Bakan Süleyman Soylu Taksicilerin Sahur Programına Katıldı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: 'İstanbul dünyanın havası en kirli şehirlerinden bir tanesiydi. Çocukları anneleri okula göndermezdi, göz gözü görmezdi bu kirlilikten dolayı. Bugün dünyanın en temiz metropolüyüz' '1994'te Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu hizmet çizgisi ve felsefesi bugün şehri çok ciddi bir anlayış haline getirdi. Bir yerel yönetimin nasıl ortaya çıkması gerektiğini ortaya koymaya çalıştı' 'Doğuyu da doğu yapan bizim ülkemizdir, batıyı da batı yapan bizim ülkemizdir. Arasındaki ilişkiyi ortaya koyan da farkı ortaya koyan da bizim ülkemizdir. Bizi etkisiz hale getirmek istemeleri, bizi zayıflatmak istemelerinin temelinde de bu vardır'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni kazandığı günden beri yerel yönetim anlayışının nasıl olması gerektiğini ortaya koyduğunu kaydederek, "İstanbul, dünyanın havası en kirli şehirlerinden bir tanesiydi. Çocukları anneleri okula göndermezdi, göz gözü görmezdi bu kirlilikten dolayı. Bugün dünyanın en temiz metropolüyüz." dedi.

Bakan Soylu, Sarıyer ve Kağıthane sakinleri tarafından düzenlenen Seyrantepe'deki İstanbul Şoförler Esnaf Odası'ndaki sahur programına katıldı.

Taksicilerle sahur yapan Soylu, onlarla sohbet edip hatıra fotoğrafı çektirdi.

Taksiciler, salona girişte bakan Soylu'ya "Taksici'nin dostu Süleyman Soylu" şeklinde tezahürat yaptı.

Programda konuşan Soylu, İstanbul'da mesleklerini sürdüren taksicilerle ilgili temel meseleleri çok yakından takip ettiklerini, hem bakanlık hem de hükümet olarak taksici esnafının tüm sorunlarına gerekli ilgi ve desteği verdiklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şoför esnafıyla yıllardır hem dost olduğunu hem de haklarınızı müdafaa etmeye çalıştığını ifade eden Soylu, sözlerine şöyle devam etti:

"Hükümetlerin, siyasetin hep tercihleri olmuştur, hep de olagelmiştir. Çünkü kaynaklar çok bol değildir. Kaynaklarınıza yönelik siyasal vaatlerinizi, programlarınızı birtakım tercihlerle ortaya koymak zorundasınız. Mahallede hırsız dolaşıyorsa, evinize avize almakla çelik kapı yaptırmak arasında bir tercih kullanıyorsanız, herhalde yüzde doksandokuzunuz çelik kapı yaptırırsınız. Siyaset de böyledir, devlet yönetimleri de böyledir. Bir taraftan terörle mücadele ediyorsunuz, araç gereçinizi takip ediyorsunuz. İnsanınızı takip edeceksiniz. Başkasına ihtiyacınız olmayacak. Biz 'Zeytindalı' harekatında atılım mühimmatımız yetecek mi yetmeyecek mi diye endişe duyuyorduk ama Allah'a şükürler olsun, şimdi kendi evlatlarımızla yapıyoruz. Bu bir rüya. Kendi öz evlatlarımızla daha önce Amerika'dan aldığımız mühimmatları, bombaları yapıyoruz.

1990'da İstanbul su bulamıyordu, şimdi suların altından yollar, tüneller yapıldı. İstanbul ve Türkiye nereden nereye geldi. Şimdi savunma sanayinde yüzde 65'in üzerinde biz üretiyoruz. Milli ve yerli. Bu, sanayimizi güçlendiriyor. Sadece savunma sanayimizde silah ya da silaha dayalı ürünleri üretmiyoruz, onu ürettiğimiz andan itibaren bu sanayinin diğer alanlarda başka tetikleyici değerler ortaya koyarak bizim yüksek teknolojide üretme kabiliyetimizi ortaya koyuyor. Bunları kimse istemez. Türkiye böyle olsun istemezler. Türkiye ayakta dursun istemezler. Türkiye, doğu ile batı arasında köprü olsun istemezler."

İçişleri Bakanı Soylu, "Doğuyu da doğu yapan bizim ülkemizdir, batıyı da batı yapan bizim ülkemizdir. Arasındaki ilişkiyi ortaya koyan da farkı ortaya koyan da bizim ülkemizdir. Bizi etkisiz hale getirmek istemeleri, bizi zayıflatmak istemelerinin temelinde de bu vardır. Hep de bu olmuştur." dedi.

Süleyman Soylu, "İstanbul dünyanın havası en kirli şehirlerinden bir tanesiydi. Çocukları anneler okula göndermezdi, hava kirliliği yüksekti. Göz gözü görmezdi bu kirlilikten dolayı. Bugün dünyanın en temiz metropolüyüz. 1994'te Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu hizmet çizgisi ve felsefesi bugün şehri çok ciddi bir anlayış haline getirdi. Bir yerel yönetimin nasıl ortaya çıkması gerektiğini ortaya koymaya çalıştı. Sirkeci'den ya da Aksaray'dan babamla taksiye binerdik alışverişten sonra. Biz Eyüp'ten Balat'tan geçmezdik, Edirnekapı'dan eve giderdik. Sebebi, kokuyordu çünkü, kimse geçemezdi. Şimdi bütün bunların ortadan kalktığı, oraların da bu kokudan kurtulduğu ve herkesin rahat rahat yaşadığı bir İstanbul var." ifadelerini kullandı.

İstanbul'un 10 milyon metrekarelik yeşil alanının 58 milyon metrekarelik yeşil alana çıktığını dile getiren Soylu, "Neredeyse 6 kat fazla yeşili olan bir şehir oldu. Denizin altından Avrasya Tüneli de Marmaray da geçiyor. Üstten Yavuz Sultan Selim köprüsü de geçiyor. Osman Gazi Köprüsü gibi eserlerle İstanbul'un altyapısı hakikaten güçlendirildi. Bir metropole dünyanın bir baş şehrine yakışan bir hale geldi. Kimden almıştı bunu Sayın Erdoğan. Kimse kusura bakmasın, bu işi yapamayanlardan. Babam çocukluğumuzdan beri şunu söylerdi, 'Cumhuriyet Halk Partisi neredeyse biz karşısındayız' diye. Kimse kızmasın, kimse alınmasın." şeklinde konuştu.

İçişleri Bakanı Soylu, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerine yönelik YSK'ye yasal itiraz haklarını kullandıklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Ülke olarak en zor çetin zamanlardan geçerken, hem ekonomik hem terörle mücadele anlamında savaş verirken, oy hakkımızı da mı savunamayacağız? Kıymetli esnafımız, 'bir zarftan 4 tane pusula çıktı. Bunlardan niye dördünü değil de birisini iptal ettin?' diyor. Böyle birşey var mı? Zarfın içindeki oya itirazımız yok ki. İtirazımız şuna, o zarftan çıktıktan sonra hile başlıyor, orada başlıyor. Yoksa zarfın içerisindeki oy masum bir oy. Dördü de masum. Yirmi tane olsa yirmisi de masum. Vatandaş götürüyor zarfın içerisine oyunu koyuyor. Ama ne yapıyor? Belediye meclis üyesinin oyunu sayıyor. Onu çeteleye yazıyor, seçim tutanağına onu yazıyor. Belediye meclisinde oy aynı. Çetele aynı. Sandık sonuç tutanağı aynı. Kimsenin itirazı yok. İki belediye başkanı oyu sayılıyor, ilçe belediye başkanı oyları sayılıyor.

Birçok ilçeye itiraz olmadı zaten. Sancaktepe, Maltepe, Büyükçekmece gibi 3-4 ilçe... Arkadaşlar yüzde 10 oy açtık, YSK seçim farkı 29 binden 13 bine düştü. Ya Allah'ınızı severseniz öbür tarafa hiç yazmaz mı? Ben matematik de okudum, istatistik de. Bir bütünün içerisinde 2 parça varsa ve bunlar birbirine eşitse 2 ayrı parçaya dağılır. Çok az fark olur. Bir tarafa nasıl yatar ya? Bir de diyorlar ki itiraz etme. Ben buna niye itiraz etmeyeyim? Ben buna itiraz etmezsem, hakkımızı savunmazsak seçmen bunu bizden sorar."

Bakan Soylu kanuna göre sandık kurulu başkan ve üyelerinin devlet memuru olması gerektiğini ifade ederek, "Peki bunlar devlet memuru mu yaptılar? Burada kim mağdur oldu?" dedi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile