'Antalya Epilepsi Hasta Okulu Programı'

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haspolat: 'Önyargılar, (epilepsi hastaları) bazılarının eğitimlerine devam edememesine, bazılarının işsiz kalmasına neden olmakta. Bu nedenle hastalarımız nöbet geçirme korkusuyla sokağa bile çıkamamaktadır' Öğretim Üyesi Doç. Dr. Doğan: 'Epilepsi hastasını bağlamak, ağzına kaşık sokmak, çeneyi açmaya çalışmak, su içirmek, yiyecek vermek, madde koklatmak ve kalp masajı kesinlikle yapılmamalıdır'

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenay Haspolat, toplumdaki önyargıların epilepsi hastalarının eğitimlerine devam edememesine, bazılarının da işsiz kalmasına neden olduğunu belirterek, "Bu nedenle hastalarımız nöbet geçirme korkusuyla sokağa bile çıkamamaktadır." dedi.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde düzenlenen "Epilepsi Hasta Okulu Programı"nda konuşan Haspolat, halk arasında "sara" olarak bilinen epilepsinin Türkiye'de her yüz kişide bir görüldüğünü ve ülkede yaklaşık 700 bin epilepsi hastası bulunduğunu söyledi.

Epilepsinin, beynin normal aktivitesinin sinir hücrelerindeki aşırı yük boşalmasıyla bozulduğu yaygın bir nörolojik hastalık olarak tanımlandığını ifade eden Haspolat, genetik veya geçirilen travmalar, ateşli hastalıklar, zehirlenmelerin epilepsiye yol açabileceğini belirtti.

Haspolat, en net ifadeyle epilepsinin "beyin hücrelerinde şimşek çakması olarak" ifade edilebileceğini kaydetti.

Epilepsi nöbetinde hastanın sesler işittiğini, korku duyduğunu, karışık duygular yaşadığını, baş ağrısı, sersemleme gibi şikayetler yaşadığını anlatan Haspolat, klinik değerlendirmeler sonucunda epilepsi hastası olunup olunmadığına karar verildiğini vurguladı.

Haspolat, epilepsi hastalarının şeker hastalığı gibi kronik hastalık çekenlerden hiçbir farkları olmadığını, toplumdaki ön yargılar nedeniyle sosyal yaşamlarını sürdürmekte zorlandıklarını dile getirerek, "Bu önyargılar bazılarının eğitimlerine devam edememesine, bazıların işsiz kalmasına neden olmakta. Bu nedenle hastalarımız nöbet geçirme korkusuyla sokağa bile çıkamamaktadır." dedi.

Ön yargıların bilgilendirme ve eğitimle ortadan kaldırılabileceğine dikkati çeken Haspolat, epilepsinin kişiden kişiye değişiklik gösteren nöbetlerle ilerlediğini söyledi.

Haspolat, "Epilepsi hastalığı, toplumun hakkında çok fazla bilgi sahibi olmaması nedeniyle çeşitli önyargıları da beraberinde getirmektedir. Epilepsi hastalarının evlenmesinden iş hayatına, okul sürecinden sosyal hayata kadar kulaktan dolma yanlış bilgiler nedeniyle hastalar bir süre sonra anksiyete, depresyon, çeşitli ciddi psikolojik problemlerle uğraşmak zorunda kalabilmektedir." diye konuştu.

Epilepsinin MÖ 2000'lere dayanan geçmişi olduğuna değinen Haspolat, bu hastalıkla ilgili ilk yazılı bilgilinin Babil tabletlerinde yer aldığını anlattı.

Tarihteki önemli siyaset, sanat ve bilim insanlarından bazılarının epilepsi hastası olduklarını anımsatan Haspolat, Aristo, Dostoyevski, Sokrates, Leonardo Da Vinci, Michalengelo, Pascal, Moliere, Roma İmparatoru Julius Sezar, Rus Çarı Büyük Petro, Vincent Van Gogh ve Elton John gibi dünyaca meşhur epilepsi hastalarının işlerinde başarılı ünlü kişiler olduklarını sözlerine ekledi.

- Sara nöbetinde yapılmaması gerekenler

Nöbet geçiren hastaya ilk yardımın nasıl yapılacağıyla ilgili bilgi veren Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Apaydın Doğan da epilepsi hastalarının yanlış bilgiler nedeniyle bazen çok zor durumda bırakıldıklarını anlattı.

Doğan, nöbet geçiren hastalarda baygınlık, zihin karışıklığı, ağız şapırdatmak, kol ve bacaklarda kasılma, titreme, terleme, nefes alıp vermede zorlanma gibi belirtilerin ortaya çıktığını kaydederek, normalde olmayan koku ve tat, ani çığlık, morarma, başın bir yana dönmesi, eliyle yüzünü çekiştirme gibi durumların da ortaya çıkabileceğini vurguladı.

Böyle bir durumda hastanın başının altına yastık konularak kafasının yüksekte tutulması gerektiğini ve çevresinde delici ve kesici malzemelerin bulunmamasına özen gösterilmesi gerektiğini dile getiren Doğan, hastaya kesinlikle fiziksel müdahale yapılmaması gerektiğini belirtti.

Doğan, "Epilepsi hastasını bağlamak, ağzına kaşık sokmak, çeneyi açmaya çalışmak, su içirmek, yiyecek vermek, madde koklatmak ve kalp masajı kesinlikle yapılmamalıdır." dedi.

Toplantıda güncel ve alternatif tedavi yöntemleri, çocukluk ve erişkinlik döneminde epilepsi, hastaların sosyal ve hukuki hakları gibi konularda bilgi verildi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile