Arınç: 'Seçim 10 Ay Sonra Ey Millet'

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 12 Eylül referandumunda anayasa paketinin kabul edilmesiyle birlikte Türkiye'de artık hiç kimsenin darbe, müdahale yapmayı aklından geçiremeyeceğini söyledi

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 12 Eylül referandumunda anayasa paketinin kabul edilmesiyle birlikte Türkiye'de artık hiç kimsenin darbe, müdahale yapmayı aklından geçiremeyeceğini söyledi.
Arınç, Manisa İnsan Hakları ve Demokrasi Platformu'nun Atatürk Spor Salonu'nda düzenlediği etkinliğe konuşmacı olarak katıldı. Programa, Arınç'ın yanı sıra eşi Münevver Arınç, AK Parti İl Başkanı Abdurrahim Arslan, sivil toplum kuruluşları yöneticileri ile binlerce vatandaş katıldı. Program, Tıp Fakültesi öğrencilerinden oluşan amatör tiyatro grubunun sergilediği "80'lik Eylül Dede'nin Sonu" konulu skeçle başladı. Oyunda anayasa paketine 'Hayır' diyen çevreler ile 1980 ihtilalini yapan Kenan Evren
anlatıldı. Oyunun sonunda Evren, 'Hayır' yazılı bir tabuta konuldu.Oyunu beğeniyle izlediğini ve yakın tarihi gerçekleri anlattığını belirten Arınç, ''80'lik tarihe gömülen ve sonuna geldiğini gördüğünüz garip insan yere yuvarlanınca... Neye hissettiklerimi söylemiyelim. İnşallah güzel günler göreceğiz. Güneşli günler diyen şair gibi geleceğimizin çok parlak olduğunu, güneşliği olacağına inanıyorum'' dedi.
Seçimin 10 ay sonra olduğuna dikkat çeken Arınç, "Şimdi boşuna bağırıp çağırmayın. İktidar yerinde muhalefet yerinde ve sadece biz anayasayı onaylayacağız" dedi.
TBMM'nin yaptığı anayasa değişikliğinin milletin önüne geldiğini, seçmenlerin artık Pazar günü tercihlerini yapacağını belirten Arınç, ''Kendilerini çok akıllı milleti sürü gibi görenler her zaman kaybettiler yine kaybedecekler'' dedi. Anayasa değişikliğinin zorluğunu ve sürecini anlatan Arınç, Anayasa'nın bundan önce 16 kez değiştiğini, 70'den fazla maddenin değiştiğini, birilerinin anayasa değişikliği olursa 'ülkenin bölüneceği, karanlığa gideceği, rejimin değişeceği' korkusuna kapıldığını dile
getirerek, şunları söyledi: ''Anayasa Allah işi değil kul yapısı. Anayasa da nasıl değişeceğini öngürmüş. İlk 3 maddesi değişmez. değiştirilmesi teklif edilemez. Geri kaldı 171 madde. Hepsi değişebiliyor. Anayasa'nın kendisi.''
Anayasa'nın bir maddesinin değiştirilmesiyle ilgili uzun ve zorlu bir sürecin olduğunu anlatan Arınç, sözlerine şöyle devam etti: ''Sonunda bir de Anayasa Mahkemesi var. Mahkemeye hergün koşarak gidenler var. İki kere iki 4 diye çıkardığınız kanunu bile virgülünü beğenmedim diye Anayasa Mahkemesi'ne götürenler var."
Evet çıkarsa Türkiye'de kimsenin darbe yapmayı, müdahale yapmayı aklından geçiremeyeceğini anlatan Arınç, şöyle konuştu: "Bizi dövecekse millet dövsün başkasına yanağımızı uzatmayız. Kafamıza balyozla vurup kafese tıkmak için neler planladıklarını gazetelerde, diziler halinde televizyonlarda izliyorsunuz. Siz bizi bir defa iktidara getirdiniz topla tüfekle bizi yıkamıyorlar, bundan sonra da yıkamayacaklar. Darbeler, cuntaların dönemi Türkiye'de artık kapandı. Biz ancak milletin git demesiyle gideriz.''

Arınç, "kimsenin 'kendi anayasalarını yaptılar, bize hiç söylemediler, hiç duymadık, haberimiz yoktu, akşam uyuduk sabah bir baktık Anayasa değişmiş' diyemeyeceğini, bunu söyleyecek bir deli varsa deliler için Manisa'da akıl hastanesi olduğunu" anlattı.
Arınç, 2001'de 3'lü koalisyon hükümeti varken Anayasa'nın 34 maddesinde değişiklik yapıldığını, kimsenin o zaman 'Memleket bölünüyor, elden gidiyor' demediğini, Anayasa'nın 16 defa değişirken görülmeyen korkulu rüyaların bugün neden görüldüğünü bunda bir samimiyetsizliğin olduğunu söyledi.
SEÇİM 10 AY SONRA
Arınç, konuşmasında, ''70'den fazla maddesi değişen Anayasa'nın velevki 26 maddesi de değişse nedir bu korku? Nedir bu bağırmak, çağırmak, hakaretler etmek. İnsanların özel hayatına saldırmak neyin nesi? Bu Türkiye'de statükocu anlayışın bir takım imkanların ellerinden gidiyor olması karşısında ve artık Türkiye'de darbeler döneminin bittiğinin resmen ilan edilmesi karşısındaki gözyaşlarıdır başka hiçbirşey değil" diye konuştu.
"Pazar günü neyin oylamasını yapacağız?" diye soran Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Anayasa değişikliklerine 'Evet' mi 'Hayır' mı diyoruz. Ama onlar zannediyor ki pazar günü biz listeler halinde partiler olacak, onların amblemi olacak, onların aday listesi olacak. Sanki iktidar, muhalefet parlamento değişecek. Seçim 2011 temmuzunda. Bilemedin bir iki ay önce. Neden bu sene temmuz-ağustosu görünce 'Temmuzda seçim mi olur' diyenlerin sesi fazla çıkıyor da ondan. Geç bıraktıramamayız ama bir iki ay
öncesine almak icin şahsen çalışacağım, gücüm ne kadar yeterse. Seçim 10 ay sonra ey millet. Şimdi boşuna bağırıp çağırmayın iktidar yerinde muhalefet yerinde ve sadece biz anayasayı onaylayacağız. Korkmaya gerek var mı?"
"Acaba bizim bilmediğimiz bir bomba dinamit mi var bu değişikliğin içinde?" diyen Arınç, şunları söyledi: "Bana inanmıyorsan beni yanlı buluyorsan bu anayasa mahkemesinin kararına ne diyebilirsin. Anayasaya aykırılık var diye mahkemeye gidenler o kadar emindiler ki kendilerinden milletin önüne sandığı getirmeyelim bu millet sandığı görürse 'evet' diyecek diye korktular. Mahkemeye gidip 'bunlar sizin kökünüzü kurutacaklar iptal edin de kurtulun' diyorlar. Ama anayasa mahkemesi baktı ki yapılanların hepsi
anayasa uygun''
DEĞİŞİKLİĞİ ANAYASA MAHKEMESİ İSTEDİ
TBMM Başkanlığı döneminde Anayasa Mahkemesi Başkanının Mustafa Bumin olduğunu, mahkemenin ihtiyaçlarını kendisine sunduğunu, kendisinin de 'Hükümete de gidin dediğini hükümete de gidildiğini anlatan Arınç, ''Bugün yaptığımız değişikliklerin bir kısmı Mustafa Bumin'in getirdiği dosyanın içerisinde var. Sonra Tülay Tuğcu sonra Haşim Kılıç hepsi 'Anayasa Mahkemesi iş göremez halde. Üye sayısını artırın, meclisin de üye seçmesini temin edin' diye bizzat talepte bulundular. Anayasa Mahkemesi taleplerine
aykırı bir karar verir mi?'' diye konuştu.
'HSYK'nın 7 olan üye sayısını 22'ye çıkardıklarını anlatan Arınç, sözlerine şöyle devam etti: "Mecburuz. Çünkü AB bizden bunu istiyor. AB Venedik Komitesi diyor ki bu 5 kişilik hakile olmaz. Kürsüde 15 bin hakim savcı var onların temsilcisi yok diyor. Çoğulcu anlayışla HSYK'yı yeniden kuracaksın diyor. Ben, AB bunu istiyor ve buna gerçekten ihtiyaç var diye istiyorum. Bunların hepsi hem taraf olduğumuz sözleşmelerin hem de AB'nin hukuk ve demokrasi standardının bir gereğidir. 15 bin tane hakim savcı
var onlar 10 tane hakim seçecek. Barolar birliğinden gelecek onlar da üye olacak. Hepsi hukukçu. Niye korkuyorsun. Anayasa mahkemesine çok güvendiğine göre senin ortalığa çıkıp bunda anayasaya aykırılık yokmuş demen gerekir. Onu da demiyorlar."
Bunun bir samimiyet testi olduğunu anlatan Arınç, şöyle konuştu: "Biz baştan beri bu işin doğru ve faydalı olduğunu söyledik. Bunda haklıyız şimdi söylemeye devam ediyoruz.1961 Anayasası kendinden önceki döneme tepkidir. 1980'de Evren ve arkadaşları darbe yaptı. 1961 Anayasası'nı çöpe attılar kendi anayasalarını getirdiler. Kullanma tarihi çoktan geçmiş, 80 darbesinin ürünü yarısından fazlası değişmiş, 16 defa tanınmaz hale gelmiş, param parça Evren'in darbe Anayasası. Bundan hala utanmayanlar var. Ben
bir demokrat olarak utanıyorum. 21. yüzyılda AB sürecinde kişi hak ve özgürlüklerinin daha çok tanındığı güçlendiği zamanda Türkiye'nin paramparça olmuş darbe anayasasıyla yönetilmesi benim ağırıma zoruma gidiyor. Yok mudur TBMM'nin yeni bir Anayasa yapma imkanı ve ihtiyacı. Vardır. Buna teşebbüs de ettik. Bu teşebbüsümüzün karşılığı parti hakkında kapatma davası açmak oldu ve anayasa mahkemesinin verdiği hukuki olmayan kararlar oldu. Anayasa Mahkemesinin öyle kararları varki TBMM'nin iradesini kurucu asli
iktidar yetkisine sahip görmüyor ve ancak diyor ki darbeler sonucu bir anayasa yapılırsa kurucu ya da danışma meclisinde onlar olabilir diyor. Utanıyorum yüzüm kızarıyor ama bu Türkiye'nin bir gerçeği. Madem tamamını yapamıyoruz biz de maddelerini değiştirmek suretiyle daha demokrat çağdaş hale getirebiliriz."
Şimdi yapılanın bu olduğunu anlatan Arınç, "Biz demokrasiden yanayız.bu demokrasi demek seçim demek, hür irade demek, eşitlik demek. Egemenlik milletindir demek. Milletin iradesinin önünde hiçbir müdahelenin olmaması demek. Darbeler olmayacak, cunta faaliyetleri olmayacak, açık gizli müdahale muhtıralar bildiriler olmayacak. Ülkeyi seçilmiş hükümetler yönetecek. Yanlış yaparsa kendi içinde denetleme mekanizmaları var. Yanlış yaparsa millet seçimde değiştirecek. Bir ülkede demokrasi varsa o ülkede tankla
tüfekle topla demokrasiye balans ayarı yapılmayacak balans ayarı demokrasilerde seçimle sandıkla olacak. Biz bunun icin çalışıyoruz ve bunu yapmaya mecburuz.''
NE KADAR ÇOK EVET ÇIKARSA MİLLETİMİZİN ÖNÜ O KADAR ÇOK AÇILACAK
Ülkede 60 hükümetin göreve geldiğini ve kısa süre görev yaptığını, AK Parti'nin ise 8 yıldan bu yana başarıyla görev yaptığını anlatan Arınç, sözlerine şöyle devam etti: ''Yurt dışından gelen gazeteciler 10 tane soru soruyarlar sonra da 'Türkiye'de bundan sonra darbe olur mu?' diyorlardı. Bana gazetecilerin son seneye kadar her karşılaştığımızda sorduğu bir soruydu. Biz onlara kesinlikle Türkiye'de darbeler dönemi kapandı, artık kimse milletin iradesine karşı gelemez diyorduk adam seviniyordu. Kapıdan
çıkarken yine diyordu ki 'Eminmisiniz'. Her 5 yılda bir muhtıra her 10 yılda bir ihtilal yaşamış Türkiye'de dış itibarınız bu noktadaysa demokrasi adına üzülmek gerekir."
87 yılda 60 hükümet geldiğini anlatan Arınç, "Son 8 yılı çıkarın geri kalan yılları hükümetlere bölün. Bir hükümetin ömrü 1 yıldan fazla değil. Böyle bir ülke olur mu biz Afrika ülkesi miyiz? Bize gelince sorun 8 seneyi, ne çektiğimizi neler planladıklarını ne hesap kitap yaptıklarını. Darbeler cuntaların dönemi Türkiye'de artık kapandı. Biz ancak milletin 'git' demesiyle gideriz. Kazık çakacak halimiz yok. İş yapamaz vaatlerimizi tutamazsak millet bize niye oy versin" dedi.
Arınç, 'Demokrasinin gerçekleşmesi için anayasaya hükümler koymaları gerektiğini, Anayasa'nın birey odaklı olması gerektiğini, vatandaşın devlete karşı hukuk gücünü artırması gerektiğini dile getirdi. Arınç, yeni anayasa paketiyle birlikte bürokrasinin şeffaf hale gelip denetleyeceğini bildirdi.
GÜMÜŞ YÜZÜK TAKMAK CUMHURİYETİ YIKMAK İÇİN YETERLİ
Türkiye'de fişleme rezaletinin yaşandığını, her memur, kanaat önderi hakkında fişlemelerin yapıldığını dile getiren Arınç, sözlerine şöyle devam etti:''Bazen apartman kapıcısıyla bazen jandarma polisle bazen muhtarla bazen istihbaratla 'Bu adam ne yer ne içer, namaz kılar mı kılmaz mı, eşinin başı örtülümü değil mi çocuğu hangi dersaneye gider, evinde hangi televizyonu izler, elinde gümüş yüzük var mı yokmu bu da bir kriter. Ben meclis başkanı oldum. O soytarılardan bir tanesi öyle yazdı. 'Bunda gümüş
yüzük var' dedi. 'Dikkat, aman ha. Cumhuriyeti yıkmak için yeterli gümüş yüzük. Rejim tehlikede, laiklik elden gitti. Ben de inadına takıyorum. Hem de akit taşlısını takıyorum. Birileri korksun diye. Bir rejim gümüş yüzükten dolayı yıkılacaksa böyle çürük rejim mi olur ya. İsteyen altın yüzük isteyen gümüş takar. Ama yüzüğüne bileziğine bakarak insanlar fişlenirse vay başımıza gelenlere. 5 yıl meclis başkanlığı yaptım ne dosyalar gördüm. Bu adam şudur vali olamaz.İnsanların hayatını didik didik etmek
dünyanın en büyük haksızlığı. Bana ne başkasının özel hayatından. İnancından dolayı terfi edememesi işine son verilmesi ne büyük terbiyesizliktir.''
Savcı Ferhat Sarıkaya'nın Şemdinli davasının iddianamesini hazırladığını ve içerisinde dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın isminin olduğunu anımsatan Arınç, ''Celallendi adam yazı yazdı HSYK'ya. Bu adamı atın diye. Bunlar da başüstüe dediler ve attılar'' dedi.
Sarıkaya'yı hukuk müşaviri yapmak istediğini ancak Sarıkaya'nın bunu kabul etmediğini şu an haftalık ve günlükle çalışır hale geldiğini, bir savcının avukatın yazıhanesinde dosya getir götür işini yaptığını dile getiren Arınç, şunları söyledi: ''O onurlu ve şerefliydi. Onu mesleğinden atanlar o büyük insan karşısında her zaman ezilmeye mahkum olacaklar''
"HSYK atacaksa birini atsın ama haklı sebepleri olsun" diyen Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: "Rüşvet gırla gidiyor. Rüşveti tespit edebiliyor musun. Adamına göre kararlar gırla gidiyor. Neler dönüyor cezaevlerinde savcılıklarda hakimliklerde. Her meslekte kötü iş yapanlar olur, kötüler temizlensin. Buna eyvallah. Ama sorgusuz sualsiz insanların atılmasına hayır diyoruz. Sivil yargıyı güçlendiriyoruz. Rahmetli Menderes 27 Mayıs'ta darbeyle gitti biz de darbecilere dur diyoruz. Bundan en çok Menderesi
sevenlerin, demokratların o yolda gidenleri ve biz demokrat partinin devamıyız diyerek yıllarca milletten oy alan iktidar olanların değil mi. Ne gariptir o partinin ismini taşıyan başındaki insan yıllarca yalan söyleyerek Menderes'in avukatlığını yaptım diyerek milletvekilliği, meclis başkanlığı yapmıştı. Bugün darbelere dur diyen anayasa değişikliğine hayır diye konuşuyor. Ya darbe anayasası devam edecek, ya özgürlükler gelecek, bu darbe anayasasından kocaman bir kaya koparmış olacağız ve ardından yepyeni
sivil ve demokrat bir anayasa gelecek."
Bugün her partinin tabanından 'Evet' oyu kullanacağını söyleyen milyonlar olduğunu anlatan Arınç, "Belediyeler, sivil toplum kurulaşları, MHP'nin kurucular kurulundan 17 kişi var. 12 Eylül darbesini yiyen ülkücüler var. Sanatçılar da siyasetçiler de işadamları da bu darbeden en büyük cezayı gördüler'' diye konuştu.
YALAN SÖYLÜYORLAR
Referandumda 'Hayır' oyunun çıkması için çeşitli yalanların, iftiraların ortaya atıldığını dile getiren Arınç, referandumun kabul edilmesi halinde Doğu'da Kürdistan'ın kurulacağından, Ayasofya'ya Haç'ın dikileceğine, emeklilik pirim gün sayısının artırılacağına kadar yalanların iftiraların atıldığına dikkat çekti. Arınç, şunları söyledi: ''Doğuda kürdistan kurulacakmış. Böyle bir tehlikeyi hepimiz önlemeye hazır değil miyiz. Bu toprak hepimizin. Bu toprakları böldürmek kimsenin cesaret edeceği bir iş
değil. Kimse de buna izin vermez.Emeklilik primi 7 bin günden 9 bine çıkacakmış. Emekliyi, milliyetçiyi vurmaya çalışıyor. Milliyetçilik kuru sözle olmaz. Sosyal güvenlik kanunu 3 sene önce yürürlüğe girdi. Biz artırmayı değil biz kademeli geçişi öngördük."
DEMİREL SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİ BATIRDI
Türkiye'de sosyal güvenlik sistemini batıranın Demirel olduğunu anlatan Arınç, şöyle konuştu: "Sadece oy almak için 30-35 yaşındaki insanları emekli yapmaya kalktı. Her sene hazine 30 katrilyon para ödeyecem diye bankalardan para aldı. Pirim günü artacak diye kimse endişe etmesin. Kanun ne yazmışsa o olacak. Ayasofya'ya haç dikilecekmiş. Ben vakıflardan sorumlu başbakan yardımcısıyım. 3500 vakıf eseri restore ettik. Ayasofya bizim fetih sembolümüzdür, madalyamızdır. 1934'den bu yanada müze olarak bu hale
getirilmiştir. Ayasofya'da namaz kılmak cami olmasını bütün kardeşlerimiz gönülden isteyebilirler. Ama Atatürk'ün de İsmet Paşanın da imzaları bulunan bu kararnameyle müze statüsüne alınmışsa o şekliyle onu bütün dünyanın ortak mirası olarak kabul etmek gerekir. Ona haç dikmek, ibadet yapmak madem ki bizim için ibadet yeri değildir hristiyanlar için de ibadet yeri olarak kabul edilmesi elbette düşünülemez."
DOĞRULARI SÖYLEDİK
Emekli maaşlarına değinen Arınç, şunları söyledi: "Bu sene memur maaşları çok arttı. Bu memur maaşlarındaki artış doğrudan emeklilere yansıtılacak. Bu da bizim yaptığımız bir gelişme.Bütün sağlık hizmetleri paralı olacakmış. Çok şükür bugün sağlık hizmetleri bugün alnımızın akıdır. Sağlıkta yalan tutmaz bizde. Birinci sınıf sağlık hizmeti veriyoruz. Milleti korkutmadık korkutmayacağız. Doğruları söyledik söylemeye devam edeceğiz. Önümüzdeki pazar günü milletimiz ellerini vicdanına koyup güzel bir şekilde
anayasa değişikliklerini destekler. Ne kadar çok evet çıkarsa milletimizin önü o kadar çok açılacak. Yalan rüzgarları gidecek demokrasi rüzgarları esmeye başlayacak. 'Hayır' olursa bu darbe Anayasası daha da güçlenmiş olacak."
Manisa İnsan Hakları ve Demokrasi Platformu dönem sözcüsü Abdullah Polat, Arınç'a bir plaket verdi.
(ÖA-HO-Y)

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile