Bakan Eker Balıkesir`de

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye`nin tarımsal alt yapısıyla iligili olarak en temel meselesinin tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesi olduğunu söyledi.

Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde olmayan bu durumun sadece Türkiye`de bulunmasının üzücü olduğunu belirten Bakan Eker, "toplulaştırma projesi" ile bu sorunu aşmaya çalıştıklarını, uygulama ile sonuç alacaklarını kaydetti.Bazı ziyaret ve incelemelerde bulunmak üzere dün akşam Balıkesir`e gelen Gıda, Tarım ve Hayvancılık bakanı Mehdi Eker, DSİ Çayırhisar Sosyal Tesisleri`nde onuruna verilen akşam yemeğine katıldı. Bakan Eker yemeğin ardından Bakanlığına bağlı tüm birimler ile diğer birimlerin üst düzey yöneticilerinin hazır bulunduğu koordinasyon toplantısına katıldı. Toplantıya Balıkesir Valisi Yılmaz Arslan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Balıkesir Milletvkeili Ahmet Edip Uğur, milletvekili Tülay Babuşçu ile bakanlıkta görevli üst düzey bürokratlar da katıldılar. Vali Yılmaz Arslan`ın kısa açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, tarımın riskli ve zor bir sektör olduğunu söyledi. Bakan Eker, "Tarım açık alanda yapılıyor, risklere açık. Yani, su çok olur zarar görür, su az olur zarar görür. Sıcak az olur zarar görür, sıcak çok olur yine zarar görür. Dolayısıyla her şeyin bir dengesi olması gerekiyor ve her ürün için bu denge aynı olmayabiliyor. Bunlar yaşam içerisinde ortaya çıkabilen sorunlar" dedi.HÜKÜMETİN EYLEM PLANIBakan Eker, konuşmasının başında mevcut hükümetin eylem planı hazırlığından da kısaca söz etti. Mehdi Eker, "61. Hükümetin eylem planı hazırlanıyor. Eylem planında şunu kastediyoruz; hangi tedbir, hangi tarihte, hangi kuruluş tarafından, nasıl alınacak ve hedefi ne? Ne zaman bitecek? Bu, eylem planı. Eğer kanun çıkacaksa bu kanun meclise ne zaman sevk edilecek? Eğer başka düzenleme yapılacaksa ne kadar süre içerisinde yapılacak, neler öngörülüyor, neler projelendirilmiş, neler hedeflenmiş? Eylem planı tüm bunların çok ayrıntılı ve çok detay programı" dedi.TARIM ARAZİLERİNİN MİRAS YOLUYLA BÖLÜNMESİ TEMEL SORUNGıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesinin Türkiye`nin 80 yıllık sorunu olduğunu, hükümet olarak bu temel altyapı meselesini çözüme kavuşturmanın gayreti içerisinde olduklarını söyledi. Bakan Eker, "Biz 59 ve 60. AK Parti Hükümetleri döneminde buna ait bazı adımlar attık, birtakım tedbirler öngördük. Örneğin tarım arazilerinin bölünmesiyle ilgili temel bir sorundur bu, 1926 Medeni Kanunu`ndan gelen bir sorun; Tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesi. Buna biz 59. Hükümet döneminde bir sınırlama getirdik, 20 dönümün altına bölünemez kuralı getirdik, tapuya şerh düştü. Ama bu 20 dekar yeterli değil, bizim sorunumuzu çözmüyor. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde tarım arazileri miras yoluyla bölünmüyor, böyle bir şey yok. Medeni Kanunu transfer ettiğimiz İsviçre`de bile yok. Biz 1926`da Medeni Kanunu İsviçre`den alırken oraya dikkat etmemişiz. Onlar o yetkiyi kantonlara vermişler. Avrupa`nın hiçbir ülkesinde bölünmüyor, Birleşik Devletlerde hiç bölünmüyor, 1948`de kurulan İsrail de Osmanlı toprak sistemini örnek almış orada da bölünmüyor ama Türkiye`de bölünüyor. Bunu bu defa 61. Hükümet programına yerleştirdik. En kısa süre içerisinde bununla ilgili taslağımız şu anda var, bir gözden geçireceğiz Bakanlar Kurulu`ndan tasarı halinde meclise götüreceğiz. Başka türlü Türkiye`de tarımsal verimlilikten bahsetme imkanı yok, mümkün değil. Türkiye tarım toprakları böyle devam ederse, eğer bu düzenleme yapılmazsa, 20 sene sonra, 30 sene sonra, 50 sene sonra bu ülkede tarımsal üretim yapılamaz hale gelir. Mevcut bölünmüş 22 milyon parsel arazi var Türkiye`de. 3 milyon 100 bin Türkiye`de tarım işletmesi var. Ortalama işletme büyüklüğü 6 hektar. 6 hektarlık bir işletme ortalama 7 ayrı parselden oluşuyor. Bu yapının toplulaştırma yoluyla bir ölçek büyüklüğüne ulaşıp modern bir tarımsal alan haline getirilmesi lazım, biz buna toplulaştırma projesi diyoruz. Şu safhada, Türkiye`de 1961 yılında toplulaştırma çalışmalarına devlet başlamış, 2002 tarihine kadar 41 sene içerisinde toplam 450 bin hektar. Yılda yaklaşık 10 bin hektar. Peki, toplulaştırılacak arazi miktarı, 14 milyon hektar. 40 yılda 450 bin hektar yapmışsanız aynı kaplumbağa hızıyla giderseniz size birkaç asır gerekir, olmaz. Biz 2003`ten itibaren bir kısmı da 2005, 2006`dan sonra hızlandı. Şu an itibariyle 3 milyon hektarı bitirdik. Biz bunu şimdi daha da hızlandıracağız, bunun için proje hazırladık. Birinci hedefimiz şu, GAP`ı zaten tamamlıyoruz, 2 milyon 100 bin hektar 2012`de bitiyor, 9 ili kapsıyor. DAP illeri 16 vilayet ve KOP illeri Konya Ovası Projesi, 4 vilayet. Dolayısıyla burada en az 3-4 milyon hektar daha alan var, hızlandırıyoruz. Türkiye`nin diğer bölgelerinde uyguladığımız projeler (Ege ve Marmara`da) devam ediyor. Bir düzenleme yaptık, sadece Tarım Bakanlığı değil, DSİ, Karayolları, İl Özel İdareleri diğer tüm kamu kurum kuruluşları, birlikler onlar da toplulaştırma yapabilecek. Biz kendi yetkimizi Tarım Bakanlığı olarak onlara verdik, devrettik. Dolayısıyla bir toplumsal meselemiz için bu sorunu çözmemiz lazım. Bu da bizim tarımsal alt yapıyla ilgili en önemli meselelerimizden bir tanesi" diye konuştu.TARIM SU, SU HAYATTIRTarım Bakanı Mehdi Eker, Türkiye`deki sulanabilir arazilerin tamamının sulamaya açılmasının zorunlu olduğunu bildirdi. Suyuns olmadığı yerde tarımın, dolayısıyla hayatın da olmayacağını belirten Eker, Doğu Karadeniz bölgesindeki yağış rekoltesini çıkardığımız da Türkiye`nin yıllık ortalmama aldığı yağış miktarına göre bir çöl olduğunu söyledi. Türkiye`nin çöl olmaktan kurtarılması gerektiğini belirten Bakan Eker, "Tarım sudur, su hayattır. Su yok, tarım yok, hayat yok. Türkiye ortalama yağışı, Doğu Karadeniz dahil yılda 500- 550 milimetre. Doğu Karadeniz`i çıkarın, ortalama 250 milimetre yağış. Dünya literatüründe bunun adı çöldür. Başka bir adı yok, çöl. Bizim GAP, KOP projesi üzerinde durmamızın sebebi bu. 1 milyon hektar alanı sulamaya açarsak ne olur? Buğday ekersek 5,5-6 milyon ton buğday eder. Mısır ekersek asgari 16 milyon ton mısır alırız. Pamuk ekersek 4,5 milyon ton kütlü pamuk aldık, bunlar mütevazı rakamlar, abartılı büyük rakamlar değil. Türkiye`de Ayçiçeği, Trakya`da yağlık ayçiçeği sadece yağmur suyu ile yetiştirilebiliyor. Onu sulamak zorundasınız, sulamadan olmaz. Pamuk yine öyle. Türkiye`de bizim sulama yapmadan ürün alabildiğimiz yerler belli. Trakya, Marmara`nın bir kısmı, Ege`deki iki havza Menderes ve Gediz ile Çukurova. Ötesi yok. Bu meseleler Türkiye`nin tamamını ilgilendiriyor. Bizim bu üç konu hükümetimiz döneminde mutlaka hayata geçireceğimiz, başlattıklarımızı tamamlayacağımız bir proje. Tarımsal ürünlerin sağlıklı bir piyasa düzenine kavuşması, pazar mekanizmasına kavuşması" dedi.TARIMDA "LİSANSLI DEPOCULUK" DÖNEMİGıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak Toprak Mahsulleri Ofislerinde hububat alımlarıyla ilgili yeni bir şey yaptıklarını anlatan Bakan Eker, "lisanslı depoculuk" uygulamasının başlatıldığını, hububat alımlarında ulusal ekonomiye de büyük katkı sağlandığını söyledi. Mehdi Eker, "Bu sene bir şey yaptık, belki çok büyük olmayan ama etkisi ve fonksiyonu çok büyük olan bir adım attık. Lisanslı depoculuk faaliyeti başlattık. Bunu en az 2 milyon tona çıkarmak kararlılığındayız, niye? Vatandaş ürününe Sanayi Bakanlığından lisans almış, bozulmadan stoklayabilecek yeni bir depolama sistemi, lisanslı. Gidecek ürününü depoya bırakacak, ürünün kimyasal özellikleri numune ile alınıyor, analiz ediliyor. Elinize ürününüzün özelliklerini veriyor. Şimdi o belge üreticinin eline kıymetli kağıt olarak verilebiliyor. Onunla banka işlemleri yapabiliyor, kredi alabiliyor vs.. İkinci safhası Vadeli İşlemler Borsası`nda işlem görmesi. Böylece üretici açısından ürünü dolaştırmıyor, depoya bir kere bırakıyor, en son sanayici fabrikaya götüreceği zaman gider ürünü alır götürür fabrikasının orada işler. Ulusal ekonomiye çok büyük katkı. Yüzde 9 proteine sahip buğday ile yüzde 14 proteine sahip buğday aynı yerde depolanmayacak, şimdiye kadar aynı yerde depolandı. Niye? Çünkü kimyasal tahlile dayalı olarak ürün alınmıyordu, şimdi ürün öyle alınıyor. Bu sene biz Toprak Mahsulleri Ofislerine 300 tane kimyasal analiz cihazı aldık. Türkiye`de TMO`nun ürün aldığı her yerde bu yöntemle ürün aldık. Kimsenin diyecek hiçbir şey yok, herkes hakkına kavuşuyor. Objektif bir şekilde üreticinin gözleri önünde alınıyor, makineye konuluyor, makine sana sayıyor 30 saniyede cevabını veriyor. Kim neyi istiyorsa gidip oradan alıyor. Sanayici yüksek kalitede, belirli standartlarda ürüne kavuşmuş oluyor. Biz bunu şimdi geliştirip çeşitlendiriyoruz" diye konuştu.

SÜT VE ET FİYATLARI KURUL TARAFINDAN DÜZENLENECEKBakan Eker, yeni süreçte hayvansal ürünlerde bir piyasa düzenleme rolü üsktleneceklerini bildirdi. Bu mekanizmanın etkin bir şekilde işletilmediği için sıkıntıların yaşandığını belirten Eker, kışın sütünü ihale edip veren üreticinin ilkbaharda sbüt veriminin en üst seviyeye ulaşmasıyla sanayicinin süt fiyatlarını düşürme girişimiyle büyük sıkıntı yaşadığını ve mağdur olduğunu, bununla ilgili olarak süt tozu ithalatına getirdikleri yasağın faydalı olduğunu kaydetti. Türkiye`deki tarım hasılasını 3 kat artırdıklarını kaydeden Bakan Eker, şöyle devam etti;"Biz iki senedir kendimizce bir mekanizma geliştirdik, süt tozu ithalatını yasakladık. Bizden önce Gümrük Birliği Anlaşmasına AB`ye süt kazeini, yani proteini verilmiş. 1 kilo süt kazeini 27-28 kilo süte eşittir. Neredeyse 30 kat, süt tozu 10 kat. 10 litre taze süt, 1 kilo süt tozu. Ama bunda öyle değil. AB`ye 1996 yılında Gümrük Birliği imzalanırken bu taviz verilmiş. Ben de 1-2 sene önce öğrendim. Nereden kapatacağız bu işi derken süt tozu dediler, tamam dedik. Ne kadar süt tozu varsa destek verelim dedik, tek sanayici dışarıdan süt tozu ithal etmesin, içeriden alsın. 18 bin ton bu sene maksimumdu destek getirdik, 380 bin ton süte denk gelecek şekilde bu sene süt tozuna destek verdik. 2010-2011 dışında, 2011 ilkbaharında süt kazeinini de durdurmak suretiyle ancak belli bir seviyede tutabildik. Ancak sıcak süt nedeniyle fiyatlar yine düştü. Biz bununla ilgili bir müdahale grubu oluşturuyoruz. Hem etle ilgili hem sütle ilgili, kırmız et ve sütle ilgili. Şu anda onun çalışmasını yapıyoruz. Bu dönemde çözeceğimiz meselelerden bir tanesi süt ve etle ilgili bir düzenleme kurumu, bir müdahale kurumu, bu mekanizmayı organize edecek belirli zamanlarda sütü alacak, ürün yapacak veya yaptıracak. Bunu illa devletin kendisinin alması gerekmiyor, kiralar özel sektöre yaptırır bir sürü formülü var. Bu dönemde bunu yapacağız. Bizim bu meselelerle ilgili temel pazarlama konusu, tarımsal alt yapı ile ilgili genel meseleler çok önemli konular. Her bir alt sektörle ilgili atacağımız adımlar yapacağımız projeler, faaliyetler var. Biz Türkiye`nin tarım sektörünün hasılasını 3 kat artırdık, aynı alanda. Türkiye 8 sene önce 24 milyon hektar alanda ziraat yapıyordu, milyonlarca çiftçi işliyor, biçiyor ekiyor topluyor 23 milyon dolar. Türkiye dünyanın 190 ülkesi içinde 11. sıradaydı. Şimdi aradan 8 sene geçti, Türkiye yine aynı 24 milyon hektar alanda tarım yapıyor, değişen bir şey yok. Ama şimdi ürettiğimiz 62 milyar dolar. İkisi de dolar cinsinden, 62 milyar dolar ile Türkiye`nin dünya ülkeleri içindeki sıralaması 11. sıradan Dünya Bankası`na göre 6., OECD ve diğer uluslararası kuruluşlara göre 7. sırada. Önümüzdeki ülkeler kim, Çin, ABD (ikisinin tarım alanı 10 milyon kilometrekare) Türkiye`nin 10-12 katı. Hindistan, Brezilya. Şu anda biz parasal hasıla bakamından Avrupa`da birinciyiz. Bizim stratejimiz doğru bir strateji. Doğru istikamette, doğru proje ve doğru politikalarla gidiyoruz. Şimdi bunun sürekli bir şekilde istikrar içerisinde sürdürülebilir kılmamız lazım. Onun için de temel alt yapı meseleleri çözmemiz lazım. Biz destekleme politikamızı değiştirdik. Balıkesir`de bizim 2002 yılında tarım Bakanlığı`nın Balıkesir çiftçisine verdiği tarımsal destek toplamı 42 milyon dolar. Biz 2010 yılında 140 milyon dolar verdik, yüzde 236`lık artış var. Çiftçiye diyoruz ki, bitkisel ürün işleyen paketleyen bir tesis yap, hayvansal ürün işleyen paketleyen bir tesis yap. Alternatif enerji ile çalışan bir teknolojik sera yap, modern bir soğuk havası veya silo veya modern sulama teknikleriyle ilgili bir sistem kur, projelendir. Ben bunların hepsine yüzde 50 hibe destek veririm. Ne kadar yüzde 50`si, 2011`e kadar sermayenin 500 bin lira, 2011 yılı 1 Ocaktan itibaren 600 bin lira, yüzde 50 sermayene ortağım, karına ortak değilim. Karın tamamı senin olsun, helal hoş olsun. Milletin malını millete biz veriyoruz. Desteğimiz bu. Balıkesir`de 65 tane tesis yapıldı, bitti. Bu bizim projemiz, bize ait. Biz düşündük, biz planladık, biz uyguladık, biz bitirdik ve cenabı-ı Allah bize bunu görmeyi nasip etti. Türkiye`de 3 bin 200 tesis tamamladık, buraya verdiğimiz nakit destek yaklaşık 600 milyon TL, sadece hibesi. Bunun karşılığında yaklaşık 1 milyar liralık da vatandaşın kendi katkısı var. Nereden baksanız bu alana 1,6 milyar lira yatırım yapıldı."ÇELTİK VE ZEYTİN ÜRETİMİBalıkesir ile ilgili hibe desteği vs ilgili bazı rakamlar da veren Bakan Mehdi Eker, tarım ve hayvancılıkta kullanılan 32 çeşit makine olduğunu, bunların her biri için çiftçiye yüzde 50 hibe destek verdiklerini söyledi. Türkiye`nin çeltik üretimi yüzünden yüzde 60 oranında çeltik ithal ettiğini, ancak AK Parti Hükümeti döneminde çeltik rekoltesinin 900 bin tona kadar çıktığını ve ülkedeki ihtiyacın rahatlıkla karşılanmdığını belirten Mehdi Eker, Balıkesir çiftçisinin 2010 yılında 504 milyon, 2011 yılı 1 Acaktan itibariyle toplam 8 ayda kullandığı toplam tarım kredisi 614 milyon lira olduğunu açıkladı. Eker Balıkesir ile ilgili 2015 için yeni çalışmalar yürüttüklerini müjdeledi. Balıkesir`de ulusal ürün kümelenme çalışması başlatacaklarını kaydeden Bakan Eker, Balıkesir`in körfez bölgesinde balıkçılıkla ilgili çok önemli bir çalışmaya imza attıklarını söyledi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, denize yapay resif bırakacaklarını, böyle bir çalışmanın bakanlık tarihinde ilk defa yapıldığını bildirdi. Çeltik ve zeytin üretimine de dikkat çeken Bakan Eker, "Türkiye nereden nereye geldi. Biz 8 sene önce geldiğimizde Türkiye bir yılda 360 bin ton çeltik üretiyordu. Türkiye`nin bütün ürettiği çeltik buydu, 360 bin ton çeltikten kaç ton pirinç çıkar? 220 bin. Türkiye ne kadar pirinç tüketiyor, 500 - 550 bin ton. İhtiyacın yüzde 40`ına tekabül ediyordu. Türkiye yüzde 60 çeltik ithal ediyordu. Dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden birisiydi? Şu altı ülkeyi göremedik gitti, hangisiydi o, kimdi o? Hiç bir zaman öyle ülkeler listesi olmadı. Bugün Türkiye`nin ürettiği çeltik 900 bin ton. Bu da durduk yerde olmadı, alınan tedbirler, uygulanan politikalar, belirlenen stratejiyle oldu. Biz 2004-2005 yıllarında zeytin ağacını sorduk, bize 99 milyon tane zeytin ağacımız var dediler. Bu bölge aynı zamanda zeytin bölgesi. AB ile Türkiye müzakere yapıyor, AB`de zeytin ağacı kotaya tabi. Manası da şu; AB`ye girerseniz sizin zeytin ağaçlarınızı sayıyorlar. Sen bundan sonra zeytin ağacı dikemezsin diyorlar. Biz bunun üzerine 2006 yılının başında bir proje başlattık. Zeytin dikimine destek oluyoruz. Biz her şeyi bildiğimiz iddiasında hiç olmadık, olmayız da. Biz sizlerle birlikte bu sektörün paydaşıyız, biz de pay sahibiyiz, siyasi sorumluluğumuz var. Ama siz de paydaşsınız siyasi sorumluluğunuz yoksa bile iktisadi, sosyal sorumluluğunuz var. Siz buna ne kadar katkı sağlarsanız biz bu meseleyi birlikte o kadar kolay çözeriz. Bize vizyon belirlememizde yardımcı olmanızı da istiyoruz" diye konuştu.Bakan Eker konuşmasının bu ilk bölümünün ardından basın mensuplarına teşekkür etti. Toplantı gece geç saatlere kadar devam etti. Geceyi Balıkesir`de geçiren Bakan Eker sabah bazı ziyaretlerde bulunduktan sonra Edremit ilçesindeki yapay resif bırakma törenine katılaçak.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile