Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selami Kuran, Ege'deki sorunların birbiri ile bağlantılı olduğunu, birinin çözülmeden diğer sorunun çözülemeyeceğini söyledi. Uluslararası Deniz Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Kuran, şöyle konuştu:
PAKET HÂLİNDE BAŞVURALIM
Türkiye, bu sorunların birbiri ile yakın ilişkili olduğunu, dolayısıyla öncelikle uluslararası hukuka uygun şekilde kıyıdaş devletler arasında müzakere yoluyla masada çözülmesini teklif ediyor. Ancak Yunanistan, 'Ben Uluslararası Adalet Divanı'na gitsem dahi sadece Ege'de bir kıta sahanlığı sorunum var. Kıta sahanlığı ile sınırlı olmak üzere Lahey'e giderim' pozisyonunu koruyor. Türkiye ise Ege'de karasuları genişliği ve adaların aidiyet meselesinin kesin olarak çözmedikçe, kıta sahanlığı sorununu da çözemeyeceğini ifade ediyor. Ankara, 'Bunların hepsini bir paket olarak müzakere yoluyla aramızda çözelim. Bu olmadığı takdirde ise problemleri paket hâlinde uluslararası bir merciye taşıyalım' diyor.
YUNANİSTAN'IN MESNETSİZ TEZİ
Yunanistan, Ege'de bütün adalarının kendilerine mahsus tam deniz yetki alanı olduğunu öne sürüyor. Zaten bu nedenle Meis gibi küçük bir adanın 40 bin kilometrekare kıta sahanlığı olduğunu iddia ediyor. Bu hakkaniyet ilkesi açısından kabul edilemez. Uluslararası Adalet Divan'ı ve Uluslararası Tahkim Mahkemelerinin vermiş olduğu benzer kararlara da aykırı. Sadece adaların coğrafi, sosyal şartları gibi kriterleri varsa kısmi olarak karasuları tanınabiliyor. Bu da 2, 6 veya 12 mile kadar. Örneğin; Türkiye'nin Libya ile yapmış olduğu deniz yetki anlaşmasında da Girit ve Rodos adalarında bu karasuları hakkı tanındı. Hakkaniyet ilkesine göre hareket edildi.
Atina'nın Lahey oyunu!
Doğu Akdeniz'de Türkiye-Yunanistan gerilimi tam gez devam ederken, Ankara'nın tüm meseleleri Lahey'e götürelim çağrısına Atina kulak asmıyor.