Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Manisa’nın Yunusemre ilçesinde Yunusemre Belediyesi, Şehzadeler Belediyesi ve Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Manisa Şubesi tarafından ortaklaşa düzenlenen ‘Kentsel Dönüşüm Çalıştayı’na katıldı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından MÜSİAD Manisa Şubesi Sektör Kurulları Başkanı Abdullah Tekin’in konuşmasıyla başlayan çalıştayda, AK Parti hükümetleri tarafından başlatılan kentsel dönüşüm projelerinin cumhuriyet tarihinin en önemli projelerinden biri olduğu vurgulandı. Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik, Yunusemre Belediye Başkanı Dr. Mehmet Çerçi, MÜSİAD Genel Başkanvekili Mahmut Asmalı, AK Parti Manisa Milletvekili Recai Berber ve Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer’in de birer konuşma yaptığı çalıştayda Spil Milli Parkı ve Manisa Ovası’na sıkışıp kalmış Manisa’daki kentsel dönüşüm çalışmalarının öneminden bahsedildi.
“Kurduğumuz şehirlere arabesk medeniyeti desek doğrudur”
Toplantının Manisa’nın gelişimi için hayırlı olmasını temenni ederek konuşmasına başlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “İşin pratiğini bilen herkes buradayken benim de biraz dikkatli konuşmam gerekiyor. Odak noktamız kentsel dönüşüm. Üzerinde yaşadığımız Anadolu dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri. Biri Mezopotamya, diğeri Anadolu. Sonra buralardan dünyanın çeşitli yerlerine gidildi. Anadolu, şehirciliğin başladığı bölge. Bu ülke bir gelgit coğrafyası olduğu için her köşesinde bir iz var. Kurulan her büyük medeniyetten hepsinden bir iz taşıyoruz. Açık hava müzesi gibi adeta. Cennet gibi bir vatanda yaşıyoruz. Bu coğrafyada Selçuklu ve Osmanlı gibi iki büyük medeniyet kurmuşuz. Selçuklu’da da, Osmanlı’da da şehircilik belli bir düzen ve plan doğrultusunda yapılıyordu. Bugüne geldiğimizde kurduğumuz şehirlere baktığımızda bu şehirler için hangi medeniyet ismini veririz bilmiyorum. Arabesk medeniyeti desek doğrudur. En büyük şehirlerde 100 katlı gökdelen yanında bir baraka, yanında sanayi. Bilinçsizlikle şehirlerimizin canına okumuşuz. 50 ve 60’lı yıllarda büyük bir göç dalgası başlamış büyük şehirlere, 70 ve 80’lerde de devam etmiş. O zamanki belediyeler bunu pek anlayamamışlar ve büyük şehirlerin etrafı ideolojik sebeplerle gecekondularla donanmış. Şehirlere baktığımızda iki şey ön plana çıkıyor; bir sağlıksız şehirlere sahip olduk. Cehalet, bilgisizlik ve fakirliğin getirdiği sağlıksız şehirlere sahip olduk. Sonra kimliksiz şehirlerle sahip olduk. Bizim şehirlerimizde hiçbir şey anlaşılacak gibi değil, biraz sağlıksız biraz kimliksiz şehirlere sahip olduk. Şehirlerin de bir ruhu var. Onlar da insanlar gibi doğar, büyür, bazen yok olurlar. İnsan sabah kalktığında nasıl güne bakımla başlıyorsa şehirlerin de bakıma ihtiyacı var. Şehirlerin geleceği o şehirde yaşayan insanların, temsilcilerinin ufuklarıyla doğru orantılıdır. Yönetici günü kurtaracak planlar yapıyorsa, o şehir de yok oluyor. Şehrin yöneticisi ufuklu ve uyumluysa, bunu derken ki kimseyi kast ederek demiyorum, sadece belediye başkanlarını değil şehrin önde gelen isimlerini kastediyorum. Burada uyum sağlarsa şehir büyür gider. Yok birinin yaptığına diğeri takoz koyuyorsa Allah o şehrin yardımcısı olsun. 300 yıllık tarihi olan bir Amerika’da 300 yıllık şehir planları var. Bizim binlerce yıllık kadim bir tarihimiz var ama şehir planlarımız yok. Bu ülke bin bir güzelliğinin yanı sıra tehlikesi de var. Bu ülkenin altı biraz oynak. Her tarafımız neredeyse deprem bölgesi. Nüfusunun yüzde 71’i birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde yaşıyor. Son can kayıplarımız yüz bine yakın. Bu katlanılır bir durum değil. Mal kayıplarımız milyarlarca. Son Adapazarı depremine gidip yerinde baktığımızda zemin etüdüne hiç dikkat edilmediğini gördük. 3-4 kat yerin dibine batan binalar gördük. Mimar Sinan Süleymaniye Camii’ni inşa ederken önce zemine bakmış. Bakmış ki zeminde su var, onlarca kuyu kazdırarak suyu oralara toplamış ve zemini sertleştirmiş. Toprak sallandığında caminin her yeri eşit şekilde etkilensin diye temelleri her bir tarafa uzatmış. Bunu Mimar Sinan 500 sene önce yapmış” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kentsel dönüşümü çok fazla önemsediğini ve bunun ne pahasına olursa olsun gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizdiğini belirten Bakan Özhaseki, “Birçok belediye başkanı dışarıda çiçek böcek, sanat, sanatçı, kültür aktivite, arkadaşlar yapmayın. Eyvallah çiçeğe ihtiyacımız var, sanata ihtiyacımız var, sanatçı da gelsin hepsi başımızın üstünde ama ilk işimiz kentsel dönüşüm. Türkiye 5 senedir nereye gelmiş bir bakalım. Riskli alan dönüşümünde ilgilenebildiğimiz bağımsız birim sayısı 1 milyon 100 bin. Ülkemizdeki bağımsız birim sayısı 20 milyonun üzerinde, 25 milyona yakın. İlgilenebildiğimiz, kapsama aldığımız 1 milyon 100 bin. Bunun gerçekleştirilme oranı ne, yüzde 50, belki de ancak yarısı. Riskli yapılarda ise bu orana yüzde 10-15’lere düşüyor. Biz sadece 500 bin konutu yıkabildiysek senede 100 bin konut değiştirebilmişiz. 100 bin konut Türkiye’yi kurtarır mı, hazır hale getirir mi, getirmez. Ne kadar riskli yapı var. 1999 depreminin ardından çıkan yönetmeliğe göre yapılan binalar biraz daha sağlam. 1999 sonrası yapılan binalarda biraz daha güvenli oturulabilir ama öncesi biraz şüpheli, herkes binasını kontrol ettirecek. İçinde en sevdiklerimizin canları, malları var. Bunların adedi 15 milyon civarında. Bunların yarısı risk altında gözüküyor. Şöyle bir hedef koymamız lazım. 1999 öncesindeki bütün riskli binaları biran önce değiştirmek ve dönüştürmek önceliğimiz olmalı bakanlık olarak. Bunu 15 yıl içinde yapabilir miyiz, evet yapabiliriz. Yılda 500 bin bağımsız birim yapıyor. 200-250 bini İstanbul’da, 300 bini Anadolu’da. Bunu yapabilecek gücümüz, bilgimiz var” şeklinde konuştu.
“Biz yıkmazsak deprem yıkacak”
“Ortaya çıkacak olan manzara kendi medeniyet konutlarımızın izlerini taşısın” diyerek konuşmasına devam eden Bakan Özhaseki, “Sağlıksız ve kimliksiz yapılardan şikayet ettik ya, şimdi yeniden yapacağız. Bunlar da kimliksiz çıkacaksa biz bu işi niye yapıyoruz ki? Bizim ortaya çıkacak mahalle konseptinde komşuluk ilişkilerinin yürüyebileceği, birbirimize merhaba diyebileceğimiz, akıllı şehirler diye durmadan tarif ettiğimiz, hatta enerjisini kendisi üreten, sıfır atık projesiyle en modern yaşam modeliyle yaşayabildiğimiz bir şehir modeli ortaya çıksın istiyoruz. Elimize geçmiş böyle bir fırsat var, bunu değerlendirmeliyiz. O yüzden projelerimize titizleniyoruz. Biz yıkmazsak deprem gelip yıkacak. Bizim yaptıklarımız 100 sene, 150 sene yıkılmayacak. O yüzden bu yaptıklarımızı düzenli bir konsept içinde çözmemiz ve yapmamız lazım“ dedi.
“Bu yola baş koydum”
Kentsel dönüşüme sonuna kadar inandığını ve bu yola baş koyduğunu kaydeden Bakan Özhaseki, “Ülkeme 23 senedir belediyecilik ve şehircilikle uğraşarak buraya kadar hizmet etmiş bir insan olarak azıcık bir bilgim, birikimim varsa onu da burada kullanıp ondan sonra allahaısmarladık diyerek veda etmek istiyorum. Doğrusu da bu diye bakıyorum” şeklinde konuştu.
“Riskleri fırsata dönüştürüyoruz”
Kentsel dönüşümde öncelikle ülkenin kendi kaynaklarının kullanılacağını dile getiren Bakan Özhaseki, “Sattıklarımızın parasını kentsel dönüşüme yatırıyoruz. Önce kendi kaynaklarımızı kullanacağız, ardından yurt dışı kaynaklarına yöneleceğiz. Bunun dışında bir formül bulduk. Yakında onu da açıklayacağız. Bütün bunları kaynaklara aktarıp kentsel dönüme yatırıyoruz. Kamuya ait şehir içi kullanılabilecek bir arazi varsa orasının birinci önceliği kentsel dönüşümdür. İstanbul’da yıkım olursa sadece evlerin zararı 90 milyar dolar. Bunun içinde eşyası var, arabası var. Sokaklar kapanacak, evlerin altından insan sesleri gelecek gidemeyeceğiz. Bunun zararı 100 milyar dolar. Bizim birinci işimiz bu olmalı. Kamuya ait ne kadar alan varsa kentsel dönüşüm için kullanacağız. Riskleri fırsata dönüştürüyoruz. Hiçbir şey yapmazsak bela kapıda duruyor, bizi mahvedecek” ifadelerini kullandı.
Alan bazlı dönüşümü önemsediklerini ve bina bazlı olanın önünü de kapatmayacaklarını kaydeden Bakan Özhaseki, kentsel dönüşüm çalışmalarında Türkiye’deki inşaat sektörünün bu yükün altından kalabileceğini vurguladı. Önümüzdeki yıllarda inşaat sektörünün önünün açık olduğunu kaydeden Bakan Özheseki, “Bu sektör hala gelişmeye devam ediyor. Göçlerin devam ettiği yerde insanlar eve ihtiyaç duyuyor. Değişim ihtiyacı hepimizde var. Birçok konut değişeceğine göre önümüzdeki yıllarda inşaat sektörü Türkiye’de kalkınmanın lokomotifi olacak bir sektör olacak” dedi.
İnşaat sektörü temsilcilerine de seslenen Bakan Özhaseki, sektörün değişime ayak uydurması gerektiğinin önemli olduğunu belirtti.
Yunusemre ilçesindeki bir otelde gerçekleştirilen çalıştaya Bakan Özhaseki’nin yanısıra Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer, Manisa İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Can, AK Parti Manisa Milletvekili Recai Berber, AK Parti Manisa İl Başkanı Berk İçelli, Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi, Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik, MÜSİAD Genel Başkanvekili Mahmut Asmalı, MÜSİAD Manisa Şube Başkanı Reşit Ürper, bakanlık bürokratları, daire müdürleri, STK temsilcileri ve iş adamları katıldı.
Bakan Özhaseki'den Belediye Başkanlarına Açıklaması 'Çiçek Böcekle, Sanatla Uğraşmayın, Kentsel Dönüşüme Öncelik Verin'
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, 1999 depreminden önce yapılan 15 milyon civarındaki riskli binanın 15 yıl içinde dönüştürülmesi gerektiğini kaydederek, belediye başkanlarına çağrıda bulundu. Bakan Özhaseki, “Birçok belediye başkanı dışarıda çiçek böcek, sanat, sanatçı, kültür aktivite ile uğraşıyor, arkadaşlar yapmayın. Eyvallah çiçeğe ihtiyacımız var, sanata ihtiyacımız var, sanatçı da gelsin hepsi başımızın üstünde ama ilk işimiz kentsel dönüşüm” dedi.