Anayasa Mahkemesi, yasa dışı sloganların atıldığı yürüyüş ve basın açıklamasına katıldıkları gerekçesiyle iki öğretmene disiplin cezası verilmesi ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası üyesi olan, devlet okulunda öğretmenlik yapan iki kişiye, 2011'de sendikanın Diyarbakır şubesi tarafından düzenlenen ana dilde eğitime destek etkinliği kapsamındaki yürüyüşe, basın açıklamasına katıldıkları gerekçesiyle kınama cezası verildi.
Cezaya karşı idari makamlara yapılan itirazın reddedilmesi üzerine, sendika tarafından öğretmenleri temsilen disiplin cezalarına karşı iptal davası açıldı.
Dava, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi tarafından reddedildi.
Davanın reddi kararlarına karşı yapılan itiraz ve karar düzeltme başvuruları da Bölge İdare Mahkemesince kabul edilmemesinin ardından iki öğretmen, demokratik haklarını kullanmak maksadıyla basın açıklamasına katıldıklarını, disiplin cezası verilmesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın Diyarbakır 2. İdare Mahkemesine gönderilmesine hükmeden Anayasa Mahkemesi, başvuruculara 2'şer bin lira manevi tazminat ödenmesini de kararlaştırdı.
- Karardan
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının, kolektif bir şekilde kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkanı verdiğinin belirtildiği kararda, bu hakkın, çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkmasını, korunmasını ve yayılmasını güvence altına aldığı vurgulandı.
Sendika tarafından organize edilen yürüyüş ve basın açıklaması sırasında bir terör örgütü liderini övücü mahiyette sloganlar atıldığının hatırlatıldığı kararda, yürüyüş ve basın açıklaması esnasında şiddet hareketleri görüldüğüne, başvurucuların bu şiddet hareketlerine katıldıklarına ya da yürüyüş ve basın açıklaması esnasında atılan sloganlara iştirak ettiklerine dair herhangi bir tespitte bulunulmadığı aktarıldı.
Başvurucuların, sırf anılan sloganların atıldığı bir etkinliğe katılmış olmaları sebebiyle disiplin cezalarına muhatap olduklarına vurgu yapılan kararda, şunlar kaydedildi:
"Şiddet içermeyen bir etkinliğe katılan, terörü övücü mahiyetteki sloganlara iştirak etmeyen ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan başvurucuların kamu görevlisi olmaları durumunda dahi toplantı özgürlüklerinin korunması gerekir. Barışçıl bir gösteride bazı kimselerin bu fırsatı kullanarak terör örgütü liderini övücü mahiyette slogan atmaları, bu toplantıya katılanların tümünün toplantı hakkına müdahale edilmesini haklı kılmaz. Böyle durumlarda kamu makamlarının toptan bir cezalandırma yerine barışçıl toplantı yapanlarla terörü övücü mahiyette slogan atanları ayrıştırma ödevi vardır."
Yasaklanmış davranışlarda bulunmayan başvurucuların herhangi bir kınanabilir olaya karışmadıkları da göz önüne alındığında küçük de olsa bir cezaya muhatap olmamaları gerektiğinin altı çizilen kararda, başvurucuların cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı, haklarına yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olmadığının değerlendirildiği bildirildi.
Anayasa Mahkemesinden 'Hak İhlali' Kararı
Yüksek Mahkeme, yasa dışı sloganların atıldığı yürüyüş ve basın açıklamasına katıldıkları gerekçesiyle kınama disiplin cezası verilen iki öğretmenin 'toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine' karar verdi Karardan: 'Şiddet içermeyen bir etkinliğe katılan, terörü övücü mahiyetteki sloganlara iştirak etmeyen ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan başvurucuların kamu görevlisi olmaları durumunda dahi toplantı özgürlüklerinin korunması gerekir'.