Bartın'da 15 Bin Öğrenci İle Yeni Akademik Yıl Başladı

Bartın'da 15 Bin Öğrenci İle Yeni Akademik Yıl Başladı

Bartın Üniversitesi 2016-2017 akademik eğitim-öğretim yılının açılışını düzenlediği törenle gerçekleştirdi.

Bartın Üniversitesi 2016-2017 akademik eğitim-öğretim yılının açılışını düzenlediği törenle gerçekleştirdi. Bartın Üniversitesi Ağdacı Kampüsündeki kütüphane salonunda yapılan törende konuşan Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan, 2008 yılında kurulan Bartın Üniversitesi’nin hedeflediği 20 bin öğrenci rakamına 2018-2019 akademik yılında ulaşacağını söyledi.

Açılışa katılan Bartın Valisi Nusret Dirim ise yaptığı konuşmada Bartınlılara seslenerek Bartınlılardan öğrencilere fırsatçı bir yaklaşımla yaklaşmamasını istedi.

Bartın Üniversitesi 2016-2017 akademik eğitim-öğretim yılının açılışını dün düzenlediği törenle gerçekleştirdi. Bartın Üniversitesi Ağdacı Kampüsündeki kütüphane salonunda yapılan törene Bartın Valisi Nusret Dirim ve Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan, Bartın Belediye Başkan Vekili Mehmet Sandıklı başta olmak üzere Garnizon Komutanı Deniz Piyade Albay Vedat Selvitop, İl Jandarma Komutanı, Kıdemli Albay Osman Aslan, Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Bozkurt, İl Genel Meclisi Başkanı Kenan Dursun, İl Emniyet Müdürü İsa Aydoğdu, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri İbrahim Kayış, rektör yardımcıları, öğretim üyeleri ve elemanları ile öğrenciler katıldı.

“15 Temmuz’da Hainler Kanlı Bir Oyun Sahneye Koydular”

2008 yılında kurulan Bartın Üniversitesi’nin tanıtım filminin gösterimiyle başlayan törende bir konuşma yapan Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan, 2008 yılında kurulan Bartın Üniversitesi’nin hedeflediği 20 bin öğrenci rakamına 2018-2019 akademik yılında ulaşacağını söyledi.

Rektör Kaplan, konuşmasında şunları ifade etti:

“15 Temmuzda, milletçe maruz kaldığımız alçak darbe kalkışmasında, şehitlik mertebesine erişen kahraman şehitlerimize Allahtan rahmet ve acılı yakınlarına başsağlığı diliyorum. Kahraman gazilerimize acil şifalar temenni ediyorum.15 Temmuzda, FETÖ terör örgütüyle, devlet ve milletimizi bölüp parçalamayı hedef almış uluslararası bir proje olan bir darbe teşebbüsü devreye sokuldu. Bölgesinin giderek parlayan bir yıldızı hâline gelen ve dünyada söz sahibi olmaya başlayan devletimize, daha önce çeşitli entrika ve sinsi tuzaklarla diz çöktürmeyi planlayan güçler; bu defa içimizdeki hainler aracılığı ile yeni ve kanlı bir oyun sahneye koydular. Allah’a şükürler olsun ki, asil milletimiz; Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, bu kanlı oyunu sahneye koyanların hâlâ şaşırmaya devam ettikleri ve bir türlü anlayamadıkları ve belki de hiçbir zaman anlayamayacakları yüksek basireti, imanı, fedakârlığı ve kahramanlığı ile gözü dönmüş canilerin bu kanlı darbe girişimini bir gecede yerle bir etti. Şehadet bilinci ve gazilik ruhunun milletimizin bütün fertlerinde hâlâ dipdiri olarak yaşamakta olduğunu bütün dünyaya gösterdi. Bu bilinç ve inançla; kendisini ezmeye gelen tankların önüne bedenlerini siper etti. Üzerlerine yağmur gibi yağdırılan kurşunlara yiğitçe direndi. Vatanın bağımsızlığı söz konusu olduğunda neler yapabileceğinin şanlı ve destansı yeni bir örneğini verdi. Tarihine, geçmişine ve geleceğine sahip çıktı. Bu şanlı direnişimizin kahraman şehit ve gazilerini, milletimizin; genç, yaşlı, kadın erkek kahraman bütün evlatlarını, en kalbi duygu, muhabbet ve saygılarımla selamlıyorum. Şehitlerimize tekrar Allahtan rahmet, gazilerimize acil şifalar, hayırlı ve uzun ömür diliyorum.

