Bahçeli'den ülkesini sevenlere çağrı

Bahçeli "Yaşanan gündem ve yaklaşan sürece" ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti'nin mi...


Bahçeli "Yaşanan gündem ve yaklaşan sürece" ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti'nin millet ve devlet varlığını ayakta tutan temel değerler ekseninde yakın tarihinin en ağır bunalımını yaşayacağı vahim bir darboğaza doğru sürüklendiğini savundu. "Karşımızdaki tehlike, geride kalan yıllarda yaşanan rejim bunalımları, darbe tehditleri, ekonomik krizler ve toplumsal gerilimlere nazaran doğuracağı ağır sonuçlar bakımından çok daha ciddi ve çok daha önemlidir" diyen Bahçeli, Türkiye'nin bir ateş çemberinden geçtiğini, devlet ve millet olarak beka sorunuyla yüz yüze olduğunu kaydetti. Bahçeli, "İç ve dış güvenlik tehditlerinin ağırlaşması, iç çatışma ortamına zemin hazırlamayı amaçlayan tahriklerin tırmanması ve yönetimin gaflet sınırlarını aşan siyaseti Türkiye'yi uçurumun kenarına kadar getirmiştir" dedi.

-"ANAFORUN YIKICI ETKİLERİ"Nİ 9 MADDEDE SIRALADI-

Türkiye ve Türk milletinin oluşan tahribatın enkazıyla katlanarak büyüyen bir anaforun yıkıcı etkisi altında kalacağını ifade eden Bahçeli, bu etkileri ise şöyle sıraladı:

"Bunlardan birincisi ve en önemlisi, yıllardır bitirilemeyen bölücü terör eylemleri ve hükümet eliyle hız kazanan etnik tahrikler nedeniyle millet bütünlüğünün ve milli kimliğin ölümcül yara alması tehlikesidir.

İkincisi, ilkel bir kabile zihniyetinin bakışıyla giderek keskinleşecek etnisite ve mezhep temelindeki ayrımcılığın millet bünyesinde neden olacağı şiddetli kutuplaşma ve çatışma ihtimalidir. Üçüncüsü, ağır bir yoksullaşmanın, artan işsizliğin, yaygınlaşan yolsuzluğun ve umutsuzluğun ortaya çıkaracağı bunalımın tetikleyeceği toplumsal öfke dalgasıdır. Dördüncüsü, hayatın her alanını kamplara ayıran, devleti ve kurumları çatışma alanı olarak gören zihniyetin doğuracağı derin cepheleşmelerin tahribatıdır. Beşincisi, yıllardır tek taraflı tavizler vererek gelinen noktada artık tıkanan uluslararası ilişkilerin aşılması için ülkemizin tam teslimiyetine kadar varacak küresel baskıların şiddetidir. Altıncısı, İşgalcilerin Irak'tan çekilmesi ile doğacak güvenlik boşluğunun neden olacağı stratejik sonuçlar ile bunun bölgemize ve Türkiye'ye yönelik tehlikeli yansımalarıdır. Yedincisi, sürekli siyasi kriz üreten siyaset aktörleri ve işbirlikçilerinin kutuplaştırıcı tahrikleriyle genel seçime kadar yaşanacak tartışmalar, istismarlar ve yoğunlaşacak gerginliklerdir. Sekizincisi, AKP zihniyetinin kendisine çizdiği siyasi kışkırtıcılık, tahrik ve iftira rotasının Türk siyasetinde neden olacağı güçlü tepkiler, dirençler ve eleştirilerdir. Dokuzuncusu ise siyasi ve sosyal bünyemizi saran ahlaki çürüme ve yozlaşma ile adalete ve devlete olan güvenin tamamen tükenmesi tehlikesidir."

-"OYNANAN OYUNLARI GÖRMEYE ÇAĞIRIYORUZ"-

Özellikle son dönemde etnik tahriklerin yeni boyutlar kazanarak ağırlaştığını ve Türkiye'ye karşı ortak bir husumet cephesi oluşturulması niyetlerinin su üstüne çıktığını kaydeden Bahçeli, "Etnik bölücülüğü siyasi bir sorun olarak tanımlayarak zemin kazanmasını amaçlayan bu stratejinin hayata geçirilmesi için Türkiye'de siyasi ve toplumsal altyapının hazırlanması niyetleri özellikle anayasa değişiklikleri sürecinde daha da belirgin hale gelmiştir" dedi. Türkiye üzerinde oynanan oyunun nihai hedefinin tek millet-tek devlet esasına dayanan Türkiye Cumhuriyeti'nin yeniden tanımlanması ve çok kimlikli, çok milletli bir devlet yapısının kabul ettirilmesi olduğunu belirten Bahçeli, "Türk milletine dayatılan bu tablo, Türkiye'nin kaderi üzerinde kumar oynanmakta olunduğunu, ucuz ve şahsi hesapların dürtüsüyle tam bir akıl, fikir, idrak, izan ve ahlak travması yaşandığını göstermektedir" görüşünü dile getirdi. AKP hükümetinin Türkiye ve Türk milleti ile asırlık hesapları olan küresel mihrakların 'Truva atı', 'Stratejik ortağı' ve 'eşbaşkanı' haline geldiğini savunan Bahçeli, AKP'yi akılları karıştıracak ve yıkımla sonuçlanacak çok tehlikeli bir siyaset modeli arayışında olmakla da suçladı. Bahçeli şunları söyledi:

"AKP iktidarı, aralarında anayasa değişiklikleri süreci de dahil olmak üzere son dönemde siyasi gündemi yeni tartışma konularıyla bilinçli olarak saptırma ve kendi ifadeleriyle 'hazmettirme' gayreti içine girmiştir. Özellikle bölücülük tehlikesine karşı sorunun tanımı ve çözüm yöntemi konusunda İmralı'daki caniyle söylem birliği içine giren Başbakan'ın bu tutumu, terör örgütü güdümündeki ihanet odaklarına yeni ufuklar açmış ve terörle başarıya ulaşacaklarına dair ümit uyandırmıştır. Cumhuriyet'in kuruluş ilkelerini ve yapısını tartışmaya açmak, etnik köken farklılıklarına dayanarak millet varlığını yıkmaya çalışmak devletin varlığına kastetmekle eş değerdir ve bunun adı ihanettir. Milliyetçi Hareket, yüksek ufuklara taşımak için ülkesini sevenleri, Türkiye'nin birliğine ve dirliğine inanan bütün vatanseverleri, milli hedefler etrafında birleşmeye ve bütünleşmeye, al bayrağın altında buluşmaya ve üzerimizde oynanan oyunları görmeye çağırmaktadır. Ancak bilinmelidir ki yalnız bile kalsa Milliyetçi Hareket, Türkiye'nin bölünmesine, ortak değerlerimizin yok edilmesine ve Türk Milletinin kardeş kavgasına sürüklenmesine hiçbir şart altında izin vermeyecektir. Sosyal, siyasal, ekonomik ağır sorunlarla boğuşan aziz milletimizin yaşadığı bunalım halinden bir nebze olsun kurtulabilmesi için mukaddes Ramazan ayının bir fırsat olmasını diliyorum. Önümüzdeki mübarek günlerin yanlış gidilen yollardan, yanlış yapılan hesaplardan hiç değilse bu aşamadan sonra dönüş için vicdan ve akıl muhasebesinin yapılmasına vesile olmasını temenni ediyorum."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile