülke ortak bir bildiri yayinladi ve ekonomiden güvenlige, sagliktan egitime çesitli konularda isbirliginin artirilacagi vurgulandi. Siyasi ve diplomatik iliskilerden öte, Kahire-Bagdat hattinin yani sira Amman’in da Israil’i Filistin topraklarini ilhaktan vazgeçmeye çagirmasi ve 2002’de Lübnan’da ortaya konan Arap Baris Girisimi’ne uymaya davet etmesi oldukça önemliydi. Kendi aralarindaki iliskileri güçlendirme çalismalarinin yani sira üç baskent, Arap halklari nezdinde de normatif kazanimlar elde etme hedefiyle Filistin meselesine dair ortak bir durus sergiledi.

- Bagdat Zirvesi’nin ardindan üçlü ortaklik ihtimali güçleniyor

2021 yilinin Haziran ayinda Bagdat’ta gerçeklestirilen zirvenin ardindan yayinlanan bildiride, ekonomik baglarin güçlendirilmesi, kaynak paylasiminin tesisi ve ticaret hacimlerinin iki katina çikarilmasi dahil olmak üzere bir dizi adimin atildigi bildirildi. Üç lider ayrica terörizm ve siber saldirilarla mücadelede güvenlik ve istihbarat mekanizmalari arasindaki koordinasyonu güçlendirme karari alirken, düsman unsurlarin faaliyet alanlari ve medya platformlari olusturma imkanlarinin engellenmesi konularinda ortak hareket edeceklerini duyurdu. Misir Cumhurbaskani Sisi, üçlü zirve disinda Kral II. Abdullah ve Irak Basbakani Mustafa el-Kazimi ile ayri görüsmeler de gerçeklestirdi. Misir Cumhurbaskanligi Sözcüsünün açiklamasina göre, Sisi ile Ürdün Krali arasinda yapilan özel görüsmede ikili iliskilerin güçlendirilmesi ve ekonomik iliskiler ele alindi. Irak Basbakani ile yapilan görüsmede de ticari ve ekonomik iliskileri güçlendirmenin yani sira çesitli bölgesel konularda görüs alisverisinde bulunuldugu ifade edildi. Sisi’nin bu dinamizmi Misir’in son dönemde artan dis politika aktivizminin bir baska tezahürü. Iç siyasette ve ekonomide yasanan kirilganliklari asma adina dis politikada yeni açilimlari hayata geçirmek isteyen Kahire, Türkiye ile normallesme dahil olmak üzere birçok ülkeyle farkli alanlarda ortaklik ve isbirligi girisimlerini gündemine almis durumda.

Misir Cumhurbaskani’nin 30 yil aradan sonra yaptigi bu ziyaret, siyasi açidan pek çok atilimin habercisi olabilecek bir potansiyele de sahip. Mart 2019’dan beri siklikla yapilan ekonomik ve siyasi görüsmelerin sonucunda üç ülke arasinda ortak noktalar daha belirgin hale gelirken, kazan-kazan formülüne dayali dis politika çiktilarinin ortaya çikmasi muhtemel. Halihazirda Misir ve Ürdün arasinda güçlü olan iliskilere Irak’in da eklenmesi, Kahire’nin bölgesel aktörlüge yeniden soyundugu bir dönemin habercisi olarak okunabilir. Fakat Misir’in belirleyici bir aktör olabilmesinin önündeki engelleri asmasi pek kolay olmayacak.

Üç ülke arasinda artan diplomatik temaslar ve diyalog son dönemde siklikla gündeme gelen Basra ve Akabe arasinda yapilmasi planlanan petrol boru hatti projesi çerçevesinde de olumlu sonuçlar üretebilir. Irak ve Ürdün arasinda yapilmasi planlanan fakat güvenlik sikintilari nedeniyle hala hayata geçirilemeyen bu proje, Misir tarafindan potansiyel bir petrol kaynagi olarak görülüyor. Projenin Misir'i da içerecek sekilde genisletilmesini üçlü zirve görüsmeleri esnasinda gündeme getirdigi sinyallerini veren Misir yönetiminin, bu projeyle siyasi yakinlasmanin yani sira ülke için yeni bir ithalat noktasi olusturmayi hedefledigi ifade edilebilir. Dahasi Misir bu sayede Orta Dogu’daki siyasi nüfuzunu genisletmek için bir atilim da gerçeklestirmis olacak.

Tarihsel açidan degerlendirildiginde üç ülkenin bu diyalogunun bir arka planinin oldugu unutulmamali. Nitekim Misir, Ürdün ve Irak, 1989 yilinda o dönemki Kuzey Yemen’in de üyesi oldugu Arap Isbirligi Konseyi (ACC) adi altinda bir ekonomik isbirligi örgütü kurmuslardi. Her ne kadar bu girisim Irak’in Kuveyt’i isgali yaninda birçok nedenden dolayi kisa ömürlü olduysa da Kahire-Amman-Bagdat hattinin bu kapsamda tarihi bir geçmisi bulunuyor. Irak’in özellikle Misir ve Ürdün’le kurdugu tarihi ticari ortakliklar, üç ülke arasinda temaslarin artarak sürdürülmesinin temel motivasyon kaynaklarindan. Öte yandan ticari temaslarin yaninda özellikle 1980’li yillardan sonra Irak, Misir ve Ürdün arasindaki sosyo-kültürel iliskilerin gelismesi de siyasi fikir ortakliklarinin belirmesinde etkili oldu. Bu nedenle konjonktürel olarak yakin zamanda belirmeye baslayan bu yakinlasmanin aslinda tarihsel dayanaklari oldugunu unutmamak ve bölgede son dönemde yasanan gelismeleri bu baglamda degerlendirmek gerekiyor.???????

[Orta Dogu siyaseti, Arap devrimleri, Misir’daki devrim süreci ve Körfez siyaseti konularinda uzman olan Doç. Dr. Ismail Numan Telci Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararasi Iliskiler Bölümü ve Orta Dogu Enstitüsü’nde ögretim üyesi olarak çalismakta ve ayni zamanda ORSAM Baskan Yardimciligi görevini yürütmektedir]??????
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile