“Arap Baharı ' olarak bilinen Ortadoğu ve Kuzey Afrika´daki siyasal değişimler, oluşturduğu fırsatlar ve zorluklar, Bursa Kent Konseyi Gençlik Meclisi Uluslararası İlişkiler Çalışma Grubu ve Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi 'nin ortaklaşa düzenlediği toplantıda konuşuldu. Bursa Kent Konseyi Koza Salon 'da gerçekleştirilen toplantıya, gençler büyük ilgi gösterdi. Bursa Kent Konseyi Gençlik Meclisi Başkanı Hakan Darılmazlar, birçok sosyal konuda gençlere yönelik etkinlikler düzenlediklerini söyledi. Son dönemde ekonomik, siyasal ve hatta duygusal olarak hayatın her alanında etkisini hissettiren olaylara tanık olduklarını belirten Darılmazlar, “Her zaman tarih kitaplarında anlatılan isyanları günümüzde televizyonlarda canlı yayınlarda, sosyal paylaşım ağlarında anlık mesajlarda sanki bizler de yaşadık.
Bölgede zarar gören her bir kişi için biz de endişelendik. Şimdi ise onların geleceğe dair umutlarını ve korkularını paylaşıyoruz. Önümüzdeki yıllarda politikaya yön verecek olan bizlerin bu olayları doğru bir biçimde değerlendirebilmesi için doğru bilgiye ihtiyacımız var “ dedi. 'ARAP BAHARI ASLINDA TSUNAMİDİR '“Arap Baharı´nın, Güney Akdeniz ve Ortadoğu Siyasal Coğrafyasına Etkileri” ana temasıyla gerçekleştirilen toplantının konuşmacısı Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nur Köprülü, süreci değerlendirdi. Son dönemde yaşanan toplumsal hareketlerin sadece Ortadoğu 'da olmadığını anlatan Dr. Nur Köprülü, ekonomik sıkıntıların dışa vurumu olarak siyasi reform taleplerinin Yunanistan 'da, Doğu Avrupa ülkelerinde ve Lübnan 'da da yaşandığını kaydetti. 'Arap Baharı ' kelimesinin bir medya ürünü olduğunu da ifade eden Köprülü, “Aslında bu bir tsunamidir. Daha nereye kadar genişleyeceği belli değil ve taşlar yerine oturmadı.
Bu yüzden olaylara bahar veya devrim demek için çok erken. Aslında Ortadoğu 'daki olaylara 'demokrasi ve haysiyet için devrim ' diyebiliriz. İçsel dinamikler olmasaydı bu kadar etki yapamazdı. Çünkü Arap Baharı 'nın başladığı Tunus, ana sorun olan Arap-İsrail meselesinde çok yeri yoktur. Mısır 'da başlasaydı belki dış dinamiklerin etkili olduğunu söyleyebilirdik. Çünkü Mısır 'ın İsrail ve Gazze üzerinde aktif politikaları vardır” dedi. 'SÜREÇTEN İRAN FAYDALI ÇIKTI 'Ortadoğu 'daki bu hareketlenmeden sonra İsrail 'in daha fazla yalnızlaştırılmasıyla süreçten İran 'ın en fazla fayda sağlayan ülke olduğunu da kaydeden Köprülü, konuyu Türkiye çerçevesinden de değerlendirdi. Türk-Arap dünyası arasındaki ilişkilerin 90 'lı yıllardan sonra kurumsallaştığını söyleyen Köprülü, “Esas kırılma noktası ise, 2003 yılında ABD 'nin Irak 'a müdahalesi sırasında Türkiye 'nin destek vermemesidir. İkinci kırılma noktası ise Gazze ablukasından sonra Türk dış politikasının büyük adımlar atmasıdır. Böylece Türkiye, Arap dünyasında çekici bir ülke olmuştur. Türkiye hem fırsatlar kazandı, hem de güven inşa süreci başlattı. Tespitlerime göre de Arap Baharı 'ndan sonra Türkiye, bölgesel dış politika izlemeyi tercih etti. Bugünkü konjonktürde Türkiye yumuşak bir güç olmak istiyor. Yani barışçıl, demokratik, hukukun üstünlüğüne inanan, insan haklarına saygılı çizgi izliyor. Askeri gücü kullanmadan, söylemler üzerinden güven inşa ediyor” dedi.Toplantının sonunda gençlerin sorularını da yanıtlayan Köprülü 'ye, verdiği bilgilerden dolayı Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Enes Battal Keskin ve Gençlik Meclisi Başkanı Hakan Darılmazlar tarafından teşekkür plaketi takdim edildi.
'Arap Baharı Aslında Tsunamidir'
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Yrd Doç Dr .Nur Köprülü, Arap Baharı'nın aslında Tsunami olduğunu belirterek, "Daha nereye kadar genişleyeceği belli değil ve taşlar yerine oturmadı" dedi.