Genelkurmay Başkanlığı elindeki imkânlarla siyasete müdahaleyi sağlayamayınca farklı bir örgütlenmeye gidildiğini anlatan Özbek, "Özkök değil de bir başkası olsaydı ya da Aytaç Yalman'ın yerinde başka biri olsaydı 28 Şubat'ı yeniden yaşayacaktık ve bunun adı da suç olmayacaktı. O yüzden 28 Şubat ve BÇG'yi hukuken mercek altına aldığında çok suç unsuru bulamayabilirsin." dedi.
Geçen hafta İzmir'in Menemen ilçesinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden emekli Yarbay Şenol Özbek, Genelkurmay Karargâhı'nda, Özel Harp Dairesi'nde görev yaptı. 2008 tarihli "İrtica ile Mücadele Eylem Planı"nda ıslak imzası bulunan Albay Dursun Çiçek'le Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda 2 yıl çalıştı. 17 yıl askerlik görevinden sonra yarbay rütbesinde iken kendi isteği ile emekli oldu. Şüpheli bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Özbek, Aksiyon Dergisi'ne dikkat çekici açıklamalarda bulunmuştu. Darbeci geleneğin kökünün kazınmasının sorunu büyük ölçüde çözeceğini belirten Özbek, ancak bunun yetmeyeceğini, komitacı zihniyetin sivil uzantılarının üzerine gidilmesinin önemli olduğunu söyledi.
Siyasi iradenin işleri rayına sokmak istemesi halinde 'ordu-devlet olmanın getirdiği tezahürler, ordunun siyaset zemininde olmasının getirdiği tezahürler, cuntacı-komitacı geleneğin doğurduğu tezahürler' için ayrı ayrı çözüm bulması gerektiğini vurgulayan Özbek, "Cuntacılık kalktı, bir tane cuntacı subay kalmadı orduda diyelim; yine de iki problem duruyor. Ordu siyasetin içinde ve ordu-devletiz. Askere müdahale imkânları hukuken yerinde duruyor." diye konuştu.
"ORDU İDEOLOJİK ALGILARINI KAYBETMEDİKÇE SİYASET DIŞINA ÇIKMASI ÇOK ZOR"
Harp Okulu'na girince "Siz cumhuriyetin garantörüsünüz" dendiğini aktaran Özbek, ona göre bir eğitim verildiğini ifade etti.
Ordunun siyasetin içinde olduğunu belirten Özbek, ordunun ideolojik algılarını kaybetmediği müddetçe kendisini siyasetin dışına çekmesinin çok zor olduğunu vurguladı. Ordunun siyasetin dışına itilmesi için Genelkurmay Başkanı dâhil hiçbir askerin siyasi açıklama yetkisi olmaması ve orduda ideolojik algı doğrultusunda bir eğitim verilmemesi gerektiğinin altını çizen Özbek, dış tehdit değerlendirme de dâhil bu yetkinin millî iradede bulunduğunu ifade etti.
İdeolojik eğitimden dolayı memleketin iç veya dış dinamiklerinden kendini sorumlu tutmak endişesinin beyinlere nakşedildiğine dikkat çeken Özbek, "İki grup var, biri dediğimiz minvalde devletin algı değiştirmesi gerektiğinin farkında, diğer bir grup ise hâlâ bıraktığımız yerde. Askeri, sivili yok o mantığın. Orduyu ayrı bir şey görüyor, ordu düşmanlığı diye bir şey çıkarılmış, Meclis düşmanlığından, hükümet düşmanlığından bahsedilmiyor, ordu düşmanlığı deniyor." şeklinde konuştu.
"ÇETİN DOĞAN BİTERSE SİSTEM ADAM OLACAK SANIYORLAR"
Türkiye'de iktidar gücünü millî iradeye rağmen elinde bulunduran bir grup olduğunu ifade eden Özbek, bu grubun zora geldiğinde feodal beyler örneğinde olduğu gibi gücünü buraya isnat ettirdiğini kaydetti.
"Güç kaybını rejim kaygısı olarak sunuyor ve orduyu göreve davet ediyor." diyen Özbek, vesayetin çeşitli ayakları bulunduğunu ve anlaması gerekenin ise en başta sivil siyaset olduğunu ifade etti.
Çözümün de bu ayaklar üzerine oturtulması gerektiğini vurgulayan Özbek, "Teorisine kafa yormayanlar siyaset de tespit edemez. Sanıyorlar ki Çetin Doğan biterse sistem adam olacak." dedi.
