'Arap Baharı'nı Aşırı Güçleri Kullanarak Zehirlediler'

Torun, AA muhabirine yaptığŸı açıklamada, Batılı ülkelerin, Suriye odaklı gelişŸmelerde başŸlangıçta özellikle Türkiye'yi pasif kalmak ve sürece müdahale etmemekle hatta BeşŸşŸar Esed'in yanında olmakla suçladığŸını anlattı.

Bu ülkelerin, daha sonra Türkiye'nin Esed'e karşŸı tavır almasıyla hızla frene bastığŸını ve havanın değŸişŸtiğŸini dile getiren Torun, şŸöyle devam etti:

"Yemen'de o dönemde bayağŸı bir sıkı direnişŸle muhalifler Ali Abdullah Salih'i devirdiler ancak bir süre sonra tekrar ayaklanmalar başŸladı. Yani Arap Baharı bir süre sonra bir şŸekil değŸişŸtirdi. Kısa zamanda aşŸırı Selefilerin, Selefi oldukları söylenen birtakım grupların ortaya çıktığŸını görüyoruz. En son 'Irak şžam İslam Devleti' denilen malum örgüt. Bu gruplar ortaya çıktı ve kısa zamanda Batılılar bu bölgede diktatörlük rejimlerini desteklemek için bir meşŸruiyet oluşŸturdular. Batılılar, aslında Araplara demokrasinin gelmesini istemiyordu. Esasen mevcut yıpranmışŸ rejimlerin bir şŸekilde değŸişŸtirilip tekrar aynı şŸekilde devam ettirilmesini istiyorlardı, bunu da sağŸladılar."

Torun, yıpranmışŸ Mübarek rejimi yerine yıpranmamışŸ bir Sisi'nin olduğŸunu belirterek, şŸunları ifade etti:

"Mübarek 30 senede çok yıpranmışŸtı, şŸimdi Sisi taze bir diktatör. Suriye'de hiçbir zaman Hafız Esed'i devirmek gibi bir dertleri olmadı. Aynı şŸey bugün de oluyor çünkü OrtadoğŸu'da insanların tercihlerinin iktidar olması Batılıların menfaatine değŸildir. OrtadoğŸu'ya 100 yıldır vaziyet eden güçler, bir şŸekilde bu bölgelerin OrtadoğŸu'da yaşŸayan halkların eline geçmesi korkusundan dolayı kısa sürede bu Arap Bahar'ını birtakım aşŸırı güçleri kullanarak zehirlediler ve bugünkü noktaya geldik. Maalesef şŸu anda Libya'da birbiriyle çarpışŸan iki hükümet var. şžimdi de Batı'nın müdahalesini meşŸru kılmak için oraya IşžİD sokuldu."

- Türkiye'nin Afrika açılımı

Torun, 2005'te DışŸişŸleri BakanlığŸınca resmi olarak başŸlatılan bir süreçle Türkiye'nin ilk defa yönünü Afrika'ya döndürdüğŸüne dikkati çekti.

Kafkasya, Balkanlar, OrtadoğŸu'dakilere ek olarak Afrika açılımı başŸlatıldığŸını dile getiren Torun, "Afrika'da 2005'te 12 olan büyükelçilik sayımız şŸu anda 39'a çıktı" ifadesini kullandı.

Somali'deki deneyimlerine değŸinen Torun, Türkiye'nin Afrika'daki güzel işŸlerin en güzel örneklerinden birinin bu ülkede gerçekleşŸtirildiğŸini dile getirdi.

Cemalettin Kani Torun, Türkiye'nin Kıbrıs'tan sonra yaptığŸı en büyük uluslararası operasyonun Somali'de olduğŸunu ifade ederek, "Somali, 600 bin kilometrekarelik bir toprak ve 12 milyon civarında nüfusuyla ve 20 yıldır süren iç savaşŸla çok ciddi problemli olan bir bölgeydi. Türkiye, buraya yaptığŸı müdahaleyle Afrika'nın diğŸer bölgelerinde de aslında bir şŸekilde kendini göstermişŸ oldu. Orada yaptıkları, diğŸer Afrika ülkeleri için de örnek oldu" diye konuşŸtu.

Büyükelçilikler ile Türk İşŸbirliğŸi ve Koordinasyon Ajansının (TİKA), Afrika'nın birçok ülkesinde etkin olduğŸunu anlatan Torun, bu durumun Türkiye'nin siyasi etkinliğŸini ekonomik getiriye dönüşŸtürmediğŸini belirtti.

Afrika'nın neredeyse her yerinde faaliyet gösteren ve bir şŸekilde etkin olan Türkiye'den başŸka 4 ülke (ABD, İngiltere, Fransa ve LJin) bulunduğŸunu aktaran Torun, şŸunları kaydetti:

"Türkiye'nin, Afrika'nın ithalatından aldığŸı pay şŸu anda yüzde 2,5. Afrika, 600 milyar dolar ithalat yapıyor, Türkiye sadece bunun 15 milyar dolarını karşŸılıyor. Oysa Türkiye, siyasi etkinliğŸini ekonomiye dönüşŸtürdüğŸü takdirde Afrika'ya ihracatımızın 60 milyar dolarları geçmesi lazım. Bu da cari açığŸın kalmaması demektir. Ekonomisi ve siyasetiyle diğŸer bölgelere yayılarak bu anlamda Türkiye'nin 2023'te ilk 10 ekonomi arasına girmesi ve 25 bin dolar kişŸi başŸı milli gelir hedefine ulaşŸması açısından çok önemli."

Torun, Türkiye'nin ihracat konusunda Afrika'nın yanı sıra özellikle GüneydoğŸu Asya ve Güney Amerika'da da etkin olması gerektiğŸini sözlerine ekledi.