Anayasa Mahkemesi, Türkiye Ermenileri Patrikliği seçimi yapılması talebinin reddedilmesinde din özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 1998'de Türkiye Ermenileri Patrikliğine Mesrob Mutafyan seçildi.
Mutafyan'da, 2007 yılı yaz aylarından itibaren bazı davranış değişiklikleri görüldü, yapılan tıbbi değerlendirmeler sonucunda hazırlanan sağlık raporlarında, kendisinin görevini yapamayacak derecede hasta olduğu ifade edildi.
Türkiye Ermenileri Patriğinin görevini yapamayacak derecede hasta olduğu gerekçesiyle İstanbul Valiliğine yeni bir patrik seçimi için iki ayrı başvuruda bulunuldu. Bu başvurulardan biri Ruhaniler, diğeri ise "siviller grubu" olarak adlandırılan Türkiye Ermenileri Patrik Seçimi Müteşebbis Heyeti tarafından yapıldı.
Ruhaniler, Mutafyan'ın sağlık sorunları nedeniyle görev yapamadığını belirterek, Türkiye Ermenileri Eş Patriği unvanıyla yeni bir ruhani önder seçilmesini önerdi. Siviller grubu ise yeni patrik seçimi yapılması gerektiğini bildirdi.
İstanbul Valiliği sivillerin talebine cevap vermeyerek zımni olarak reddetti, Ruhanilerin önerisini ise Patriklik makamı boşalmadığı için kabul etmedi, ancak "Patrik Genel Vekili" seçimi yapılabileceğini kaydetti.
Bunun üzerine Türkiye Ermenileri Ruhaniler Genel Meclisi tarafından patrik genel vekili seçimi yapıldı. Bu göreve, Aram Ateşyan getirildi.
Sivillerin taleplerinin Valilikçe reddine ilişkin karara karşı İdare Mahkemesinde iptal davası açıldı. Patrik genel vekili seçimi yapılmasının uygun olacağı kanaatine yalnızca Ruhani Meclis tarafından yapılan temaslar sonucu ulaşıldığı, seçimin sadece Ruhaniler tarafından değil aksine çoğunluğu sivillerden oluşan Delegeler Meclisince yapılması gerektiği ifade edildi.
İdare Mahkemesi davayı reddettti, itiraz üzerine dosyayı inceleyen Danıştay ise temyiz talebini kabul etmedi.
Bunun üzerine "siviller grubu"nda yer alan Levon Berç Kuzukoğlu ve Ohannes Garbis Balmumciyan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, idarenin cemaatin kendi dinamikleriyle halletmesi gereken bir meseleye müdahale etmesinin ve cemaat geleneklerinde olmayan bir kurum ihdas ederek patrik sorununu çözmeye çalışmasının cemaatin iç işlerine müdahale olduğunu, patrik seçiminin antidemokratik bir şekilde engellendiğini belirterek din özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürdü.
Yüksek Mahkeme, oy çokluğuyla Anayasa'nın 24. maddesinde güvence altına alınan din özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti.
- Karardan
Ülke sınırları içinde bulunan Patriklik makamını dolduracak patriklerin seçim usulünün, 1863 tarihli Nizamname ile yazılı hukuka bağlandığı aktarılan kararda, Nizamname'nin, Ermeni cemaatinin patrik seçimine ilişkin hükümlerinin bugüne kadarki uygulamaların temelini oluşturduğu bildirildi.
"Nizamname'de patriklik makamının boşalacağı tüm haller sayılmakla tüketilmek yerine 'esbab-ı saire' denilerek Patriklik makamının boşaldığı benzer hallerde de yeni patrik seçilmesi gerektiği ifade edilmiştir." değerlendirilmesinde bulunulan kararda, idarenin, yeni patrik seçilmesine ilişkin halleri ölüm ve istifa ile sınırlayarak seçim taleplerini reddettiği, Nizamname'de yer alan "esbab-ı saire" ibaresini yorumlamadığı vurgulandı.
Aynı şekilde İdare Mahkemesinin de kararında Nizamname'ye dayanmasına rağmen davanın reddine hükmettiği, "esbab-ı saire" ibaresinin ne anlama geldiğini değerlendirmediği kaydedilen Yüksek Mahkemenin kararında, patriklik makamının genel olarak patriklerin ölümü ile boşalmasına rağmen tarihte, seçimle iş başına gelen patriğin istifa dahi etmeden makamı terk ettiğinin, yerine patrik seçimi yapıldığının görüldüğü hatırlatıldı.
Kararda, "Bahsi geçen normda patriklik makamını boşalmış sayan hallerin tek tek sayılması yerine 'sair sebepler' denilerek kamusal makamlara uygulamada daha geniş bir yorum alanı tanınmış olduğu gözetildiğinde, idare ve derece mahkemelerinin kararlarının uygun ve yeterli oldukları kabul edilemez." görüşüne yer verildi.
- "Din veya inancın mensuplarınca karar verilebilir"
Ermeni cemaati için çok önemli yetki ve görevler üstlenen patriğin seçiminin 10 yılı aşan bir süre ile Ermeni toplumunun iradesine göre yapılamadığı aktarılan kararda, şunlar kaydedildi:
"Cumhuriyet Dönemi'nde yapılan patrik seçimlerinde Sivillerin ağırlığının bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla Ruhaniler Genel Meclisinin patriğin yetkilerini kullanmak üzere bir patrik genel vekili seçmeleri ve bu vekilin oldukça uzun bir süre dinsel ve yönetsel alanlarda patriğin yetkilerini kullanması Ruhanilerin iradesinin öncelenmesine ve Sivillerin iradesinin gözardı edilmesine neden olmuştur. Ermeni patriğinin hangi hallerde seçileceğine açıkça Bakanlık karar vermiştir. Oysa acil bir toplumsal ihtiyacı karşılama hali dışında yeni bir dini liderin hangi hallerde seçileceğine veya dini liderin seçim usulüne devlet karar veremez. Zira Anayasa Mahkemesinin daha önce de ifade ettiği gibi bir din veya inancın gerekliliklerine ancak söz konusu din veya inancın mensuplarınca karar verilebilir.
İdare, meselenin diyalog yoluyla çözümlenmesi imkanını araştırmamış, meselenin Ermeni gelenek ve görenekleri ile dinsel gerekliliklerine uygun bir biçimde çözümlenmesi için politikalar geliştirmemiştir. İdare, yeni patrik seçimini engellerken Nizamname'de somutlaştığı anlaşılan Ermeni geleneklerinin ruhuna ve Ermeni cemaatinin iradesine baskın gelen zorlayıcı toplumsal ihtiyacı da ortaya koyamamıştır. Dolayısıyla Türkiye Ermenileri Patrikliği seçimi yapılması taleplerinin reddedilmesi nedeniyle başvurucuların din özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır."
Anayasa Mahkemesinden 'Türkiye Ermenileri Patrikliği Seçimi' Kararı
Yüksek Mahkeme, Türkiye Ermenileri Patrikliği seçimi yapılması talebinin reddedilmesinde din özgürlüğü hakkının ihlal edildiği sonucuna vardı Karardan: 'Türkiye Ermenileri Patrikliği seçimi yapılması taleplerinin reddedilmesi nedeniyle din özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır'.