6’ncı Boğaziçi Zirvesi, Uluslararası İşbirliği Platformu tarafından Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) ev sahipliğinde 9-11 Aralık tarihleri arasında düzenleniyor. 80 ülkenin siyaset ve iş dünyasının önde gelen isimlerinin bir araya geldiği ve ’Daha Az Yoksulluk, Daha Fazla Refah’ temasıyla gerçekleştirilen zirveye, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ISPAT&WAIPA Başkanı Arda Ermut, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Eski Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Akbank İcra Kurulu Üyesi Suzan Sabancı Dinçer, UNDP Başkan Yardımcısı Cihan Sultanoğlu ve çok sayıda davetli katıldı.
Zirvede konuşma yapan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, kalkınmanın amacının insan olduğunu belirtti.
Bakan Yılmaz, "Kalkınmanın amacı insandır. Sonuçta yaptığımız bütün çalışmaların amacı insanın refahı ve mutluluğudur. Aslında en büyük araç yine insandır. Kalkınma süreçlerini hızlandırmamız daha nitelikli bir kalkınma oluşturmamız için en önemli araç da insandır. Dolayısıyla insan odaklı bir kalkınma anlayışından bahsediyoruz. Burada ortaya konan ana tema insan odaklı bir anlayışı ifade ediyor. 2000 yılında bütün dünya için bin yıl kalkınma hedefleri belirlendi. 2015 yılına kadar dünya için ortak bir takım hedefler konuldu. 8 ana tema başlık altında bunlar özetlendi ve ölçülebilir hedefler konuldu dünyanın önüne. Bundan sonra dünyanın yoksulluğu azaltma konusunda burada ortaya konan genel hedefler konusunda önemli ilerleme kaydettiğini memnuniyetle görüyoruz. 1 milyarın üzerinde insan aşırı yoksulluktan kurtuldu, açlığa karşı da önemli mesafeler kat edildi. Kız çocuklarının okullaşması gibi önemli bir alanda ilerleme görüyoruz. Küresel ortaklıkları geliştiğini görüyoruz. Bunlar bin yıllık kalkınma hedeflerinin başarılı olduğunu ve daha yaşanabilir dünyaya katkı sağlıyor. Şunu da görmemi lazım bin yıl kalkınmaya rağmen dünya halen arzu ettiğimiz gibi değil, 800 milyon insan aşırı yoksullukla karşı karşıya, okul çağında 60 milyon kız çocuğu temel eğitime erişemiyor. 6 milyon çocuk 5 yaşına gelmeden hayatını kaybediyor. Kadınlar ise iş dünyasından ayrımcılığa maruz kalıyor" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE’DE GELİŞMİŞ ÜLKELER GİBİ MUTLAK YOKSULLUKLA DEĞİL GÖRELİ YOKSULLUKLA UĞRAŞACAK"
Geçmişe bakıldığından Türkiye’nin iyi bir performansı olduğunu söyleyen Bakan Yılmaz, "Bundan dolayı mutluyuz. Bir doların altında nüfusumuz çok şükür yok. Böyle devam ediyor. 2 doların altında 0 nüfus var. 2002 yılında günlük harcaması 4,3 nüfusun altında nüfusumuz toplam nüfusun altında idi. 20 milyondan fazla insanımız 4,3 doların altında günlük harcama ile yaşıyordu. Bundan sonra da Türkiye’de gelişmiş ülkeler gibi mutlak yoksullukla değil göreli yoksullukla uğraşacak. Kavramsal olarak yoksulluğu önümüzdeki dönemlerde ele alacağız. Bunun dışında yoksullukla birlikte değerlendirilmesi gereken bir kavramdır. Yeni kavramlarla yoksulluk ile uğraşacağız. Göreli yoksullukla da önemli aşamadayız. Bunu tamamen yok etmemiz mümkün değil, azaltmak önemlidir. Hedefimizi en yüksek insani gelişmişliğe ulaşmaktır. Bunu Türkiye ekonomisini yükseltirken başardık. Dünyada olumlu bir dönem yaşamıyoruz. Son 10 yıla baktığımızda gelir eşitsizliğinin arttığını görüyoruz. Zengin ile yoksul arasında fark açıldı. Türkiye bu konuda hem büyüyen hem de gelirini adil dağıtmayı başaran bir ülkedir. Geçmişe göre bugün Türkiye çok daha iyi bir noktadadır" dedi.
"TÜRKİYE’DE SURİYELİLERİN İNSANİ SORUNU GİDEREK KALKINMA SORUNU HALİNE GELİYOR"
Suriye’de büyük bir dramın yaşandığını belirten Bakan Yılmaz, "Komşu ülkelere iltica etmiş, canını kurtarmak için zalim bir rejimden kaçarak gelmiş, milyonlarca insan, misafirlerimiz var. Diğer tarafından Suriye içinde 78 milyon insan yerinden edilmiş durumdadır. Bu problemle ilgili en büyük yükü yükleyen biri Türkiye’dir. Kendi imkanlarımızla dünyadan çok az bir destekle insani sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Bu sorun giderek insani bir sorun olmasının yanı sıra kalkınma sorununa da dönüşüyor. Sadece Türkiye’de doğan Suriyeli çocuk sayısı 40 bini aşmış durumdadır. Bir tarafta yeni nesil sağlık, eğitim, mesleki eğitim ile ilgili ihtiyaçları dışında insani yardım bakış açısından kalkınma desteğine bakış açısına geçiş yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Uluslararası kurumlarla çalışmak zorundayız. Olayın özü yine siyasidir. Oradaki siyasi sorun çözülmediği sürece insani ve kalkınmaya ilişkin problemler devam edecek. Biz geniş perspektifle bu sorunları ele almak zorundayız. Tüm dünyaya çağrıda bulunuyoruz. İnsanların daha fazla destek sağlaması gereken bu durumda yeterli desteği göremiyoruz. Mülteci sorunu, bu tür insani sorunlar sadece bir ülkenin veya komşunun değildir tüm insanlığın meselesidir. Tüm insanın çaba sarf etmesi gerekir. Önümüzdeki dönem daha fazla çaba sarf edilmesini temenni ediyorum" şeklinde konuştu.
"2019’A KADAR HİÇBİR SEÇİM YOK, BU BİR FIRSAT PENCERESİDİR"
Siyasi istikrarın ve temsilin olduğu bir yapıya girdiklerini ifade eden Bakan Yılmaz, "Şuanda yüzde 97,5’in temsil edildiği bir meclise sahibiz. Tek başına bir parti, temsil ve istikrar, çok önemli bir avantaja sahibiz. 2019’a kadar hiçbir seçim yok, bu konuda rahatız. Bu da bir fırsat penceresidir. Bunu çok iyi değerlendirmek durumundayız. Türkiye bu dönemi reform ve atılımlarla sürdürmek durumundadır. Dünyanın şu anki sorunu, doğruları bilip bilmemesi sorunu değil, doğru olan politikaları uygulayıp uygulamama sorunudur. Uygulamayı çok daha etkin hale getireceğimize inanıyorum. Bunu yaparken de kamu özel sektör ve sivil birlikteliğin çok önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Bakan Cevdet Yılmaz Açıklaması 'Mülteci Sorunu Bir Ülkenin Değil Tüm İnsanlığın Meselesidir'
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Uluslararası İşbirliği Platformu tarafından 6’ncısı düzenlenen Boğaziçi Zirvesi’ne katıldı. Bakan Yılmaz, Suriye’deki siyasi sorunun çözülmediği sürece insani ve kalkınmaya ilişkin problemlerin devam edeceğini belirterek, "Mülteci sorunu gibi insani sorunlar sadece bir ülkenin veya komşunun değildir tüm insanlığın meselesidir" dedi.