Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan Bahçeli, geçmişte çözüm ve çarelerin ruh kökenlerinde arandığını vurgulayarak, "Tanzimat reformlarının yetersiz kaldığını iddia eden sömürgeci güçlerin kesif baskı ve kategorik dayatmaların mahsulü olarak bu defa da 163 yıl evvel bir Şubat ayının 25’inde Islahat Fermanı ilan edilmiştir. Bu da tutmayınca 140 yıl önce anayasa yapılmış, meşruiyet kümesinde kısa süreli de olsa parlamento açılmıştır. 1821’den 1897’ye kadar şark meselesi üzerine sadece Fransızca yazılmış 2 bin 142 eser ortada duruyorken, çözüm ve çarenin ruh kökümüzün haricinde aranması çok ciddi sorun ve sıkıntıların doğmasına yol açmıştır. Akif Paşa’dan Pertev Paşa’ya, Mustafa Reşit Paşa’dan Ali Paşa’ya, Fuat Paşa’dan Ziya Paşa’ya, aralarındaki gerilim hiç bitmediği Mithatpaşa’dan Abdullah Cevdet Paşa’ya kadar pek çok devlet ve siyaset adamı Osmanlı İmparatorluğu’na kendi fikir ve düşüncesi çerçevesi kalıbı içerisinde bir güzergah çizmeye çalışmışlardır. Ne kadar başarılı veya başarısız oldukları, maksat ve mizaçlarının neye hizmet edip, nereye kadar işe yaradığı elbette tarihin konusudur. Ancak bizim meselemiz arayışların hiç bitmeyişidir" diye konuştu.
"Tarihten ibret aldığını söyleyenlere sormak isterim ki, hiç ibret alınsaydı tarih tekerrür eder miydi"
Nizami Cedid ile başlayan sürecin pek çok kırılma, hezimet, savaş ve çözülmeyle birlikte tarihin derin kavuklarına gömülüp gittiğinden bahseden Bahçeli, şöyle konuştu:
"Sözde reformcu nazırlar arasında bitmeyen kavga ve anlaşmazlıklar, yabancı ülke sefirlerinin bitmek bilmeyen müdahaleleri, emperyalist ülkelerin ilenmiş komploları, Tanzimat’tan meşrutiyete kadar devlet ve millet hayatını rehin almıştır. Bu tablonun bir benzerine içinde bulunduğumuz zaman diliminde de şahit olmuyor muyuz. Tarihten ibret aldığını söyleyenlere sormak isterim ki, hiç ibret alınsaydı tarih tekerrür eder miydi? Devleti yeni temeller üzerinde canlandırma çabaları, makus talihin kayalıklarına tehlikeli ölçüde çarpmış, reformlar tarihin tozlu raflarına kaldırılmak zorunda kalmıştır. Miladı dolan devlet ve siyaset adamları, gözden düşmek şöyle dursun, kah sürgünlere, kah zindanlara, kah idamlara maruz kalmışlardır. Darbeler, mali iflaslar, israflar, bozgunlar, savaşlar, taht mücadeleleri, dar boğazlar, sömürgecilerin oyunları, çağın akıntısına karşı kürek çekmeler, zincirleme felaketleri tetiklemiş, feci derecede kamçılamıştır. İç bütünlük sağlanamayınca dış etkiler sonuç vermiş. Osmanlı İmparatorluğu fırtınaların kol gezdiği karanlık dehlizden sakin ve durulmuş limana bir türlü yanaşamamıştır."
"İnanıyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır"
Türk milletinin var oluş mücadelesinin karar ve kader duraklarının Tanzimat, Islahat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet olduğunu anlatan Bahçeli, "Yeni bir yönetim ve hukuk sistemi vaaz eden Tanzimat, bunun devamı olan Islahat, bundan mülhem meşrutiyet, hepsinin başarısız olmasıyla tarihin ve talihin parlak bir vetiresi halinde yükselen Cumhuriyet, Türk milletinin var oluş mücadelesinin karar ve kader duraklarıdır. İktisadi ve içtimai temelleri çürüyen, iradesi ve ifade kudreti çölleşen bir devleti pansuman tedbirlerle hayatta tutmaya çalışmak boşuna bir gayrettir. Dünya siyasi tarihinde buna dair çok sayıda misal verilebilecektir. İnanıyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır. Tarihten çıkardığımız derslerle önümüze bakmazsak geçmişten daha ağır olaylara mahkumiyetimiz mutlak ve mukadder olacaktır. Siyaseti, kavga ve çıkar çatışmalarının merkez üssü haline getirmenin, milli birliği tahrip edip bekayı yok saymanın vahameti hepimize ağır ve acıklı fatura çıkaracaktır" ifadelerini kullandı.
Bahçeli Açıklaması 'İnanıyorum Ki Türkiye Cumhuriyeti Sonsuza Kadar Yaşayacaktır'
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "İnanıyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır" dedi.