Aile ve Sosyal Hizmetler Bakani Derya Yanik, bakanliginin 2023 bütçesinin görüsüldügü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularini yanitladi.
“Tüm tedavileri karsilayan bir sosyal güvenlik sistemi var”
Bakan Yanik burada yaptigi konusmasinda, SMA ile alakali ciddi duygu sömürüsünün oldugunu dile getirerek, “Ailelerin çocuklari üzerinden hassasiyetlerini bir deneysel alana çekmeye çalisan yapi var. Türkiye’de en agir ve pahali hastaliklarda bile onaylanmis tüm tedavileri karsilayan bir sosyal güvenlik sistemi var. Ne kadar pahali olursa olsun karsilayan bir sosyal güvenlik sistemi var. SMA ile alakalida dünyada onaylanmis ve kabul edilmis yöntemleri karsilayan bir sosyal güvenlik sistemi var. Ama siz insanlarin çocuklarini kobay kullanacak hem de dünyanin arastirma parasini üstüne alacak sistemi onaylamamizi ve bunu desteklememizi istiyorsunuz. Bunu millete lütfen yapmayin. Bunu iyilestirebilmek için her türlü umuda sarilan aileler var. Ben bunu yakindan yasadim. En ufak bir umuda kosuyorsunuz. Lütfen bunlari yapmayin. Türkiye’de anne bebek sagligi ile alakali 2002 ile kiyasladigimizda, vekillerimiz kiziyor ama 2002 ile kiyaslamak zorundayiz. Çünkü AK Partiye iktidari devrettikleri dönem 2002. Dolayisiyla onlarin yaptigi ve bizim yaptigimiz diye kiyaslamak en dogal yöntemdir. Canli dogan her bin bebekten bir yasina kadar ölüm orani 2002’de binde 31,5 iken bu rakam bugün binde 9.1’e düsmüstür. Bu bizim için yeterli mi? Hayir. Ama bu farka da bakalim” ifadelerini kullandi.
“Ek ders ücreti karsiligi çalismak bir istihdam biçimi degildir”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanliginda çalisan personellerin özlük haklarinin olmadigi iddialarina cevap veren Bakan Yanik, “’Gençlik ve Spor Bakanliginda, diyanette sartlar daha iyiyken sizin bakanliginizda sartlar iyilestirilmedi’ diye bir yorum geldi. Bir defa bu iddia yanlis. Buralarda sartlar iyilestirildi dogru ama bizim bakanligimizdaki sartlara yakinlastirmak için yapildi. Ben size ücretleri söyleyeyim. Milli Egitim Bakanligi ve Gençlik ve Spor Bakanliginda 36 saat, Diyanet Isleri Baskanliginda 35 saat ek ders ücreti karsiligi veriliyor. Biz bunu haftada 39 saat olarak belirledik. Bu çerçevede haftada 39 saat ayda 158 saat çalisma karsiligi 6 bin 264 lira 96 kurus net ödememiz var. Bir diger husus düzeltmem lazim. Bakanligimizda 5 bin degil halihazirda 2822 kisi görev yapiyor. Ek ders ücreti karsiliginda çalisan arkadaslarimizla iligi su açiklamayi yapmam lazim; Pek çok defa arkadaslarimiz bu meseleyi gündeme getirdiler. Kendilerine açikça söyledim. Ek ders ücreti karsiligi çalismak bir istihdam biçimi degildir. Bunu arkadaslarimizda gayet iyi biliyorlar. Nitekim ek ders ücreti karsiligi baslayip eger KPSS ile giden veya egitim ve evlilik sebebi ile ayrilan bir sürü arkadasimiz var. Ek ders ücreti karsiligi çalismayi bir istihdam sebebine dönüstürdügümüzde bu sefer diger süreçleri tamamlayarak devam eden arkadaslarimiza haksizlik olacak. Çalisma arkadaslarimizin basimizin üstünde yeri var. Onlarin sartlarini iyilestirmek, çalisma kosullarini düzenlemek, bütün altyapi çalismalarini araliksiz devam ettiriyoruz. Meslek içi egitimden teknik ekipman destegine kadar. Pek çok çalismayi 1 yil içerisinde hayata geçirdik ama yine de ayni seyi söylüyorum ek ders ücreti karsiligi çalismak bir istihdam biçimi degildir” ifadelerine yer verdi.
“Bakanligimizda doktora yapmis arkadaslarimiz kendi alanlari ile ilgili mesleklerde ya da idari görevlerde çalisabiliyorlar”
Doktora yapan personellerin görevde yükselmesi ile ilgili bakanlikta sorun yasandigi iddialarini degerlendiren Bakan Yanik, “Bakanligimizda ögretmen, sosyal çalismaci, sosyolog, mimar, müfettis, daire baskani gibi alanlarda doktora yapmis toplam 38 arkadasimiz var. Bakanligimizda doktora yapmis arkadaslarimiz kendi alanlari ile ilgili mesleklerde ya da idari görevlerde çalisabiliyorlar. Görevde Yükselme ve Unvan Degisikligi yönetmeligi çerçevesinde personelden doktora ögretimini bitirmis olanlardan talep eden ve sartlara uyanlarin atamalari sinavsiz olarak yapilabilmektedir. Bu kapsamda da son dönemde kendi alaninda doktora yapan bir sef arkadasimiz, bir fizyoterapist bir de hemsire arkadasimizin atanmalari yapilmis. Demek ki diger atanmayanlarla ilgili usulle ilgili bir problem var” diye konustu.
“Üç çocuk fobisinin muhalefet milletvekili arkadaslarimizda bu kadar travmatik bir etki olusturdugunu bilmiyordum”
Bakan Yanik, esi vefat etmis kadinlara, sosyal konut projesinde neden 3 çocuk sahibi olma sartinin getirildigi sorusuna iliskin su cevabi verdi:
“Çok temel bir sey var. Sosyal yardim mantigi sudur: En dezavantajli gruptan baslarsiniz. Sonra yavas yavas yavas desteklediginiz gruplari aradan çikarip daha az dezavantajli ya da nispeten daha sartlari iyi olanlara dogru yürürsünüz. Bu isin temel mantigi budur. 18 yas alti çocuklari olup yani bakim ve gözetim sorumlulugu annede olan ve sosyal yardim ihtiyaçlisi bir kadin olmak demek. Türkçesi bunun, ‘çoluk çocuk ortada kalmis olmak’ demek. Önce üç ve üzerini desteklersiniz. Bir sene sonra iki çocuk ve üzerini desteklersiniz. Bir sene sonra bir çocukluyu. Bir sene sonra da çocugu olmayan ama destege ihtiyaci olan veya sosyal koruma mekanizmasi olmayan kadinlari desteklersiniz veya erkekleri desteklersiniz. Illa kadinlar olmasi gerekmiyor. Bizim sosyal yardim kalemlerimizin tematik basliklari var. Tematik sosyal yardim dediginiz grup grup o alanda ihtiyaci olanlarin desteklenmesi demektir. Birtakim tematik basliklar var. 18 yas alti en az üç çocugu olan kadinlar, sosyal yardim faydalanicisi olma sartini saglayamayan kadinlar, en azindan barinma destegine çok ihtiyaci olanlar demektir. Bunu sagladigimizda yarin iki çocugu, sonra bir çocugu sonra hiç çocugu olmayan gibi gruplari destekleyecegiz. Üç çocuk fobisinin muhalefet milletvekili arkadaslarimizda bu kadar travmatik bir etki olusturdugunu bilmiyordum. Bu açiklamaya ihtiyaç olmayacak kadar, son derece açik, seffaf, anlasilabilir ve makul bir çalisma. Bu vesileyle ne düsünerek ve nasil hareket ederek yaptigimizi sizlerle paylasmak istiyorum. En dezavantajli gruptan baslayabilelim diye.”
“Sosyal yardim ihtiyaci olanlara devlet olarak destekleme gücünüz varsa bunun sosyal refahin artmasi ile açiklarsiniz”
HDP Milletvekili Garo Paylan’in yönelttigi “Bu kadar sosyal yardim yapmakla övünüyorsunuz, bu övünülecek bir sey degil. Bilakis utanmaniz gerekir. Sosyal yardim artiyorsa yoksulluk artiyordur” sorusuna iliskin Bakan Yanik, “Hayir. Tam tersi. Dünyanin bütün gelismis ülkelerinde de bu böyledir. Sosyal yardim hak temellidir. Gelismis ülkelerde mesela Almanya’da dogar dogmaz hesabiniza su kadar para yatirildi diye hep anlatilir. O zaman dünyanin en fakir ülkesi olmasi lazim Almanya’nin. En fakir ülke olmasi lazim. Neden dogar dogmaz çolugun çocugun hesabina para yatiriyoruz? Hak temelli oldugu için iste. Bir yerde sosyal yardimin ve sosyal hizmetin hak temelli olabilmesi için orada ortalamanin üzerinde bir refah düzeyinden bahsetmeniz lazim. Sosyal yardim ihtiyaci olanlara devlet olarak destekleme gücünüz varsa bunun sosyal refahin artmasi ile açiklarsiniz. Dolayisiyla bizim dört basliktan elli basliga çikarmamizin anlami da budur. Insanlarin devletin destegine ihtiyaci olduklari herhangi bir noktada yanlarinda olmak. O yüzden çalismalarimizi çok ciddi ve detayli bir biçimde yapiyoruz. Asla popülist çalismalar degil. Su anda ciddi anlamda bir veri ambari olusturuyoruz. 28 kurum ve kurulusla dogrudan entegrasyonumuz var. Buralardaki verileri saglikli bir biçimde kullanarak müracaat eden kisinin gerçekten sosyal yardima ihtiyaci var mi yok mu durumunu çok güzel tespit ediyoruz. Bu birinci adim. Ikinci adim ise sosyal yardimlasma dayanisma vakiflarimiz gerekli görürseler yapiyorlar” ifadelerini kullandi.
“Sosyal yardim vakiflarinin tehdit savurdugu iddialari) Bana isim getirin, pesine beraber düselim”
Sosyal yardimlasma ve dayanisma vakiflarinin sosyal yardim alanlari zorladigini, sosyal yardimin kesilmesi ile tehdit ediyor iddialarina iliskin, "Bu çok talihsiz bir itham. Geçen sene de bu itham geldi. Açikça su çagriyi yaptim, yine yapiyorum. Çok açik bir sekilde dedim ki ‘Bana isim getirin.’ Pesine düselim beraber. Çok net bir sekilde yapilan sistematik bir islem var. Bütünlesik sosyal yardim sistemimiz bu anlamda çok seffaf ve çok açiklanabilir bir sistem. Bunun altini çiziyorum özellikle. Bu anlamda da sosyal yardim desteklerimizi artirarak devam ettirecegiz. Çünkü bizim temel hareket noktamiz su: Biz bu milletin ürettigi refahi, bu milletin daha az refaha ulasan kesimlerine dagitacagiz. Bundan daha dogal, bundan daha sosyal bundan daha adil bir tutum olabilir mi?” diye konustu.
“25 yil önce ilaci için belediyelerin kapisinda elinde reçeteyle bekleyen bir millet vardi. O zaman da vardi devlet ama o devlet yapmiyordu bu devlet simdi yapiyor”
Sosyal yardimlarin yalnizca AK Parti’nin gücüyle yapilmadigi savunularak, Türk milletinin vergileri ile sosyal yardim yapildiginin ifade edilmesi üzerine Bakan Yanik, “Hayir AK Parti cebinden yapmiyor. Bunu herkes biliyor. Devlet yapiyor. Evet, devlet yapiyor. Evet, hükümet yapiyor. Nasil yaptigini anlatayim size: Bu devlet 20 sene önce de vardi, 25 sene önce de vardi. 25 sene önce sosyal güvenlik sistemi batak, SSK hastanelerinin kapilarinda günlerce sira bekleyen, tas betonun üzerinde yatip, tedavi olmayi bekleyen, ilaci için belediyelerin kapisinda elinde reçeteyle bekleyen bir millet vardi. O zaman da vardi devlet. Ama o devlet yapmiyordu ama simdi yapiyor. Nasil yapiyor? Içindeki siyasi iradeyle yapiyor. O siyasi irade de AK Parti hükümetidir. Begenseniz de böyledir, begenmeseniz de böyledir. Bütün bu hizmetleri yapan irade AK Parti iradesidir. Hepimiz vergileri bundan 20 yil önce de toplaniyordu. Dolayisiyla AK Parti’nin bu anlamdaki millete olan hizmet silsilesini yadirgamayacaksiniz, tesekkür edeceksiniz” dedi.
“2002 yilinda asgari ücret alanlari bugüne göre degerlendirdigimizde hepsi sosyal yardima muhtaç vatandaslardi”
Yanik, “Derin yoksullugun giderek arttigi, yoksullugun bitirilmek istenmedigi, sadece yönetildigi” itirazlarina iliskin, su ifadeleri kullandi:
“Ben size somut verilerle cevap verecegim. 2002 yilinda dört farkli yardim sosyal yardimini 2022’de elliye yükselttik dedik. Bazi milletvekillerimiz, ‘2002’de bir milyondu simdi alti milyon oldu’ gibi. Bu dört milyondu bizim açikladigimiz tabirle. 2002’den yola çikarak söyleyecegim. Bir milyon hane yardim alirken geriye kalan yardima erisemeyen, devletin ulasamadigi haneler. Asgari ücret üzerinden gidelim. 2002’de asgari ücret dolar bazinda bugünkü asgari ücretin yaklasik üçte biri. Buradan yola çiktigimizda 2002 yilinda asgari ücret alanlari bugüne göre degerlendirdigimizde hepsi sosyal yardima muhtaç vatandaslardi. 2002’deki asgari ücretlilerin tamami bugün bizim ölçülerimize göre sosyal yardim ihtiyaçlisiydi. Bir milyon hane diyorsunuz. Su anda o günkü kura göre üç kati oldugu halde asgari ücret biz destekliyoruz. Su günkü asgari ücretin üçte biri oldugunu düsünün. O zaman ne kadar sosyal yardim ihtiyaçlisi, derin yoksul olacakti? Somut matematikten bahsediyorum. Somut ve gerçekten bahsediyorum. 2002 yilinda yesil kartlilar, issizler, yardim alanlar, asgari ücretlilerin hepsi yani toplumun yüzde 46’si bu ölçüme göre muhtaç insanlar. Ayrica muhtaç ölçüsündeki faydalandigimiz asgari ücretteki olumlu gelismelerle sosyal yardim kapsamini da genislettik. Haliyle sosyal yardim yararlanici sayisi artisi yoksullugun artmasi degil, daha fazla vatandasimiza daha fazla yardim çesidi ile destek olunmasi anlamina gelir. Bu da sosyal devlet ifadesidir. Bu kadar net. Öbür taraftan dünya bankasi verilerine göre 2002 yilinda mutlak yoksulluk içinde yasayan kisi sayisi ülkemizde nüfusa orani 38.8 olan bu oran 2019’da 12.6’ya düstü. TÜIK tarafindan yayimlanan gelir ve yasam kosulu arastirmasina göre 2006-2021 yillari arasinda esdeger hane halki kullanabilir fert gelirinin yüzde 50’si ve yüzde 60’i dikkate alinarak belirlenen yoksulluk sinirlarina göre Göreli Yoksulluk oraninda iyilesme hali söz konusu. Nitekim 2006 yilinda yüzde 20.6 olan Göreli Yoksulluk Orani 2021 yilinda yüzde 14.4’e gerilemistir. Dünya Bankasi, Birlemis Milletler, TÜIK verilerini dikkate almayan arkadaslarimiza baska hangi matematiksel metotlarla, hangi verilerle ikna edecegimizi ben gerçekten bilmiyorum.”
“20 sene önce siz gidip ‘kimsenin ihtiyaci var mi yok mu?’ diye sormuyordunuz. O yüzden kimse yoktu. 1 milyon haneyi hala konusuyorsunuz”
AK Parti iktidarindan önce yetkililerin yoksul vatandaslari bulmak için ugrasmadigini ifade eden Bakan Yanik, “2021 yilinda yasanan küresel salginla dönemsel ihtiyaç sahibi vatandaslara ulasmamizla 5.9 milyon hanemize yardim sagladik. Ama bu sayiyi Geçici Yoksulluk Diski’ne sagladigimiz düzenli sosyal yardimlarla karistiriyor arkadaslarimiz veya karistirmak istiyorlar. Bir kez daha altini çizmek istiyorum. Bizim sosyal yardim ihtiyaçlisi vatandaslarimizin yüzde 82’si istihdama katilamayacak grup. Engelliler, yaslilar ve çocuklar. Dolayisiyla bunlarin zaten mutlaka desteklenmesi lazim. Hani vekillerimiz diyor ya ‘Onlari niye hane bazli degerlendiriyorsunuz onlar bireydir birey olarak desteklememiz lazim.’ Öyle destekledigimizde bu sayi iyice artacak. Bizim sosyal devlet olarak destekledigimiz gruplar. Yoksulluk artmasi ile alakali bir durum yok. Bizim sosyal devlet olarak arayip bulmamizla alakali durum var. 20 sene önce siz gidip ‘kimsenin ihtiyaci var mi yok mu?’ diye sormuyordunuz. O yüzden kimse yoktu. 1 milyon haneyi hala konusuyorsunuz. Ama biz 20 yildir kapi kapi dolasiyoruz. Kimin sosyal yardima ihtiyaci var diye tanimliyoruz. O yüzden de akam artiyor. Tabi ki artacak çünkü biz sosyal devlet refleksi gösteriyoruz” diye konustu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, daha sonra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanligi ile bagli ve ilgili kurumlarinin 2023 yili bütçeleri kabul edildi.
Bakan Yanik Açiklamasi 'Sosyal Yardimlarin Artmasi Sosyal Refahin Artmasi Ile Açiklanir'
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakani Derya Yanik, “Bir yerde sosyal yardimin ve sosyal hizmetin hak temelli olabilmesi için orada ortalamanin üzerinde bir refah düzeyinden bahsetmeniz lazim. Sosyal yardim ihtiyaci olanlara devlet olarak destekleme gücünüz varsa bunun sosyal refahin artmasi ile açiklarsiniz” dedi.