AYNUR EKİZ - TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı'nın yasalaşmasıyla ayrımcılık şikayetleri, uzun yargılama süreleri beklenmeden, 3 ay gibi kısa bir zamanda Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun vereceği kararla ortadan kaldırılacak.
AK Parti İstanbul Milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Fatma Benli, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, tasarının Meclis'te yasalaştığı zaman ayrımcılıkla mücadele konusunda bireylere daha kısa sürede sonuç alma imkanı verileceğini belirtti.
Benli, tasarının yasalaşması durumunda mevcut Türkiye İnsan Hakları Kurumunun lağvedilerek, hem insan hakları konusunda çalışacak hem ulusal önleme mekanizması olarak cezaevi geri gönderme merkezleri gibi kişilerin rızası dışında tutulduğu yerleri denetleyecek hem de ayrımcılığa maruz kalan kişilerin müracaat edebileceği, güçlendirilmiş personel sayısı ile yetkileri artırılmış yeni bir kurumun inşa edileceğini bildirdi.
- 'Eşitlik Kurumu 3 ayda karar verecek'
Benli, Ceza Kanunu'nda ayrımcılığın bir suç olmasına rağmen, yargılamanın masraflı olması ve çok uzun sürmesi nedeniyle bireylerin hakkına ulaşmasının engellediğini ifade etti.
Eşitlik Kurumunun işleyişine ilişkin bilgi veren Benli, yasada doğrudan ayrımcılık ve dolaylı ayrımcılık, iş yerinde yıldırma (mobbing), taciz tanımlamalarına yer verildiğine dikkati çekerek, artık kişilerin, örneğin engelli ya da yaşlı oldukları için işe girerken, hizmet alırken, bir yer kiralarken ya da dernek ve vakıflara üye olurken, yani hayatın herhangi bir alanında ayrımcılığa uğradıklarında, müracaat ederek, somut sonuç alabilecekleri bir kurum olacağını vurguladı.
Benli, bunun da ayrımcılıkla mücadele konusunda çok önemli bir adım niteliğinde olduğunu, sadece kamu kuruluşlarının değil, özel kişi ve kuruluşlara da doğrudan ya da dolaylı ayrımcılık yapmama zorunluluğu getirildiğini açıkladı.
Bir kişinin, ayrımcı uygulamada bulunan kişi ya da kuruma müracaat etmesi ve ondan ret cevabı alması üzerine, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna müracaat edebileceğini anlatan Benli, müracaat sonrasında Eşitlik Kurumunun ilgili kişi ya da kurumla yazışacağını, taraflar kabul ederse ihlalin sona erdirilmesi ya da tazminat verilmesi şeklinde uzlaştırılacağını kaydetti.
Mahkemeye başvurmadan, kişilerin sorunlarını 3 ay gibi kısa bir sürede çözme ve ayrımcılığı ortadan kaldırma noktasında etkin ve pratik bir yöntem kullanılacağını belirten Benli, 'Tarafların anlaşmak suretiyle haklarını elde etmesi ama bunu yaparken de 2 sene gibi bir yargılama süresi beklememesi, çok ciddi bir yargılama masrafı vermemesi imkanı sağlanacak.' dedi.
- 'Kurumun kararı bilirkişi raporu sayılacak'
Eşitlik Kurumunun, tarafların uzlaşmaması durumunda para cezasına da hükmedebileceğini ifade eden Benli, bunun da caydırıcılığı sağlayacağına işaret etti.
Caydırıcılık konusunda önemli birkaç örneği paylaşan Benli, kamu kuruluşundaki bir memurun kişiye ayrımcı bir muamelede bulunduğu zaman devletin tazminat ödeyeceğini, devletin bunu ayrımcılık yapan memura rücu edeceğini, bu durumun başkalarına aynı ayrımcı davranışın yapılmasını engelleyeceğini bildirdi.
Benli, Eşitlik Kurumunun konusu suç olan bir durumun varlığı halinde suç duyurusunda bulunabileceğini, konu yargıya giderse, kurumun vereceği kararın bilirkişi raporu olarak kabul edileceğini açıkladı.
Yargı yoluna başvurulduğu zaman ayrımcılığa uğrayan kişinin iddiasını ispatlamak zorunluluğu bulunduğunu anımsatan Benli, 'Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu için ispat yükünün paylaştırılması söz konusu. Genel olarak ayrımcılığın uygulandığı alanlarda, ayrımcı uygulamanın varlığına dair genel karineler varsa, karşı tarafın da 'ayrımcı uygulamada bulunmadığını' ispat edecek.' diye konuştu.
- 'Tasarı tam 6 senedir gündemimizde'
Muhalefetin tasarıya ilişkin eleştirilerine yanıt veren Benli, eleştirilerin konuya tam olarak vakıf olamamalarından ve yasanın zamanlamasından kaynaklandığını ifade etti.
Tasarının, Meclis'in gündemine hızlı gelmesi nedeniyle muhalefetin bunu sadece 'vize muafiyeti alabilmek için çıkartılan ve dolayısıyla eksik olan bir düzenleme' olarak algıladığını belirten Benli, şunları söyledi:
'Bu yasanın zamanlamasıyla alakalı bir durum. Türkiye, vize muafiyeti için bir takım yasaları çıkarmak zorunda. Bununla alakalı da geride olan bazı yasa tasarıları da öne çekti. Sonuçta, Ayrımcılıkla Mücadele Yasa Tasarısı, tam 6 senedir gündemimizde. Sivil toplum kuruluşlarının, kamu kuruluşlarının görüşleri alındı. Değişiklik sadece ayrımcılıkla mücadeleye has yeni, özel bir kurum kurmak yerine üç görevi bünyesinde toplayan yeni güçlendirilmiş bir kurum kurulması için yasa tasarısı ile mevcut yasanın birleştirilmesinden ibaret. Kurum aynı zamanda ulusal insan hakları kurumu görevini ifa ediyor. Birleşmiş Milletler'in Paris ilkeleri, standartları belirler. Yasa tasarısı Meclis'e gönderildiğinde Avrupa örnekleri, bu standartlar ve Avrupa Konseyi'ndeki standartlar dikkate alındı. Zaten bizim elimizde halihazırda mevcut olan, bazı maddeleri nedeniyle tartışılan, bu nedenle Meclis'e gelmeyen ancak sürekli üzerinde çalışma yapılan bir 'Ayrımcılıkla Mücadele Yasa Tasarısı' vardı. Sıfırdan yeni bir yasa çıkartılmış değil.'
Yasa taslağının ve mevcut yasa metninin birleştirildiğini aktaran Benli, 'Yeni kurumun üç farklı görevi olacağı için kurum, personel, yetki ve güç konusunda güçlendirildi. Hatta yasa taslağı Meclis'e geldiğinde bizzat Ak Parti Grubu tarafından verilen değişiklik tekliflerinin kabul edilmesiyle, kurum daha da güçlendirildi. Kurul üyelerin, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, avukatlar gibi insan hakları konusunda çalışmış kişilerin teklif edecekleri kişiler arasından düzenleneceği hüküm altına alındı. Kurumun özerkliğini sağlamak üzere diğer kurumlardan farklı olarak başkan, 2. başkan, başkan yardımcılarının kurul tarafından atanacağına, yerelde bürolar kurulacağına ilişkin hüküm getirildi' diye konuştu.
- 'Eşitlik Kurumu, cezaevlerini sürekli ziyaret edecek'
Muhalefetin tasarının bu haliyle geçmesi durumunda işkencede, hak ihlalleri konusunda 1990'lı yıllara dönüleceğine yönelik iddialarına ilişkin Benli, Eşitlik Kurumunun, ulusal önleme mekanizması görevi gereği işkenceye karşı, kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakıldığı cezaevleri gibi yerlere düzenli ziyaretler gerçekleştireceğini bildirdi.
Fatma Benli, cezaevleri konusunda 1990'lı yıllarda dönmenin fiilen söz konusu olmayacağını, 2004 yılı sonrası bu konuda yapılan düzenlemelerle çok ciddi ilerlemeler kaydedildiğini belirterek, 1990'lı yıllarda Türkiye'de cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi çok fazla karar verirken, şu an verilen kararlarda cezaevlerine ilişkin genel süregelen bir ihlalin söz konusu olmadığını kaydetti.
Cezaevlerinde kamu görevlilerinin mahpuslara yönelik davranışlarını değil, mahpusların mahpuslara karşı yaptıkları kötü muamelenin düzeltilmesi için çaba sarfettiklerini kaydeden Benli, 'Bu yüzden eskiden Türkiye İnsan Hakları Kurumunun yaptığı gibi, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu cezaevlerine sürekli olarak ziyaretlerde bulunmaya devam edecek.' bilgisini verdi.
'Ayrımcılık 2 Yılda Değil, 3 Ayda Ortadan Kalkacak'
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Benli: 'Ayrımcılık şikayetleri 2 yıl gibi uzun yargılama süreleri beklenmeden, 3 ay gibi kısa bir zamanda Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun vereceği kararla ortadan kaldırılacak' 'Tarafların anlaşmak suretiyle haklarını elde etmesi ama bunu yaparken de 2 sene gibi bir yargılama süresi beklememesi, çok ciddi bir yargılama masrafı vermemesi imkanı sağlanacak' 'Eskiden Türkiye İnsan Hakları Kurumunun yaptığı gibi, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu cezaevlerine sürekli olarak ziyaretlerde bulunmaya devam edecek'.