Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye artık yüksek orta gelirli ülkeler sınıfında. Yüksek gelir düzeyine geçilmesi için 2 bin dolar kaldı" dedi.

Babacan, Borsa İstanbul, Chevron, Halkbank ve THY iş ortaklığında düzenlenen Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi'nde bir konuşma yaptı. Daha düşük oranlarla da olsa gelişmekte olan ülkelerin yine de dinamizmin, büyümenin yeri ve aynı zamanda ticaret yapmanın da merkezinde olacağını kaydeden Babacan, büyümenin kalitesi hakkında da değerlendirmelerde bulundu.
Babacan, şayet büyüme nüfusun yüzde 1'ine yarıyorsa bunun sosyal sonuçlarının da dikkate alınması ve üzerinde dikkatle düşünülmesi gerektiğini dile getirerek, Türkiye'nin 2002'den bu yana geçirdiği siyasal, sosyal ve ekonomik değişimlere değindi. Türkiye'nin yalnızca büyümekle kalmadığını, Gini katsayısının da düştüğünü belirten Babacan, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nde (OECD) Gini katsayısını en çok düşürebilen ülkenin Türkiye olduğunu ifade etti.

Babacan, Türkiye'nin artık yüksek orta gelirli ülkeler sınıfında olduğunun altını çizerek, yüksek gelir düzeyine geçilmesi için 2 bin doların daha kaldığını aktardı.
Babacan, Türkiye'nin diplomatik ofislerin dünyanın her yerine yayıldığına işaret ederek, gelecek yıl Laos'ta bir Türk büyükelçiliğinin açılacağını da söyledi.


- "Çok hızlı gidiyordu bu borçlanarak harcama meselesi. Tedbirler almak zorunda kaldık"

Babacan, bu sene yüzde 3,3'lük bir büyüme beklediklerini hatırlatarak, "Aslında bu büyüme bilerek düşürülmüştür. Geçtiğimiz sene pek çok tedbirler aldık çünkü... 'İç talebi biraz sınırlayalım dedik', çünkü bankalarımız o kadar zengin kaynaklara sahipler, o kadar hevesliler ki kredi vermeye, tüketicilerimiz de harcamaya o kadar eğimli ki, çok hızlı gidiyordu bu borçlanarak harcama meselesi. Tedbirler almak zorunda kaldık" diye konuştu.

Babacan, bu durumun haneler için risk, bankaların bilançoları için de kritik durumlar oluşturduğunu aktardı. Bu yıl Türkiye'deki araba satışlarının yüzde 20 düştüğünü, bunun iyi bir şey olduğunu, çünkü otomobillerin yüzde 80'inin ithal olduğunu anlatan Babacan, "Bu sene ne kadar büyürüz değil, 5 sene, 10 sene sonra ne kadar büyüyeceğiz? Bunlar en önemli perspektiflerdir" ifadelerini kullandı.
Babacan, hükümet olarak uzun vadeli düşünme lüksünün olduğunu, ancak birçok ülkenin böyle bir lüksünün bulunmadığını belirtti.

Öngörülebilirliğin diğer ülkelerde bir problem haline geldiğini vurgulayan Babacan, 25 reform alanına konsantre olduklarını ve her alanda da eylemler ilan edeceklerini dile getirdi.
Babacan, bunların listelendiğini, hangi kurumların sorumlu olacağı ile bu reformların hangi tarihte bitirileceğinin de listeleneceğinin altını çizdi. Bu reformların teslim edileceği tarihte başarılı olunursa Türkiye'nin büyümesinin çok daha büyük ve çok daha sürdürülebilir hale geleceğini aktaran Babacan, yargı ve eğitim konusu üzerinde de çalışmak ve kendilerini daha da geliştirmek istediklerini kaydetti.

Babacan, bunların her ikisinin de büyümenin sürdürülebilir olması için büyük önem taşıdığına dikkati çekti.

-"Devlet dış borcunu ödedi ancak özel sektörün döviz borcu arttı"

Babacan, konuşmasından sonra CNN sunucusu Nina Dos Santos ile katılımcıların sorularını yanıtladı. İkili anlaşmalarla ilgili bir soru üzerine Babacan, ikili ve çok taraflı ticaret anlaşmaları koordineli bir şekilde gerçekleştirilirse dünya ticaretinin büyümeye devam edeceğini, bunun da küresel büyümeye katkı sağlayacağını söyledi.

Babacan, serbest ticarete inandıklarını vurgulayarak, eğer emtialar, insanlar ve finans serbest bir şekilde dolaşırsa tüm bunların hepsinin kazan-kazan sonucunu doğuracağını anlattı. Petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık düşüşün gayri safi yurt içi hasılanın ve enflasyonun yüzde 25'ine tekabül ettiğini aktaran Babacan, petrol fiyatlarındaki düşüşün iyi bir şey olduğunu ama buna güvenemeyeceklerini ve bu nedenle ithalat bağımlılığını azaltmaları gerektiğini belirtti.

Babacan, devletin dış borcunu ödediğini ancak özel sektörün döviz borcunun arttığını hatırlatarak, "Sonuçta cari açığımıza bakacak olursak bu bankalardan ve şirketlerden kaynaklanıyor. Çünkü dışarıdan borç alıyor" dedi.


-"Türkiye'nin bir hukuk devleti olması büyük önem taşıyor"

Babacan, bir konuşmacının "Eğitim, hukukun üstünlüğü ve yapısal reformdan bahsettiniz. Hukukun üstünlüğü konusunda Türkiye, özellikle yolsuzluk soruşturması konusunda 17 Aralık'tan beri çok önemli geri adımlar atmış durumda. Eğitim konusuna bakacak olursak özellikle İslami okullara giden çocuk sayısının artırılacağından bahsediliyor. Aynı şekilde İmam Hatip okullarının sayısının artacağından bahsediliyor. Yapısal reformlara bakacak olursak vergi reformu bugün değil ama daha çok seçimler sonrasında karşımıza çıkacak konulardan bir tanesi" yorumunu yapması üzerine, şunları söyledi:
"Yasal, hukuki sistemle ilgili olarak aralık ayından beri bir dizi dönemden geçtik. Burada bunların büyük bir kısmı hukuk sistemimizde bulunan ve koordineli bir şekilde hareket etmeye çalışan bir grup insandı. Kanuni düzenlemelere uygun davranmayan ve hukuk ilkelerine riayet etmeyen, adil davranmayan insanlarla ilgili olarak, bu bir gurup insanın hukuk sisteminin içinde olması, kredibilitesini etkiliyordu. Hakim ve savcılar, kendilerinin de ait olduklarını düşündükleri bir ağdan emir almaya başlayacak olurlarsa o zaman hukuk sistemine güvenin kalması mümkün değil. O yüzden de şunu yapmaya başladık. Hukuk sistemimizin bu tür grup hareketlerinden arındırılmış olması için çalışmalar başlattık. Hukuk sistemimizin bağımsız ve adil bir şekilde işlemesi için harekete geçtik.
Biz şuna inanıyoruz. Türkiye'nin bir hukuk devleti olması büyük bir önem taşıyor, eğer ileri düzeye gelmiş bir ekonomi olmak istiyorsak, birinci sınıf bir demokrasi olmak istiyorsak bunlar çok önemli. Biliyorum bu çalışma gerektiriyor ve bu reformlar da zaman alıcı. Yeni hukuk adamları, yeni hakimler ve yeni savcılar görevlendirilmeye çalışılıyor. Sistem yenilenmeye çalışılıyor, bir dizi önemli adım atılarak bu önemli revizyon çalışmaları yapılıyor. Aynı zamanda Avrupa Komisyonu ile de çok yakın çalışmalar yapıyoruz. Performansımızı da kendilerinden geri bildirim isteyerek takip ediyoruz.
Zorunlu eğitim 8 yıldan 1 yıla çıkarıldı Türkiye'de. Bu önemli bir adımdı, burada müfredatla da ilgili revizyonlar yaptık, yeni bir öğretmenler stratejisi de geliştirdik. İş eğitime geldiği zaman biz öğrencilerimizin karşısında opsiyonlar olduğuna inanıyoruz. Bir zorunlu dersler var, bir de ailelerin çocuklarla birlikte katılmayı tercih edebilecekleri dersler olabilir. Biz neyin ideal olduğunu biliyoruz, hangi istikamete gitmemiz gerektiğini biliyoruz. Çok önemli 2 unsur var; ekonomimiz ve demokrasiye bağlılığımız."
Babacan, yolsuzluğun G20'nin öncelikli konuları arasında yer aldığını, Türkiye'nin burada bakıldığında saydamlık göstergeleri açısından üst sıralara çıktığını söyledi.

Babacan, şunları kaydetti:
"Biliyoruz, kusursuz durumda değiliz ama iyileşmeler yapılıyor ve daha da fazla ileriye dönük adımlar atılacak, daha iyi saydamlığın elde edilmesi ve yolsuzlukla mücadelenin daha üst düzeyde yürütülebilmesi için. Biliyoruz bizim siyasi partimizin adı da AK Parti. Ak, beyaz ve lekesiz demek. Bu aslında bizim var oluş sebeplerimizden de biri. O yüzden de böyle bir şeye tolerans göstermemiz mümkün değil.
Böyle davalar olduğu zaman tabii ki soruşturmalar açılacak ve yapısal adımların da atıldığından emin olacağız. Ama saydamlık bir yandan da bunu başarmanın en kolay ve en etkili yolu. Bunu açık bir şekilde yapmamız büyük önem taşıyor. Özellikle bir potansiyel söz konusu ise bir fırsat varsa o zaman eşit erişimin de sağlanması gerekiyor. Eşit fırsatın da tanınması gerekiyor. Nelerin yapılması gerektiğinin farkındayız ama kimi zaman, zaman alabiliyor."

- "Suriyeli mülteciler için kümülatif olarak 4 milyar lira harcandı"

Babacan, Türkiye'deki Suriyeli mültecilerle ilgili de bilgi verdi. Türkiye'de şu anda 1,6 milyon Suriyeli mülteci bulunduğunu ve bu mültecilerin 220 bininin kamplarda yaşadığını belirten Babacan, şu ana kadar Suriyeli mülteciler için kümülatif olarak 4 milyar lira harcandığı bilgisini paylaştı.
Babacan, Türkiye'nin şimdiye kadar Suriyeli mültecilerin maliyetini karşılayabildiğini, çalışmalar için çok az oranda uluslararası destek alındığını hatırlattı. Suriye'ye daha fazla güvenliğin ve istikrarın getirilebileceğine dikkati çeken Babacan, "Bunun nasıl ve ne zaman yapılacağı, dost ülkeler arasında tartıştığımız konular arasında yer alıyor. Kolay bir mesele değil" diye konuştu.


- İstanbul Finans Merkezi Projesi

Babacan, İstanbul'un finans merkezi olmasının gitgide daha da gerçek bir mesele haline geldiğini vurgulayarak, İstanbul'un iyi bir finans merkezi olması için iyi yönetmeliklerin yapılması gerektiğinin de altını çizdi. İstanbul'un zaten halihazırda ticaretin ve yatırımın buluştuğu önemli bir merkez olduğuna işaret ederek, "Nihai olarak finans için de aynı şey söz konusu olacak" dedi.

Babacan, Türkiye'nin birçok alanda yabancı doğrudan yatırım çekmeye devam ettiğine dikkati çekerek, "Çünkü burada tahmin edilebilirlik çok yüksek ve son 12 yıllık dönemde finans düzenlemeleri, hukukun üstünlüğünün tam işlerlik kazanması çok daha üst seviyelere çıkarıldı" değerlendirmesinde de bulundu.
(Son)
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile