'Araçlara Alkol Ölçer Takılsın' Önerisi

İşlek caddelerdeki trafik sorunlarıyla ilgili oluşturulan Meclis Dilekçe Alt Komisyon raporundan:'Bağdat Caddesi ve benzeri caddelerde, gece geç saatlerde gençler arasında yapılan ralli yarışmalarının engellenmesi için o bölgelerde devriye sayısının artırılması, ikiüç ihlalden sonra kasko değeri yüksek olan bu araçların belli bir süre trafikten men edilmesi, ölümlü kazaya karışmaları durumunda ise kusur oranına ve yargı kararına bağlı araca el konulması gündeme gelebilir''Bu caddelerde bir kılavuz personelin kamyon şoförünün yanında istihdam edilmesi öngörülebilir'''Alkollü araç kullanımı sebebiyle ehliyetine el konulan kişi, ehliyetini geri almaya gittiğinde, aracına bir alkol kiti/alkol ölçer takılması düşünülebilir''Alkollü araç kullanımı ağırlaştırılmış suç kapsamında değerlendirilmelidir'.

ALP ÖZDEN - TBMM Dilekçe Komisyonu bünyesinde oluşturulan "Şehir Merkezlerindeki İşlek Caddelerin Trafik Sorunlarının Araştırılması ve Alınabilecek Önlemlerin Belirlenmesi Alt Komisyon" raporunda, Bağdat Caddesi ve benzeri caddelerde, gece geç saatlerde gençler arasında yapılan ralli yarışmalarının engellenmesi için o bölgelerde devriye sayısının artırılması, iki-üç ihlalden sonra kasko değeri yüksek olan bu araçların belli bir süre trafikten men edilmesi, ölümlü kazaya karışmaları durumunda ise kusur oranına ve yargı kararına bağlı araca el konulmasının gündeme gelebileceği belirtildi.

AK Parti Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı başkanlığında Alt Komisyonun yaptığı çalışmanın raporu, TBMM Dilekçe Komisyonu tarafından kabul edildi.

Raporda, nüfus artışı ile birlikte meydana gelen hızlı şehirleşme ve bunun sonucunda ortaya çıkan ulaşım sorunları ile taşıt ve sürücü sayısındaki artışların, trafik sorununu da beraberinde getirdiği belirtildi.

Senede yaklaşık bir milyon aracın trafiğe girdiği Türkiye'de otopark sorununun gittikçe büyüdüğü belirtilen raporda, "Öte yandan, yanlış park ve duraklamalar, karayolu üzerinde alan daralmasına neden olmakta, akan taşıt trafiğini engelleyerek, araçların seyir süresini arttırmakta, görüş açısını daralttığı ve kısıtladığı için trafik kaza riskini arttırmaktadır. Bu durum yaya hareketlerini kısıtlamakta ve ciddi tehlike de oluşturmaktadır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, 100 milyon taşıt içinde kilometreye düşen ölüm oranı sıralaması Amerika Birleşik Devletleri'nde yüzde 0,3; İngiltere'de ve Almanya'da yüzde 1 iken Türkiye'de ise bu oranın yüzde 10 olduğu vurgulanarak, "Türkiye'de hem ulaşımda hem de taşımacılıkta kara yolu kullanımının yüksek olması ve ağır vasıta sayılarının çokluğu genel olarak trafik kazalarının artmasına da neden olmaktadır. Ülkemizde yaşanan trafik kazalarında en çok hayatını kaybedenlerse maalesef 15-29 yaşlarındaki gençlerimiz olmuştur. Öte yandan, trafik kazaları nedeniyle ortaya çıkan ölüm ve yaralanma vakaları, artan engelli birey sayısı, yaşanan maddi kayıplar düşünüldüğünde, trafik kazalarının milli ekonomimize sosyo-ekonomik maliyeti inanılmaz boyutlardadır." ifadeleri kullanıldı.

-"Kent merkezinin yayalaşması"

Raporda, şu önerilerde bulunuldu:

"- Toplu taşıma araçlarının, şehir merkezlerinde trafik yoğunluğunun fazla olduğu zaman dilimlerinde belirlenen güzergahlara girmemesi, metro, tramvay gibi alternatif araçlarla ücretsiz aktarma yapılarak veya alternatif farklı tali yollardan ulaşımın sağlanması gerekmektedir.

- Yayalar için yatay ve düşey işaretlemeler ile alt ve üst geçitlerin yeterince olmadığı, geçit bulunan yerlerde de yayaların buraları kullanmaları konusunda gerekli alışkanlıklara sahip olmadıkları, rastgele yerlerden ve gerekli kontrolü yapmadan karayolunda karşıdan karşıya geçtikleri, sürücülerin de yayalara tolerans göstermedikleri görülmekte, bu konuda etkin önlem ve denetim tedbirlerinin alınması gerekmektedir.

- Güvenli bir trafik ortamı için bisiklet yollarının diğer taşıt yollarından ayrı olarak tesis edilmesi, şehir planlamalarında bisiklet kullanımının mutlaka yaya ve araçlarla birlikte düzenlenmesi gerekmektedir.

- Trafiğin yoğun olduğu cadde ve sokakların, araç trafiğine tamamen ya da belirli saatlerde kapatılarak kısıtlama getirilmesi veya toplu ulaşım araçlarının tercih edilmesine yönelik güzergah ve kısıtlamalar getirilmek suretiyle kent merkezlerinin yayalaşacağı düşünülmektedir.

- Yük taşımacılığı veya diğer alanlarda taşımacılık faaliyetinde bulunulan araçların trafiğin yoğun olduğu cadde ve sokaklardan geçişi trafik güvenliğini olumsuz yönde etkileyebilmekte ve trafik akışını güçleştirebilmektedir. Trafik akışına ilişkin (güzergah, gün, saat vb.) kısıtlama içeren düzenlemeler yapılabilir ve bu tür taşıtlara güzergah izin belgesi verilebilir.

- Ana arterler üzerinde bulunan pazar yerleri ve galeriler başka bir alana kaydırılmalıdır.

- Kaza kara noktaları belirlenerek, ülkemizin kaza risk haritası oluşturulmalıdır.

- Özellikle okul, hastane ve alışveriş merkezlerinin yoğun olduğu yerlerdeki yollarda gereken güvenli hız sınırlarına uyulmasını sağlamaya yönelik yatay ve düşey işaretlemeler ile standartlara uygun fiziki tedbirler (Yol Sathı Hız Kontrol Elemanları-Tümsekler-Kasisler) alınıp, etkin bir şekilde uygulanmalıdır.

- Yayaların karşıdan karşıya geçişlerinde yaya geçitlerini kullanmalarına yönelik eğitim ve denetim faaliyetlerinin etkinliğinin arttırılması, toplu taşıma araçlarının belirlenmiş güzergah ve duraklar dışında yolcu indirme ve bindirme yapmalarına izin verilmemesi gerekmektedir.

- Trafikte kural ihlallerinde herkesin anında şikayetlerini ulaştırabileceği mobil uygulamalar geliştirilmelidir.

- Okul servis şoförlerinin trafik adabı eğitimi alması, ticari araç kullanan tüm sürücülere bu eğitimin verilmesi hedeflenmelidir.

- Trafik denetimlerinde şehir içinde ve şehirlerarası yollarda elektronik ve mobil denetimler yaygınlaştırılmalıdır.

- Şehir içinde ölümlü kazaların sebeplerinin yüzde 90'ında aşırı hız ve kırmızı ışık ihlalleri bulunmaktadır. Aşırı hızın azaltılması için hız yapılan cadde ve bulvarların tespit edilerek ve trafik mühendisliği çerçevesinde hız kesiciler ve kameralı denetim sisteminin tam kurulması şarttır.

- Kentiçi hız politikasından ayrı olarak caddede düşük hız uygulaması yapılabilir. Hız sınırının 20 km/saat seviyesine kadar düşürülmesi mümkündür.

- Mevzuatta değişiklik yapılarak bu gibi caddelerde hız sınırını aşma halinde uygulanan idari para cezalarının iki katına veya daha fazlasına çıkarılması caydırıcı olur.

- Caddenin 'iki yönlü' trafiğe dönüştürülmesi düşünülebilir. Orta kaldırımla (refüj) oluşturulacak bölünmüş yol özellikle ölümlü kaza riskini düşürebilir."

-Günde 500 kamyon

Raporda, Bağdat Caddesi'nin daha önce 24 saat kamyon trafiğine, mikser trafiğine kapalı olduğu, şu anda ise kentsel dönüşüm nedeniyle günde yaklaşık 500 kamyon ve beton mikserinin buraya geldiği aktarıldı.

Bu işlek/yoğun caddelerde bir kılavuz personelin kamyon şoförünün yanında istihdam edilebileceği önerilen raporda, "Kamyonların üzerinde uyarıcı işaretlerin bulundurulması, reflektörlü olması sağlanabilir. Caddenin değişik noktalarında 'kamyon çıkabilir', 'kentsel dönüşüm aracı çıkabilir' görsellerinin artırılması fayda sağlar." görüşü kaydedildi.

Bağdat Caddesi ve benzeri caddelerde, gece geç saatlerde gençler arasında yapılan ralli yarışmalarının engellenmesi için o bölgelerde devriye sayısının artırılması, iki-üç ihlalden sonra kasko değeri yüksek olan bu araçların belli bir süre trafikten men edilmesi, ölümlü kazaya karışmaları durumunda ise kusur oranına ve yargı kararına bağlı araca el konulmasının gündeme gelebileceği ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi:

"- Sokakta aşırı hız sonucu kaza yapan bir kişinin yargılama safhası, mevzuatta hüküm olmadığı için zor olmaktadır. Bu konuda mevzuata yönelik düzenleme yapılması gerekmektedir.

- Şehirlerdeki trafik yoğunluğunu azaltmak için toplu ulaşımın artırılması gibi, demiryolu, tramvay, İstanbul gibi şehirler için de deniz yolu taşımacılığının da artırılması gerekir.

- Stajyer sürücülük uygulaması geliştirilerek devam ettirilmelidir.

- Sürekli kural ihlali olarak aşırı hız, hatalı sollama, yakın takip vs. yapan sürücüler için 'saldırgan sürücü'lük kavramı trafik psikologları arasında kullanılmaya başlamıştır. Saldırgan sürücülük kavramı ile, kural ihlali yapanların suçluluk psikolojisi ile karşılaşması amaçlanmaktadır.

- Tüm trafik kaza oranlarında alkolün oranı yüzde 50 civarındadır. Alkollü araç kullanımı ağırlaştırılmış suç kapsamında değerlendirilmelidir.

- Alkollü araç kullanımı sebebiyle ehliyetine el konulan kişi, ehliyetini geri almaya gittiğinde, aracına bir alkol kiti/alkol ölçer takılması düşünülebilir. Kişi aracına alkollü olarak bindiğinde, söz konusu cihaz bunu nefesten/havadan algılayacak ve belirli bir merkeze sinyal gönderecektir. Bu sistem 2009 yılından beri ABD’de uygulanan bir sistemdir.

- Ölümlü trafik kazalarında dava sonuna kadar hakim kararıyla ve kusur durumuna göre ehliyete tedbir konulabilir.

- Kamunun trafikle ilgili birimlerinde olan görevlilerin alanında uzmanlaşması için sık sık görev yeri değişikliklerinden kaçınılmalıdır."

Rapora ilişkin, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığından gerekli önlemlerin alınmasının istenmesine de karar verildi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile