Avrasya Hukuk Kurultayına katılmak üzere Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'ya gelen Arar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kurultayın yaklaşık 30 ülkeden hukukçuların katıldığı ve Doğu Türkistan'dan Libya'ya, Mısır'dan Suriye'ye ve Filistin'e kadar İslam dünyasında yaşanan hukuk ihlallerine ilişkin bir çalıştay olduğunu söyledi.
"Kurultaydan özellikle bizim medeniyet havzamızdaki ülkeler bakımından yol gösterici sonuçlar çıkmasını temmeni ediyorum" diyen Arar, kurultayın Saraybosna'da düzenlenmesinin anlamını da şu sözlerle açıkladı:
"Birlikte yaşama kültürü ve hak ihlallerinin olmaması bakımından iki şehri çok önemsiyorum. Biri Kudüs, diğeri ise Saraybosna. Balkanlar ve Saraybosna beş asır yine Hristiyan, Müslüman, Yahudi ve çeşitli etnik grupların bir arada, burunları kanamadan yaşanan bir sürece tanıklık etmiştir. Niye peki Saraybosna ve Kudüs'ü söyledim? Bizim medeniyetimize ilişkin algılayış ve yönetim biçimi ne zaman geri çekildi, işte Saraybosna'da, Kudüs'te, Gazze'de ve Filistin'de kan ve gözyaşı devam ediyor. Bu çalıştayın bu şehirde yapılmasının böyle de bir anlamı var."
Arar, kurultay kapsamında Gazze'ye yapılan sol saldırılarla ilgili olarak, Uluslararası Ceza Mahkemesinin statüsünü de tartıştıklarını belirterek, "Uluslararası Ceza Mahkemesi de BM de BM Güvenlik Konseyi de dünyadaki bu hak ihlallerine ve sistematik soykırımlara ilişkin olarak hiçbir şey yapma imkanına sahip değildir. Bu bakımdan bu kurultay önemli" şeklinde konuştu.
- "Baro, siyasi parti gibi yönetilemez"
Arar, ekim ayında İstanbul Barosu'nda başkanlık seçiminin yapılacağını anımsatarak, "İstanbul Barosu ve uzantısı olan Barolar Birliğinin, avukatların ve baroların gücü üzerinden sadece günlük siyaset, ideolojik ve siyasi kamplaşma yapan anlayışlar tarafından yönetildiğini" ileri sürdü.
Barodaki mevcut yönetimin uzun yıllardır görevde olduğunu aktaran Arar, ancak bu süre içerisinde İstanbul Barosunun ve Türkiye Barolar Birliğinin mensubu olan avukatların sorunlarının hiç azalmadığını, aksine arttığını savundu.
"Avukatların itibar sorunundan avukatlık onuruna yaraşır ücret edinme sorununa kadar hepsi artmış oldu" diyen Arar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz sayın başkanlara diyoruz ki; onlar siyaset yapıyorlarmış, siz avukattan ve barodan elinizi çekin. Barolar avukatların meslek örgütüdür. Baronun görevi avukatın işini kolaylaştırmaktır, yargının işini kolaylaştırmaktır ve adaleti tesis etmektir. Halbuki, şimdiki sayın başkanlar, hem İstanbul Barosu hem de TBB başkanı, siyasette atlama taşı olarak kullanılıyor. Avukatların artık buna bir son vemesi lazım. Biz, Hukukun Üstünlüğü Platformu olarak, meslek örgütü bir baro istiyoruz."
Arar, her avukatın, "şu ya da bu partide siyaset yapabileceğini" belirterek, "Ancak baro siyasi parti gibi yönetilemez, yönetilmelidir. Hele de ana muhalefet partisi gibi hiç yönetilmemelidir" dedi.
Uzun yıllardır baro yönetiminde bulunan kişilerin, ne yasal düzenleme ne de idari mevzuatla ilgili hiçbir şey yapmadığını öne süren Arar, "Biz artık İstanbul Barosunda, "İstanbul'a yeni baro, baroya yeni başkan" konsepti ile yeni bir dönemin başlamasına inanıyoruz. Bu mümkündür ve zorunludur" ifadesini kullandı.
- "Hukukçular üzerinden polemik yapma"
Arar, adli yıl açılış törenleri hakkındaki tartışmalarına ilişkin de bu noktada güçler ayrılığı kavramına temas edilmesi gerektiğini söyledi.
Yasama, yürütme ve yargının ayrı güçler olduğunu ifade eden Arar, "Uygulamada ise güçler ayrılığından çok, güçler parçalanması ve güçlerin iktidar kavgası vardır. Halbuki yasamanın yetkisi başkadır, yürütmenin görevi başkadır, yargınınki de başkadır" diye konuştu.
Adli yıl açılışlarının Yargıtay tarafından düzenlendiğini ve gelenek olarak yürütme ve yasamadan kişilerin de davet edildiğini aktaran Arar, "Daha önce yaşanan süreçler var. Barolar Birliği Başkanının Cumhurbaşkanımızın da bulunduğu toplantıda yaşanan bir gerilim var. Bu defa ne oldu, ne Adalet Bakanı ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı adli yıl açılış törenine katılmadı" dedi.
"Parçalanmış güçlerin aralarındaki ilişkileri daha gerecek, derinleştirecek algılamaların ve anlayışların sona ermesi lazım" diyen Arar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yaşanan bu protokol krizinde, adli yıl açılışı krizinde, siyaset kurumunu zedelemek, hırpalamak doğru değildir. Siyaset hepimizie lazımdır, siyaset kurumunu korumamız gerekir. Buradaki gerlilimin sebebi, şimdiki Barolar Birliği Başkanıdır. İstanbul Barosu Başkanı ise şöyle bir şey söylüyor: 'Yeni hukuksuzluk yılı başladı, yolun sonu görülüyor.' Bu çok anlaşılamaz bir polemiktir. Git kardeşim, bu polemiği başka yerde yap. Hukukçular üzerinden, yargı üzerinden polemik yapma. Temennim, yasama, yürütme ve yargı güçleri arasındaki bu parçalanmış algısının derinleştirilmemesidir."
'Baro, Siyasi Parti Gibi Yönetilemez'
Hukukun Üstünlüğü Platformunun (HÜP) İstanbul Barosu Başkan Adayı Abdullah Arar, "Baro, siyasi parti gibi yönetilemez, yönetilmemelidir" dedi.



