“Milletçe Daha Çok Çalışmak, Daha Çok Üretmek Zorundayız”

Bu vesile ile tarihsel ve sosyolojik bir gerçeğe de işaret etmekte fayda görüyorum. İçinde bulunduğumuz ve inşallah ilelebet var olmaya devam edeceğimiz bu coğrafya; tarihin hemen her döneminde sorunlu bir bölge olmuştur. Bu olgu, bundan sonra da pek değişeceğe benzemiyor. Bu topraklarda varolmak; zamanı geldiğinde bedel ödemeye hazırlıklı olmak ve bu bilinci hep diri tutmakla mümkün olacaktır. Bunun için milletçe daha çok çalışmak, daha çok üretmek zorundayız. Atalarımız ne güzel söylemiş: “Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez”.

“Milletimiz, Köklü Bir Kül Tür ve Medeniyet Dünyasının Varisidir”

Bu kanlı darbe teşebbüsü, milli harp unsurlarının ne denli hayatî bir önem taşıdığını bir kez daha bize göstermiştir. Bu hususta, devletimizin son yıllarda ciddi yatırımlarla büyük gelişmeler gerçekleştirdiğini, esasen ülkemiz üzerine oynanan kirli oyunların temelinde bu gelişmelerden duyulan rahatsızlığın yattığını milletçe çok iyi biliyoruz. Şunu da çok iyi biliyoruz ki, artık bu gidişi durdurmak veya tersine çevirmek de bundan sonra inşallah mümkün olamayacaktır. Çünkü milletimiz, köklü bir kültür ve medeniyet dünyasının varisi olma bilinci, engin devlet tecrübesi ve birikiminin gücüyle çağdaş dünyadaki rolünü oynamaya başlamıştır. Artık kendisine gündem belirlenen ya da dayatılan bir Türkiye değil; kendi tezlerini evrensel hukuk normlarına göre cesurca bütün dünyaya haykıran yeni bir Türkiye vardır. Devletimizin uluslararası arenada dile getirdiği hususlar sadece kendisi ile de sınırlı değildir. Yeryüzünde hakkı, adaleti tesis etme ve insanca yaşama adına söylenmesi gereken her şeyi söyleyen, mazlumların sesi ve Allah’ın yardımıyla güvencesi olan bir Türkiye ve kararlı bir yönetim kadrosu vardır. Tam da bu noktada özellikle öğretim elemanı arkadaşlarıma seslenmek istiyorum.

“Bilgi, Para Gibi Tedavülde Olduğu Sürece Kıymetlidir”

Üniversitenin temel paydaşı olan her kademedeki öğretim elemanımızın aslî görevi, bilgi üretmek ve bunu toplumun yararına sunmaktır. Bilgi, para gibi tedavülde olduğu sürece kıymetlidir. İnancımız bize “faydasız ilimden Allaha sığınmayı” tavsiye ediyor. Bunun için zamanımızı iyi kullanarak sayıca çok ve nitelikli ilmî yayın yapmalıyız. Laboratuvar ilimlerinde daha çok söz sahibi olmalıyız. Çalışmalarımızı buluş veya patente dönüştürmeliyiz. Sosyal bilimlerde ve genel olarak bütün ilmî sahalarda düşünceyi çoğaltan değil, yeniden üreten bir anlayışı kendimize rehber edinmeliyiz. Ancak o zaman bilim dünyasında özgün bir yerimiz olabilir.

Kaplan, Öğrencilere de Seslendi

Öğrenme çağındaki siz değerli gençlerimizin de milletimize karşı sorumluluğu çok büyüktür. Bir milletin gücü, nitelikli yetişmiş insan varlığı ile ölçülür. Nitelikli insan, milletlerin en büyük sosyal sermayesi ve güvencesidir. Geleceğimizin mimarları sizler olacaksınız. Tarih, kültür ve medeniyetimiz sizlerin ellerinde şekillenecektir. Bundan dolayıdır ki milletimiz; 15 Temmuzda, şehadet şerbetini içmek üzere ailesiyle helalleşip meydanlara koşan, tankların paletleri altına yatarak vatan sevgisi ve savunmasının ne demek olduğunu şanlı direnişi ile bütün dünyaya gösteren siz gençlerimizden bilim alanında da çok şeyler bekliyor. Vatanı uğrunda canından vazgeçebilen sizler, milletimizin bilim dünyasında saygın bir millet olarak söz sahibi olabilmesi, Gazi Mustafa Kemal’in “muasır medeniyetler seviyesinin” üstüne çıkma direktifinin gerçekleşmesi için de büyük işler başarabilir ve bilim kahramanları olabilirsiniz. Başarınızın derecesi hedeflerinize göredir. Bunun için tek bir şeye ihtiyacımız var: Çağın bilgisiyle donanmak, bunun için de zamanın kıymetini bilerek çok çalışmak.

Üniversitemizin tanıtım filminde, kuruluşundan günümüze kadar geçirdiği evreler ve geldiğimiz nokta hakkında birtakım bilgiler sunuldu. Kısaca ifade etmem gerekirse; üniversitemiz, misyon ve vizyonunun gereklerini yerine getiren bir gelişme göstermiştir. Kuruluşunun üzerinden sekiz yıl gibi, çok kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen; bilimsel yayın ve faaliyetleri, bölge kalkınmasına bilimsel desteği, sosyal ve kültürel etkinlikleri, öğrencilerinin eğitim kalitesi bakımından üniversitemiz; bilim ve kültür çevrelerinde dikkatle izlenen bir üniversite olmuştur. Yurt içi ve yurt dışındaki derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerinde de üniversitemizin başarısı açıkça görülmektedir. Zaman zaman kamuoyuyla da paylaştığımız için bunların ayrıntılarına girmek istemiyorum. Bu öğretim yılında öğrenci sayımız 15 bini bulmuştur. 2008 yılında göreve başladığımızda; üniversitemizin nihaî öğrenci sayısının 20 bin olacağını beyan etmiştim. Önümüzdeki iki yıl sonunda, yani 2018-2019 akademik yılında bu sayıya ulaşmış olacağız. Ama bununla birlikte, üniversitenin yalnızca öğrenci sayısından ibaret olmadığının bilincinde olduğumuzu da özellikle ifade etmek isterim. Üniversitemizin “üniversite” kimliğini geliştirip güçlendirmek için, bütün bileşenlerini özenle dikkate alan bir anlayışla, yoğun olarak çabalarımız devam edecektir. Kutlu bey Kampüsümüzde; daha önce öğretime başlayan Mühendislik Fakültemize ek olarak, Edebiyat ve Fen Fakültelerimiz Güz döneminde öğretime başlamıştır. Bahar yarı yılında da, Eğitim ve İslami İlimler Fakültelerimiz ile Şehit Ömer Halis demir Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulumuz yeni kampüsümüz ve binalarımıza taşınmış olacaktır. Kampüs sınırları içinde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzce başlatılan dere ıslah çalışması devam etmektedir. Karayolları Genel Müdürlüğümüz tarafından yapılmakta olan köprülü kavşakta ise sona gelinmiştir ve yakında bütünüyle ulaşıma ve şehrimizin hizmetine açılmış olacaktır."

“Üniversiteler Kentlerin Vazgeçilmez Dinamikleridir”

Ramazan Kaplan’ın konuşmasının ardından törene katılanlara hitap eden Bartın Valisi Nusret Dirim ise Bartınlılara seslenerek Bartınlılardan öğrencilere fırsatçı bir yaklaşımla yaklaşmamasını istedi. Vali Dirim şunları söyledi:

Bartın Üniversitesi Bartın’a can veren, dinamizm kazandıran ve Bartın’ı harekete geçiren çok önemli bir kuruluş. Bartın Üniversitesi’nin hem Türkiye’de hem de bölgede hak ettiği yere hızlı adımlarla ilerlemekte olduğunu memnuniyetle görüyoruz. Bizler de Bartın Üniversitesi’nin bu hedeflerine ulaşması için üzerimize düşenleri memnuniyetle yapacağız. Takipçisi olmamız gereken konuları da takip edeceğiz. Üniversiteler kentlerin vazgeçilmez dinamikleridir. Kentin ekonomik hayatına da ciddi katkıları vardır. Bartın’da genç nüfusumuzun önemli bir kısmını öğrenciler oluşturuyor. Akademik eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte kentimizde önemli bir canlılık görüyoruz. Bunun en önemli sebebi öğrencilerimizin ilimize gelmesi ve Bartın’a hayat vermesidir. Hatta bu canlanmadan dolayı şu aralar trafik sorunuyla ilgili şikayetler alıyoruz. Yaz döneminde ağırlıklı olarak Amasra bölgesinde trafikle ilgili yakınmalar oluyordu. Kış döneminde de Bartın merkezde de trafikle ilgili şikayetler oluyor. Tabi bu duruma sadece olumsuz yönüyle bakmamalıyız. Bu aslında bir anlamda güzel bir şey. Çünkü bu kentte hayat olduğu anlamına geliyor. Trafik sorunun algılanmasıyla ilgili de aslında burada farklı bir anlayış var. Bartınlılar trafikte 10 dakika beklediği zaman ‘Bu nasıl bir trafik’ diyor. Ancak bu sorun büyük şehirlerin günlük bir parçası haline gelmiş durumda. Tabi Bartın bununla yeni yeni karşılaştığı için bu konuya olduğundan fazla tepkiler gösterebiliyor. Kent hayatı kuralları olan bir hayat. İnsanlar kent hayatı içerisinde her yere aslında araçlarını park etmemeleri gerekir. Her yerden doluşmuş geçecek diye bir şey yok. Hatta bazı yerlere trafiğe dahi kapatılabilir. Değişik uygulamalarla trafik akışı yeniden düzenlenebilir ve bu sorun en az seviyeye indirilebilir. Aslında bu canlılık memnuniyet verici. Üniversitemiz büyüsün ve hedeflediği 20 bin 25 bin öğrenci kapasitesine hızlı adımlarla yürüsün. Bartın öğrencilerimize güzel ev sahipliği yapsın. Buradaki öğrencilerimizle güzel duygular içerisinde hayatı paylaşalım. Asla öğrencilerimize fırsatçı bir yaklaşımla yaklaşmayalım. Özellikle onların kentin içerisinde barınma, sosyal ve ulaşım ihtiyaçlarını karşılarken lütfen onlara fırsatçı bir yaklaşımla yaklaşmayalım. Onları birer gönül elçisi ve misafirimiz olarak kabul edelim. Onlar zamanı geldiğinde ilimizden ayrılacak ve hatıralarını burada yaşadıkları oluşturacak. Kötü anılarla buradan ayrılmasınlar. Yerel yöneticilerimiz, mesela muhtarlarımız ya da belediye başkanlarımız öğrencilerimizi yerel ya da bölgesel etkinliklere davet etsinler. Bu kentte hayat nasıl yaşanıyor onlara gösterelim. Hayatlarını sadece şehir merkezinde geçirmesinler. Bartınlar nasıl yaşar? Yöresel ve kültürel değerleri nedir? Hepsini onlara güzel bir şekilde öğretelim. Burada hayatı beraber paylaşalım. Onlara değerlerimizi aktaralım. Eğitimi bu anlamda da güzelleştirelim. Eğitimi sadece insanlara bilgi yüklemek şeklinde algılamamız gerekiyor. Eğitim insan davranışlarını olumlu yönde etkileyecek sonuçlar doğurmadığı sürece bir anlam ifade etmiyor. Eğitim, her şeyden önce insanları iyi insan yapacak ki bir anlamı olsun. Rektörümüzün 15 Temmuz’la ilgili vurguladığı konulara yürekten katılıyorum. Bartın’da da bütün ya gruplarından insanlar Cumhuriyet Meydanı’ndaki demokrasi nöbetlerine coşkuyla katıldığını ve vatanları söz konusu olduğunda her türlü fedakârlığın Bartın halkınca da yapılacağını en güzel şekilde gösterdiler. Zaman zaman o meydanda o heyecanı beraber paylaştık. Yaşadığımız bu süreç ciddi bir şuur olmasını sağladı. Özellikle genç kuşakları kendi değerlerimizle kodlamamız anlamında son derece önemliydi. 15 Temmuz akşamı Bartın’dan da 1 şehit verdik. Kumlucalı Mustafa Yaman kardeşimiz Ankara Gölbaşı’ndaki Özel Harekat Daire Başkanlığına yapılan saldırıda şehit düştü. Onun ismini Bartın’da FETÖ’den kamuya devredilen çok programlı bir lisemize verdik. Şuan 80 öğrencisiyle eğitim-öğretime başladı.

Başarı olarak ta 400’e yakın puan bandında öğrenci aldı. İlk kez bu sene öğrenci alan lisemizin geleceğinin çok daha iyi olacağını düşünüyoruz. Şehitlerimizin hepsine Allah gani gani rahmet eylesin. 241 şehidimiz var. 2 binden fazla halen daha tedavisi devam eden yaralılarımız var. Türkiye bundan çok önemli dersler çıkardı. Hemen kenetlendi ve tek yürek oldu. 15 Temmuz’un ardından çok fazla zaman geçmeden bir sınır dışı operasyona katıldı.

Şuanda Suriye’de başarılı bir şekilde operasyonlarını yapıyor. Kendimizi toparladık. Yolumuza çok güçlü bir şekilde deva ediyoruz. FETÖ ile mücadele devam edecek. Bu hemen kısa sürede sona erecek bir mücadele değil. Devletin kamu, ticaret, eğitim gibi kılcal damalarına kadar nüfus etmiş çok gizli bir yapılanma. Bu yapılanmanın şifreleri çözülüyor. Çözüldükçe değişik dalgalar, operasyonlar geliyor. Kamu görevlileri ve yargı gereğini yapıyor. Ben bu duygular içerisinde üniversitemizin yeni akademik yılının bölgemize, üniversitemize, öğrencilerimize, velilerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.”

Dirim’in konuşmasının ardından katılımcılara Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Öğretim Elemanları tarafından 15 Temmuz şehitlerini anısına bir müzik dinletisi yapıldı. Tören davetlilere verilen kokteylle sona erdi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile