Bakan Günay, Elazığ'da gazetecilerin sorularını yanıtladı. Günay, bir gazetecinin, "Kürtçe yazılı Mem u Zin isimli eserin Kültür ve Turizm Bakanlığı bu destanı kitap haline getiriyor. Üstelik kitap orijinal dilinde yani Kürtçe olarak basılacak. Ama KCK davasında sanıkların Kürtçe savunma yapılmasına izin verilmedi. Bu bir çelişki oluşturmadı mı? şeklindeki sorusu üzerine, Türkiye'de yasama yürütme yargı sistemlerinin ayrı olduğunu söyledi. Türkiye'de yargı sisteminin bağımsız bir kuvvet olduğunu dile getiren Bakan Günay, "Biz zaman zaman yargının yaptığından mağdur oluyoruz. Yani yargı bizim hakkımızda da önceki yıl bize kapatma davası açtı. Ve bununla ilgili ciddi sorunlar ve sıkıntılar yaşadık. Yani Türkiye'de hükumetin her yaptığı yargı tarafından içselleştiriliyor veya yargının her yaptığı hükumetin tasarrufudur değerlendirmesi yaparsak kuvvetler ayrılığı sistemini bilmiyoruz demektir." dedi.
Yargının yazılı kurallar çerçevesinde dünyayı biraz geriden takip ettiğini,Türkiye'de de bu durumun yaşandığını ifade eden Günay, şunları söyledi: "Yargı bazı konularda adalet duygusunu pekiştirecek olan birtakım adımlar atıyor ama bu arada hayatın gerisinden geldiği toplumun gelişmesine ayak uyduramadığı birçok nokta da oluyor. O yüzden KCK davasında yani Türkiye'de yaygın bir şekilde konuşulan bir ana dile 'bilinmeyen bir dil' tabiri ancak dünyanın nereye gittiğini bilmeyen yargıçlar da diyemiyorum ama birtakım insanlar tarafından telaffuz edilebilir. Yani bu dilin bir adı vardır bu adı da hepimiz biliyoruz."
"KEMAL TÜRKLER DAVASI HUKUK ADINA YÜZ KIZARTICI BİR OLAY"
Türkiye'nin önemli sendikacılarından Kemal Türkler'in öldürülmesi olayından sonraki yargı sürecine de değinen Günay, olayın üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen yargının bu meseleyi karara bağlayamadığını söyledi. Bakan Günay, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şu sırada tüylerimi ürperten başka bir gelişme daha var yargıyla ilgili. Türkiye'nin önemli sendikacılarından birisi Kemal Türkler, rahmetli 1980 yılının yaz aylarında öldürülmüştü ve üzerinden 30 yıl geçti ve yargı İstanbul'un orta yerinde işlenen bu cinayetin sözüm ona failinin karara bağlayamadığı ve zaman aşımından dava dün düştü. Bu hukuk adına yüz kızartıcı bir olaydır. Kabul edilemez bir olaydır. Çünkü gerek Kemal Türkler cinayeti gerek buna benzer başka olaylar Türkiye'nin kanlı bir tuzağa çekilmesinin önemli karanlık adımlarıydı."
Yargının görevinin bu tür meseleleri ortaya çıkarmak olduğunu dile getiren Günay, "Nasıl olur da Türkiye gibi bir ülkede her şeyin çok rahatlıkla bulunabileceği, öğrenebileceği bir şehir merkezinde, dünyanın tanıdığı bir insanın failini 30 yılda bir hükme bağlanamaz. Bir faille ilgili yargılama veya yargılanır sürekli Yargıtay'la mahkeme arasında top gibi atılır ve zaman aşımına uğratılır. Bu kabul edilemez bir şey. Yani böyle bir şeyi hükumet yapsa bunun vahim karşılığı olur. Ama yargı yapıyor ve biz ne yazık ki yasama yürütme yargı ayrılığı içinde ne yazık ki veya anayasal doğallık içinde bunları yeterince sorgulayamıyoruz." dedi
"PARLAMENTONUN GÖSTERDİĞİ DEMOKRATİK KARARLILIĞI VE CESARETİ HENÜZ YARGI GÖSTERMEDİ"
Yargının yaptığı işlerin hükumete sorulmasının haksızlık olacağını savunan Ertuğrul Günay, kendilerinin ancak anayasa maddelerini düzelterek bu konudaki eksiklikleri gidermeye çalıştıklarını kaydetti. Günay, şöyle konuştu: "Ama bir gün zannediyorum ki yargı da dünyayı anlamak, demokrasiyi içselleştirmek konusunda daha önemli adımlar atacaktır."
Anayasanın geçici 15. maddesini kaldırdıklarını anımsatan Kültür ve Turizm Bakanı Günay, bu maddenin kaldırılmasıyla birlikte 12 Eylül döneminde işlenmiş suçlarla ilgili yargılama yasağı engelini de kaldırdıklarını vurguladı. Bu yasağın anayasadan çıkarılmasının ardından bu suçların failleriyle ilgili anayasal zaman aşımı süreci işlemeye başladığını ifade eden Günay, "Ama hala yargı bu konuda elini kolunu kıpırdatamıyor. Çünkü benim dışarıdan gördüğüm kadarıyla parlamentonun gösterdiği bu demokratik kararlılığı ve cesareti henüz yargı gösterebilmiş değil. 12 Eylül faillerinin maddi manevi cezai ve hukuki bir yargı sürecinden geçirmeleri bir evrensel hukuk kuralı gereğidir. Ve insanlığa karşı suçlar işlenmiştir 12 Eylül döneminde ve ellerinden gelse sanıyorum ki yargı da bu da zaman aşımına uğramıştır diye geçiştirme kararı verilecektir. Hala bakın kaç ay geçti. Hala yargıda bu konuda cesaretli, kararlı, tutarlı demokratik evrensel hukuk kurallarına uygun bur adım ne yazık ki atılamadı. Bunları bize sormayacaksınız. Bu yasama yürütme yargı ayrılığı içinde bu davranışların muhatabı bu davranışların sorgulanacağı mekanizma biz değiliz. Biz sadece bu konuda zaman zaman böyle hükümlerimizi bakış açılarımızı ifade edebiliyoruz." diye konuştu.