Mahkeme heyetince hazırlanan 750 sayfalık gerekçeli kararın "Delillerin tartışılması, değerlendirilmesi ve sonuç" bölümünde, kapatılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce sanıkların "Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs" suçundan cezalandırıldıkları hatırlatıldı.
Bir kısım sanıkların Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptıkları belirtilen gerekçeli kararda, Anayasa Mahkemesi'nin de sanıkların adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik karar verdiği anımsatıldı.
Gerekçeli kararda, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı üzerine yapılan yargılamanın yenilenmesi sonrasında "Tanık beyanları", "Dijital deliller", "Plan semineri" ve "Diğer deliller" olmak üzere 4 ana başlık altında delillerin ayrı ayrı değerlendirildiği kaydedildi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın tanık olarak verdiği ifadelerin de yer aldığı gerekçeli kararda, Genelkurmay karargahının mahkumiyet hükmüne konu dijital deliller arasında bulunan darbe planları konusunda hiçbir bilgisinin olmadığı, mahkumiyet hükmüne konu gerekçeli kararda belirtildiği gibi darbeye karşı çıkılması ve bunun engellenmesi için çaba gösterilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığının anlaşıldığı belirtildi.
Gerekçeli kararın "dijital delillerle ilgili değerlendirme" bölümünde, kapatılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında, gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim edilen dijital deliller içinde yer alan bilgilerin, Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ve sanık Hakan Büyük'ün evinde yapılan aramada elde edilen dijital delillerin içinde yer alan bilgilerle uyumlu olduğunu, bu uyumluluğun dijital delillerin doğruluğunu gösterdiğini belirttiği aktarıldı.
Yargılamanın yenilenmesi aşamasında elde edilen yeni deliller doğrultusunda, sanık Süha Tanyeri'ye ait defterin bu kişinin bilgisi ve rızası dışında kim olduğu belirlenemeyen kişi veya kişilerce gizlice komutanlık dışına çıkarıldığı, 11 ve 17 nolu CD'lerin üzerine yazı makinesiyle yazılan yazıların Tanyeri'ye ait defterden harf kopyalanarak yazdırıldığının kesin olarak belirlendiği kaydedildi.
Gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim edilen 11 ve 17 nolu CD'lerde yer alan bir kısım belgelerin içeriklerinin Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ve sanık Hakan Büyük'ün evinde yapılan aramada elde edilen dijital delillerin içerikleriyle aynı olması, 1. Ordu Komutanlığı'nda bulunan ve gizli nitelikte olan yaklaşık 2 valiz dolusu belgenin kimseye fark ettirilmeden buradan çıkarılarak gazeteciye teslim edilmesi karşısında Donanma Komutanlığı ve Büyük'ün evinde ele geçirilen dijital delillerin de aynı iyi niyetli olmayan kişi veya kişilerce sahte oluşturularak bu yerlere konulmuş olabileceği düşünülmüştür."
Dava kapsamında alınan bilirkişi raporuna da yer verilen gerekçeli kararda, bu rapor ile diğer bilirkişi raporları arasındaki kısmi çelişkilerin nedeninin bilimsel ve açık bir şekilde izah edildiği ve diğer raporların çelişen kısımlarının hükme esas alınmadığı aktarıldı.
Gerekçeli kararda, suça konu 5 numaralı harddisk, CD'ler ve flaş bellekteki bazı belgelerin tarih ve zamanlarının gerçek takvim zamanını yansıtmadığı, bu belgelerin sistem zamanı güncel olmayan bilgisayarlarda oluşturulmuş veya üst verilerindeki tarih ve zaman bilgileri sonradan gerçek zamanı yansıtmayacak şekilde değiştirilmiş olduklarının tespit edildiği belirtildi.
- "Çok sayıda çelişki"
Mahkumiyet hükmüne esas alınan dijital delillerdeki çok sayıdaki dosyanın oluşturulma ve değiştirilme tarihi üst verileri arasında çelişkiler bulunduğu kaydedilen gerekçeli kararda, şu görüşlere yer verildi:
"Donanma Komutanlığı'nda ele geçirilen 5 nolu harddiske normal kullanıcı hareketi ile açıklanamayacak şekilde, 6 ayrı zamanda saati güncel olmayan bir bilgisayardan tarih sıralamasına uymaksızın veriler yüklenmesi, son olarak 28 Temmuz 2009 tarihinden sonra toplu şekilde veri yüklendiğinin anlaşılması, mahkumiyet hükmüne esas tüm dijital verilerde zaman, mekan ve kişi yönünden birçok çelişkiler bulunması, belgelerin oluşturulma tarihlerinden çok sonraki durum ve olayları içermesi dikkate alındığında, sahtecilik yapıldığı kesin olarak belirlenen 11 ve 17 nolu CD'ler dışındaki dijital delillerin de sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe oluşmuştur."
- "Dijital delillerin içeriğiyle ilgili değerlendirme"
Gerekçeli kararın "Dijital delillerin içeriğiyle ilgili değerlendirme" bölümünde ise milletvekili seçimlerinin 3 Kasım 2002'de yapıldığı, Donanma Komutanlığı'nda elde edilen belge aslındaki gerçek tarihin 12 Eylül 2002 olduğu belirtilerek, o tarihte henüz iktidar değişikliğinin olmadığı vurgulandı.
Dolayısıyla bu belgenin dönemin mevcut hükümetine karşı darbe planı yapıldığının delili olmadığı vurgulanan gerekçeli kararda, şu ifadeler yer aldı:
"12 Eylül 2002 tarihli bu belgenin oluşturulma tarihinin gerçeğe aykırı olarak değiştirilip ileri tarih atılarak 11 nolu CD'ye eklenmesi, bu değişikliğin sanıklar tarafından yapılma ihtimalinin hiçbir şekilde açıklanamaması, sanıkların gerçek belgenin oluşturulma tarihini kendi aleyhlerine delil oluşturacak şekilde değiştirerek dijital veriler içine yüklemelerinin hayatın olağan akışına aykırı bulunması, 11 nolu CD üzerindeki el yazılarının da yazı makinesiyle oluşturulduğunun anlaşılması karşısında, bu dijital delilin içeriğindeki bilgilerin de sahte
olarak oluşturulduğu sonucuna varılmıştır."
11 nolu CD içindeki bir kısım belgelerin içeriğinin Donanma Komutanlığı ve Hakan Büyük'ün evinde elde edilen flaş bellek içindeki belgelerle aynı olmasının, bunların da sahte olarak düzenlendiği yönünde şüphe oluşmasına neden olduğu bildirilen gerekçeli kararda, "Dijital deliller içinde yer alan Balyoz harekat planının oluşturulma tarihi olan 2 Aralık 2002 tarihinin hükümetin iktidara gelmesinden yaklaşık 1 ay sonrası olduğu anlaşılmıştır. Henüz 1 aydır iktidarda olan bir hükümetin icraatlarından rahatsızlık duyularak darbe planı hazırlanması hayatın olağan akışına uygun bulunmamıştır" denildi.
(Sürecek)
'Balyoz Planı'Davasında Gerekçeli Karar
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yeniden görülen "Balyoz Planı" davasına ilişkin hazırlanan gerekçeli kararda, "Dijital deliller içinde yer alan Balyoz harekat planının oluşturulma tarihi olan 2 Aralık 2002 tarihinin hükümetin iktidara gelmesinden yaklaşık 1 ay sonrası olduğu anlaşılmıştır. Henüz 1 aydır iktidarda olan bir hükümetin icraatlarından rahatsızlık duyularak darbe planı hazırlanması hayatın olağan akışına uygun bulunmamıştır" görüşüne yer verildi.