ANALİZ - Sürdürülebilir Bir Sıfır Atık Projesi İçin Neler Gerekli?

Atıkların geri dönüştürülme oranı yüzde 13 olan Türkiye’nin, AB ülkelerindeki yüzde 46’lık bir seviyeye gelmesi için evlerde kaynağında ayrıştırılan atıkları da toplayan bir sisteme geçmesi gerekiyor Atıkları ayrıştırmak isteyen ancak atık toplama merkezine uzaklık veya araç bulamama sorunu yaşayan kişiler, projenin erişilebilirliğini haklı olarak sorgulamaktalar. Bu noktada pek çok belediyenin projenin öngördüğü sayıda atık toplama araç ve sistemlerinin olmadığını da unutmamak lazım Sıfır Atık Projesi hakkında özellikle televizyon kanalları ve billboard reklamları aracılığıyla daha fazla bilgilendirme yapılmalı ve bu konuda gönüllü olan kişilerin atıklarını toplamak için belediyeler tarafından nasıl kolaylıklar sağlandığı da duyurulmalı

İSTANBUL -ELİF NUROĞLU- Türkiye’de 2017 yılının Ekim ayında başlatılan Sıfır Atık Projesi’nin kesintiye uğramadan uzun yıllar devam etmesi ve bir yaşam biçimi haline gelmesi için insanlardaki çevreyi koruma bilincinin her an diri tutulması ve güçlendirilmesi gerekiyor. Şehirlerimizin bina altyapısı maalesef yüksek oranda atık ayrıştırması gerçekleştiren Avrupa ülkeleri gibi atık dönüşümüne uygun olmadığı için Türkiye atık ayrıştırılmasını birkaç sektör dışında zorunlu hale getiremiyor. Bu durumda bireyleri, özel sektör ve kamu sektörünü geri dönüşüme sağladıkları katkı oranında motive etmek büyük önem arz ediyor. Bu görev ise projeyi uygulayıcı kurumlara düşüyor.

Özel sektörü motive eden en önemli araç kârının artması iken, kâr amacı gütmeyen kamu sektörünü de heyecanlandıracak önlemler için kafa yorulması gerekiyor. Takdir ve taltif mekanizmasının kurulması, projeye dahil olan ve başarı ile uygulayan kurumların ilan edilmesi ve ödüllendirilmesi şüphesiz bu kurumlardaki katılımcıların motivasyonunu artıracaktır. Aksi takdirde, projenin başarısı, uygulayan kurumlardaki kişilerin şahsi hassasiyetine terk edilmiş durumdadır. Sıfır Atık Projesi’ni başarı ile uygulayan bir kurum için hatıra ormanı kurulması veya ağaç hediye edilmesi gibi maddi olarak küçük, ancak değeri büyük adımlar projeye aidiyet duygusunu geliştirebilir.

Bunların yanı sıra atıkların geri dönüştürülme oranı yüzde 46 olan pek çok Avrupa ülkesinde, hane halkları ne kadar az atık üretirse o kadar az vergi ödemektedir. Türkiye’de de özel sektörün Sıfır Atık Projesi’ne katkısı özellikle vergi indirimleri ile sağlanabilir. Çevre bilinci yüksek firmalara zaman zaman çevre ödülleri verilmesi de projeye olan ilgiyi canlı tutar.

- Sıfır Atık sisteminin daha etkin çalışması için neler yapılmalı?

2019 yılı itibariyle Türkiye’de Sıfır Atık Projesi’ne dahil olan kurum sayısı 18,750 olarak biliniyor. Bu kurumlar kaynağında ayrıştırdıkları atıkları belediyelere teslim ediyor ve karşılığında atık miktarını gösteren imzalı bir makbuz alıyorlar. Bu miktarı atık yönetim sistemine kurum kendisi giriyor ve zamanla toplanan atığın ne kadar ağaç kurtardığı, ekonomiye ne kadar hammadde sağladığı gibi otomatik bir hesaplama ve grafik elde ediliyor. Ancak bu veriler kurumdan toplanan atıkların sahada tam olarak nerede ve nasıl kullanıldığı konusunda bilgi vermiyor. Proje başlangıcında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kurumlara bir eğitim veriliyor. Ancak ilerleyen zamanlarda da Bakanlık tarafından kurumların denetim ve kontrolünün yapılması, uygulayıcıların karşılaştıkları problemlerin kaynağında çözülmesi, işini iyi yapanların da takdir edilerek ödüllendirilmesi proje verimliliğini artırıcı bir etki yapabilir.

Atıkların geri dönüştürülme oranı yüzde 13 olan Türkiye’nin, AB ülkelerindeki yüzde 46’lık bir seviyeye gelmesi için evlerde kaynağında ayrıştırılan atıkları da toplayan bir sisteme geçmesi gerekiyor. Atıkları ayrıştırmak isteyen ancak atık toplama merkezine uzaklık veya araç bulamama sorunu yaşayan kişiler, projenin erişilebilirliğini haklı olarak sorgulamaktalar. Bu noktada pek çok belediyenin projenin öngördüğü sayıda atık toplama araç ve sistemlerinin olmadığını da unutmamak lazım. Türkiye’de pek çok belediye en azından ıslak ve kuru atık şeklinde ikili bir sistemde atık toplayabilmek için projeler hazırlamaktalar. Geri dönüşüm yolculuğuna yıllar önce başlayan ve kendi atık ayrıştırma tesisine sahip olan Beykoz Belediyesi yetkilileri etkin bir geri dönüşüm için atıkların en azından ıslak ve kuru olarak ayrılmasının en önemli husus olduğunu belirtiyorlar. Kağıt atıkların ıslandıktan sonra kurutularak geri dönüşüme kazanması iyice zorlaşıyor.

Biyobozunur atıkların ayrı toplandığı senaryoda, gıda atıklarının ürettiği karbondioksit gazı salınımı büyük ölçüde azalırken, toprağın verimini artıran kompost gübreye dönüştürülmeleri de geri dönüşümden sağlanan ikinci bir fayda olarak karşımıza çıkıyor. 2013 yılında site, alışveriş merkezi ve semt pazarlarındaki gıda atıklarını kompostlaştırma projesini başlatan Beykoz Belediyesi tarafından yapılan çalışmalar, dört kişilik bir ailenin günlük iki kg gıda atığı ürettiğini ortaya koyuyor. Kompostlaştırma süreci sonucunda bu gıda atıkları ağırlıkça yüzde 75 oranında azalıyor. Bu ailenin gıda atıkları değerlendirilmediği takdirde yıllık 680 kg Karbondioksit emisyonu üretecekken, bu miktar kompostlaştırma sonucunda 26 kg’a düşüyor. 2000’li yıllarda popüler olan ve ambalaj atıkların ayrı toplanmasına odaklanan sistemi değil de biyobozunur atıkları ayrı toplamayı ilke edinen Beykoz Belediyesi bu yaklaşımıyla geri dönüşümde özgün bir yer edinmiş ve gıda atıklarının çevreye vereceği zararı büyük ölçüde bertaraf etmiş görünüyor.

Benzer şekilde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) de uzun yıllar park ve bahçelerde kullanılan gübreyi, İstanbul’un gıda atıklarından üretmiştir. Yapılan bu güzel çalışmaların çevre için faydası çok büyük, ancak vatandaşların geri dönüşüm yolculuğunda elini taşın altına koyması için bu çalışmalar hakkında daha fazla bilgilendirilmeye ihtiyacı var. İstanbul’da bulunan geri dönüşüm tesisleri ve yıllık ne kadar atığın ekonomiye geri kazandırıldığının düzenli aralıklarla broşür ve kamu spotları aracılığıyla yayınlanması hem gerekli hem de faydalı bir adım olacaktır.

Daha etkin bir atık toplama sistemi üzerine planlar yapılırken, atık toplama noktalarına atık getirecek aracı olmayan veya bir kurumla bağlantısı olmadığı için atıkları ayrıştırma konusunda hiç bilgisi olmayan vatandaş sayısının çok yüksek olduğu dikkate alınmalı. Sıfır Atık Projesi hakkında özellikle televizyon kanalları ve billboard reklamları aracılığıyla daha fazla bilgilendirme yapılmalı ve bu konuda gönüllü olan kişilerin atıklarını toplamak için belediyeler tarafından nasıl kolaylıklar sağlandığı da duyurulmalı.

- Atık takip sistemi kurulabilir mi?

Sıfır Atık Projesi’ne dahil olan kurumlar ve katılımcılar en çok atıkların ekonomiye nasıl bir katkı sunduğu konusunu merak ediyor. Bu noktada bir atık takip sistemi kurulması ve vatandaşın evde hassasiyetle ayrıştırıp, üstün bir çaba harcayarak atık toplama noktasına götürdüğü atığın akıbetini takip edebiliyor olması çok mühim. Bu konuda atıkların sahada takip edileceği sistemleri projelendirerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na teslim eden belediyeler mevcuttur. Üniversite-kamu işbirliği çerçevesinde bölgesel bazda insanların çevre konusundaki bilinç ve bilgi seviyesini ölçen çalışmaların yapılması da ümit verici. Sıfır Atık Projesi çevre konusundaki bilinci ve duyarlılığı artırarak geri dönüşüm yolculuğuna çok daha önce başlayan belediyelerin işini oldukça kolaylaştırmıştır. Ayrıca, çevre dostu projeler için finansman imkânları da bu proje ile artmaya devam etmektedir.

- Projenin hız kesmeden devamı

Sıfır Atık Projesi’yle ekonomiye her geçen gün daha fazla katkı sağlamak için insanların sıkça kullandığı park, bahçe, plaj, stadyum ve piknik alanlarında da atık toplama noktaları oluşturmak gerekir. Özellikle plaj ve piknik yerleri gibi yüksek oranda plastik atık oluşturulan yerlerden elde edilecek gelir de yüksek olacaktır. Okul ve üniversitelerde atık getirerek ulaşım kartına para yükleyen otomatlar kurulması, geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimizin çevre bilincini aynı zamanda parasal olarak motive ederek artırmış olur.

Atıkların geri dönüştürülmesi konusu Avrupa ülkelerinde önemli ölçüde istihdam sağlayan ve gelir doğuran bir sektör oluşturmuştur. Türkiye de yavaş yavaş bu konuma gelmektedir. Halihazırda sokaklardaki kağıt toplayıcılarından oluşan geri dönüşüm sektörü, zamanla farklı ve profesyonel bir mecraya kayacaktır. İşte bu noktada, tüm ülkeye gelir getirecek, israfı önleyerek ekonomiye hammadde ve enerji sağlayacak olan Sıfır Atık Projesi ve onu takip eden geri dönüşüm hamlelerinden elde edilecek getirinin proje paydaşları arasında adil bir şekilde dağıtılması önemli.

Atıkların kaynağında ayrıştırılarak satılması ve bundan bir gelir veya fayda elde edilmesi çok doğal bir taleptir. Özel sektör bu noktada atıklarını kolayca geri dönüşüm firmalarına satabilir, ancak kamu kuruluşlarının atıklardan bir değer meydana getirmesi şu anki mevzuat çerçevesinde mümkün değil. Oysa ki bir devlet kurumu da elektronik atık ve kartuş atıkları veya cam atıkları bir geri dönüşüm firmasına satarak, bunun karşılığında günlük kullandığı herhangi bir malzeme ihtiyacını karşılayabilmelidir.

Sıfır Atık Projesi’ne dahil olan kurumlarda oluşan atıklar öncelikle bağlı bulundukları belediye tarafından toplanmakta, eğer belediye tarafından kabul edilmeyen veya işlenemeyen bir atık türü varsa bu atıklar değersiz bir çöp olarak kalmaktadır. Sıfır Atık Projesi revize edildiği ve geliştirildiği takdirde sistemin şu an yaşadığı sorunlara çözüm bulması Türkiye’nin henüz yeni kurulmakta olan Sıfır Atık Sistemi’nin daha verimli çalışmasını sağlayacaktır.

[Türk-Alman Üniversitesi’nde İktisat Bölümü öğretim üyesi olan Doç. Dr. Elif Nuroğlu, uluslararası iktisat, yerçekimi modeli, ampirik uluslararası ticaret, ekonometrik modellemeler, ampirik makroekonomi, yapay sinir ağları ve fuzzy yaklaşımlar alanlarında çalışmaktadır]
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile