ANALIZ - Terörle Mücadele Balonundan Çikan Kriz Açiklamasi Afganistan

ABD, 11 Eylül saldirilarinin ardindan elKaide terör örgütünü ortadan kaldirmaya karar verdiginde, örgüte ev sahipligi yapan Afganistan’i da istikrara kavusturmak için yola çikti. Yirmi yilin sonunda ABD askerleri arkalarinda Asya, Afrika, Orta Dogu ve Avrupa için çok boyutlu yeni bir tehdit kaynagi birakarak evlerine döndü Görünen o ki, ABD geçen 20 yilda Afganistan’i kontrol altinda tutmak için harcadigi 1 trilyon dolardan fazla paranin artik Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti basta olmak üzere bölge ülkelerinin sorunu haline gelmesine karar vermis Washington yönetimi, bütçesindeki bu yükü rakiplerinin sirtina yikarak onlari hem mali bakimdan hem de güvenlik düzeyinde mesgul edecek Truva Atini kapilarina birakmis oluyor Potansiyel göç dalgasi Avrupa, Avustralya ve Orta Asya cumhuriyetleri yönünde ilerlerken, yol üzerindeki ülkeler için karsilanmasi zor maliyetleri ve ölümleri de beraberinde getirecek Afganistan kaynakli göçün, ÖzbekistanTacikistanTürkmenistan istikametinde gelismesi halinde halihazirda su kaynaklari için birbiriyle çatisan bu ülkelerdeki istikrarsizliklar daha da alevlenecektir Rusya’nin yaklasan tehdidi Orta Asya cumhuriyetleri sinirinda karsilamak için baslattigi tatbikatlar simdiden hem bölge ülkelerinin hem de Rusya için savunma bütçelerine yeni yükler getirmeye basladi Afganistan kaynakli göçün ve terörün tetikleyecegi sosyoekonomik ve güvenlik problemleri, Kuzey Afrika’dan Asya’nin Pasifik kiyilarina kadar yeni siyasi, ekonomik, etnik problemleri tetikleyecektir

ISTANBUL -MEHMET A. KANCI- ABD Baskani Joe Biden’in 14 Nisan 2021’de ülkesinin ve NATO üyelerinin askerlerini Afganistan’dan çekecegini açiklamasiyla ülke tarihinde yeni bir sayfa açildi. Açiklamayi takip eden dört ayda yasananlar ise uluslararasi toplum için kâbus senaryolari üretti. 2021 yili basi itibariyla ülkenin sadece kirsal kesimlerini kontrol altinda tutan Taliban, ABD askerlerinin ülkeden ayrilmasiyla beraber Iran, Pakistan ve Tacikistan sinirlarini kontrol eder hale geldi. Agustos’un ilk haftasinda 72 saat içerisinde 5 vilayet merkezini ele geçirdi. Taliban 1996’da yönetimi ilk ele geçirisindeki hatalari tekrarlamadan, Kuzey Ittifaki gibi kendisine direnebilecek bir koalisyon olusmasina sans tanimadan iktidara yürüyor. 10 Agustos itibariyla Taliban ülke topraklarinin yüzde 85’ini kontrol eder hale geldi. Peki, ABD’nin siyasi ve askeri karar vericileri nasil olup da Taliban’in bu denli kisa sürede Afganistan ulusal hükümetini ortadan kaldirabilecek kapasiteye sahip olabilecegini hesaba katmadi? 1975’te Saygon’un komünist Kuzey Vietnam kuvvetlerinin eline geçmesi gibi bir tecrübeye sahip olan süper güç ABD, Taliban konusunda hangi noktada yanildi; yoksa aslinda yanilmadi mi?

ABD’nin Afganistan’da bugün yarattigi durumu “bir dizi beceriksizligin eklendigi öngörüsüzlük” seklinde açiklayabilir miyiz? Yoksa ABD bilerek ve isteyerek Orta Asya, Güney Asya, Asya-Pasifik bölgesi ve Orta Dogu’nun kapisina bir Truva Ati mi birakti? Uluslararasi toplum, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle isgalin sona ererek bölgeye barisin gelecegini zannederken, birbiri içine geçmis sorunlardan olusan kaos yumagini nasil kucaklarinda buldular?

- ABD’nin ani söylem degisikligine dikkat!

Bu sorularin cevaplarina dair fikir edinmek için ABD Savunma Bakanligi’nin ve Amerikali diplomatlarin 6-9 Agustos tarihlerindeki açiklamalari ve hamlelerine kisaca göz atalim: Agustos ayina kadar, sagladiklari hava destegiyle Afganistan ulusal hükümetinin sahada askeri dengeyi koruyacagina ve Taliban’i müzakere masasina oturmaya ikna edecegine inanan ABD, sahadaki durumun dünyaya verdikleri mesajlarla açikça çelisir hale gelmesiyle kullandigi dili tamamen degistirdi.

ABD Savunma Bakanligi Sözcüsü John F. Kirby 9 Agustos’taki basin toplantisinda Taliban’in eski Baskan Donald Trump döneminde de sahada kazanimlari oldugunu dile getirerek, örgütün ilerleyisinin Biden yönetiminin kararlari ile dogrudan baglantili olmadigini ima etti. On gün öncesine kadar Taliban’in vilayet merkezlerini ele geçiremeyecegini iddia eden ABD’li yetkililerin açiklamalarinin aksine Kirby, 72 saatte 5 vilayet merkezinin Taliban’in eline geçmesinin endise verici oldugunu söyleyerek, kentleri koruma sorumlulugunu Afgan halkinin ve yönetiminin üzerine yikti. ABD Savunma Bakanligi sözcüsünün bir diger önemli ifadesi ise ABD’nin 31 Agustos tarihinden sonra Afganistan ulusal ordusuna hava destegi saglamaya devam edip etmeyecegi yönündeki soruya dairdi. Kirby, bu soruya simdiden cevap vermenin tartismali bir yaklasim olacagini ifade ederek, bu destegin de sinirli olabilecegi izlenimini yaratti. ABD’nin B-52 agir bombardiman uçaklarini kullanarak baslattigi hava destegi Taliban’a agir kayiplar verdirse de operasyonun maliyeti, uzun vadeli ve sürdürülebilir olmasini mümkün kilmiyor. ABD, B-52’lerin yikici gücünü Vietnam’da da kullanmis, elde edebildigi sonuç Kuzey Vietnam’i masaya oturtmak ve müzakereye razi etmek olmustu. Ayni silahin Taliban üzerinde benzer bir etki yaratma ihtimali ise muglak bir beklentiden öte degil. Nitekim, ABD yönetimi B-52 uçaklarinin Taliban üzerindeki etkisini görmek ve vilayet baskentlerinin isgalini durdurmak için Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad’i 8 Agustos’ta ivedilikle Katar’in baskenti Doha’ya gönderdi. Fakat bugüne kadarki tecrübeler, Halilzad’in Doha’da görüstügü baris müzakerelerini yürüten “Taliban Siyasi Bürosu” ve bagli oldugu “Siyasi Isler Komisyonu’nun” etkisinin sinirli olduguna isaret ediyor. Doha’daki Taliban temsilcilerinin sahadaki “Askeri Isler Komisyonu”nun üzerinde bir etkisi olduguna dair somut bir sonuç görülmüs degil.

ABD, bugüne kadarki müzakerelerde 2016’dan bu yana Taliban’in liderligini yürüten Mevlevi Hibetullah Ahundzade ya da Siyasi Islerden Sorumlu Yardimcisi Molla Abdulgani Baradar ile dogrudan görüsme yapma olanagi bulabilmis degil. Keza, Taliban’in askeri operasyonlarinin sorumlusu pozisyonundaki Molla Muhammed Yakub da dogrudan iliski kurulabilmis bir isim degil. ABD ve bölge ülkeleri Taliban yönetim semasinin dördüncü kademesindeki isimlerden öteye geçebilen bir diyalog tesis etmeyi basaramadi. Bu durum Moskova, Tahran ve Doha’daki görüsmelerin içerigi ile sahadaki gelismelerin bambaska istikametlerde ilerledigi bir süreci doguruyor.

Ingiltere ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi ülkeler Taliban’in uluslararasi taninma talep edecegi umuduyla daha ilimli bir siyaset izleyecegini beklerken, Taliban 1996’dan pek de farkli olmayan bir çizgide ülkede hakimiyetini tesis edecek adimlar atiyor. Ulusal hükümetin memurlari, medya mensuplari ve ögretmenler suikastlarla hedef aliniyor. ABD yönetiminin Afganistan’daki gidisata dair degisen söyleminin bir baska örnegine de 6 Agustos Cuma günü Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) sahit olundu. BM Afganistan Özel Temsilcisi Büyükelçi Deborah Lyons, vilayet merkezlerinin ele geçirilmesiyle Taliban’in insan haklari ihlallerinin farkina varirken Afganistan’in bir dönüm noktasinda oldugunu ilan etti.

Gelismeler Agustos ayiyla beraber ABD’nin Afganistan’a iliskin söylemlerinde radikal degisiklikler oldugunu tasdikliyor. Peki, ABD’nin radikal söylem degisiklikleri ortaya çikan riskleri 14 Nisan öncesindeki seviyeye geri döndürmeye yeter mi? Yoksa bu, tüpten çikan dis macununu geri sokma tesebbüsünden mi ibaret?

- ABD’nin Afganistan’dan çekilis biçimiyle jeopolitik haritaya ekledigi riskler

Afganistan’da 40 yildir devam eden isgal, çatisma ve iç savas süreçleri, beraberinde sonu gelmeyen bir göç hareketini de tetikledi. Nüfusu 40 milyona dayanan Afganistan’in 2 milyon 800 bin vatandasi kayitli ve kayitsiz olarak Pakistan’da yasiyor. Afganistan’dan ikinci büyük göçü alan Iran’da bulunan Afganlarin sayisi ise Birlesmis Milletler Mülteciler Yüksek Komiserligi (BMMYK) verilerine göre 800 bini buluyor. Ancak gayriresmî veriler bu sayinin 3 milyona yakin oldugu yönünde. Yine BMMYK’ya göre, Türkiye’deki Afganistan vatandaslarinin sayisi 200 binin üzerinde. 2014-2021 yillari arasinda Türkiye’ye ulasan kayitli Afgan düzensiz göçmenlerin sayisi ise 500 binden fazla. Taliban’in ülkenin tamaminda kontrolü saglamasi halinde Afganistan’dan Avustralya, Avrupa ve Orta Asya cumhuriyetlerine büyük bir göç dalgasinin tetiklenmesi kaçinilmaz kabul ediliyor.

Bugünkü Afgan nüfusunun yaklasik yüzde 60’i Taliban’in yönetim anlayisiyla ihtilaf yasamasi kaçinilmaz olan etnik ve dini kimliklere sahip gruplardan olusuyor. Nüfusunun yüzde 43’ünü 15 yasin altindaki bireylerin olusturdugu Afganistan, bu yönüyle de büyük bir göç potansiyeline sahip. Taliban rejiminden kaçmak isteyenlerin neleri göze alabilecegini anlamak için 6 Subat 2000 tarihinde yasanan bir uçak kaçirma olayini hatirlamakta fayda var. Kabil’den Mezar-i Serif’e iç hat seferini yapan Ariana Afgan Havayollarina ait Boeing 727 tipi yolcu uçagi, Taliban rejiminden kaçmak isteyen 9 Afgan vatandasi tarafindan 180 yolcu ve mürettebati ile Ingiltere’ye kaçirilmisti. Bugünkü sartlarda Afgan vatandaslarinin çok daha trajik girisimleri göze alabilecegini tahmin etmek zor degil. Halen Iran topraklarindan Türkiye’ye gelen Afgan düzensiz göçmenlerin beklenen ana göç dalgasinin parçasi olmadigini da dikkate almak gerekiyor. Bu kisilerin çogunlugu, büyük göç baslamadan önce, yaz mevsiminin uygun hava ve deniz sartlarindan yararlanarak Avrupa’ya ulasmayi hedefleyen, Iran’daki ekonomik kriz ve yönetilemeyen Kovid-19 salgini ortamindan bir an önce uzaklasmaya çalisan Afganlar. Ana göç dalgasi basladigi takdirde, bunun Suriye’den yasanan göçün kat be kat üzerinde sayilara ulasacagini tahmin etmek de zor degil. Potansiyel göç dalgasi Avrupa, Avustralya ve Orta Asya cumhuriyetleri yönünde ilerlerken, yol üzerindeki ülkeler için karsilanmasi zor maliyetleri ve ölümleri de beraberinde getirecek. On hafta içerisinde nükleer silah üretmek için yeterli materyale sahip olacagi iddia edilen Iran’a yönelik yeni yaptirim ve çatisma ihtimali gündemdeyken, milyonlari bulabilecek bir göç dalgasi, Tahran yönetimi için de denklemi daha karmasik hale getirecektir.

Taliban’in ilerleyisi ile yalnizca insanlarin degil, büyük miktarda konvansiyonel silahin da kontrolsüz dolasimi gündemde. Taliban, önlenemez ilerleyisi sirasinda, Afgan ulusal güvenlik güçlerine Batili ülkeler tarafindan tedarik edilen büyük miktarda hafif ve agir silah ile araci da ele geçirdi. ABD tarafindan terk edilen üslerde konteyner dolusu havan topu mermisinin nasil Taliban’in eline geçtigi Ingiliz haber kanallarinda gösterildi. Taliban’in ihtiyacinin çok üzerindeki bu silah ve mühimmatin kisa süre içerisinde Filipinler, Tayland, Özbekistan, Tacikistan ile Afrika ve Orta Dogu’daki DEAS baglantili gruplarla diger terör örgütlerinin eline geçtigine sahit olacagiz. Afganistan kaynakli silah enflasyonu Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya’yi dogrudan tehdit edecek kaynaklari da besleyecek.

ABD, 11 Eylül saldirilarinin ardindan Afganistan’a yönelik baslattigi harekatin teknik olarak bir isgal eylemi olmadigini, bir ulus insa etmeyi hedeflemediklerini ve tek amaçlarinin el Kaide’yi tehdit unsuru olmaktan çikarmak oldugunu savundu. Çekilme kararlarini gerekçelendirirken de ABD topraklarini Afganistan’dan tehdit edecek bir terör tehdidinin kalmadigini dile getirdiler. Ancak Taliban ve DEAS türevi gruplarin güvenli bölge olarak görecekleri Afganistan, Asya ve Orta Dogu için terör tehdidi üretmeye devam etmeyecek mi? Görünen o ki, ABD geçen 20 yilda Afganistan’i kontrol altinda tutmak için harcadigi 1 trilyon dolardan fazla paranin artik, Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti basta olmak üzere bölge ülkelerinin sorunu haline gelmesine karar vermis. Washington yönetimi, bütçesindeki bu yükü rakiplerinin sirtina yikarak onlari hem mali hem güvenlik düzeyinde mesgul edecek Truva Atini kapilarina birakmis oluyor.

Afganistan kaynakli göçün Özbekistan-Tacikistan-Türkmenistan istikametinde gelismesi halinde halihazirda su kaynaklari için birbiriyle çatisan bu ülkelerdeki istikrarsizliklar daha da alevlenecektir. Bu ülkelerin gida ve su güvenligi tehdit altina girecegi gibi, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Avrupa’ya uzanan Demir Ipek Yolunun, güney ve orta koridorlari üzerindeki terör riski büyüyecektir. Rusya’nin yaklasan tehdidi Orta Asya cumhuriyetleri sinirinda karsilamak için baslattigi tatbikatlar simdiden hem bölge ülkeleri hem de Rusya için savunma bütçelerine yeni yükler getirmeye basladi.

- ABD’nin armagani krizlere karsi direnç gelistirmek

ABD Baskani Biden’in Afganistan’dan 14 Nisan’da çekileceklerini açiklamasinin ardindan geçen 4 ayda sekillenen resim, ABD’nin, hasim gördügü ülkelere, vizyon eksikligi ve beceriksizlik görünümü altinda, farkli türlerde ve boyutlarda krizler armagan etme gayretinin varligina isaret ediyor. Ilk asamada Türkiye, Iran, Tacikistan ve Pakistan, Afgan sivillerin göçü için ABD tarafindan hedef gösterilirken, Rusya ve Çin potansiyel terör tehdidiyle sinanacak. Tehditlerin türü gelecek iki yil içerisinde çesitlenecek, yayilacaklari cografya ise genisleyecek. Afganistan kaynakli göçün ve terörün tetikleyecegi sosyo-ekonomik ve güvenlik problemleri, Kuzey Afrika’dan Asya’nin Pasifik kiyilarina kadar yeni siyasi, ekonomik, etnik problemleri tetikleyecek.

ABD, tasarladigi iki cepheli Yeni Soguk Savas’i yürütürken, Asya, Orta Dogu ve Afrika ülkeleri, kaynaklarini bugün gözümüzün önünde gelisen kaosun etkileriyle mücadele etmek için tüketecek. Afganistan kaynakli krizin “öngörülemeyen sonuçlari” ile yüzlesmek için, birinci dereceden etkilenecek ülkelerin önünde hâlâ az da olsa zaman var. ABD ve NATO’nun çekilmesiyle dogan boslugu yalnizca askeri boyutuyla degil, insani ve ekonomik boyutuyla, sorun hâlâ Afganistan topraklarindayken dolduracak bir koalisyon teskil edilmesi tek çikar yol. BM’nin âtil hale geldigi bir dönemde, ABD’nin uluslararasi toplumu bilinçli bir sekilde krizle karsi karsiya biraktigi göz önüne alindiginda, Türkiye’nin yalnizca Kabil Havalimanini kontrol etmenin ötesinde, Avustralya’dan Avrupa Birligi’ne, Çin’den Hindistan’a kadar genis bir cografyadaki ülkeleri ortak misyon etrafinda bir araya getirecek sekilde Afganistan’a elini uzatmasi için sartlar uygun. Taliban, Afganistan’in tamamini ele geçirdikten sonra yapilacak müdahaleler, henüz basladigi noktada söndürülmemis orman yangini gibi kitadan kitaya atlayarak 100’den fazla ülkenin kapisini çalacaktir.

[Gazeteci Mehmet A. Kanci Türk dis politikasi üzerine analizler kaleme almaktadir]

???????
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile