Bal, Polen, Arı Sütü Ve Zehri Şifa Verecek

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) bünyesindeki Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP), 4 bin yıldır arı ürünlerinin insan tedavi sürecinde alternatif tıp olarak kullanımıyla ilgili yaptığı araştırmalarla, insanların doğal tedaviler ile şifa bulmalarını sağlayacak

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) bünyesindeki Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP), 4 bin yıldır arı ürünlerinin insan tedavi sürecinde alternatif tıp olarak kullanımıyla ilgili yaptığı araştırmalarla, insanların doğal tedaviler ile şifa bulmalarını sağlayacak.
OMÜ bünyesinde Veteriner, Tıp, Ziraat, Diş Hekimliği, Mühendislik Fakültelerinden çok sayıda öğretim üyesinin katılımıyla oluşan çalışma ekibi BAP bünyesinde, TÜBİTAK ve bakanlık projeleri desteği ile apiterapı (bal arısı ürünlerinin tıbbi alanlarda, tedavi amaçlı olarak kullanılması) üzerinde çalışıyor. Çağdaş tıbbın sürekli gelişmesi ve yeni bilgi ve tedavi yöntemlerin ortaya koymasına paralel olarak destekleyici tedavi olarak bilinen apiterapı ve fitoterapı (bitki ile tedavi) modern tıpta da yaygın
olarak insan ve hayvan hastalıkların sağıtımında kullanılıyor. Üniversite bu bilgiler ışığında bünyesinde oluşturulan ekip ile yaptığı araştırmalarda, önemli sonuçlar elde ediyor.
Özellikle Uzakdoğu ülkelerinde başlayan ve dünyada hızla gelişen arı ürünleri ile tedavi yöntemlerinin hızla yaygınlaşması Türk bilim adamlarının da ilgisini çekiyor. Başta Japonya, Doğu Asya ülkeleri olmak üzere, bazı Avrupa ülkeleri ile Amerika, Kanada gibi ülkelerde apiterapi merkezleri kurulurken, OMÜ bilim adamları kendi verileri ile Türkiye'de apiterapi için ön hazırlık yapıyor.
OMÜ Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cevat Nisbet, apiterapi kapsamında bal, polen, arı sütü, propolis ve arı zehrinin tek başına veya kombine olarak kullanıldığını söyledi. Bal esas besin maddesi ve enerji kaynağı olarak kullanılmasıyla beraber, insan sağlığı ve çeşitli hastalıkların tedavisinde son derece önemli bir yer aldığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Cevat Nisbet, "Arı sütü, enfeksiyonlara karşı bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve savunma hücrelerini sayısal ve
niteliksel olarak artırdığı bildirilmiştir. Diğer taraftan propolisin, antibiyotiklerden farklı olarak sağlıklı dokuya ve metabolizmaya zarar vermeden enfeksiyonlara karşı anti-viral ve bağışıklık sistemini harekete geçirdiği vurgulanmıştır. Arı zehrinin ilaç olarak kullanımı ise M.Ö. 2000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Arı zehri enzimler, proteinler ve aminoasitlerden oluşan kompleks bir yapı olup farmakolojik olarak kan dolaşımını artırıcı, bakteri öldürücü, radyasyona karşı koruyucu, tansiyon düşürücü
etkileri ve bağışıklık sistemini aktive edici etkilere sahiptir. Arı zehrinin etkilerini araştırmak üzere arthritis, romatizma, multiple sklerosis, kronik ağrılar, depresyon, göz hastalıkları, meme hastalıkları, epilepsi, migren, sinüzit, bazı kanser türleri, damar tıkanıklıkları, gibi hastalıkların tedavilerine ilişkin pek çok çalışma yapılmış ve hala da yapılmaktadır" dedi.
Arı ürünleri içerisinde, bal, arı sütü, probolis ve polen olduğunu, arı ve arı ürünlerinin tedavisi yöntemleri ile ilgilendiklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Cevat Nisbet, ikinci olarak bir de arı zehrini kullanmaya başladıklarını, bunun alternatif tıp olarak kabul edildiğine dikkat çekti.
Zehrin destekleyici tedavi olarak modern tıbbın yanında kullanıldığı vurgulayan Nisbet, "Fitoterapi, bitkilerle terapi denen Anadolu'da yaygın olarak kullanılan bir tedavi yöntemi var. Türkiye'nin zengin flora çeşitliliğine sahip, arılar da bu bitkilerden faydalanıyorlar. Böylece kaliteli bal üretimi ile modern tıbba ek bir tedavi sunuyoruz. Arı ve arı ürünlerinin kullanıldığı hastalıklar maddi kayıplı, iyileşmeyen ve kangrenli yaraların tedavisinde kullanılıyor. Ayrıca arı zehrini de, artelistis,
romatizma, kronik ağrılar, migren, sinüzit, bazı kanser türleri ve birçok hastalığın tedavisinde tercih ediliyor. Yarayı temizledikten sonra balı sürüyoruz. Maddi kayıplı yaralarda bunu kullandık ve çok iyi sonuçlar aldık. Flora değeri yüksek balların tedavi de etkisi vardır. Örneğin, bu tedavi yöntemini Diş Hekimliği Fakültesiyle gingivit denilen diş eti iltihaplanmasında kullandık ve çok iyi sonuçlar aldık. Beslenmede kullanıldığı için sentetik ilaçlara göre yan etkisi olmadığından büyük avantaj sağladı.
Bu çalışmalara daha fazla ivme kazandırabilmek için arı araştırma merkezi kurmak istiyoruz. Karadeniz arıcılık açısından çok iyi bir potansiyele sahip ve bu da bize avantaj sağlayacaktır" açıklamasını yaptı.
Nisbet, polene karşı alerjisi, astımı olan hastaların tedaviyi yaptırmaması gerektiğini, mutlaka bir hekim gözetiminde işlemin gerçekleştirilmesinin şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile