Bakan Yazıcı Rize‘de

Rize Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği‘ni ziyaret eden Bakan Yazıcı, Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Atılgan ve üyeler ile görüştü. Yazıcı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘ün cuma namazı çıkışı yaptığı açıklamayı da burada televizyondan takip etti. Yazıcı, Diyarbakır‘da 13 askerin şehit olması nedeniyle üzüntüsünü dile getirerek, "Türkiye gibi bir ülke böyle davranış biçimlerini hak etmiyor. Bu eylemi gerçekleştirenlerle ilgili olarak gerçekten Türkçemizde var olan en ağır sözcükler bile insanımızın öfkesini

hafifletmez. Böylesine vahim bir olay" dedi.

Terör saldırılarının milli birlik ve kardeşlik projelerini engelleyemeyeceğini ifade eden Bakan Hayati Yazıcı "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi adı altında terör ve teröristlerin istismar konusu yaptıkları alanlara ilişkin düzenlemeler yapıyoruz. Çalışmalarımızı kararlıkla sürdürüyoruz. Bu konuda ne zaman ki kararlılığımız öne çıkmış oluyor, böylesi şok edici terör olaylarıyla karşılaşıyoruz. Bunu gerçekleştirenlerin arkalarında kimler varsa hepsini şiddetle lanetliyoruz. Bu tür olaylarla Türkiye‘nin

gidişatı durdurulamaz, yönelimi başkalaştırılamaz. Türkiye kararlı bir biçimde ve ısrarlı olarak Türkiye‘nin birlik ve bütünlüğünü vazgeçilmez bir ölçüt kabul ederek, kardeşlik projesi bağlamında çalışmalarını sürdürüyor. Kararlı bir biçimde de sürdürecektir" diye konuştu.

Türkiye‘nin birlik ve bütünlüğünü istemeyenler olduğuna dikkat çeken Yazıcı, "Türkiye‘nin birlik ve bütünlüğünü istemeyenler, bölgede daha güçlü bir ülke olmasını istemeyenler. Bu tip provokatif olaylarla milletimizi tahrik ediyorlar. Tarihte hiçbir kimse, hiçbir terör örgütü Türk milletini yolundan alıkoyamamıştır. Üzüntümüz ne kadar derin olursa olsun elbette geleceğe yönelik kararlılığımızı sürdüreceğiz. Bunları aşacağız. Aşacak güçteyiz. Şehitlerimize rahmet diliyorum. Milletimizin de başı sağ olsun"

şeklinde konuştu.

‘Demokratik özerklik‘ ilanının iki açıdan değerlendirilmesi gerektiğini belirten Bakan Yazıcı, etnik özerklik ifadelerinin bölücülük olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

"Ben terör olayları ile konuşmaları çok farklı düşünüyorum. İnsanlar konuşabilir. Konuşmalı ve konuşmaktan korkmamak lazım. Ama her konuşulanı doğru kabul etmek de gerekmez. Bağımsız milletvekillerinden bir tanesinin ifadesine genel hatları ile bakıldığında, belki de yerel yönetimlerin özerkliği, bunların seçilmiş meclislerle idare edilmesi gibi düşünülebilir. Bunu da ifade ederken ülkenin ve milletin birlik ve bütünlüğünü gözeterek özerklikten söz ediyor. Ama ondan sonra kullanılan sözcükler çok önemli.

Bana göre de çok iyi değerlendirmek gerekir. Hele hele bu toplumu oluşturan etnik kökenlerden bir tanesiyle ilgili özerklik ifade ediliyorsa çok vahim bir durum var demektir. Bunu ya anlamadan söylüyorlar ya da bunların maksatları başka. Ben bunu ikiye ayırıyorum. Bir insanlar düşüncelerini ifade edebilmeli. Bunu irdelediğimizde yerel yönetimlerin seçilmiş organlarla idare edilmesine vurgu yapılıyorsa bunda bir sakınca yok. Ama bu toplumu oluşturan etnik gruplardan birisiyle alakalı isimlendirilerek ifade

ediliyorsa bunun adı bölücülüktür. Bölücülük de bizim hukukumuzda suçtur. Herkesin daha sorumlu davranması gerekir. O arkadaşlar, söylediklerine, yaptıklarına ve neye hizmet ettiklerini bir kez daha serinkanlı olarak gözden geçirmeleri gerektiğine inanmaktayım."