"ÖZAL VE ÖZKÖK SİSTEME İSYAN ETTİ"
Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın sisteme isyan ettiğini ve denileni yapmadığını belirten Özbek, verilen görevin ise bu ülkede kurulmuş köhne bir düzenin doğurduğu köhne bir vazife olduğuna dikkat çekti. Şu anda devleti yaşatmak için mücadele verildiğini ifade eden Özbek, bir iktidar mücadelesinin ötesinde, AK Parti'yi de aştığını söyledi.
Özbek, şöyle devam etti: "Bu sefer de bir hükümet kurban verilseydi biz belimizi doğrultamazdık. Devlet kendi kurtuluş savaşını veriyor, devlet yaşama mücadelesi veriyor. Devlet 300 milyar dolarını dağa taşa gömer mi? Özkök sinyal çanı çaldı, 'devlet çöküyor' dedi.
Gidiyordu. Kayarken tutuldu. Tutulmayla birlikte yeniden yapmışken tam yapalım misali safha safha yerine oturtuldu." Ordu-devlet olmaktan kurtulup sivil dinamiklerle cuntacı mantık ebediyen başını kaldıramayacak şekilde yok edilmesi gerektiğinin altını çizen Özbek, ama cuntaya karşı olup ordunun siyasetin içinde olmasını isteyenlerin bulunduğunu belirterek, Özkök'ün kendisi gibi düşünenlerden olduğunu ifade etti.
"GAZETECİLER GENELKURMAY KARARGÂHINDA CİRİT ATAR"
Özbek, "Kıvrıkoğlu, 28 Şubat'a karşıydı, başörtüsü ile uğraşmanın anlamsız olduğuna kısmen inanıyordu ama sorun tanımlarını bizim gibi yapmıyordu. Çetin Doğan konsepti ile uyuşmuyordu ama 'ordu-devlet de olsun' diyordu. Özkök ise 'ordu bu işlerden elini çeksin' diyordu. 28 Şubat'ta bu ayrışma yaşandı. 25 yıl kaldım, bir tek 'Erbakancıyım' diyen adama rastlamadım. Ana damar bellidir: Sağ ve sol..." Bu ülkenin gazetecilerinin Genelkurmay Karargâhı'nda cirit attığını belirten Özbek, şöyle devam etti: "Bir manşet attırmak için özel bir gayrete gerek yok. Ordu-devletsen bunun hukuk zemini içinde de karşılığı varsa hukuk profesörleri karargâha gelip irtica brifingine girip ayakta alkışlıyorsa bunlar normal. Hocalar, yargıçlar, koşa koşa karargâha gidip görev verdiniz diye teşekkür etmediler mi? Adam yerine koydunuz diye de teşekkür ediyorlar. Ordu-devletin olduğu sonuçlarla birlikte olunca etki katsayısı yükseliyor. Yoksa bir şey ifade etmez. Bunlar örgütlenme nihayetinde veya yukardan aşağıya tetikleniyor. Bir numara, beş numara, bir numarayı bulursak Türkiye kurtulacak sanki ortada sistem problemi var. Ordu siyasetin içinde, bunu düzeltin. Sadece Çetin Doğan'ı tıkarsak bu ülke kurtulmaz."
"KIRMIZI KİTAP DEĞİŞTİRİLMELİDİR"
Özbek, öneri olarak şunları sıraladı: "Hukuk zemininde çözeceğiz bir kısmını, komitacılık her yerde suçtur, bizde de suç; bunun hesabını verecekler. Ordu-devlet siyasetin konusu, ona siyaset çözüm bulacak; anayasa değişikliğinden tut, devletin yeniden dizayn edilmesi, devlet kurumlarına yeniden sorumluluklar verilmesi. Kırmızı kitabın değiştirilmesi MGK'daki değişim bunun devamının gelmesi lazım. "27 Mayıs'taki isimlerin bugün cuntacılıkla yargılanması tesadüf mü?" sorusuna ise Özbek, "Çetin Doğan olmazsa başka biri olacaktı, aktif olmayan yok ki, hepsi cuntacıymış o dönemde. Silahlı Kuvvetler içinde bir sürü komite var. Oluşturulan komite (Millî Birlik Komitesi) ordu içindeki cuntaların gönderdiği adamlarla oluşturulmuş bir koalisyon. Talat Aydemir'in cuntası ayrı, 9 Subay'da tutuklanan Faruk Güventürk'ün ayrı. Türkeş daha sonra Talat Aydemir'inkine dâhil ediliyor. Türkeş geç girenlerden." karşılığını verdi.
'Balyoz, Genelkurmay Başkanlığı'nın Bilgisi Dışında Farklı Bir Yapılanma' - Ankara
Emekli Yarbay Şenol Özbek, Balyoz'un Genelkurmay Başkanlığı bilgisi dışında farklı bir yapılanma olduğunu söyledi.