ANALIZ - Susa Beyannamesi Ve Türkiye-Azerbaycan Iliskilerinde Yeni Ufuklar

Cumhurbaskani Erdogan ile Azerbaycan Cumhurbaskani Aliyev'in Ermenistan isgalinden kurtarilan tarihi Susa kentinde imzaladiklari beyanname, iki ülke iliskilerini farkli bir boyuta tasirken, iliskilerin her alanda gelistirilmesini öngören bir yol haritasi da sunuyor Beyannamenin Kars Anlasmasi'nin 100. yildönümünde imzalanmasi ve Kars Anlasmasi'na atif yapilmasi oldukça önemli. 1921 yilinda imzalanan Kars Anlasmasi AzerbaycanTürkiye iliskilerinin temel anlasmalarindan biri ve bu yönüyle Susa Beyannamesi, Kars Anlasmasi ile kiyaslaniyor Azerbaycan ve Türkiye, Ikinci Karabag Savasi’ndan sonra yeni bir jeopolitik gerçeklik olusturmayi basarmisti. Bu jeopolitik gerçekligi yeni isbirligi önerileri ile de destekleyerek gelecege tasimak istemekteler

BAKÜ -CAVID VELIYEV- Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan’in uzun zamandir planlanan Susa ziyareti 15 Haziran’da gerçeklesti. Bu ziyaret Türkiye-Azerbaycan iliskileri ve bölgesel gelismeler açisindan büyük önem tasiyor.

Erdogan’in Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaskani olarak Ermenistan isgalinden kurtarilmis Susa’yi ziyaret etmesi, Azerbaycan’in bagimsizligina, sinir ve toprak bütünlügüne verilen güçlü ve kararli destegi yansitirken, Azerbaycan Cumhurbaskani Ilham Aliyev ile “Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasinda Müttefiklik Iliskileri Hakkinda Susa Beyannamesi”nin imzalanmasi iki kardes ülke iliskilerini yeni bir boyuta tasidi. Beyanname askeri, savunma sanayi teknolojileri, enerji, tasimacilik, ekonomik ve insani iliskilere kadar pek çok alanda iki kardes devlet arasindaki iliskilerin gelecegine yönelik yol haritasi sunuyor.

Devletlerarasi iliskilerde müttefiklik iliskileri hakkinda beyannamelerin imzalanmasi önemli. Fakat söz konusu beyannamenin iki kardes devlet arasinda imzalanmis olmasi metni iki ülkenin kamuoyu açisindan daha da mühim kiliyor. Bu anlamda müttefiklik sadece devletler arasinda degil, halklar arasinda da tesis edilebilir. Nitekim iki devletin halklarinin da büyük bir çogunlukla bu müttefiklik iliskisini kabul ettigi ve saygi duydugu, hatta bunu talep ettigi ve onayladigi, bu sayede ittifak iliskisinin kalici oldugu görülüyor.

Beyannamenin Kars Anlasmasi’nin 100. yildönümünde imzalanmasi ve Kars Anlasmasi’na atif yapilmasi da oldukça önemli. Susa Beyannamesi 1921 yilinda imzalanan ve Azerbaycan-Türkiye iliskilerinin temel anlasmalarindan biri olan Kars Anlasmasi ile kiyaslaniyor.

- Susa'nin sembolik önemi

Beyannameyi önemli kilan baska bir husus ise, Azerbaycan’in yani sira Türkiye-Azerbaycan iliskileri ve Türk dünyasi için de önemli olan Susa kentinde imzalanmis olmasi. Susa stratejik açidan kritik önem tasiyor ve burayi kontrol eden Karabag’i kontrol etme gücünü elde ediyor. Beyannamenin dibacesinde iki lider arasindaki görüsmenin “Azerbaycan’in ve bir bütün olarak Türk dünyasinin eski kültür besigi Susa kentinde yapilmasinin tarihi önemi”ne vurgu yapilmasi ve Türkiye’nin Susa’da konsolosluk açma kararini duyurmasi, bu bölgenin Ankara nezdinde tasidigi önemi de açikça ortaya koyuyor.

Cumhurbaskani Ilham Aliyev bu beyannamenin önemini anlamak için ismindeki “müttefiklik” ifadesine dikkat çekti. Uluslararasi iliskilerde müttefiklik savas durumunda iki veya daha çok devlet arasinda imzalanan resmi savunma anlasmasidir. Dogasi itibariyla bu tür anlasmalar savunma özelliklidir ve taraflardan birinin üçüncü bir devlet veya koalisyonun saldirisina ugramasi halinde imzaci devletlere güçlerini birlestirme sorumlulugu yükler. Susa Beyannamesi’nde bu konu söyle ifade ediliyor:

“Taraflardan herhangi birinin kanaatine göre onun bagimsizligina, egemenligine, toprak bütünlügüne, uluslararasi düzeyde taninmis sinirlarinin dokunulmazligina veya güvenligine karsi üçüncü bir devlet veya devletler tarafindan tehdit ve saldiri gerçeklestirildiginde taraflar ortak istisareler yapacak ve bu tehdit veya saldirinin önlenmesi amaciyla BM Sarti’nin amaç ve ilkelerine uygun girisimlerde bulunacak, birbirine BM Sarti’na uygun sekilde gerekli yardimi yapacaklardir. Bu yardimin kapsam ve biçimi ivedi yapilan görüsmeler yoluyla belirlenerek ortak tedbirler alinmasi için savunma ihtiyaçlarinin karsilanmasina karar verilecek ve Silahli Kuvvetlerin güç ve yönetim birimlerinin koordineli faaliyeti saglanacaktir.”

Cumhurbaskani Aliyev bu beyannamenin önemine, 44 günlük Vatan Savasi’nda “Türkiye’nin destegi olmasaydi müdahale etmek isteyen çok olurdu” ifadeleriyle dikkat çekti. Dolayisiyla Susa Beyannamesi her iki devlete askeri olarak birbirlerini destekleme yükümlülügü veriyor.

Öte yandan bu müttefikligin savunma amaçli oldugu ve kimseyi hedef almadigi bizzat Susa Beyannamesi’nin maddelerinde belirtiliyor. Taraflar iki devlet arasinda gelistirilen ve onlarin çikarlarina uygun askeri-siyasi isbirliginin üçüncü devletlere karsi olmadigini belirtiyorlar.

Ulusal çikarlarini ilgilendiren bölgesel ve küresel konulari görüsmek üzere taraflar, güvenlik konseyleri düzeyinde ortak toplantilar yapilmasini kararlastirdilar; ki bu adim iliskilerin bir üst düzeye çikarilmasi anlamina geliyor. Söyle ki; özellikle bölgesel ve küresel düzeyde çikarlari ilgilendiren konular 2007’den itibaren Yüksek Düzeyli Askeri Konsey’de konusulmaktaydi ve bu konseylere savunma bakan yardimcilari baskanlik ediyordu. Simdi ise bu, devlet baskanlarinin yönettigi güvenlik konseyi ortak toplantilari düzeyine yükseltildi.

- Isbirligi her alanda artiyor

Ikili iliskiler açisindan en dikkat çeken konulardan biri savunma sanayii teknolojileri alanda isbirliginin artmasidir. Bu konuda Cumhurbaskani Erdogan, “Azerbaycan’la teknoloji paylasimi ve ürünlerin Azerbaycan’da ortak üretilmesi için fabrika kurulacak” dedi. Yani Azerbaycan bu projenin gerçeklesmesi ile askeri teknoloji ithal eden bir devletten üretim merkezine dönüsecek.

Cumhurbaskani Aliyev’in ise daha önce yapmis oldugu “Azerbaycan küçük bir Türk ordusu modelini yaratacaktir” açiklamasi beyannamede atilan imzayla resmilesmis oldu. Taraflar iki kardes ülke silahli kuvvetlerinin çagin gereklerine uygun olarak yeniden yapilandirilmasi ve modernizasyonuna yönelik ortak çaba göstermeye devam etme karari aldi. Bunun da ötesinde askeri alanda isbirligine yeni bir boyut katarak diger dost ülkelerle ortak tatbikatlar yapilmasini da kararlastirmis oldular.

Iki ülkenin bölgedeki isbirligi açisindan gündemde tuttugu önemli konulardan biri de tasimacilik koridoru. Ikili isbirligi sonucu yapimi tamamlanan Bakü-Tiflis-Kars’in tamamlanmasi bölgede yeni isbirligi imkanlari ortaya çikardi. Orta Asya-Azerbaycan-Türkiye arasinda gerçeklestirilmekte olan ve Türk Konseyi tarafindan desteklenen Orta Koridor da Susa Beyannamesi’nde yer aldi. Bunun disinda Ikinci Karabag Savasi’nin ardindan iki kardes ülke arasinda yeni bir koridor imkâni ortaya çikti. Azerbaycan ve Türkiye’yi birlestirecek Zengezur Koridoru’nun önemine vurgu yapilarak aslinda bu politikalarin uzun dönemli oldugu gösterildi.

Ekonomik alanda 1 Mart itibariyla tercihli ticaret anlasmasini yürürlüge koyan taraflar bu beyanname ile serbest ticaret anlasmasi yönünde de bir adim atmis oldular. Beyannamede bu hususta, Türkiye ve Azerbaycan ürünlerinin serbest dolasiminin saglanmasi için gerekli mekanizmalarin olusturulmasi yönünde adimlar atilmasi kararlastirildi. 1 Nisan tarihi itibariyla taraflar arasinda vatandaslarin kimlikle seyahati de baslamisti. Bu beyanname ile vatandaslarin karsilikli olarak ülkelerinde ikamet mekanizmalarinin kolaylastirilmasi da kararlastirildi.

- Yeni jeopolitik gerçeklik

Türk Konseyi’nin kurucu ülkeleri ve lokomotifleri olan Azerbaycan ve Türkiye müttefiklik beyannamesinde Türk dünyasi ile isbirligine önem verdiklerini özellikle vurgulamak geregi duymustur. Bölgedeki diger örgütlere ve uluslararasi platformlara degil, Türk Konseyi’ne vurgu yapilmasi, Konsey’in iki devletin bölgesel politikalari açisindan tasidigi önemi gösteriyor.

Azerbaycan ve Türkiye, Ikinci Karabag Savasi’ndan sonra yeni bir jeopolitik gerçeklik olusturmayi basarmisti. Bu jeopolitik gerçekligi yeni isbirligi önerileri ile de destekleyerek gelecege tasimak istemekteler. Her iki devletin bölgede gerçeklestirdigi enerji ve tasimacilik projeleri jeopolitik dengenin onlarin lehine degismesine neden oldugu için bu alanda deneyime sahipler. Silahlanmadan ve bölgesel çatismadan kaçinan her iki devlet, isbirligi ve proje odakli çalismalarin bölgesel güç projeksiyonlarda öne çiktigini düsünüyor. Bölgesel isbirligi ayni zamanda bölgesel istikrar, ekonomik kalkinma ve refaha hizmet eder; bir nevi kazan-kazan durumu yaratir. Bu nedenle müttefiklik beyannamesinde bölgesel isbirligi önerileri de yapildi. Taraflar Azerbaycan’in isgalden kurtarilan topraklarinda Türkiye-Rusya Ortak Merkezi’nin faaliyetlerine Türkiye’nin katkilarinin bölgedeki baris, istikrar ve refahin saglanmasinda önemli rol oynadigina vurgu yaparak bu konuda Rusya ile isbirliginin önemini hatirlatmis oldular.

Müttefik devletler için bölgesel isbirliginin önemini hem liderlerin açiklamalarinda, hem de beyannamenin içeriginde görmek mümkün. Cumhurbaskani Erdogan bu anlamda Türkiye ve Azerbaycan’in ortak önerisi olan bölgesel altili isbirligi platformunu tekrar gündeme getirdi ve hatta Ermenistan’in olumlu davranmasi halinde diplomatik iliskilerin kurulmasi ve sinirlarin açilmasi konusunda gelecege iliskin olumlu mesajlar verdi. Beyannamede yer alan “Taraflar, Kafkasya bölgesinde istikrar ve güvenligin pekistirilmesi, ekonomi ve ulastirma alanindaki tüm baglarin yeniden saglanmasi, ayrica bölge devletleri arasindaki iliskilerin normale dönüstürülmesi ve uzun vadeli barisin saglanmasi yönündeki çabalarini sürdüreceklerdir” ifadeleri de taraflarin bölgesel isbirligine açik oldugunu vurgulamis oldu.

Aslinda Cumhurbaskani Erdogan’in “iliskilerimizin gelecegi açisindan bir yol haritasi” diye niteledigi bu beyanname, iki devletin özellikle imkân ve kabiliyetlerini her alanda birlestirerek Ikinci Karabag Savas’i sonrasinda da etkinliklerini devam ettirme çabalarinin devami mahiyetinde. Susa Beyannamesi’ne kadar taraflar arasinda imzalanan beyannameleri inceledigimiz zaman ortaya koyulan hedeflerin gerçeklestigi söylenebilir. Bu anlamda Susa Beyannamesi’ndeki hedeflerin de zamanla gerçeklesecegi öngörülebilir. Müttefik devletler bölgesel isbirligine açik olduklarini fakat ayni zamanda tehditleri de cevapsiz birakmayacaklarini açikça ortaya koymus oldular. Bu anlamda bölgesel etkinligin artirilmasi için de ortak hareket edeceklerini beyan ettiler.

[Dr. Cavid Veliyev Azerbaycan Uluslararasi Iliskiler Analiz Merkezi’nde sube müdürü olarak çalismaktadir]
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile