Kuzu, AK Parti'ye gelişinde basın mensuplarının sorularını cevapladı. Başörtüsü sorununun çözümünde yasa değişikliği mi, partilerarası mutabakatın mı gerekli olduğuna yönelik bir soru üzerine Kuzu, şu cevabı verdi: "'Ortada bazı kararlar var. İşte malum, yasa var, kararlar var. Aslında mevzuatta açık bir yasak yok. Kararlar dışında o da somut olay üzerine verilmiş olan kararlar. Yani bir olay gelmiş, bu olay üzerine verilmiş kararlar, İnsan Hakları Mahkemesinin kararı da Danıştay'ın kararı da, Anayasa Mahkemesi'nin kararları da... Dolayısıyla bu verilen kararlara biz toplu olarak baktığımız zaman somut olay üzerinden verilen kararlar. Yani bunları bir kanun maddesi, Anayasa maddesi gibi görmek doğru değil. Şimdi ayrıca, kanun bazında baktığınız zaman YÖK Yasası'nın 17. maddesi var. O da çok açık olarak duruyor orada. Ne diyor o kanunun o maddesi, 'yürürlükteki yasalara aykırı olmayan kılık kıyafet serbesttir' diyor. Şimdi bu iptal edilmedi. Anayasa Mahkemesi'nde bu 1989'da gittik, iptal edilmedi. Böyle olunca zannediyorum YÖK bunun uygulanmasını sağlıyor şu anda. Yani yapmaya çalıştığı bu. Bir yasal dayanağı o. Muhalefet diyorsa ki 'Biz bu sorunu çözeceğiz' o zaman yasal dayanakta sorun varsa bu nasıl çözülecekse o zaman oturup ortak bir mutabakat olması lazım. Mademki ortak bir çözüm aranıyor, anayasa değişikliği mi olur yasa değişikliği mi olur, herhangi başka bir şey mi olur? Bana sorarsanız hiç birine gerek kalmadan YÖK'ün bu uygulaması doğrudur. Uygulamayı fiili olarak desteklemek şeklinde bütün muhalefet partileri bunu devam ettirebilirler. Mevcut uygulama bence doğrudur. Böyle bakmak lazım konuya.''
"O AÇIDAN BİRAZ DAHA BEKLEMEMİZ LAZIM"
Kuzu, konunun partiler arasında görüşüldüğüne işaret ederek, "Bir mutabakata varılması lazım. Bu konuda bizim herhangi bir hazırlığımız o anlamda yok. Yani 'şöyle olursa biz varız' gibi yok. Çünkü bunu ortak çözmek için varız. Bakalım nasıl formül çıkar.'' dedi.
Başörtüsü konusunun laiklikle bir tezatlığı olmadığını ifade eden Kuzu, "Sonuç olarak laiklik bir ülkede din ve vicdan özgürlüğünün garantisidir. Eğer bunu sağlamıyorsa demek ki yorumda bir sorun var demektir. Benim anlatmaya çalıştığım bu. Bizim hükümet olarak değişmez maddelerle zerre kadar sorunumuz yok. Buradaki sorun uygulamadan, yorumdan kaynaklanan sorun. Konuya böyle bakmamız lazım. O zaman normal bir Türkiye görmüş oluruz. Normalleşme gerçekleşmiş olur. O açıdan biraz daha beklememiz lazım. Konuyu başka yere çekmek doğru olmaz. İlkelerin kendisiyle ilgili bir problem yok. Çünkü bu ilkeler zaten baştan beri çözülmüş ayıklanmış gelmiş ve dünya da insan haklarını en güzel gerçekleştiren formüller bunlar aslında. Laiklik, sosyal devlet, hukuk devleti ve demokratik devlet. Bu dört ilk konusunda dünya zaten mutabakata varmış. Yani hangi ülkede bunlar uygulanırsa o ülkede mutluluk olur. İnsanlar daha rahat eder. Türkiye'de sorun varsa, demek uygulamada sorun var. Bunu düzeltmemiz lazım.'' değerlendirmesinde bulundu.
"SEÇİME GÖLGE DÜŞÜRMEK İÇİN SÖYLEMİŞ OLDUĞU BİR TAKIM SÖZLER"
HSYK seçimlerinde 'blok olarak oy kullandırıldığı' yönündeki iddialara değinen Kuzu, ''Sanmıyorum. Seçim Kurulu o itirazlara bakar öyle bir şey olursa. Yani sonuç olarak bu belli kesimin seçime gölge düşürmek için söylemiş olduğu bir takım sözler'' diye konuştu. Kuzu, seçimlerde 12 bin hakim ve savcının oy kullandığını belirtti.