Sempozyumun ikinci gününde "Bediuzzaman ve Milliyetçilik ya da Bugün Munazaratı Nasıl Anlamalıyız" başlıklı oturumda Araştırmacı Yazar Murat Çiftkaya konuştu.
Çiftkaya, "Kkategorik olarak Kemalizm’e karşı çıktığımızı söylüyoruz. Ama zihniyetimizde milliyetçiliğin ve ulus devletçiliğin kol gezdiğinin farkına varmıyoruz. Birer gizli Kemalist olarak ortada dolaşmaktan artık vazgeçmeliyiz." dedi.
Çiftkaya,milliyetçiliğin sıkıntılı ve acılı bir konu olduğunu belirterek, "Milliyetçiliği tartışmak demek haksızlıklarla kırgınlıklarla yüz yüze gelmek demektir. Hem kendimizle yükleşmek hem de karşımıza gelenle yüzleşmek demektir. Bu noktadan eğer bir çözüm üretmek istiyorsak bu yüzleşmeyi gerçekleştirmek gerekiyor. Yüzleşmek için de itiraf etmek gerekir." ifadelerini kullandı.
"GİZLİ KEMALİST OLARAK ORTADA DOLAŞMAKTAN ARTIK VAZGEÇMELİYİZ"
Artık kafalardaki milliyetçilik tortuların temizlenmesi gerektiğine dikkat çeken Çiftkaya, "Bunun sonucu olarak elbetteki en fıshı hakların ve özgürlüklerin tanınmaması kimliklerin inkarı, zulümler, kan akması gibi süreçlere bizzat müdahil olmasak bile bazen olumlayarak bazen de sesiz kalarak bunun bir parçası olduk. İnşallah kimse alınmaz ama birinci noktayı şu şekilde yorumlayabiliriz. Zihnimizdeki Kemalizm’den kurtulmak, zihnimizdeki Kemalizm’i temizlemek şeklinde özetleyebiliriz. Çünkü kategorik olarak Kemalizm’e karşı çıktığımızı söylüyoruz. Altı ilkenin işte hiç birine katılmadığımızı söylüyoruz. Ama zihniyetimizde milliyetçiliğin ve ulus devletçiliğin kol gezdiğinin farkına varmıyoruz. Dolayısı ile birer gizli Kemalist olarak ortada dolaşmaktan artık vazgeçmeliyiz. Münazarat gibi eserleri kafasında milliyetçilik ve devletçilik tortusu okumaktan vazgeçmemiz gerekir." diye konuştu.
Munazarat'ı anlamadaki engelleri ortadan kaldırmak için ilk önce zihniyetimizdeki milliyetçi tortulardan kurtulmak ve bunlardan temizlemek gerektiğini anlatan Araştırmacı Yazar Murat Çiftkaya konuşmasına şöyle devam etti: "Ben doğrusu dışarıya derken başka insanlar değil de ama Münazarat’ın birinci ortakları olan birinci muhatapları olan ve Risale-i Nur'a bağlı olan insanların asıl olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kanaatimce Türkiye bir hamur ise bilinçli dindarlar özellikle Risale-i- Nur talebeleri bu hamurun mayasıdır. Sayının önemi yok ama kamuoyu dediğimiz şey yani biz milliyetçiliğimizden vazgeçersek işte o zaman Türkiye’nin önündeki sorun büyük ölçüde çözülür." diye konuştu.
HAYATI ZİNDANLARDA VE SÜRGÜNDE GEÇTİ
Oturum Başkanı Dicle Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof Dr. Orhan Ayyıldız ise Said Nursi'nin ömrünün neredeyse büyük kısmını hapishanelerde, zindanlarda olmadığı zamanlarda da sürgünlerde geçirdiğini söyledi.
Ayyıldız, "Ama bize şunu söyleseler gelin içeride bir iki ay biraz dinlenin deseler herhalde onu söylememek için pek çok şeyimizden taviz veririz. Ama Bediuzzaman asrımızın müceddidi olduğu için bu söylediğimiz şeylerden uzaktı bunu hayatı ile bize gösterdi." dediSempozyumun ikinci oturumunda da "Said Nursi’nin Üniversite Modeli Medresetül Zehra" konusu masaya yatırıldı. Bediuzzaman’ın Medresetül Zehra fikrinin 100 yıl sonra kabul gördüğünü belirten İstanbul Üniversitesi eski Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Servet Armağan ise Medresetül Zehra fikrinin Bediuzzaman için büyük önem arz ettiğini bunu fiiliyata dökmek için hapislerde ve zindanlarda yattığını ve sürgün hayatı yaşadığını anlattı .
Araştırmacı-Yazar Çiftkaya: Zihnimizdeki Milliyetçi Tortuları Temizlemeliyiz
Mardin Artuklu Üniversitesi'nde dün başlayan 'Münazarat Ekseninde Kürt Meselesi ve Milliyet Fikri' adlı sempozyum devam ediyor.