İzmir Bergama Orduevi’nde canına kıydığı ileri sürülen Er Mert Evren ile Şırnak’ta vatani görevini yaparken önce ‘kaza kurşunu, sonra intihar ettiği’ belirtilen İsmail Akça’nın ölümü bu konudaki tartışmaları alevlendirdi. Çelişkili açıklamalar üzerine ailesi, Akça’nın cenazesine ikinci kez otopsi yaptırmıştı. Meclis İnsan Hakları Komisyonu ise son 10 yılda 935 askerin intihar ettiğini duyurması, kışlalardaki bu salgına karşı alınması gereken tedbirleri gündemi getirmişti. Gelişmeler çocuklarının intihar ettiğine inanmayan ailelerin umutlarını artırdı. Ağrı’nın Eleşkirt ilçesinde 4 Eylül 2009’da intihar ettiği iddia edilen Er Volkan Kamalak’ın (21) Adana’daki babası Hayri Kamalak (46), oğlunun intihar etmediğini ispatlamak için mücadele veriyor. Askeri mahkemeden sonuç alamayan Kamalak, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı. 2 katlı ikametinin birinci katını ‘Şehit Er Volkan Kamalak Dayanışma Evi’ olarak düzenleyen Kamalak, ülke genelinde intihar ettiği söylenen aileleri bir araya getirmek için uğraşıyor. Evin dışına koyduğu tabeladan içerde oğluna ait fotoğraf, eşya, takdir belgeleri, gazete kupürleri ve Türk bayraklarıyla süsleyen Kamalak, mekânı aynı konumdaki diğer askerlerin posterleriyle donatmış. Düğün, ölüm, nişan gibi programlar için gerekli olan sandalye, masa ve ses cihazlarını burada oğlu hayrına ihtiyacı olanlara gönderen baba, evde geniş katılımlı etkinlikler düzenliyor. Kamalak, son olayların bu hususta verdikleri çabaların ne kadar haklı olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Çocuklarına sürülen ‘kara lekenin’ acısını yüreklerinde hissettiklerini vurgulayan Kamalak, bundan sorumlu yetkili komutan ve yargıçların vicdanlarının sızlayıp sızlamadığını sordu. Kamalak, “Sızlayışımızı sağır sultan bile duydu; ama bizim yetkililer duymamak, görmemek için ellerinden geleni yapıyor.”dedi.
Birçok örnekte olduğu gibi Volkan’ın ölümünde de kendilerine çelişkili haberlerin geldiğini beliren Kamalak, oğlunun konuşmalarında komutan ve üstlerinin kendisine iyi davranmadığını beyan ettiğini kaydetti.
Her seferinde “Oğlum burası ana kucağı değil, ana ocağıdır” diye ‘sabırlı ve metin’ olmasını nasihat ettiklerine dikkat çeken Kamalak, Volkan’ın her hangi bir ekonomik sıkıntısının olmadığını ve üzerinde 5 bin liralık kredi kartı ile 400 lira parasının bulunduğunu anlattı. Mahkemede kışlada yapılan olumsuzluklara bakılmadığını savunan Hayri Kamalak, oğlunun askerlik yaptığı yerde meseleyi araştırırken kuşkularının arttığını vurguladı. Evladının ölümünden sorumlu kişilerin hukuk önünde hesap vermesini istediğini ve diğer ailelerin de bu şekilde hareket ettiğini aktaran Kamalak, “İlk günden buyana sesimizi haykırmaya çalıştık. Ailelerin acısına ortak olmaya özen gösterdik. Cenazeyi defin ettikten sonra binamın ilk katını kültürevine dönüştürdüm. Hedefim askerde ‘intihar’ ettiği söylenen gençlerin ailelerini biraya getirip, bu davaların gerçek sorumlularını bulmaktır. Kışlalarda adı ‘intihar’ konulan vakaların şehit sayısından daha çok. Bu husustaki sesimizi yetkililere duyuramadık. En kötüsü de ‘intihar’ denildi mi hiçbir devlet görevlisinin kapımızı çalma nezaketini göstermemesidir. Bu da bizleri ayrıca kahrediyor.” şeklinde konuştu.
Evlatlarını ‘Peygamber ocağı’ diye tanımlanan askerliği davul–zurna ile gönderdiklerini ifade eden Kamalak, Türkiye’de sırtında vurulduğu halde ‘intihar’ denilen hadiselerin varlığına dikkat çekti. Ülkede bu meselenin yeni yeni fark edilmeye başlandığını ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun gündemine alındığına işaret eden Kamalak, şöyle devam etti: “Ne yazık ki bizim gibi ailelere hiçbir özlük hakkı verilmiyor. Biz iddia edildiği gibi evlatlarımızın intiharından da utanmıyoruz. Çünkü onurlu insanlar belli şeyleri kaldıramadığı için hayatlarına kıyar. Bunları bu hale getiren insanlar utanmalıdır.” Kayseri’de özel hayatına ilişkin dosya nedeniyle ordudan atılması üzerine intihar ettiği bildirilen Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’na da değinen Kamalak, “Bir rütbeli komutan bile intihar ediyorsa bir kışlada neler döndüğünün kanıtıdır. Yoksa buna ‘intihar’ adını koymak çok kolay. Birliklerin artık daha ciddi denetlenmesi gerekiyor.” Kamalak, Türkiye’deki tüm aileleri bir çatı altında toplamak için ‘dayanışma derneğini’ önümüzdeki aylarda faaliyete geçireceğini sözlerine ekledi. Biri engelli 3 erkek çocuk anne Mediha Kamalak ise oğlunun kesinlikle intihar etmediğini ve bu işin peşini bırakmayacağını söyledi.
Askerde İntihar Ettiği Söylenen Oğlunun Adını Kültürevinde Yaşatıyor
Son günlerde kışlalardan ‘intihar veya kaza kurşunu’ iddiasıyla gelen şüpheli asker ölümleri yıllardır aynı acıyı yaşayan ailelerin yaralarını tazeledi.