ASO Baskani Ardiç Açiklamasi 'Israil'le Ihracat Ve Ithalat Islemlerini Durdurulmasini Dogru Buluyorum'

Ankara Sanayi Odasi (ASO) Yönetim Kurulu Baskani Seyit Ardiç, Israil’le ticari iliskilerin durdurulmasina iliskin, “Ticaret Bakanligimizin aldigi bu kararin son derece yerinde oldugunu belirtmek istiyorum. Ancak bu dogru karar iyi bir planlama ile alinmaliydi. En azindan açiklandigi tarihten itibaren 15 gün, 20 gün, bir ay bir süre verilseydi” dedi.

Ankara Sanayi Odasi Yönetim Kurulu Baskani Seyit Ardiç, basin mensuplariyla bir araya geldigi toplantida sanayi sektörünün ve sektör temsilcilerinin sorunlarina degindi.

Ardiç, vize sorunun bu sorunlarin basinda geldigini dile getirerek, yurt disina ihracat yapmak isteyen sanayicilerin Avrupa’da vize engeline takildigini dile getirdi. Ardiç, ürettikleri mallari fuarlara gönderdiklerini fakat ürünlerle birlikte kendilerinin gitmek isteyince vize alamadiklarini söyleyerek, “2019 yilinda çikarilan yasa ile avukatlara yesil pasaport verilmesinin önü açilmisti. Gazetecilere yesil pasaport verilmesi için yasa teklifi verildi.

Eczacilara da verilmesi için Meclis’te çagri yapildi. Ama üreten, katma deger olusturan, ülke ekonomisini ayakta tutan biz sanayiciler için, defaatle dile getirdigimiz halde herhangi bir girisimde bulunulmamasini saskinla takip ediyoruz. Anliyorum ki hiçbir siyasi partinin, ekonomi ile ihracat ile ilgili bir kaygisi yok. Bu sorun artik nihayete erdirilip bir çözüme kavusturulmali” ifadelerini kullandi.

“Konut alana degil, gerçek anlamda yatirim yapana vatandaslik verilmeli”

Çok sayida yabancinin Türk vatandasligi almak için basvuru yaptigini dile getiren Ardiç, 400 bin dolar degerinde konut alan yabancilarin Türk vatandasligi almaya hak kazandigini ve bu konutlarin 3 yilin ardindan belirli bir kar oraniyla satilabildigine isaret etti. TÜIK’in verilerine göre son 11 yilda yabancilarin Türkiye’de aldigi konut sayisinin yaklasik 385 bin oldugu bilgisini de aktaran Ardiç, “Türkiye’den evi al, 3 yilin sonunda Türk vatandasligini cebine koy, sonra aldigin konutu birkaç misli fiyata sat. Hem ülkemize yaptigin yatirimi al götür, hem de aldigin Türk pasaportu ile Avrupa ülkelerine gidebilmek için vize basvurusunda bulun. Bizler de; üretim, ihracat için çabalayan ülkemizin sanayicileri de, “Avrupa neden bize vize vermiyor?” sorusuna cevap arayalim. Yabancilarin ülkemize yatirim yoluyla vatandaslik almalarina karsi degilim. Dünyanin pek çok ülkesinde, Amerika’da da bu yolla vatandaslik veriliyor. Ama o ülkeye yapilan yatirim kalici olmali; üretime, istihdama katki saglamali. Yani konut alana degil, gerçek anlamda yatirim yapana, o yatirimi belirli bir süre koruyana, ülkenin ekonomisine katki saglayana vatandaslik verilmeli” degerlendirmesinde bulundu.

“Ihracati kisitlayarak tavuk eti fiyatlarin düsmesini beklemenin dogru olmadigini düsünüyorum”

Ticaret Bakanligi’nin kanatli et ihracatina yilsonuna kadar sinirlama getirdigini de hatirlatan Ardiç, kanatli et ihracatinin aylik 10 bin tonu, yilsonuna kadar ise 80 bin tonu asamayacagini belirtti.

Bakanligin tavuk eti fiyatlarindaki artisin, genel enflasyonun üzerinde olmasini sinirlamaya gerekçe olarak gösterdigini ifade eden Ardiç, “Ülkemiz entegre tavuk üretim tesisleriyle önemli bir potansiyele sahip. Sektör son yillarda ciddi anlamla gelisti ve Türkiye, dünyada en çok kanatli eti ihraç eden 10 ülke arasinda. Tavuk eti fiyatlarindaki artis, ne yazik ki üretim maliyetlerinden kaynaklaniyor. Ihracati kisitlayarak fiyatlarin düsmesini beklemenin dogru olmadigini düsünüyorum. Üstelik ihracat kisitlamasi, sektörün uzun yillar sonucu olusturdugu yurt disi pazari kaybetmesine de neden olacaktir. Kanatli eti ve ürünleri ihracatimizin yüzde 57’sini Irak’a, yüzde 10’a yakinini Çin’e yapiyoruz. Ihracatçimizin kaybedecegi bu pazarlara, kisitlama kalktiginda yeniden girmesi hiç de kolay olmayacaktir. Çünkü o pazarlar baska ülkeler tarafindan hemen doldurulacaktir. Ihracat gelirimiz azalacaktir. Yurt disi pazari kaybedince dogal olarak üretim de düsecektir” açiklamasinda bulundu.

“Israil’le ihracat ve ithalat islemlerini durdurulmasini dogru buluyorum fakat 1 aylik bir süre verilmeliydi”

Israil’le ihracatin kisitlanmasiyla ilgili açiklamalarda da bulunan Ardiç, Ticaret Bakanligi tarafindan önce 54 ürün grubunun Israil’e ihracatini kisitladigini ardindan 2 Mayis’ta da Israil ile ihracat ve ithalat islemleri tüm ürünlerini kapsayacak sekilde durduruldugunu hatirlatti. Ardiç, acimasiz bir sivil katliama neden olan Israil’e ihracatin durdurulmasini dogru buldugunu söyleyerek, “Ticaret Bakanligimizin aldigi bu kararin son derece yerinde oldugunu belirtmek istiyorum. Ancak bu dogru karar iyi bir planlama ile alinmaliydi. Ihracatçimizin, sanayicimizin en az zarar görecegi sekilde bir planlamaya gidilebilirdi. Karar bir gecede alindi. Siparisini almis, ürünü üretmis, TIR’a, gemiye yükleme asamasina gelmis olan ihracatçimiz sabah uyandiginda ihracatin durduruldugunu ögrendi. Siparis üzerine hazirladigi o mali ne yapacagini sasirdi. Çok da yüklü bir zarara ugradi. Israil’in sivil katliami 8 aydir devam ediyor. Keske Israil’e ihracat yasagi çok daha önce getirilseydi ama en azindan açiklandigi tarihten itibaren 15 gün, 20 gün, bir ay bir süre verilseydi” seklinde konustu.

Milli Egitim Bakanligi’nin 10 yillik bir çalisma sonucu hazirlandigini yeni müfredati görüs ve önerilere açtigini dile getiren Ardiç, “Yeni müfredat toplamda 3 bin sayfayi asiyor. Yapilan hesaplamaya göre ara vermeden metnin tamamini okursaniz tam 75 saat sürüyor. Yani araliksiz okursaniz 3 günden fazla. Her gün sabahtan aksama okusaniz bile bir haftada bitirmez zor. Ama yeni müfredata iliskin görüs ve öneri bildirmek için bir hafta süre tanindi. Müfredatin farkli bölümlerini yazanlarin bile tamamini okudugunu düsünmüyorum. 10 yilda hazirlandigi söylenen, 3 bin sayfayi asan bu yeni müfredat için en az bir yil bir degerlendirme süresi verilmeliydi diye düsünüyorum. 10 yil beklemisiz, bir yil daha bekleyebilirdik” diye konustu.

Ardiç son 20 yilda müfredatin birçok kez degistigini ve çözümün müfredat degisikligi olmadigini sözlerine ekleyerek, “Biz bu çocuklarimiza daha ortaokuldan, hatta ilkokuldan itibaren yeteneklerine, potansiyellerine göre egitim vermeliyiz. Akademik bir basari vaat etmeyen ögrenciyi, mesleki egitime yönlendirmeliyiz. Onlari kabiliyetine göre mesleki egitime tabi tutarsak, gelecekte çok basarili bir usta olabilir. Ama mevcut sistemde bizler sanayide nitelikli kalifiye eleman açigi yasarken, usta olma potansiyeli olan çocuklarimizi 25 yasina kadar egitim sisteminde tutuyoruz, sonuçta da iyi bir usta yetistirme sansini kaybederken, o gencimizi de diplomali issizler ordusuna katiyoruz. Yani her seyden önce, ögrencilerimizin ilgi, yetenek ve potansiyellerine uygun okullarda egitim görmesini saglamaliyiz. Ilkokuldan itibaren çocuklarimizin kabiliyetinin hangi yönde oldugunu belirleyecek sistemi olusturmamiz gerekiyor” ifadelerini kullandi.

“Gündemde yeni Anayasa tartismalari var ama bu ekonomi sorununun önüne geçmemeli”

Ekonomideki sorunlarin sanayi sektörünü olumsuz etkiledigini de belirten Ardiç su ifadeleri kullandi:

“Ilk çeyrekte kapanan sirket sayisi yüzde 27 artarken, tasfiye karari alan sirket sayisi 7 bin 500’ü geçti. Mali yapisi bozulan 214 sirket de konkordato için mahkeme yolunu tuttu. TOBB’un yayinladigi Kurulan ve Kapanan Sirket Istatistikleri’ne göre, yilin ilk 3 ayinda kurulan sirket sayisi, 2023’ün ayni dönemine göre yüzde 15,5 azalarak 29 bin 593 oldu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasi (TCMB) EVDS sisteminde yayimlanan Takasbank verilerine göre, bir önceki ay karsiliksiz çek adedi 8 bin 270 adet seviyesinde bulunurken, nisan ayinda bu rakam yüzde 143 artarak 20 bin 98 adede yükseldi. Karsiliksiz çek tutari bir önceki aydaki 5,13 milyar TL’den 11,26 milyar TL’ye çikti. Toplam ibraz edilen çek adedi bir önceki aydaki 654 bin 631 adetten 1 milyon 429 bin 514 adede, tutari ise 284,5 milyar TL’den 506,6 milyar TL’ye yükseldi. Gündemde yeni Anayasa tartismalari var ama bu tartismalarin ekonomi sorununun önüne geçmemesi gerekiyor. Önemli olan ekonomideki sorunlarin tartisilmasi."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile