Bakan Kurum, Kanal İstanbul ÇED Sürecini Anlattı Açıklaması (3)

Bakan Kurum, Kanal İstanbul ÇED Sürecini Anlattı Açıklaması (3)

'Kanal inşaatından çıkacak hafriyat miktarı 1,15 milyar metreküp. Hafriyatın depolanacağı yerler İstanbul'daki döküm sahaları içinde değil' ' (Gemiler için) Ücretsiz geçiş hali, hali hazırda bir kere söz konusu değildir. Gemilerin İstanbul Boğazı'ndaki bekleme sürelerini dikkate aldığınızda İstanbul Boğazı yerine Kanal İstanbul güzergahını tercih etmesi gemiler için önemli bir avantaj sağlıyor' 'Analizler sonucunda yılın hiçbir döneminde kanal sebebiyle çözünmüş oksijenin iddia edildiği gibi canlı yaşam için gerekli sıranın altına düşmediği görülmüştür. Marmara ve Karadeniz'de doğal yaşam koşullarının sürekliliği de bu çerçevede muhafaza edilecektir' 'Montrö ayrıdır, Kanal İstanbul süreci ayrıdır. Montrö'deki hukuka herhangi bir zeval gelmeyecek şekilde Kanal İstanbul Projesi yürütülecektir'

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul inşaatından çıkacak hafriyat miktarının 1,15 milyar metreküp olduğunu, bunun depolanacağı yerlerin ise İstanbul'daki döküm sahaları içinde olmadığını söyledi.

Kurum, Bakanlık Ana Hizmet Binasında, Kanal İstanbul Projesi Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu'na ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Projeye yönelik eleştirileri yanıtlayan Kurum, "Gemiler, İstanbul Boğazı'ndan bedavaya geçmek varken, neden para vererek Kanal İstanbul'dan geçsin?" sorusunun abesle iştigal olduğunu dile getirdi.

Halihazırda, İstanbul Boğazı'ndan geçen gemilerin fener, tahlisiye ve sağlık rüsumları ile römorkör ve kılavuzluk hizmetleri için ücret ödediklerini aktaran Kurum, "Ücretsiz geçiş hali, halihazırda bir kere söz konusu değildir. Gemilerin İstanbul Boğazı'ndaki bekleme sürelerini dikkate aldığınızda İstanbul Boğazı yerine Kanal İstanbul güzergahını tercih etmesi gemiler için önemli bir avantaj sağlıyor." dedi.

İstanbul Boğazı'nda son 3 yıl göz önüne alındığında deniz trafiğinin askıya alınma istatistiklerini paylaşan Kurum, bu yılın verilerine göre İstanbul Boğazı'nda her bir geminin yaklaşık 14 saat beklediğini, tanker gibi tehlikeli yük taşıyan gemiler de incelendiğinde 30 saate ulaşan bekleme süreleri bulunduğunu söyledi.

Kurum, "Yani bir gemi İstanbul Boğazı'ndan geçecekse, tankerse eğer 30 saat, diğer bir gemiyse de 14-15 saat bekleme süreleri var. 2017 yılı verilerine göre tankerlerin maruz kaldıkları beklemekten kaynaklanan ekonomik kayıp, milyonlarca doları bulmaktadır. Boyu 200 metre üstü tankerin günlük kiralama kaybı 120 bin dolara ulaşmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Bu verilere göre bir geminin 30 saat beklemesi durumunda yaklaşık 300-350 bin dolar bekleme maliyetiyle karşı karşıya kaldığını aktaran Kurum, "Dolayısıyla bu şartlarda bekleme süreleri de göz önüne alındığında toplam geçiş maliyetlerinde son derece ciddi bir artış söz konusu olduğunu da görmekteyiz ve inşallah Kanal İstanbul Projesi ile tercih neden olacak, bekleme sürelerini azalacağı önemli bir süreci, projeyi İstanbul'umuza, ülkemize kazandırmış olacağız." diye konuştu.

- "Yersiz bir iddia"

Kanal inşaatından 2 milyar metreküp hafriyat çıkacağı, İstanbul'un yıllık hafriyat kapasitesi 40 milyon metreküp olduğu, çıkacak hafriyatın İstanbul trafiğini olumsuz etkileyeceği iddialarına da değinen Kurum, yapılan kazı dolgu hesabına göre hafriyatın 2 milyar metreküp değil 1,15 milyar metreküp olduğunu ifade etti.

Kurum, şöyle konuştu:

"Bu hafriyatın depolanacağı yerler de İstanbul'daki mevcut döküm sahaları içinde değildir. Kendi içinde yapılacak, diğer hafriyat alanlarıyla da hiçbir ilişkisi yoktur. Kanal İstanbul güzergahı üzerinde proje çerçevesinde yapılan planlamayla konveyörlerle yine araçlar ve iş makinalarıyla hafriyat kamyonlarıyla kanalın 2 tarafında yükleri alacak ve Karadeniz kıyısında belirlediğimiz alanlara dökümlerini yapacaklar ve İstanbul'a da kesinlikle giriş çıkış yapmayacaklar. Dolayısıyla 'İnşaatın başlamasıyla TEM, E5 sık sık trafiğe kapatılacak' iddiası da yersiz bir iddiadır."

Diğer iddiaların da tamamen asılsız olduğunu dile getiren Kurum, proje kapsamındaki kazıdan çıkan malzemelerin depolama alanlarına çalışma alanı içinde teşkil edecek yollarla nakledileceğini ifade etti.

Kurum, "Bakın bu konuya ilişkin bir nüans ortaya koyduk. Trafikle ilgili proje kurallarına uyulmaması durumunda ortaya çıkabilecek risklerin önlenmesi için hem yatırımcı firma, hem de takip yapacak hem de bu yatırımcı anlık olarak izlenecektir. ÇED Raporu'nda bu da yazmaktadır. Dolayısıyla oradaki trafik yükünün inceleneceği, takip edileceği, ÇED Raporu'nda net bir şekilde belirlenmiştir." bilgisini paylaştı.

-"Müsaade ettiğimiz yeni nüfus miktarı 500 bin kişi"

"İstanbul'a yeni 1,2 milyon nüfus gelecek iddiası da uydurmadır." diyen Kurum, bu bölgede müsaade ettikleri yeni nüfus miktarının 500 bin kişi olduğunu söyledi.

Kanal İstanbul'un iki yakasında kurulacak şehrin mahalle, akıllı şehir konseptine göre dizayn edileceğini belirten Kurum, şöyle devam etti:

"Bizim özümüzü, kültürel değerlerimizi yansıtacak, İstanbul'a değer katacak, İstanbul'a gelen bir turistin bir gün de orada vakit geçirmesi gerektiği alanlardan oluşacak, içinde ar-ge merkezleri, üniversite alanları, yine finans merkezlerinin olduğu çok önemli bir projeyi de yine İstanbul'a katacak bu projeyi birlikte yapacağız. İçinde sosyal donatı ve yeşil alanlarıyla nefes alacak, 2 akıllı şehri milletimize armağan edeceğiz."

Karadeniz'in tuzlu su miktarının artacağı ve dengesinin bozulacağı, Marmara ve Karadeniz'de balıkçılığın biteceği iddialarına da değinen Kurum, "Yaptığımız bilimsel çalışmalar ve modellemeler sonucunda yaz ve kış ayları için simülasyonlar ve hesaplamalar yapılmıştır. Bu analizler sonucunda yılın hiçbir döneminde kanal sebebiyle çözünmüş oksijenin iddia edildiği gibi canlı yaşam için gerekli sıranın altına düşmediği görülmüştür. Marmara ve Karadeniz'de doğal yaşam koşullarının sürekliliği de bu çerçevede muhafaza edilecektir." dedi.

ÇED raporunun mevcut çevresel durum değerlendirme çalışmaları kapsamında denizel flora ve fauna çalışmaları ile ekosistem değerlerinin de raporlarda sunulduğunu belirten Kurum, ekoloji ve su kalitesine yönelik de izleme planlarının oluşturulduğunu aktardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011'de "İstanbul artık içinden iki deniz geçen bir şehre dönüşüyor, yüzyılın en büyük projelerinden biri için bugün kolları sıvıyoruz." sözleriyle projenin müjdesini verdiğini anımsatan Bakan Kurum, şu ifadeleri kullandı:

"Biz ülkemiz için, milletimiz için, çocuklarımız için İstanbul'un 2023'ü, 2053'ü, 2071'i için Kanal İstanbul hayalimizi gerçekleştireceğiz. Ben şimdiden Kanal İstanbul Projemizin ülkemiz ve milletimiz için, İstanbul'umuz için hayırlı olmasını diliyorum."

-"Montrö'nün dışında bir projedir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Kanal İstanbul'un Montrö Boğazlar sözleşmesiyle bir ilişkisinin olmadığını söylediği belirtilerek, projenin hangi rejime göre idare edileceği, özel bir hukukunun olup olmayacağı yönündeki soru üzerine Kurum, şunları kaydetti:

"Montrö ile ilgili bizim bir sıkıntımız, problemimiz yok. Buna ilişkin Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi Kanal İstanbul Projesi Montrö'nün dışında bir projedir. Bizim Türkiye Cumhuriyeti olarak yapmış olduğumuz bu boğaz yoğunluğundan kaynaklı gemi trafiğinin bekleme sürelerini azaltacak, Boğaz'daki bu deniz canlılarını, İstanbul Boğazı'nı koruyacak bir projedir. Dolayısıyla Montrö'nün dışında bir projedir. Geçmek isteyen oradan geçsin, bekleme sürelerini dikkate alarak geçsin. Ama trafik yükünü, diğer ülkelerde baktığımız zaman Panama Kanalı, Süveyş Kanalı'nda da alternatif güzergahlar ile birlikte bu ticaretin hızlanması için atılmış adımlardır, biz de ülkemizde Montrö dışında yapmış olduğumuz, nasıl boğazın altından geçtiysek, nasıl üçüncü köprümüzü, Osmangazi'mizi yaptıysak bu da o çerçevede yapılmış bir projedir. Bağımsız bir projedir, özgür bir projedir, Boğaz'ın özgürlük projesidir. Hukuku tamamen ayrı şekilde, Montrö ayrıdır, Kanal İstanbul süreci ayrıdır. Montrö'deki hukuka herhangi bir zeval gelmeyecek şekilde Kanal İstanbul Projesi yürütülecektir."

"Yani oradan geçişi Türkiye kendisi mi belirleyecek?" sorusuna karşılık Kurum, "Tabii ki. Montrö'deki zorunluluğumuz devam edecek ancak Kanal İstanbul'la ilgili sonuçta biz kendi projemizi yapıyoruz, kendi kararlarımızı da alıp, o süreci işleteceğiz." dedi.

(Bitti)

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile