Avrupa Birliği (AB) Adalet, Tüketici ve Cinsiyet Eşitliği Komisyon Üyesi Vera Jourova, "Ayrımcılık, ötekileştirme, azınlıklara saygı gösterilmemesi hayatın merkezine taşındı. Bununla beraber bu olumsuz yaklaşımlara karşı basın, siyaset ve kanaat önderleri kayda değer bir tepki göstermiyor." dedi.
Avusturya'nın başkenti Viyana'da Avrupa Temel Haklar Ajansı (FRA) ve AB Konseyi Dönem Başkanlığı tarafından düzenlenen "2018 Temel Haklar Forumu'nda" insan hakları, artan yabancı karşıtlığı, nefret söylemi ve ırkçılıkla mücadele ele alındı.
Jourova, burada yaptığı konuşmada, Avrupa genelinde ırkçılık başta olmak üzere, yabancı karşıtlığı, antisemitizm ve İslamofobi'nin ciddi yükselişte olduğuna işaret etti. Jourova, ırkçı ve ayrıştırıcı söylemin yalnız marjinal aşırı sağcı grup ya da partiler tarafından dillendirilmediğini, ana akım siyasi parti ve aktörler tarafından da kullanıldığını dile getirdi.
Vera Jourova, ulusalcılığın kötü versiyonunun ötekileştirme ve nefret söylemini körüklediğini, ayrımcılık ve farklı etnik guruplara yönelik olumsuz yaklaşımlara neden olduğunu ifade etti.
Birçok yasal düzenlemeye rağmen ırkçılık, İslam karşıtlığı, Romanlara karşı ayrımcılığın Avrupa'da yer edinebildiğini söyleyen Jourova, "Ayrımcılık, ötekileştirme, azınlıklara saygı gösterilmemesi hayatın merkezine taşındı. Bununla beraber bu olumsuz yaklaşımlara karşı basın, siyaset ve kanaat önderleri kayda değer bir tepki göstermiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Jourova, bu olumsuz gelişmelerin bertaraf edilebilmesi için ayrım yapılmaksızın bütün insanları içine alan temel değerlerin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Adil yargılanma, ayrımcılığa tolerans gösterilmemesi, şiddet içermeyen konuşma serbestisi ve din özgürlüğü gibi temel hakların uygulanmasının önemine dikkati çeken Jourova, "Bu temel prensipler günlük hayatta uygulanıp, görünür kılındığı taktirde başarılı olabiliriz." dedi.
- "Dünya kötü bir zamandan geçiyor"
FRA Başkanı Micahel O'Flaherty de Avrupa başta olmak üzere dünyanın kötü bir zamandan geçtiğini belirterek, iki yıl önce düzenlenen temel haklar forumunda dile getirdiği birçok konunun hala geçerliliğini koruduğunu dile getirdi. O'Flaherty, bu durumun kızgınlık ve umutsuzluğa yol açabileceğini, ancak sorumluluk sahibi insanların bu durumu değiştirmek için çaba sarf etmekten kaçınmamaları gerektiğini söyledi.
O'Flaherty, "Yaşanan olumsuzluklar karşısında kendini çaresiz ve kızgın hissedenler, enerjilerini, AB'yi daha adil, iyi ve hoşgörünün hakim olduğu bir yapıya kavuşturmak için yeni düşünce ve stratejiler hayata geçirmek için harcamalı." diye konuştu.
Avrupa'daki olumsuzlukların farklı kapıları araladığını savunan O'Flaherty, yaşanan kötü gelişmelerin dünyanın birçok yerinde insanları "nasıl daha sağlıklı bir toplum olabiliriz?" sorusuna yönlendirdiğini, önemli tartışmaları alevlendirdiğini ifade etti.
- "Geçmişte yaşananlar unutulmamalı"
O'Flaherty, herkesin geçmişe, bugün ve geleceğe karşı sorumlulukları olduğunu belirterek, "Avrupa'nın en kötü ve karanlık günlerini yaşayanlar, o günleri anlatmalı. Bu hikayeler hem bir uyarı hem de bir hatırlatma olarak zihinlerimizde canlılığını korumalı. Bilmemiz gereken en önemli şey, anlatılan hikayeler sandığımız kadar geçmişte yaşanmış olaylar değildir." dedi.
Ajansın önceki yıllarda Avrupa'da yaptığı bazı çalışmalardan örnekler veren O'Flaherty, Roman çocuklarının üçte birinin aç olarak uyumak zorunda olduğunu, eğitim alanında adı konulmamış bir ayrımcılığa maruz kaldıklarını ve söz konusu azınlığın yalnız yüzde 50'sinin eğitim olanağı bulabildiğini anlattı.
O'Flaherty, Afrika kökenli insanların AB'de uğradığı ayrımcılık ve zorlukları ele alan bir rapor sunacaklarını dile getirerek, yıl sonuna kadar yoksul çocuklar ve Yahudilere yönelik ayrımcılık ve nefret söylemine ilişkin bulguları yayımlayacaklarını bildirdi.
AB üyesi ülkelerden çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini, akademisyen ve kanaat önderlerini buluşturan forum, 3 gün sürecek.
Avusturya'da 2018 Temel Haklar Forumu
AB Adalet, Tüketici ve Cinsiyet Eşitliği Komisyon Üyesi Vera Jourova: 'Ayrımcılık, ötekileştirme, azınlıklara saygı gösterilmemesi hayatın merkezine taşındı. Bununla beraber bu olumsuz yaklaşımlara karşı basın, siyaset ve kanaat önderleri kayda değer bir tepki göstermiyor' Avrupa Temel Haklar Ajansı Başkanı Micahel O'Flaherty: 'Yaşanan olumsuzluklar karşısında kendini çaresiz ve kızgın hissedenler, enerjilerini, AB'yi daha adil, iyi ve hoşgörünün hakim olduğu bir yapıya kavuşturmak için yeni düşünce ve stratejiler hayata geçirmek için harcamalı'