Arslanoğlu: Muhalefetin hocası kim?

Arslanoğlu: Muhalefetin hocası kim?

Samanyolu Haber'in yazarlarından Mazhar Arslanoğlu bugünkü köşesinde muhalefeti kaleme aldı.

İşte Mazhar Arslanoğlu’nun köşe yazısı;

Muhalefetin hocası kim?


Anayasa değişiklik paketinin gündeme gelmesiyle stratejilerini açıklayan muhalefet partileri sözlerinde duruyorlar. Aslında siyasette istikrar adına sevinilecek bir durum.

Ancak Demokratik ve Evrensel hukuk ilkeleri açısından Türkiye’nin mevcut anayasal yapısındaki çarpıklıkları defalarca dile getiren muhalefetin; Anayasa değişikliğine karşı bu istikrarlı davranışını vatandaş referandumda nasıl değerlendirecek? bakıp hep birlikte göreceğiz.

CHP’yi bu konuda anlamak mümkün ancak ya MHP’ye ne demeli?

Cumhuriyet Gazetesi, daha ilk günden ‘CHP’den ‘mayın’ taktiği’ başlığı ile verdiği haberinde, muhalefetin yapabileceği taktikleri maddeler halinde sıralıyordu.

Bu arada Milletin iradesinin tecelli ettiği TBMM’de taktik savaşlarını adım adım belirleyen ve manşetten verdiği haberleriyle muhalefete yol gösteren 4.kuvvetin temsilcisi Cumhuriyet gazetesinin rehberliğine MHP’nin neden takıldığını sorgulamak gerekiyor.



CHP lideri Deniz Baykal’ ın; ‘ AK Parti kamyonunun freni yok, yokuş aşağı iniyor. Allah muhafaza. Bir fren lazım. Cumhurbaşkanlığı o fren görevini yapamıyor. Biz güler yüzlü bir cumhurbaşkanı aramıyoruz. Olaya müdahale edecek bir Cumhurbaşkanı arıyoruz. Cumhurbaşkanlığı freninin de işlemediği görülürse elde kalan tek frenin yargı bağımsızlığının ne hale getirilmeye çalışıldığı bir düşünün.’ açıklamaları aslında bir uyarıdan öte, Anayasa değişikliği çalışmalarına Cumhurbaşkanı’nı dahil etme çabalarından ibaret.

Fren meselesine gelince! Deniz Baykal, Zaten onu 1973’ten beri, Türk siyaseti için yapıyor. Ya MHP’nin duruşuna ne demeli?



Bizim de takip ettiğimiz; TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Sadık Yakut başkanlığında Anayasa değişikliği teklifinin görüşmelerine geçilmeden önce, oyalama taktiği çerçevesinde BDP, MHP ve CHP'nin verdiği grup önerileri görüşülüyordu.

AK Parti Çorum Milletvekili Agah Kafkas, 1 Mayıs'ın bu yıl Taksim'de kutlanacağını hatırlatarak, AK Parti iktidarı döneminde ilk kez 1 Mayıs'ın 'Emek ve Dayanışma Bayramı' olarak kutlanmaya başlandığını hatırlattığı konuşmasında; Anayasa değişikliği teklifinin önceki oylamalarında CHP milletvekillerinin salondan çıktığını hatırlatarak, CHP yönetiminin milletvekillerini özgür bırakmamasını eleştirdi.

Bu sözler üzerine meclis hareketlendi.

CHP grubu, kendilerine sataşma olduğu gerekçesiyle söz hakkı istedi.

Meclis Başkanvekili Sadık Yakut, CHP grup başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’na cevap verdiği sırada MHP grubundan gelen yüksek seslere, Başkanvekili Yakut’un tepkisi sert oldu.

Çünkü MHP’li Oktay Vural’ın asabi tavırları bir anda sinirleri gerdi. Ve Eski MHP’li Meclis Başkanvekili Sadık Yakut’un; ‘Sayın Oktay…’ hitabıyla tansiyon yükseldi.

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ise Yakut'un tavrını, "Sayın Oktay Vural'a yönelik tavrınızı şiddetle kınıyorum. Tavrınız devam ederse sizin başkanlığınızdaki toplantıları çalışamaz hale getiririz. Grup Başkanvekillerini azarlayamazsınız" sözleriyle eleştirdi.

Yakut ise, "Ben kimseyi azarlamadım, Hiçbir milletvekilinin de başkan ve başkanvekillerini azarlama hakkı yoktur. Talepte bulunur yerinden söz ister" diye konuştu.

MHP’li Vural’ın, Yakut'a, "Kendinizi ne zannediyorsunuz? Ali kıran baş kesen mi oldunuz?" suçlaması ise Meclis’te hararetin kaynama noktasıydı.

Anlaşılamayan ise ‘sarı sendikacılar’ın muhatabı olarak CHP’liler cevap hakkı isterken, MHP’li Oktay Vural’ın Meclis başkanvekiline neden laf attığı idi.

Bu tartışmalar devam ederken MHP lideri Devlet Bahçeli’nin grubunun başına gelmesi tansiyonun düşmesine sebep oldu.

Ancak Meclis tutanaklarına geçen ve milli iradenin çatısı altında MHP’li Mehmet Şandır’ın Meclis Başkan vekiline yönelik; ‘başkanlığınızdaki toplantıları çalışamaz hale getiririz’ tehditleri, MHP’nin Cumhuriyet’in akıl hocalığına ihtiyacı mı var? ki böyle davranıyor sorularının sorulmasına sebep oldu.

Öte yandan MHP’nin hakkını teslim etmekte fayda var. En azından Meclis’de bulunuyorlar ve toplantı yeter sayısını tamamlıyorlar.

Bu arada MHP’nin, liderinin tabiriyle; esasdan ve usulden karşı çıkma harekatına, Ak Partiyi BDP ile baş başa bırakma stratejileri, kendilerinin Ak Parti ile baş başa kalmasına yol açtı.

BDP grup olarak meclisi terk edince oylamalarda MHP red vermekle kalmadı. Ak Parti ile de baş başa kaldı.

Aslında MHP’nin Meclis’de olması bile başlı başına siyasi geleceği adına sevindirici.

Çünkü Anayasa değişiklik paketinin referanduma sunulmasıyla halka verecekleri bir cevapları olacak.

‘Biz Meclis’e girdik ve toplantı yeter sayısının sağlanmasına katkıda bulunduk’ diyebilecekler.

***

Anayasa Değişikliği çalışmaları sırasında, CHP’nin ‘usul tartışması açma’ engelleme taktiklerini devam ettirmesi Cumhuriyet’in rehberliğinde devam etmesi normal duruyor.

Çünkü aynı taktiği CHP, Mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin kanunun çıkarılması sırasında da kullanmıştı.

CHP aynı taktikleri o zaman da kullanmış ve 1 aylık bir görüşmenin sonunda Mayın kanunu Meclis'ten geçmişti.

Anayasa değişikliği teklifleri, Genel Kurul'da iki tur halinde görüşülüyor. İlk turda geneli üzerinde yapılan konuşmaların ardından maddelerin görüşülmesine geçiliyor. Millet Vekilleri, ikinci turda maddeler üzerinde değişiklik önergesi verilmiş ise o önerge üzerinde konuşabiliyor.

Muhalefet bu şekilde davranmakta ısrarlı görünüyor.

Bu da, muhalefete zaman kazandırırken, Millete kaybettiriyor.

Aslında sabah sporunu yapıp, Meclis’e gelip grubunda 1 saat konuşan ve tanıdık/dost iki gazeteciye demeç veren ve 21’de yatağa giden bir Ana muhalefet partisi lideri için çok da önemli olmasa gerek.

Ak Parti ise Anayasa Değişiklik paketini firesiz referanduma götürmede kararlı görünüyor.

Bir günlük meclis gözlemlerimiz böyle.


Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile