Fenerbahçe Dergisi'nin Ekim sayısında Aziz Yıldırım, şunları yazdı:
"Fenerbahçe Spor Kulübü'nün taraftarı, bu büyük camianın bir parçası olmak tarifi imkansız bir onur ve gurur kaynağıdır. Bunu bu ay içerisinde, Türk Milletinin yeniden doğuşunu temsil eden Cumhuriyet'in ilanının 87. yıldönümünü kutlarken bir kez daha hissedeceğiz. Biz Fenerbahçeliler, Cumhuriyetimizin kuruluşunda emeği geçmiş, bu uğurda gözlerini kırpmadan canlarını feda etmiş şehit sporculara sahip bir kulübün bireyleriyiz. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar, toprak bütünlüğümüz ve vatanımızın birliği için şehit olan askerlerimizi rahmetle anıyoruz.
Fenerbahçe Spor Kulübü, tarihinden gelen güç ve asalet ile yüz yılı aşkın bir süredir hem Türkiye'de hem de dünyada adından övgüyle bahsettirmektedir. Bizden önce bu şerefli görevi ifa edenler gibi bizim de tek amacımız; Fenerbahçe bayrağını her zaman zirvede dalgalandırmaktır. Bütün çabamız, bütün gayretimiz bunun içindir.
Bu kulübün Başkanı olarak ben, Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarım ve tüm branşlardaki sporcularımız; her zaman önde, her zaman ilk sırada olmak adına mücadele ediyoruz. Her zaman zirveyi hedeflememiz ve hatta bunu inanarak dile getirmemiz, zaman zaman başkalarını rahatsız etse de bu konu bize karşı eleştiri malzemesi yapılsa da; Fenerbahçe'nin, mücadele ettiği her branşta taşıdığı zirve hedefi asla değişmeyecektir. Ben, Kulübümüzün bu büyük iddiasını dillendirmekten hiç vazgeçmedim bundan sonra da asla vazgeçmeyeceğim.
Kulübümüzün, zirveye ulaşması zorlu bir çaba ile mümkün olmuştur. Zirvede kalmak ise çok daha büyük bir çaba gerektirmektedir. Kulübümüzü, yerleştiği zirveden indirme gayretinde olanlar, hem içeriden hem dışarıdan daima provokasyon yapacak ve tabii ki yolumuza engeller çıkaracaktır. Önemli olan, bunlar karşısında birlik-beraberliğimizi korumak ve önümüze çıkan engelleri birlikte aşmaktır. Bu yolda bize engel olmak isteyenler; bazen şahsımı, bazen sporcularımızı ve teknik adamlarımızı hedef alıp, dolaylı olarak da olsa her zaman yaptıkları gibi aslında Fenerbahçemize zarar vermeye çalışacaklardır ama büyük Fenerbahçe camiası, bu amaç içinde olanlara asla kanmayacak, bu oyunlara gelmeyecektir.
Tabii ki günde yüzlerce kararın verildiği, sayısız tasarrufun yapıldığı büyük bir kulübü yönetirken hatalar da olacaktır ve bu hataları, önyargısız şekilde dile getirmek, eleştirmek şüphesiz her Fenerbahçeli'nin en doğal hakkıdır. Benimle kişisel husumeti olanların, her fırsatta basını da kullanarak gereksiz tartışma konusu yaratmalarını üzüntü ile izliyorum. Kimse beni sevmek zorunda değildir; ancak herkes Fenerbahçe başkanlık makamına saygı göstermek zorundadır. Saygı bekleyenler, önce bu mevki ve makama saygı göstermelidir.
Bizler, yönetim olarak hiçbir zaman biz en iyiyiz iddiasında bulunmadık ve her zaman da şunu söyledik: Kulübümüzü bizden daha yukarılara taşıyacak projeleriniz varsa, gelin onları ortaya koyun. Bütün Fenerbahçe camiası görecek ki; günü gelip bu önemli görevi bıraktığımızda da, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün menfaati için yapılması gereken bir şey olduğunda, taşın altına elini ilk koyan yine biz olacağız. Bizler, sadece Fenerbahçe'ye hizmet etmek, bu onurlu görevi icra etmek adına buradayız ve bu görevi son güne kadar ilk günkü heyecanla ve layıkıyla yapıp hesabımızı da camiamızı temsil eden Fenerbahçe Spor Kulübü Genel Kurulu'na vereceğiz. Bu noktada herkes anlamalıdır ki; Fenerbahçe Spor Kulübü'nde Olağanüstü Genel Kurul dönemi bitmiştir ve biz bu konuda son derece kararlıyız. Aksi anlayışta olanların da bir an önce bu gerçeği kabul etmesini istiyoruz. Bu konuda bir beklentisi olanlar artık bu gerçeği kabul ederek geleceğe dair plan yapmalı; hazırlıklarını, Olağan Genel Kurula kadar gerçekleştirmelidir. Bu konuda bizlere zarar vermek amacıyla yapılan gereksiz tartışma ve haksız eleştirilerden Fenerbahçe Spor Kulübü'nün de zarar gördüğü anlaşılmalıdır. Kaldı ki; "Ben Fenerbahçeliyim" diyen hiçkimsenin de kulübüne bilerek zarar verme hakkı yoktur.
Bizleri yıldıracağını sananlar, dün olduğu gibi yarın da yine bel altı vuracak; akla hayale gelmeyen senaryolar ile karşımıza çıkacaklardır. Bu yol, yanlış bir yoldur ve bu yoldan gidenler tarihte kaybolmuştur. Muhalefet ve eleştiri, her zaman olacaktır. Biz, muhalafete ve eleştiriye daima hoşgörülü olduk, bundan sonra da öyle olacağız. Bel altı vurarak bize zarar vermek isteyenlerle ise mücadelemiz sonuna kadar sürecek; bunu yapan kişiler farkında olarak ya da olmayarak yalnızca rakiplerimizin yüzünü güldürecekler. Biz biliyoruz ki; büyük Fenerbahçe camiası onları asla iktidara taşımayacak.
Bu bağlamda; özellikle Denizli'de elimizden çalınan şampiyonluğun, "Denizli Faciası" şekilde isimlendirilmesi beni son derece üzmektedir. Bu isimlendirme ve bu konunun sürekli olarak yönetime karşı bir eleştiri malzemesi yapılması; o sezonda yaşananları meşrulaştırmaktadır. Gerçek Fenerbahçelilerin; bu gayri ahlaki ve gayri hukuki durumu, meşrulaştıracak açıklama ve yorumdan kaçınması; o günü asla unutmaması ve unutturmaması gereklidir. Zaman içinde, bu konunun tüm gerçekleri ile aydınlatılacağına inancım tamdır.
Benim tek amacım; Fenerbahçe Spor Kulübü'nü, ona zarar verenlerden korumaktır; tek kavgam da ona zarar vermeye çalışanlarladır. Bu sebeple; defalarca, sayısız kişi ve basın kurumu tarafından kötü adam ilan edildim. Bugün, sırf birilerinin kulübümüzü kendi emelleri uğruna kullanmasına engel olduğum için kamuoyunda hakkımda yaratılmaya ve her daim sıcak tutulmaya çalışılan algı, herkesçe malumdur. Ancak samimiyetle söylüyorum ki; bunu hiç umursamıyorum. Çünkü biliyorum ki gerçek Fenerbahçe taraftarı; yaptığımız ve yapmaya çalıştığımız hizmetlerin ve her şeyden önemlisi niyetimizin farkındalar. Niyetimiz, gayet açık: Fenerbahçe'nin başarılı olmasıdır. Bundan başka hiçbir amacımız yok. Bunun için kötü adam ilan edileceksem varsın edileyim, kötü adam olayım. Gelecek nesiller, bugünlerin takdirini elbette yapacaktır.
Ülkemiz sporunun ve Kulübümüzün; ilgilenilecek, takdir edilecek, üzerinde çalışılacak sayısız başarısı varken, yapılan haksız eleştirilere, yalan haberlere kulak asmak Fenerbahçe'ye ve Türk sporuna ihanet olur. A Milli Basketbol Takımımız, FIBA Basketbol Dünya Şampiyonası finalinde ABD ile karşı karşıya geldi ve Dünya 2.'si olarak gümüş madalyanın sahibi oldu. Tüm dünyada yankı uyandıran bu başarının mimarlarından biri de Fenerbahçe Ülker'de uzun yıllar hizmet veren, Takımımıza şampiyonluklar yaşatan ve sağlık sorunları nedeniyle görevinden ayrılan teknik direktör Bogdan Tanyevic'ti. Sayın Tanyevic'i ve bu başarıda emeği geçen herkesi kutluyorum. Kulübümüze döndüğümüzde; başarılarıyla bizi her zaman gururlandıran amatör branşlarımız, Eylül ayı içersinde 2010-2011 sezonunun açılışlarını gerçekleştirdi. Avrupa Masa Tenisi Şampiyonası'nda 3. olan sporcumuz Melek Hu'yu; Atletizmde Avrupa Şampiyonu olarak Avrupa Atletizm Federasyonları Birliği tarafından yılın atletleri adayları arasında gösterilen Milli atletimiz Nevin Yanıt'ı; Gençler ve Büyükler Zafer Kupası Boks Şampiyonası'nda 5 birincilik, 2 ikincilik ve 1 üçüncülük kazanan ayrıca Boks Federasyonu Başkanlığı Kupası müsabakalarında takım halinde şampiyon olan sporcularımızı; Balkan Yelken Şampiyonası'nda şampiyonluk sevinci yaşayan yelkencilerimizi; Balkan Kürek Şampiyonası'nda, 1 altın, 3 bronz toplam 4 madalya kazanan kürekçilerimizi, başarılarından dolayı kutluyorum. Erkek – Bayan Voleybol ve Basketbol takımlarımıza ve amatör branşlarımızın bünyesindeki tüm sporcularımıza, 2010-2011 sezonunda hem Türkiye'de hem Avrupa'da başarılar diliyorum. "